Şimdi Ara

Korkunç İlginç Olaylarınız. (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
5 Misafir (1 Mobil) - 4 Masaüstü1 Mobil
5 sn
401
Cevap
27
Favori
16.043
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • meraklıyımdır böyle hikayelere
  • Beyler çabuk yazın ya

    @magic0re hadisene olluumm


    http://www.fikrabul.com/fikrabul/kategori/24/korkunc-olaylar.htm

    Uww


    http://www.google.com.tr/search?sourceid=chrome&ie=UTF-8&q=tekinsiz+evler


    Y(e)uhh diyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gökhan G. -- 9 Haziran 2011; 23:50:59 >




  • Ön sıradan bizde bir yer alalım .
  • bi baktım kaza olmuş enginar arabası devrilmiş, enginarlar yollara devrilmiş, orda bi enginar vardı yakınlaştık beyinmiş...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BanDirmaLee

    bende anlatayım arkadaşlar başımdan geçen ilginç bir olayı
    Bundan 2 sene falan önceydi gece wc ye gitmek için uyandım baktım annem başucumda oturuyor dedim anne sen daha yatmadınmı yok olum yatmadım dedi benim odamda oldu bu olay ki annem benim odamı sadce toplamak için girer herneyse ben antreye geldim karşıdan gene annemi gördüm o an sok oldum hemen odama kostum ama yatagımın basında gördügüm annem yoktu bi 5 dk kendime gelmeye çalıstım sonra elimde bi elfeneri ile evi aradım bakmadıgım yer kalmadı annem uyuyordu herneyse sabah oldu dün akşam ben seninle konustummu diye sordum hayır olum dedi peki beni gördünmü gece dedim yok dedi yorgundum erken yattım fln dedi şimdi anlatırken bile tırsıyorum walla



    ben yatıyorum beyler görüşürüz




  • quote:

    Orijinalden alıntı: BanDirmaLee

    bende anlatayım arkadaşlar başımdan geçen ilginç bir olayı
    Bundan 2 sene falan önceydi gece wc ye gitmek için uyandım baktım annem başucumda oturuyor dedim anne sen daha yatmadınmı yok olum yatmadım dedi benim odamda oldu bu olay ki annem benim odamı sadce toplamak için girer herneyse ben antreye geldim karşıdan gene annemi gördüm o an sok oldum hemen odama kostum ama yatagımın basında gördügüm annem yoktu bi 5 dk kendime gelmeye çalıstım sonra elimde bi elfeneri ile evi aradım bakmadıgım yer kalmadı annem uyuyordu herneyse sabah oldu dün akşam ben seninle konustummu diye sordum hayır olum dedi peki beni gördünmü gece dedim yok dedi yorgundum erken yattım fln dedi şimdi anlatırken bile tırsıyorum walla


    Küçükken hatırlıyorum 8-9 yaşlarındaydım. Gece tv nin başında uyumuş kalmışım. Uyandım, yatağıma gitmek için kalktım. O anda balkonun kapısı açık, annem bana "gel oğlum! buraya gel! Hadi..." falan diyor. Ben tedirgin tedirgin, yavaşça gidiyorum yanına. Tam yaklaştığım sırada içerden bir ses Annem "Oğlum! xxx" diye bağırdı. Sese doğru yöneldim. Balkona baktım kimse yok Tabi yusuf yusuf koştum annemin yanına. Sarıldı falan, yok bişey, korkma korkma falan dedi. Gerisini hatırlamıyorum.




  • Güzel konu teşekkürler.
  • Benim hala uykum gelmedi. Hachiko izledim, ardından bu fotoğrafı görünce uyku falan kalmadı gülmekten.

     Korkunç İlginç Olaylarınız.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: attila_khan

    Çanakkale'de askerliğimi yaparken nöbet esnasında başıma birkaç olay geldi en sıçırtıcı olanını anlatayım.

    Gece 1-4 nöbetindeyim saat 3 sularında 30 metre uzağımda bir arkadaşım nöbet tutuyordu ışık altında net olarak görüyordum bulunduğum bölgeyi gezmek icin yerimden ayrıldım tekrar geri geldigimde arkadaş yerinde yoktu. etrafa bakarken arkadaşın bulundugu malzemeliğin köşesinden birisi çıktı ama zifiri karanlık var bir insan evladı oraya girmeye cesaret bile edemez neyse gördüm bunu bağırmaya başladım altuğ ses ver diye nedense hiç oralı olmadı kafasını onune eğmiş elleriyle yüzünü ovuşturuyordu 3 kere daha yüksek sesle bağırdım ki gece karanlığında cok uzaklardan ses net olarak gelirken 30 metreye sesimin gitmemesi garipti sonra kafasını kaldırdı bana baktığını görebiliyordum arkasını dondu karanlığa geri gitti ben hala arkadaş sanıyorum dedim kesin silahını oraya bıraktı alıp geri gelicek diye ama geri dönen olmadı olduğum yerde gözlerimden yaşlar akmaya başladı. 15 dakika sonra arkadaş bana seslendi atilla neredesin diye bunun sesini duyar duymaz küfür ederek gittim yanına lan sen beni duymadın mı nerdeydin dedim oturuyordum diyince nasıl yani dedim olayı anlattım gordugum kişiyle arasında 10 metre mesafede oturuyormus ama benm 30 metreden gordugumu o gormemıs ve sesimi hiç duymamış birdaha gözümden yaşlar gelmeye başladı sonrası malum kafayı sıyırdım ki daha bununla sınırlı değil.

