Arkadaşlar merhaba. Gerçi başlıkta yazdıklarımı internettede arastirabilirim, ama yine de sormak istedim. Hafif sosyal fobisi olan, sosyal iliskileri iyi olmayan, insanlara pek hayır diyemeyen, kendi fotoğrafını veya kendisinin olduğu videoyu sosyal platformlara koymaya çekinen, hakkına savunmakta problem çeken birisiyim (aklıma gelmeyen başka şeylerde var) Kendimi özgüvensiz hissediyorum, bunları aşmak için tavsiyeniz ne olur? |
Özgüvensiz hisseden birisi, özgüven kazanmak için ne yapabilir, fikri olan?
-
-
Up!!
-
Better IdeasyoutubeGo to http://audible.com/betterideas or text "betterideas" to 500 500 to get your free 30 day trial. Get 15% off the shirts I wear in all my videos: https://cuts.team/joey Grab your merch before it's out of stock again: https://www.betterideas.com/ Second channel: https://www.youtube.com/joeyschweitzer Insta: https://instagram.com/betterideas 🎥 The Gear I Use: https://kit.co/betterideashttps://www.youtube.com/watch?si=QDy3A4ygXIdy-JZB&v=oynKj-1m6Hg&feature=youtu.be
-
Bir işe girip çalışacaksın, zamanla zaten meslek öğrenip işin iyi yapacaksın.
Üretkenlik ve tecrübe insana bir şeyler katar.
İş dünyasına girdiğinde evde oturan halinden 100 kat daha farklı bir birey olacaksın.
İlk iş tecrübeleri vs okumayan adam için zordur ama seneler içinde çok şey görüp geçireceksin.
-
Sağolun hocam tavsiyeleriniz için ben otuzu geçtim ama daha yeni çalışma hayatına başladım.
-
Dövüş sporuna başla. ( Kickboks tavsiye.) -
Evvela biraz hayatınızdan bahsedin hocam. Eğitim geçmişiniz, neler yaptınız, nasıl geçti hayatınız?
-
Hocam sağolun tavsiyeniz için, gerçi şu an memurluk sinavina calisiyorum (Ekpss) ve ayni zamanda part time iste ( 6 gün 7 saat) çalışıyorum herhalde Nisandaki sinav biterse böyle Kickbox, Aikido gibi şeyleri denemek isterim ama kavga etmek ve şiddetten hoşlanmıyorum gerçi kendini savunmakta önemli zira herkes sizin gibi değil.
-
Hocam ben birkaç ay içerisinde 33 yaşına gireceğim. Ancak daha geçen sene asgari ücretle bir markette çalışmaya basladım.
19-29 yaşlarım arasında iki lisans bölümü okudum. Birincisi Tarih'e bölümune benzer bir bölümdü. Ikinci bölüm ise Ingilizce Mütercim Tercümanlık bölümüydü. Ben bu ikinci bölümü bir açıdan iş hayatından falan kaçarım (miras parası falan gelecek soylentileri vardı) diye okudum ve 29 yaşında mezun oldum. 29-32 yaşları arasında çalışmadım, yukarıda belirttiğim nedenden ötürü ama öyle bir şey yok, ve memurluk sinavina calisiyorum.
Hayatım nasıl geçti derseniz, biraz genelleme olacak ama yani annemden aldığım harçlıkla ve arasıra elime gecen ufak tefek paralarla arkadaşlarımla (azda olsa) buluşarak , ara sıra gezerek, evde bilgisayar oynayarak, akrabalarımla (kuzenlerimle) buluşarak, kitap okuyarak, film dizi belgesel izleyerek (baska şeylerde vardır ama hatırlamıyorum şimdi) şeklinde geçti diyebilirim.
Hayatimi genellikle evse geçiren (tamamen olmasa da) fazla hobisi olmayan birisiyim.
