Mutlaka okunması gereken kitaplar-Önerilerinize açığım

quote:

Orijinalden alıntı: jsy418

Öncelikle iyi akşamlar diliyorum.

İlk önermek istediğim kitap "Carl Sagan - Kozmos" bilimsel bir bakış açısıyla yazılmış bir kitap. Herkesin anlayamayacağı türden bilimsel terimlere yer verilmeden akıcı bir dile sahip harika bir eser.

Jared Diamond'ın Tüfek Mikrop ve Çelik (Gun, Germs and Steel) isimli kitabını okudum yakın zamanda. İçerisinde insanlık tarihi, sosyoloji, coğrafya, biyoloji gibi birçok bilim dalının uğraşı olabilecek konulara yer veriliyor. Lakin bulması çok zor bir kitap. Benim de şans eseri elime geçti ve iyi ki de okumuşum.

Eğer bilimsel kitap okumaya niyetlendiyseniz size tavsiye edeceğim bir başka kitap Richard Dawkins'in yazdığı "Gen Bencildir".

Fantastik tarzda kitapları pek okumam ancak Harry Potter serisine bayılırım. Okumadıysanız kesinlikle okuyun derim. Veronica Roth'un Divergent serisini de beğenmiştim. Bir de bunlara Açlık Oyunları serisini ekleyebiliriz.

Birkaç yaz önce okuduğum Stieg Larsson'un Milenyum üçlemesi çok hoşuma gitmişti. Psikoloji, gerilim tarzını seviyorsanız bence okumaya değer.

Polisiye kategorisine gelince açıkçası bu kategoriye özel bir ilgim olmadığı için sık okumuyorum. Bu türde size tavsiye edebileceğim kitaplardan biri Fiona Barton'ın "Dul"u, diğeriyse Paula Hawkins'in "Trendeki Kız"ı.

İçerisinde aşk bulunan bir eser okumak istiyorsanız Jojo Moyes'in birkaç yıl önce okuduğum Senden Önce Ben adlı kitabını tavsiye ediyorum. Beni çok etkilemişti ele aldığı hikaye bakımından. Senden Sonra Ben adlı ikinci kitabı da çıkmış.

Türk edebiyatından okumaya yeni yeni başladım sayılır ben de. Okumanızı şiddetle önerdiğim iki kitap var: Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu'su ile Mai ve Siyah'ı. Servet-i Fünun dönemi eserleri olduğu için bu iki kitabın dili oldukça ağırdır. Arapça ve Farsça kelimelerle beraber uzun betimlemeler yer alır. Sadeleştirilmiş versiyonları var ama bana kalırsa her zaman orijinal olanından okumanız.

Henüz bitirmedim ancak Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban adlı kitabı da işlediği konu bakımından ilgimi çekti. Milli Mücadele yıllarını ve dönemin toplumunun Milli Mücadele'ye bakış açısını anlatıyor. Dilinin sade olması bu kitabı kolay okunabilir kılan bir diğer özelliği.

Tutunamayanlar'ı daha okumadığınız için üzgünlük duyuyorsunuz ancak okunması ve anlaşılması oldukça güç bir kitap. Ben de çoğu kimse gibi bir hata yapıp Oğuz Atay okumaya Tutunamayanlar'dan başladım, haliyle de biraz sıkıntı çektim. Sizin yerinizde olsaydım başka bir kitabından başlardım. Konuyu fazla dağıttım ama neyse. Şimdi Tutunamayanlar'a dönelim. Defalarca yarıda bırakıp tekrar başladım ancak bir zaman sonra bittiğini farkettim. Kitabın bana verdiği haz eşsizdi. Yeri geldi güldürdü, yeri geldi neredeyse gözyaşlarım aktı. Selim Işık'ı saygıyla anıyorum. Atay'ın diğer kitaplarını okumadım henüz ancak mutlaka okuma fırsatı yaratacağım kendime bu yıl bitmeden.

Şimdi sıra dünya edebiyatında.

Dünya edebiyatından en çok Rus edebiyatını okuduğum ve sevdiğim için onunula başlamak istiyorum.

İvan Gonçarov'un yazdığı Oblomov'u çok severim. Her doğulu insanın kendinden bir şeyler bulduğu söylenir bu kitapta. Hatta bu yüzden Avrupalı okurların kitabı anlamakta biraz güçlük çektiği şeklinde bir söylenti vardır.