    alt devre olduğum için 2.5 ay boyunca günde 3 saat uykuyla duruyordum yazıcı olduğumdan dolayı gece nöbeti yazıyorlardı uykusuzluk gece nöbeti derken halüsinasyon görmeye basladım 15 dakika boyunca yerinden hiç kıpırdamayan kargayla bakışmalar agaçların hareket etmesi 40 metre ötemdeki logar kapagının onume gelmesi hey yavrum heyy


    Neresinde yaptın askerliği?




  • Korkunç değil ama garip.

    Teyzemler 1999'da ilk defa İstanbul'a gelmişlerdi. Geldiklerinin 2. günü 17 Ağustos depremi olmuştu. Daha sonra İstanbul'dan ayrılmışlardı ve tam hatırlamıyorum ama 17 ağustos depreminden sonra olan 2. büyük depremin olacağı günden önceki gün yine gelmişlerdi. Bi daha gelmem İstanbul'a demişti.

    Geçen 20 mayısda telefon ile konuştuk ve web cam açında yüzünüzü görelim dediler. Neyse ben taktım webcam'i msn açılmadı bi türlü. Yarım saat denedim kapattım açtım yok olmuyo. laptop'da deneyeyim dedim orada da anlamadığım bi sebep yüzünden cam'i görmüyordu. Babamın laptop ile denedim 1 saat uğraştan sonra nihayet oldu.

    Ne olsa beğenirsiniz ? Teyzemin yüzünü gördükten 10 saniye sonra 6 şiddetinde deprem oldu. Geçen ayki deprem yani.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Teslaman -- 10 Haziran 2011; 5:14:01 >
  • teyzen mümkünse otursun evinde
  • Mesajlar İçin Teşekkürler Konu Günceldir.
  • Bende anlatayım, sanırsam orta okula gidiyodum, samsun ladikde halamlarda kalıyoduk, akşam ezanı okundu sanırsam tam hatırlayamıyorum ama hava kararmadı, kuzenlerimle saklambaç oynuyodum, herkez bir yere saklanmış, bende inşaat halinde ama evde oturanlar var sadece dış tuğlalar sıva yapılmamış bir ev vardı, onun ilk girişteki merdiven altına saklanayım dedim, orda oturmak için şu boya kovalarından vardı, arka arka gidiyodum, güya ebeye bakarak saklanıyodum, arkamı bir döndüm, dönmez olaydım, simsiyah insan şeklinde bişey bana bakıyodu, tam 2 ve 3 dakika boyunca kalmışım, kardeşimde bir üst merdivende beni izliyomuş,bağırmış kaç sefer ama farkında değilim, o ara siyah şey bana elini uzatmaya başladı, kendime keldim, orda birinci katın kapısı duruyodu arkamda dönmemle kapıya çarpmam bir oldu, bir kaçtım görseydiniz soluk soluğa, bu olay olalı yıllar oldu ama hala unutamıyorum, simsiyah nasıl bişey çözmüş değlim, he birde gözlerinin beni yoktu, yani bembeyazdı içi. Bakın, şu anda bile korktum biraz, şükür bu ana kadar başka bişeyle karşılaşmadım. tabi insan yıllardır ve ölene kadar unutamıyor, namaz kıldığım için böyle şeyleri kafaya takmıyorum artık, niye çünkü yaklaşamazlar artık, zırh sadece namazdır, başka bişeyde aramayın. daha bir sürü olay var böyle tabi çoğu gerçek, karabasanı bilirsiniz bir arkadaşa hergün dadanıyordu anlatıyordu arada, sürekli küfür edip takmıyodu, unutmayın ne kadar küfür ederseniz o kadar sizi boğar,

    Okuyun

    Zâriyât süresi / 56 cı ayet
    Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hayalci -- 10 Haziran 2011; 10:48:13 >