Özgüvensiz hissetmemim sebebi sanırım özellikle lise yıllarında ağır akran zorbaligina maruz kalmamdan kaynaklaniyordu diyebilirim. Halen sessiz sakin, people pleaser denilen, insanlara pek hayir diyemeyen, hakkini savunmakta zorluk çeken bir insanım.
Bu arada korumaci bir şekilde yetiştirilmem veya atipik otizme sahip olmam bunda etki olabilir.
-
Hocam selamlar. Samimi anlatımınız için teşekkür ediyorum.
Geriye dönüp baktığınızda pişmanlığınız var mı?
-
Başkalarının ne düşündüğüne fazla aldırmayın. İnsanların sizin hakkınızdaki yaklaşım ve algıları konusunda kendinizi salın. Bunu düpedüz düşüncesiz veya empatisiz olma anlamında söylemiyorum; başkalarının algısını ve düşüncesini kuruntu yapmamanız anlamında söylüyorum. Bu şekilde düşünmeye ve davranmaya - zaman alabilir, problem değil - kendinizi alıştırırsanız çok rahat edebilirsiniz. Kimseye müdananız olmasın. Hoşunuza gitmiyorsa veya aklınıza yatmıyorsa gerekirse hayır demeyi bilin. Tüm bunlar sosyal fobinizi ve irrasyonel - irrasyonel derken kendi benliğinizin aleyhinde - people pleaser'lığınızı kırmanıza yardımcı olabilir.
Özgüveninizi çoğaltmanın yolları mevcut. Bilgi birikimi, nispeten geniş ilgi alanları, hitap becerisi, mizah kabiliyeti vb. Bunların hepsi kazanılabilir ve geliştirilebilir, bir kısmı doğuştan varolup açığa vurulabilir nitelikler. Yeter ki tüm bunların korkuyla veya kaygıyla baskılanmasına izin vermeyin. Karakterinizin dizginlerini korkuyu diri tutan amigdalanız üstlenmesin. Size korkak demiyorum kesinlikle ama evrimsel olarak herkes korkar ve korku adaptasyon varsayımıyla varolan evrimsel bir mekanizmadır. Buradaki mesele sosyal fobi dahil çeşitli korkuların daha sağlıklı ve daha faydalı bir forma bürünmesini ve çözülmesini sağlamak. Böylece kişisel bir tekamülün gerçekleşebileceğine inanmak, umut beslemek.
Geçmişi de boşverin ve geçmişten dersinizi alıp şu ana ve geleceğe odaklanın. Geçmiş şu anın ve geleceğin oluşturucusu olarak çoktan kayboldu. Geçmişin bu andaki varolan unsurları meydana getirmiş olması haricinde artık bir önemi bulunmuyor. Geçmiş artık "tarihtir". Tarih ise yazılır, çizilir, anlatılır, öğrenilir, öğretir ama aslında ölümlü organizmalar olarak zaman ve mekan algımıza dayanan girift bir metafizik olmasının ötesinde hiçbir şeydir. Bizi şahsen ilgilendiren tarih bile şu an ve gelecekte yapabileceklerin yanında hiçbir şeydir.
-
Hocam evet pişmanlığım var. Hepsini hatırlamıyorum ana aklıma gelenleri sayayım.
1. Üniversite yillarımda (2009-2020)Erasmus yapıp Avrupayı gezmemek. Hatta 2020 2021 yillarında bile Erasmus değilde Avrupa Gönüllülük Hizmetine başvurup Avrupaya gidebilirdim (sizin bütün masraflarizi karşılıyorlar).
2. Evde bosa zaman harcamak yerine (dizi, film, belgesel, vb) gidip yazılım falan ya da isime yarayacak bisi öğrenmemek, zira para falan kazanabilirdim.
3. 2 üniversite okumak yerine direk is hayatına falan girmemek.