Tolstoy, edebi kişiliğiyle gönlümde taht kurmuş bir yazar. Savaş ve Barış hariç birçok kitabını okudum. En beğendiğim ise kesinlikle ama kesinlikle Anna Karenina'ydı. Kalınlığı gözünüzü korkutabilir fakat akıcı bir kitaptır. Tek bir romanda aşk, eğitim, toplum sorunları, toprak meselesi, halkın refahı, din vb. birden fazla konuyu bu kadar ustaca anlatan başka bir eser yok bana göre. Kitabın yarısından çoğunda Anna hakkında hiç bahsetmiyor bile. Favori karakterim ise Levin'dir.

Tolstoy'un diğer bir romanı olan Diriliş ise kürek mahkumlarının Sibirya'ya yolculuğunu anlatır. Tolstoy'un o dönemde kilise tarafından aforoz edilmesine neden olmuş bir kitaptır. Bu kitap ceza hukukuna, kilisenin dini çarpıtmasına; toprak sahibi varlıklı kimselerin halkı sömürmesine, köylülerin her türlü haktan mahrum bırakılıp sefil bir hayat sürmesine ağır bir eleştiridir. Bir darbe niteliği taşır. Kitabın en beğendiğim yanı ise kadın olmanın her dönemde zor olduğuna değinmesidir. Katyuşa'nın yaşadığı acılar ne de kolay gözüküyor oysaki...

Tolstoy'un hikayelerinden en beğendiğim İvan İlyiç'in Ölümü'ydü. Beni derinden etkilemişti. Hikayeleri güzeldir ama romanlarının güzelliği ayrıdır. Hem romanlarında hem hikayelerinde Tolstoy'un benim deyimimle ahlak şövalyeliği yaptığını açıkça görebiliyoruz. Bazı okurlar için bu durum biraz sıkıcı olabiliyor.

Dostoyevski... Keşke daha çok yaşasaydı da daha fazla eser bıraksaydı diye nitelendirdiğim yazarlar arasında başı çekiyor. Dostoyevski'nin psikolojik tahlilleri, kitaplarında bahsettiği olayları ele alış biçimi bambaşkadır. Hele Yeraltından Notlar kitabı bence gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen bir hazine. Diğer kitaplarıyla kıyaslayınca fazla bilinmeyen bu kısa ama insanın beynine kelimenin tam anlamıyla bir balyoz darbesi indiren bu kitabın hakettiği değeri görmesini her şeyden çok istiyorum.

Suç ve Ceza'yı okumadığınızı söylemişsiniz. Bence ölmeden önce mutlaka okumalısınız. Hepimiz birer Raskolnikov'uz. Beni kendine bu kadar sıkı bir kuvvetle çekmeyi başaran çok az kitap olmuştur. İşte Suç ve Ceza da bunlardan biriydi. Dostoyevski'nin en sevdiğim romanı bana göre Karamazov Kardeşler. Kalındır, kolay okunmaz, ağırdır ancak bitirdiğimde gerçekten bir aydınlanma yaşadığımı hissetmiştim. Büyük Engizisyoncu kısmını çok severim. Asıl olay örgüsü yaklaşık 600.sayfada başlıyor. Ondan öncesi birkaç günü anlatıyor sadece ancak bu zaman dilimi içerisinde o denli önemli meselelere değinmiştir ki Dostoyevski bunları vurgulamadan geçmek mümkün değil. Bu arada favori Karamazov'um İvan.

Dostoyevski okuyun, okutun.

Fransız edebiyatından çok az okudum. Victor Hugo'nun Bir İdam Mahkumunun Son Günü bana istediğim duygusal hazzı sonuna kadar yaşattı. Kitabı bitirdikten sonra düşündüm de ne kadar ufak şeyleri dert ediyormuşuz yaşamımızda... Moliere'in Kibarlık Budalasını okumuştum yakınlarda. Komedi türü olan bir tiyatro eseri. Ben okurken çok zevk aldım. Bunu da öneririm.

Stefan Zweig'ın kitaplarını okuyorum son zamanlarda sıklıkla. Psikolojik tahlilleri tıpkı Dostoyevski gibi çok güçlü olan bir yazar. Her eserinde buna mutlaka yer verdiğini farkettim. Sanırım popüler olmasının bir nedeni de bu. Rus edebiyatından alışkın olduğum uzun betimlemeli cümlelere sıkça başvuruyor kitaplarında. Şu ana kadar okuduğum Zweig kitapları arasında en güzeli Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'ydu.

Franz Kafka'dan Dönüşüm ve Dava'yı okudum. İkisi de çok güzeldi fakat Dönüşüm benim daha çok hoşuma gitti. Kafka, kitaplarında anlaşılması güç ancak bir o kadar da önemli olan toplumsal mesajlara yer veriyor.

Ne kadar çok yazmışım! Oysa anlatmak istediğim daha birçok kitap var... Bu kitapların hepsi benim için çok değerli. Umarım siz de seversiniz. İyi okumalar!