  • Not : Alıntıdır
    KARADEDELER OLAYI 1989
    1989 yılının ocak ayında bir haber ajansı gazetelere k... in d... köyünde, köylülerin hava karardıktan sonra "cin benzeri" esrarengiz yaratıklar gördükleri için saat beşten sonra korkudan sokağa çıkamadıklarıyla ilgili bir haber geçti. haber tüm gazetelerde küçük puntolarla önemsiz bir haber olarak yayınlandı.
    aynı günler haber,yeni okul mezunu genç gazeteci h.b nin dikkatini çekti ve olayı yerinde araştırmak için k... in d... köyüne gitti. köyde konuştuğu ve filme aldığı herkes birtakım yaratıklar gördüğünü iddia ediyor ve akşam saat beşten sonra kesinlikle sokağa çıkmıyorlardı. herkesin gönülden inanarak korkuyla anlattığı esrarengiz olaylar genç gazeteciyi köyde kalmaya teşvik etti.
    tam on bir gün süreyle köyde kalan gazeteci olağan üstü hiç bir olaya rastlamayınca yanında getirdiği video kamerayı köydeki 14 yaşında bir çocuğa bırakarak köyden ayrılmaya karar verdi. çocuk, eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonrada kasetleri gazeteciye verecekti.
    genç gazeteci, köyden dönüşünden üç gün sonra gece yarısı, sivil giyimli dört jandarma tarafından istanbul daki evinden, köyde kayıt yaptığı kasetleriyle birlikte alındı ve k... in l... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilerek bizzat bölgedeki jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı a.s. tarafından sorgulandı. bu sorgulama kamerayla kayıt edildi... sorgulamanın sebebi d... köyünde üç hanede, video kamerayı bıraktığı çocuk da dâhil olmak üzere toplam 7 köylü kısmen
    parçalanarak öldürülmüş, evlerin birinin duvarına ise kan kullanılarak h.b nin ismi arapça alfabeyle yazılmıştı...
    olay büyüyerek halk arasında korku, kargaşa ve paniğe sebep vermesin diye bir cinnet olayı gibi köylülere anlatıldı ve örtbas edilerek, cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedildi.
    köylülerin çoğu bu olaydan sonra köyü terk ettiler.
    sorgulandıktan sonra serbest bırakılan h.b.nin üzerindeki tüm giysiler(iç çamaşırları ve çorapları dâhil),botları, çantası ve not defteri 3 şubat 1989 salı günü , d...lar köyünün arkasındaki ormanda terk edilmiş olarak bulundu.
    gazeteci h.b.nin ismi ise kayıplar listesinde kaldı...

    yüzbaşı a.s. olaydan bir sene sonra 1990 yılında psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli olarak istanbul'a yerleşti ve tedavi görmeye başladı.
    2006 yılında ise henüz 59 yaşındayken, girdiği bir bunalım sonucu kendisine ait tabanca ile başına bir el ateş ederek intihar etti.
    babasının ölümünden sonra yüzbaşı a.s'nın özel kasasını açan kızı s.f, kasada üç adet büyük zarf buldu. zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci h.b.ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı.
    kasetlerin üzerinde yazan tek şey; karadedeler olayi 1989'du.
    ilk video kayıtları gazeteci h.b.nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise h.b.nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu.
    üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. bu son videoyu seyretmeye başladığı ilk on dakikadan sonra korkudan kanının damarlarından çekildiğini hissetti.
    yirmi ikinci dakikadan sonrasını ise seyredecek cesareti bulamadı kendinde.

    s.f 'nin şoku atlatması 2008 yılının ortalarına kadar sürdü ve bu arada mali sıkıntıya düşerek daha önce kimseye bahsetmediği kasetleri 2009 yılının mart ayında satmak zorunda kaldı.

    hâlâ montaj aşamasında olan ,yarı belgesel niteliğindeki "karadedeler olayi" isimli film, bu üç kasetten oluşuyor. biz kasetlere hiç bir ekleme yapmadık, sadece uzun olan ve yıpranmış bazı bölümlerini çıkartarak, filmin devamlılığı sağlamak amacıyla her üç videodaki olayları kronolojik sıraya dizdik.
    filmin orijinal görüntülerine ilave olarak, karadedeler olayi'nin geçtiği köye gittik ve bugün bile korku ve ürpertiyle bahsettikleri olaya tanık olmuş köylülerle röportaj yaptık. tüm bu görüntüleri de filmde bulacaksınız.
    ayrıca ailelerinden gelen istek üzerine görüntülerde yer alan bazı kişilerin yüzlerini gizledik ve isimleri sadece harf olarak belirttik.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fahrerrrr