4. Bu da 2.ye benziyor ama herhalde gençliğimi boşuna harcamak, hayat tecrubesi edinmemek, özgüven falan kazanmamak, eksik olduğum taraflari gelistirmeye çalışmamak. Hayatımın çoğunu evde geçirdim gibime geliyor.
5. Arkadaş edinmeye fazla çaba harcamamak (sanal ve gerçek hayatta).
Şu an aklıma bunlar geliyor ama daha da aklima gelmeyen var vardır onlarida aklina gelince yazarım.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tktir221 -- 19 Şubat 2024; 17:24:18 >
-
Hocam çok teşekkür ederim mesajınız için. Hafiften yavas yavaş hayır demeye ve people pleasurelık denilen seyi yapmamaya çalışıyorum ama aşmam gereken çok yol var gibi bazi durumlarda dilinizi yutmuş gibi duruyorsunuz, bir şey diyemiyorsunuz zıra karsi tarafındna bozulmasından falan cekiniyorsunuz ama bu seferde kendinizden ödün veriyorsunuz. Ama yavas yavaş olsa da bu durumun üzerinden gelmek lazım zira yaş geçiyor.
Özgüven geliştirme hakkında yazdıklarınızı araştıracağım.
-
Çok teşekkür ediyorum mesajınız için. Peki bu süreçlerde ruh haliniz nasıldı? Yani depresif miydiniz, uykuya aşırı düşkün müydünüz? Yeme içme saatleriniz nasıldı? Dışarıya pek fazla çıkmayı istemiyor muydunuz örneğin? Ya da tam tersi. Aileniz veya çevreniz ne yorumlarda bulunuyordu bu durumunuza? Bir de bu süreç içerisindeyken çevrenize olduğunuzdan farklı görünme gibi bir çabanız olmuş muydu? Gün içerisinde sık esneme veya uyku hali var mıydı? Üşengeçlik örneğin?
Şu an çalışıyorum demişsiniz peki iş hayatı nasıl sizin için? Yani tatmin oluyor musunuz çalışırken? İş arkadaşlarınızla iletişiminiz nasıl? Çalışırken gün içerisinde bolca esneme gibi bir hal var mı? Ya da üşengeçlik gibi. Ya da depresiflik ya da melankoli?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi XpressMusic34 -- 19 Şubat 2024; 17:56:4 > -
Hocam geç cevap için özür dilerim.
Valla bu süreç içerisinde (yani 19-29 hatta 29-32 yaşları arasında((bu süreç içersinde iş aradım ailemin baskılarına rağmen) ruh halim pek iyi değildi, zira hep depresyona düşüyordum, bir sürü antidepresan ilaç kullandım (paxil,efexor, risperdal, rileptid, hatta bazen ativan). Sanırım bunun nedeni (tabii ki tamamen doğru değil, zira dışarı çıkıp üniversiteye gidiyordum, arkadaşlarımla (sayıları az olsa da) ve kuzenimle buluşuyordum, başka şeylerde yapıyorumdur tabi şu an aklıma gelmiyor) çok boş zamanımın olması, bir meşgalem olmaması (aslında kitap ya da bilgisayar oyunu falan oynuyordum ama yine de bir şey yapmadığım zamanlar çok fazlaydı). Yani depresiftim evet, uykuya da aşırı düşkündüm zira alarm falan kurmuyordur istediğim saatte yatıp, istediğim saatte kalkıyordum.
Yeme içme saatlerimde belli değildi gün içinde hangi saatte yemek istesem yemek yiyordum, yediğim yemeklerin sağlıklı olup olmadığına dikkat etmiyordum, hatta pisboğazlık edip geceleri falan da yiyordum.
