Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses : -Binme, bu uçak düşecek! Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış : -Uçak düştü kurtulan olmadı!Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında : -Binme bu trene, raydan çıkacak! Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş : -Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı... Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses -Bu otobüse binme, freni patlayacak! Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış : -Sen kimsin yahu? -Ben senin iyilik meleğinim! Adam iyice kızmış : -Ulan evlenirken neredeydin!
ANA SÜTÜNÜN ÜSTÜNLÜĞÜ
Öğretmen, öğrenciye sormuş : -Yeni doğan çocuklar için ana sütü niçin inek sütünden daha yararlıdır? Öğrenci hiç duraksamadan cevabı yapıştırmış : Ana sütü bir kere çok daha lezzetlidir.Ekşime mekşime yapmaz.Kedi içmez.Taşınması daha kolaydır. Üstelik ambalajı da çok nefistir!
BAŞKA KIZARTSIN
Topkapı Merter'de Hundai'nin en büyük servislerinden olan Adilce Hundai Servisi'nin sahiplerinden Alaaddin'in çok yaramaz bir oğlu vardı.Ahmet, o kadar yaramazdı ki babası Alaaddin Bey, onu psikiyatriste getirmek zorunda kalır.Doktor, çocuğu inceler, babasına durumu bildirir.Ona,"mutlaka oğlunun her dediğini yapmak gerektiğinin şart olduğunu" anlatır.Başka türlü çocuğunun düzelmeyeceğine inanan Aladdin Bey Ahmet'in her dediğini yapar.Cin gibi akıllı fakat çok yaramaz olan Ahmet, o gün : -Solucan isterim, diye tutturur. Alaaddin Bey, kömürlüğe iner.Nemli bir köşeden iğrenerek bir solucan bulur ve Ahmet'e getirir. -Anneee!Bunu pişir, diye bağırır, çocuk annesine.Kadıncağız da iğrenerek, tiksinerek solucanı olduğu gibi pişirir.Bir tabağa koyarak Ahmet'in önüne getirir.Ahmet, gözleri parlayarak tabaktaki solucana bakar.Karşısında gazetesini okumakta olan babasını çağırıp : -Baba,bu solucanın yarısını sen ye, yarısınıda ben yiyeceğim, der.Alaaddin Bey: -Oğlum, hiç solucan yenilir mi, demeye fırsat bulamadan Ahmet bağırmaya, sinir krizleri geçirmeye başlar.Alaaddin Bey: -Tamam, tamam, demek zorunda kalır.Masaya oturur.İçinden doktora kızarak, lanetler yağdırarak gözlerini kapayıp, kan ter içinde bir lokmada solucanın yarısını yutar.Sonra midesi bozulmuş şekilde kusmaya giderken çocuk arkadan yine bağırır : -Üüüü!Sen benim yemek istediğim tarafı yedin.Bu taraf senindi.Sen bu tarafıda ye annem bana başka kızartsın.
DAHA ÇOK İSTİYOR...
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı : -Oğlum ne oldu gözüne?Düştün mü yoksa? -Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim! Annesi yatıştırmaya çalıştı : -Sakın ha!Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı? -Olur anneciğim, barışırız. Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu : -Yine ne oldu? -Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
DÜŞÜNÜŞ BİÇİMİ
Matematik öğretmeni ilkokul çocuklarına sormuş : -Ağaçta 5 kuş var.Birini vurdum kaç kaldı. Ahmet hemen : -Hiç kalmaz.Çünkü sesten hepsi uçar, demiş. Öğretmeni bunun üzerine : -Olmaz öyle şey, diye cevap vermiş. Burası matematik dersi.5 taneden biri vurulursa 4 tane kalır.Ama düşünüş biçimini beğendim. Ahmet fena halde hırslanmış : -Bende birşey sorabilirmiyim öğretmenim, demiş. Sor bakalım. -3 kadın dondurma yiyor, biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek yiyiyor.Bunlardan hangisi evli. Öğretmen kızarıp bozarmış.Sonunda : -Bilemem, demiş. -Emen mi? Ahmet cevabı yapıştırmış : -Yoo, parmağında alyansı olan.Ama düşünüş biçiminizi beğendim
İYİ BİŞEY
Öğretmeni Ali'ye sorar : -Bugün hiç iyi bişey yaptın mı? -Evet. Köpeğimle iki yaşlı kadını korkuttum. Böylece tramvaya yetişebildiler
İKİ VAKTE KADAR
Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle hemoroit) çekenler bilir, çok ıstırap veren bir hastalıktır. Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...Derken biri Kahve telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.Bol bol koyup pişirmiş.Sonra da avuçladığı gibi sürmüş.Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya doktora koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş.Doktor da eğilmiş, bakarken...Hasta sormuş : -Ne var doktorcuğum?Ne gördün? -Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.Birde uzun boylu birinden toplu para alacaksınız.Haaa Bir de mektup Genç kadın şikayetlerini anlatıyordu : -Birincide yoruluyorum. İkincide gögsümde ve bacaklarımda ağrılar başlıyor, üçüncüsünde bayılacak gibi oluyor, kalp çarpıntılarım ve nefes almam fazlalaşıyor. Doktor sordu : -Peki birincisinden sonra neden vazgeçmiyorsunuz? Genç kadın : -Nasıl vazgeçerim doktor, apartmanın dördüncü katında oturuyorum.