    Not : Alıntıdır
    KARADEDELER OLAYI 1989
    1989 yılının ocak ayında bir haber ajansı gazetelere k... in d... köyünde, köylülerin hava karardıktan sonra "cin benzeri" esrarengiz yaratıklar gördükleri için saat beşten sonra korkudan sokağa çıkamadıklarıyla ilgili bir haber geçti. haber tüm gazetelerde küçük puntolarla önemsiz bir haber olarak yayınlandı.
    aynı günler haber,yeni okul mezunu genç gazeteci h.b nin dikkatini çekti ve olayı yerinde araştırmak için k... in d... köyüne gitti. köyde konuştuğu ve filme aldığı herkes birtakım yaratıklar gördüğünü iddia ediyor ve akşam saat beşten sonra kesinlikle sokağa çıkmıyorlardı. herkesin gönülden inanarak korkuyla anlattığı esrarengiz olaylar genç gazeteciyi köyde kalmaya teşvik etti.
    tam on bir gün süreyle köyde kalan gazeteci olağan üstü hiç bir olaya rastlamayınca yanında getirdiği video kamerayı köydeki 14 yaşında bir çocuğa bırakarak köyden ayrılmaya karar verdi. çocuk, eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonrada kasetleri gazeteciye verecekti.
    genç gazeteci, köyden dönüşünden üç gün sonra gece yarısı, sivil giyimli dört jandarma tarafından istanbul daki evinden, köyde kayıt yaptığı kasetleriyle birlikte alındı ve k... in l... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilerek bizzat bölgedeki jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı a.s. tarafından sorgulandı. bu sorgulama kamerayla kayıt edildi... sorgulamanın sebebi d... köyünde üç hanede, video kamerayı bıraktığı çocuk da dâhil olmak üzere toplam 7 köylü kısmen
    parçalanarak öldürülmüş, evlerin birinin duvarına ise kan kullanılarak h.b nin ismi arapça alfabeyle yazılmıştı...
    olay büyüyerek halk arasında korku, kargaşa ve paniğe sebep vermesin diye bir cinnet olayı gibi köylülere anlatıldı ve örtbas edilerek, cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedildi.
    köylülerin çoğu bu olaydan sonra köyü terk ettiler.
    sorgulandıktan sonra serbest bırakılan h.b.nin üzerindeki tüm giysiler(iç çamaşırları ve çorapları dâhil),botları, çantası ve not defteri 3 şubat 1989 salı günü , d...lar köyünün arkasındaki ormanda terk edilmiş olarak bulundu.
    gazeteci h.b.nin ismi ise kayıplar listesinde kaldı...

    yüzbaşı a.s. olaydan bir sene sonra 1990 yılında psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli olarak istanbul'a yerleşti ve tedavi görmeye başladı.
    2006 yılında ise henüz 59 yaşındayken, girdiği bir bunalım sonucu kendisine ait tabanca ile başına bir el ateş ederek intihar etti.
    babasının ölümünden sonra yüzbaşı a.s'nın özel kasasını açan kızı s.f, kasada üç adet büyük zarf buldu. zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci h.b.ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı.
    kasetlerin üzerinde yazan tek şey; karadedeler olayi 1989'du.
    ilk video kayıtları gazeteci h.b.nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise h.b.nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu.
    üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. bu son videoyu seyretmeye başladığı ilk on dakikadan sonra korkudan kanının damarlarından çekildiğini hissetti.
    yirmi ikinci dakikadan sonrasını ise seyredecek cesareti bulamadı kendinde.

    s.f 'nin şoku atlatması 2008 yılının ortalarına kadar sürdü ve bu arada mali sıkıntıya düşerek daha önce kimseye bahsetmediği kasetleri 2009 yılının mart ayında satmak zorunda kaldı.

    hâlâ montaj aşamasında olan ,yarı belgesel niteliğindeki "karadedeler olayi" isimli film, bu üç kasetten oluşuyor. biz kasetlere hiç bir ekleme yapmadık, sadece uzun olan ve yıpranmış bazı bölümlerini çıkartarak, filmin devamlılığı sağlamak amacıyla her üç videodaki olayları kronolojik sıraya dizdik.
    filmin orijinal görüntülerine ilave olarak, karadedeler olayi'nin geçtiği köye gittik ve bugün bile korku ve ürpertiyle bahsettikleri olaya tanık olmuş köylülerle röportaj yaptık. tüm bu görüntüleri de filmde bulacaksınız.
    ayrıca ailelerinden gelen istek üzerine görüntülerde yer alan bazı kişilerin yüzlerini gizledik ve isimleri sadece harf olarak belirttik.