Dışarıya çıkma meselesine gelirsek, hmm sanırım bazen arkadaşlarım ya da kuzenim falan beni çağırınca dışarı çıkıyordum ama genel olarak hayatımı evde izole geçiriyordum diyebilirim (bana atipik otizm teşhisi kondu yirmi beş yaşındayken, bunun semptomlarından biri de kendine izole etmek, evde takılıyordum. Film, dizi, belgesel izleyerek, kitap okuyarak, bilgisayar oyunu oynayarak vaktimi geçiriyordum (Şu an düşünüyordum da keşke bunu yapmasaydım, dışarıdak etkinliklere (ücretsiz falan olan bir sürü etkinlik/hobi aktiviteleri falan) katılsaydım). Ailem (ve akrabalarım) bana çoğu kez iş bul diyordu, yanlış hatırlamıyorsam dışarı çık falan da demişlerdir, yani durumumu onaylamıyorlardı.
Çevreme olduğundan farklı görünme derken, yani tam anlamadım ama bazı ortamlarda kendimi olduğumdan farklı göstermeye çalışmış olabilirim (normalde mülayim, sessiz sakin bir insanım) ama çoğunlukla böyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum.
Daha önce dediğim gibi oldukça boş zamanım olduğumdan (pek bir şey yapmadığım bir çok zamanım olduğundan) sık esneme ve uyku halim vardı, hatta şimdi hatırladım, evin içinde kendi kendime dolaştığım ve dışarıya çıkıp etrafta dolaştığım oluyordu sıkıntıdan.
Hocam şu an bir süpermarkette part-time işe girdim ( gerçi 6 gün 35 saat çalışıyorum nasıl part-time anlamadım ama) Nisan ayının sonunda EKPSS sınavı var ona çalışıyorum.
İş arkadaşlarımla iyi diyebilirim, kendimi sosyal olmaya zorluyorum (mesela müşteriler mağazaye geldiğinde "Hoşgeldiniz" diyorum", ara sıra fırsat olursa kısa muhabbet yapmaya çalışıyorum.
-
Hocam detaylı mesajınız ve samimi açıklamalarınız için teşekkür ediyorum. Estağfurullah geç de olsa cevap verebilirsiniz. Hocam bahsetmemişsiniz hiç ama bir gönül ilişkiniz olmuş muydu bu dönemler arasında?
-
Oldu hocam. Sadece bir tane. Birinci üniversitemin ikinci sınıfında, yani 19-20 li yaşlarındayken bir tane sevgilim olmuştu ancak yaklaşık 1 sene sonra ayrıldık. Ondan sonra gönül ilişkim olmadı, yanlış hatırlamıyorsam bir kişiye açılmıştım ama oralı olmamıştı. Ben çekingen, utangaç bir insanım, hatta lise yıllarında arkadaşlarım beni bu konuda tiye falan alırdı ben ise birisine açılmamıştım o zamanda . Çekingenlik, utangaçlık dışında bir çaba da sarf etmemiştim daha doğrusu ilk ilişimkimden sonra.
-
Hocam peki bu gönül ilişkisi noktasında hisleriniz neler yani eksikliğini hissettiğiniz anlar çok muydu yoksa çok da umrunuzda olmadı mı ?
-
Valla hocam, tam hatırlamıyorum ama herhalde bir kiz arkadaşım olduğu için belki hafiften kendime güvenim gelmiş olabilir ama yine de içine kapanık, fazla sosyal olmayan (gerçi yine de arkadaşlarım vardı) , hakkını savunmakta zorluk çeken, sesini çıkaramayan bir insandım bence.
Gerçi tam da emin değilim zira o zamanlar mutluydum, kiz arkadaşımı seviyordum diye hatırlıyorum.
Hmm, aslında o dönemde bu eksikliklerimin olması benim pek umrunda olmadı diyebilirim.
-
Anladım hocam. Peki çalıştığınız yerde bir aday var mı? Belki bu durum size farklı hissettiriyor olabilir. Paylaşırsanız çok güzel olur.
Benzer içerikler
- kadıköyden dudullu otogara nasıl gidilir
- metrobüsle beykoz"a nasıl gidilir
- mudo çalışan yorumları
- tusaş"ta çalışmak
- adult forum
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X