DOKTOR ÇOK KIZDI
Adam doktora gitmişti. Muayeneden sonra doktor : -Sana suppozituvar yazıyorum. Akşamları uygularsın. Adam eve geldikten sonra karısına sorar. -Suppozituvar ne demek? -Ben nerden bileyim aç telefonu doktora sor. Adam doktora telefonda suppozituvarın nasıl kullanılacağını sorar. Doktor yanıtlar. -Rektal yoldan kullanacaksın.Ve telefonu kapatır. Adam karısına döner ve : -Rektal yol ne demek? -Ayol delimisin ben nereden bileyim doktora sorsana. Adam bu sefer de rektal yoldan kullanmak nedir diye sorar. Doktor yanıtlar. -Anal yoldan uygulayacaksın. Adam yine anlamamıştır. Tekrar sorar : -Anal yol nedir? Doktor tekrar yanıtlar. -Kıçına sok kardeşim. Ve telefonu kapatır. Adamın yüzü buruştuğu için karısı sorar. -Doktor ne dedi? -Valla adamın ne dediğini anlamadım ama çok kızdı sanırım. İlacı kıçına sok dedi.,,,,BİTTİ
Kadın apandisitten ameliyat oluyordu : -Doktor, ameliyattan sonra herkes benim yara izimi görecek mi?, diye sordu. Doktor ciddi bir durum takınarak : -Bu size bağlı efendim
BENİM YERİME SENİ GÖTÜRÜR
Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış. -Hanim en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur. -Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim? -İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.
AMERİKA'DAN MÜHENDİS GETİRİRDİK
Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor. Bunun için de eşekten yararlanılıyor.Eşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor.... Köye gelmiş olan Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar : -Ne yapıyorsunuz böyle? -Yol yapıyoruz. -Bu eşek ne için? -O, yolun mühendizi. Yola uygun geçeneği o gösterir. Barış Gönüllüsü katıla katıla güler : -Ya eşek bulamasaydınız? -İşte o zaman Amerika'dan mühendiz getirirdik!
DOLDURUN HEYBESİNİ ALTINLA
Kayserili, Papa'nin cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan'a gitmiş. Papa'ya: -Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için, demiş, Cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum. Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hıristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş: -Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına... Kayserilinin elindeki fermani gören Hıristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar... Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış : - Al şu verdiğin parayı, ver cehenemin tapusuyla anahtarını! Kayserili: - Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli. - Ne kadar? - Heybenin iki gözü dolusu altın. Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş: -Doldurun bu Kayserilinin heybesini altınla!
O HALDE MERAK ETME
Kayserilileri kızdiımak için, eşek etinden pastırma yaptıklarını her fırsatta soyleyen biri yine bir Kayseriliye bunu sormuş : -Sizde eşek etinden pastırma yaparlarmış doğru mu? Kayserili adamı rahatlatmış : -Kayseri'ye gidecek misin? -Yok, gitmeyecegim! -O halde merak etme!
SAHTE OLMASAYDI
Yahudinin biri, pazara, topal eşeğini satmak için götürür, fakat alıcıyı kandırsın diye, eşeğin tırnağına bir çivi çakar, eşeğe bir Kayserili müşteri çıkar.Kayserili ayaktaki çiviyi görur, içinden "Çiviyi çıkarırım, eşek düzelir!" der, parayı verir, eşeği alır. Yahudi ertesi gün sağda solda övünür : -Siz Kayserililer açıkgözüz, diye övünürsünüz, eşek anadan doğma topaldı, o çiviyi ben çaktım, alıcıyı aldattım! Duyanlar esegi alan Kayseriliye koşup, anlatırlar.Kayserili elini dizine vurur : -Tüh yahu, verdiğimi para sahte olmasaydı, bayağı kazıklanmıştım!
Tramplen Temel izmir'de efes Otel'e gitmis. "Yüzme havuzuna cittim, peni attılar" demiş. Nedeni sorulunca, - Havuza isedum, demiş. - Amaan herkes işiyor, seni niye kovdilar, denince Temel söyle cevap vermiş" - Tramplenden isedum.,
Duvarcı Ustası Belediye kuruluşlarından birinde çalışan bir duvarcı usatasının başına gelen kazayı şefine anlattığı mektup şöyle: Sayın şantiye şefim; İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur. Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın bu sırada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarım da bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenab-ı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim. Duvarcı ustanız
TRMPLEN LE DÜŞÜNÜŞ BİÇİMİ NE BİR HAFTA GÜLDÜM ARKADAŞLAR :):) BASİT AMA EĞLENCELİ FIKRA
Sağol paylaşım için.
NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)NOT A TALL SİZLERDEN DE BEKLİYORUZ :)