    Kardeş Bunun gercek YÜZÜNÜ Flim yönetmeni ispatladı bu nedenle Bununla ilgi Makeleyide kaynak olarak paylaşmıştım fakat silinmiş ola bilir. Bu tamamen ozamanların Şartınca Kendi Çıkarı İçin Yüzbaşının Efsaneleştirdiği Bir olay Çok istersen detaylı şekilde anlatırım sana olayı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: metalosi


    quote:

    Orijinalden alıntı: Fahrerrrr

    Not : Alıntıdır
    KARADEDELER OLAYI 1989
    1989 yılının ocak ayında bir haber ajansı gazetelere k... in d... köyünde, köylülerin hava karardıktan sonra "cin benzeri" esrarengiz yaratıklar gördükleri için saat beşten sonra korkudan sokağa çıkamadıklarıyla ilgili bir haber geçti. haber tüm gazetelerde küçük puntolarla önemsiz bir haber olarak yayınlandı.
    aynı günler haber,yeni okul mezunu genç gazeteci h.b nin dikkatini çekti ve olayı yerinde araştırmak için k... in d... köyüne gitti. köyde konuştuğu ve filme aldığı herkes birtakım yaratıklar gördüğünü iddia ediyor ve akşam saat beşten sonra kesinlikle sokağa çıkmıyorlardı. herkesin gönülden inanarak korkuyla anlattığı esrarengiz olaylar genç gazeteciyi köyde kalmaya teşvik etti.
    tam on bir gün süreyle köyde kalan gazeteci olağan üstü hiç bir olaya rastlamayınca yanında getirdiği video kamerayı köydeki 14 yaşında bir çocuğa bırakarak köyden ayrılmaya karar verdi. çocuk, eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonrada kasetleri gazeteciye verecekti.
    genç gazeteci, köyden dönüşünden üç gün sonra gece yarısı, sivil giyimli dört jandarma tarafından istanbul daki evinden, köyde kayıt yaptığı kasetleriyle birlikte alındı ve k... in l... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilerek bizzat bölgedeki jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı a.s. tarafından sorgulandı. bu sorgulama kamerayla kayıt edildi... sorgulamanın sebebi d... köyünde üç hanede, video kamerayı bıraktığı çocuk da dâhil olmak üzere toplam 7 köylü kısmen
    parçalanarak öldürülmüş, evlerin birinin duvarına ise kan kullanılarak h.b nin ismi arapça alfabeyle yazılmıştı...
    olay büyüyerek halk arasında korku, kargaşa ve paniğe sebep vermesin diye bir cinnet olayı gibi köylülere anlatıldı ve örtbas edilerek, cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedildi.
    köylülerin çoğu bu olaydan sonra köyü terk ettiler.
    sorgulandıktan sonra serbest bırakılan h.b.nin üzerindeki tüm giysiler(iç çamaşırları ve çorapları dâhil),botları, çantası ve not defteri 3 şubat 1989 salı günü , d...lar köyünün arkasındaki ormanda terk edilmiş olarak bulundu.
    gazeteci h.b.nin ismi ise kayıplar listesinde kaldı...

    yüzbaşı a.s. olaydan bir sene sonra 1990 yılında psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli olarak istanbul'a yerleşti ve tedavi görmeye başladı.
    2006 yılında ise henüz 59 yaşındayken, girdiği bir bunalım sonucu kendisine ait tabanca ile başına bir el ateş ederek intihar etti.
    babasının ölümünden sonra yüzbaşı a.s'nın özel kasasını açan kızı s.f, kasada üç adet büyük zarf buldu. zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci h.b.ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı.
    kasetlerin üzerinde yazan tek şey; karadedeler olayi 1989'du.
    ilk video kayıtları gazeteci h.b.nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise h.b.nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu.
    üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. bu son videoyu seyretmeye başladığı ilk on dakikadan sonra korkudan kanının damarlarından çekildiğini hissetti.
    yirmi ikinci dakikadan sonrasını ise seyredecek cesareti bulamadı kendinde.

    s.f 'nin şoku atlatması 2008 yılının ortalarına kadar sürdü ve bu arada mali sıkıntıya düşerek daha önce kimseye bahsetmediği kasetleri 2009 yılının mart ayında satmak zorunda kaldı.

    hâlâ montaj aşamasında olan ,yarı belgesel niteliğindeki "karadedeler olayi" isimli film, bu üç kasetten oluşuyor. biz kasetlere hiç bir ekleme yapmadık, sadece uzun olan ve yıpranmış bazı bölümlerini çıkartarak, filmin devamlılığı sağlamak amacıyla her üç videodaki olayları kronolojik sıraya dizdik.
    filmin orijinal görüntülerine ilave olarak, karadedeler olayi'nin geçtiği köye gittik ve bugün bile korku ve ürpertiyle bahsettikleri olaya tanık olmuş köylülerle röportaj yaptık. tüm bu görüntüleri de filmde bulacaksınız.
    ayrıca ailelerinden gelen istek üzerine görüntülerde yer alan bazı kişilerin yüzlerini gizledik ve isimleri sadece harf olarak belirttik.

    Kardeş Bunun gercek YÜZÜNÜ Flim yönetmeni ispatladı bu nedenle Bununla ilgi Makeleyide kaynak olarak paylaşmıştım fakat silinmiş ola bilir. Bu tamamen ozamanların Şartınca Kendi Çıkarı İçin Yüzbaşının Efsaneleştirdiği Bir olay Çok istersen detaylı şekilde anlatırım sana olayı.


    @metalosi ben okudum senin yorumunu bazıları askeri neden suçluyosun yazmış bende subay çocuğuyum ama anlattıkların bana mantıklı geldi




  • Valla saat kaç olmasına rağmen okurken mıçıyorum, ayaklarımı içeri aldım.
    Bir tane de ben anlatayım.

    Ben tek yatmaya başladığım zamanlar çok korkardım ve korktuğumu bildiğim halde böyle şeyler okurdum. Gözlerimi kapatınca yattığım yatağın etrafında bir çeşit kalkan olduğunu hayal eder, böylece cinleri vb. şeyleri kovduğunu düşünürdüm. Odama dolaşan şeyler olsa bile bana dokunamayacaklarını ve temas edemeyeceklerini düşünürdüm, ve gözlerimi açarsam onları göreceğimi zannedip açmazdım gözlerimi. Bir gece böyle inanılmaz korkunç bir şey okudum ardından da hemen yatmaya gidecektim. Salonun ışığını kapatıp antreyi açtım(0-100 , 0,1 saniyede çıktım korkudan) ve salonun en ucundan koşmaya başlayıp yatağıma gidecektim geçerken de antrenin ışığını kapatacaktım. Muhteşem bir hızla koştum ve hemen odanın ışığını açıp kapıyı kapattım. Yaz ayıydı ve evin her camı açıktı. Dolayısıyla perde de uçuşuyordu. Camı korktuğum için kapattım ve yattım. Gene gözlerimi kapatıp Hayali Kalkan'ımı açtım. Sonra çok korktuğum için sürekli odamda 3 harflilerin olduğunu,hayaletlerin olduğunu ama kalkan'ım yüzünden bana bir şey yapamadıklarını hayal ederek kalkanımı güçlendiriyordum. Sonra bir ayak sesi duydum. Bunu da bilinçaltımda odama giren yeni bir 3 harfli olduğunu hayal edip kalkandan geçemeyeceğini zannedip güldüm. Gülmemle birlikte yüzüme hafif bir nefes geliyordu. Sanki birisiyle öpüşmeden 1 salise önce gelen nefes gibi. Ama sürekli yer değiştiriyordu, bir enseme,bir gözüme. Gözümü açarsam göreceğimden korkup açmadım. Sonra birden bir şey kolumu tuttu. O korkuyla gözümü bir açtım ve vücudumdaki bütün etkiler kalktı, kendime gelip tekrar yattım 2-3 dakika sonra gözümü kapattım ve anında etkiler başladı. Bu sefer açmadım gözümü. Kendimce kurallarım vardı, eğer sana dokunan o şey saçını çekerse gerçek olduğunu anlayıp gözümü açacaktım ve hemen BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM diyerek onu etkisiz hale getirecektim. Beni tutan şey yavaş yavaş yüzüme geldi, aynı zaman da gelen nefes devam ediyordu. Saçıma geliyordu, ve ben yumruğumu sıkarar dayanmaya çalıştım ve bir anda durdu o el. Ben o kurala uydum ve gözümü açmadım bekledim ama bütün etkiler kalktı, tam oley be geçti deyip gözümü açtım ve açar açmaz karşımda aynadan yansıyan siyah gölge vardı. Ben korkudan hiçbir şey yapamadım ne gözümü kapatabildim ne çevirebildim ne bağırabildim. O gölge sonra kayboldu ve salisesinde etkiler başladı benim gözüm açıktı kafamı tutan şey saçımı çekti ve elimi kafama attım. Hiçbir şey yoktu etki devam ediyordu. Karabasan gibiydi ama karabasan değildi. Öyle korktum ki bir anda fırlayarak annemin yanına gittim. Sonra annem bir bıçak çıkarıp boğazımı kesti. INCEPTION izleyenler bilir rüyanda ölürsen uyanırsın. Annem de öldürünce uyandım işte rüyamdan.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: xchampionx


    quote:

    Orijinalden alıntı: metalosi


    quote:

    Orijinalden alıntı: Fahrerrrr

    Not : Alıntıdır
    KARADEDELER OLAYI 1989
    1989 yılının ocak ayında bir haber ajansı gazetelere k... in d... köyünde, köylülerin hava karardıktan sonra "cin benzeri" esrarengiz yaratıklar gördükleri için saat beşten sonra korkudan sokağa çıkamadıklarıyla ilgili bir haber geçti. haber tüm gazetelerde küçük puntolarla önemsiz bir haber olarak yayınlandı.
    aynı günler haber,yeni okul mezunu genç gazeteci h.b nin dikkatini çekti ve olayı yerinde araştırmak için k... in d... köyüne gitti. köyde konuştuğu ve filme aldığı herkes birtakım yaratıklar gördüğünü iddia ediyor ve akşam saat beşten sonra kesinlikle sokağa çıkmıyorlardı. herkesin gönülden inanarak korkuyla anlattığı esrarengiz olaylar genç gazeteciyi köyde kalmaya teşvik etti.
    tam on bir gün süreyle köyde kalan gazeteci olağan üstü hiç bir olaya rastlamayınca yanında getirdiği video kamerayı köydeki 14 yaşında bir çocuğa bırakarak köyden ayrılmaya karar verdi. çocuk, eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonrada kasetleri gazeteciye verecekti.
    genç gazeteci, köyden dönüşünden üç gün sonra gece yarısı, sivil giyimli dört jandarma tarafından istanbul daki evinden, köyde kayıt yaptığı kasetleriyle birlikte alındı ve k... in l... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilerek bizzat bölgedeki jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı a.s. tarafından sorgulandı. bu sorgulama kamerayla kayıt edildi... sorgulamanın sebebi d... köyünde üç hanede, video kamerayı bıraktığı çocuk da dâhil olmak üzere toplam 7 köylü kısmen
    parçalanarak öldürülmüş, evlerin birinin duvarına ise kan kullanılarak h.b nin ismi arapça alfabeyle yazılmıştı...
    olay büyüyerek halk arasında korku, kargaşa ve paniğe sebep vermesin diye bir cinnet olayı gibi köylülere anlatıldı ve örtbas edilerek, cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedildi.
    köylülerin çoğu bu olaydan sonra köyü terk ettiler.
    sorgulandıktan sonra serbest bırakılan h.b.nin üzerindeki tüm giysiler(iç çamaşırları ve çorapları dâhil),botları, çantası ve not defteri 3 şubat 1989 salı günü , d...lar köyünün arkasındaki ormanda terk edilmiş olarak bulundu.
    gazeteci h.b.nin ismi ise kayıplar listesinde kaldı...

    yüzbaşı a.s. olaydan bir sene sonra 1990 yılında psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli olarak istanbul'a yerleşti ve tedavi görmeye başladı.
    2006 yılında ise henüz 59 yaşındayken, girdiği bir bunalım sonucu kendisine ait tabanca ile başına bir el ateş ederek intihar etti.
    babasının ölümünden sonra yüzbaşı a.s'nın özel kasasını açan kızı s.f, kasada üç adet büyük zarf buldu. zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci h.b.ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı.
    kasetlerin üzerinde yazan tek şey; karadedeler olayi 1989'du.
    ilk video kayıtları gazeteci h.b.nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise h.b.nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu.
    üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. bu son videoyu seyretmeye başladığı ilk on dakikadan sonra korkudan kanının damarlarından çekildiğini hissetti.
    yirmi ikinci dakikadan sonrasını ise seyredecek cesareti bulamadı kendinde.

    s.f 'nin şoku atlatması 2008 yılının ortalarına kadar sürdü ve bu arada mali sıkıntıya düşerek daha önce kimseye bahsetmediği kasetleri 2009 yılının mart ayında satmak zorunda kaldı.

    hâlâ montaj aşamasında olan ,yarı belgesel niteliğindeki "karadedeler olayi" isimli film, bu üç kasetten oluşuyor. biz kasetlere hiç bir ekleme yapmadık, sadece uzun olan ve yıpranmış bazı bölümlerini çıkartarak, filmin devamlılığı sağlamak amacıyla her üç videodaki olayları kronolojik sıraya dizdik.
    filmin orijinal görüntülerine ilave olarak, karadedeler olayi'nin geçtiği köye gittik ve bugün bile korku ve ürpertiyle bahsettikleri olaya tanık olmuş köylülerle röportaj yaptık. tüm bu görüntüleri de filmde bulacaksınız.
    ayrıca ailelerinden gelen istek üzerine görüntülerde yer alan bazı kişilerin yüzlerini gizledik ve isimleri sadece harf olarak belirttik.

    Kardeş Bunun gercek YÜZÜNÜ Flim yönetmeni ispatladı bu nedenle Bununla ilgi Makeleyide kaynak olarak paylaşmıştım fakat silinmiş ola bilir. Bu tamamen ozamanların Şartınca Kendi Çıkarı İçin Yüzbaşının Efsaneleştirdiği Bir olay Çok istersen detaylı şekilde anlatırım sana olayı.


    @metalosi ben okudum senin yorumunu bazıları askeri neden suçluyosun yazmış bende subay çocuğuyum ama anlattıkların bana mantıklı geldi

    Bunun başka bir mantığı açıklaması olamaz. makale duruyorsa buraya tekrar paylaşımrısın görmeyenler görmüş olur ben bulamıyorum nereye koyduğumu :)




  • quote:



    @metalosi ben okudum senin yorumunu bazıları askeri neden suçluyosun yazmış bende subay çocuğuyum ama anlattıkların bana mantıklı geldi
    quote:


    Bunun başka bir mantığı açıklaması olamaz. makale duruyorsa buraya tekrar paylaşımrısın görmeyenler görmüş olur ben bulamıyorum nereye koyduğumu :)


    1989'da bahsedilen köyde insanlar cin gördüklerini zannederek korkuya kapılırlar fakat işin aslı bölgedeki jandarma karakolunda dönen olaylardır. Jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı adem subay ve karakoldaki birkaç kişi daha köyde görevlerini kötüye kullanarak yasadışı işler yapmaktadır. Üstelik bölgede terör yankısı oluşturmak amacıyla havaya ateş açma, yalandan çatışmalar yapmaktadırlar. Amaç ise bölgede olağanüstü hal ilan ettirmek ve hem illegal işlerini rahatça sürdürebilmek için bölgeye daha çok hakim olmak hem de maaşlarını yükseltmektir. Aynı zamanda köylüler de akşamları dışarı çıkmasınlar diye kulaktan kulağa "karadedeler" söylentisini yayarlar.

    Genç gazeteci Hakan B. ise temelde metafiziksel olaylara inanmayıp işin aslını ortaya çıkarmak için köye gider fakat köyde haber çabucak yayılarak jandarma karakoluna kadar ulaşır. Hakan köyde kaldığı sürece jandarmalar işler basına yansıyıp başları yanmasın diye sessiz kalırlar. Hakan da 11 gün boyunca sıradışı hiçbir şey olmayınca ve parası azalınca evine dönmeye karar verir fakat köylüler arsızdır. O gittikten sonra kesin bir şey olacağını söyleyip dururlar ve hakan'dan kamerasını bırakmasını isterler. Hakan köydeki bu cingözlere güvenemediği için kamerayı akıllı gördüğü bir çocuğa bırakıp çocuğun da eline kamerayı başka kimseye vermemesi için biraz para sıkıştırır.

    Çocuk evlerde, köyün arkalarında, arazilerde, ormana giden yolda elinde kamerayla bir şeyler ararken devriye gezen jandarma çocuğu görür ve önce arkasından yaklaşıp kamerayı almak ister. Çocuk kamerayı bırakmayınca görünmemek için kaçarlar. (teaser'daki sahne)

    Daha sonra çocuk bunu köydeki bazı kişilere izlettirmek ister ve lafı geçince 6 kişi merak edip toplanırlar fakat haberi jandarma da alır. Köydeki televizyon bulunan iki-üç evden birinde bu 7 kişiyi bularak olay yayılmasın diye öldürürler. Kasetleri de alırlar fakat köylüler kaseti izlemek için kamerayı ayarlamaya çalışırken kayda almışlardır ve ölümleri bu şekilde "yanlışlıkla" belgelenmiştir.

    Aynı zamanda Adem S. çocuğun Hakan B.'ye haber verdiğinden de kuşkulanmıştır. Bir yandan da çocuğun Hakan'a bu kadar kısa sürede ulaşmasına pek ihtimal vermemektedirler fakat İstanbul'daki karakola haber verirse başkaları da uyanabileceğinden sivil biçimde kendileri gidip hakan'ı evinden alırlar. Önce amaçları hakan'ı sorgulayıp bir şey bilmediğinden emin olunca da serbest bırakmaktır. ama hakan sorguya alınmasından şüphe ederek olayın üzerine gidince serbest bıraktıktan sonra takip edip tenhada yakalarlar ve ormanın içine götürüp kaçamasın, insan içine çıkamasın diye çırılçıplak soyarak bir ağaca bağlarlar. Elbiselerini de ormanın başka bir yerine bırakırlar.

    Soruşturma bir şekilde bağlanır. Jandarma karakolundakiler de çok fazla ses çıkmaya başladığı için illegal işleri kesmeye karar verirler. Çok geçmeden de dağılmaya karar verirler. Adem S. vicdan azabı duymaktadır. Bu hislerden dolayı emekliliğini isteyip köyde kimseyle yüzleşmemek için İstanbul'a yerleşmeye karar verir fakat hiçbir zaman vicdan azabından kurtulamaz, sonunda da çareyi kendini öldürmekte bulur.

    Kızı ise ortaya çıkan kasetlerde ne olduğunu merak edip izlediğinde babasının imza attığı bu vahşeti izleyince dayanamaz. Daha sonra da maddi sıkıntılardan kaseti gazetecilere satar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xchampionx -- 10 Haziran 2011; 16:32:47 >




  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.