zamanında vampirlerin takıldığı bi bar varmış hergün vampirler gelir iki tek atarlar giderlermiş neyse bi gün vampirin biri gelmiş bar a barmen e yanaşmış ''hey barmen bana sıcak bi kan getir''demiş barmen hemen koşarak gitmiş sıcak bi kan getirmiş vampir sıcak kanı içmiş ve gitmiş ertesi gün yine aynı vamğir gelmiş barmene yanaşmış ''hey barmen bana ılık bi kan getir'' demiş barmen hemen koşmuş ve ılık bi kan getirmiş vampir yine içmiş ılık kanını ve gitmiş ertesi gün yine vampir gelmiş barmene yanaşmış''hey barmen bana soğuk buz gibi bi kan getir'' demiş barmen hemen yine koşmuş soguk buz gibi bir kan getirmiş vampir içmiş kanını gitmiş aradan belli bi zaman geçmiş yine aynı vampir gelmiş barmen hemen yanaşmış abi kanın nasıl olsun sıcak mı ılık mı soğuk mu vampir demiş ki bana sıcak su getir demiş barmen şaşırmış sen vampirsin senin kan içmen gerekir vampir elini cebine atmış iki adet orkid çıkarmış buğün sallama içecem koçum demiş.........
------------------------------------------------------------------------------------------ ^^ Bir gün bi uçakta çeşitli ülkelerden işadamları Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Hollandalı ve Türk, laylaylom gidiyorlarmış.Rus her konuşmasında Rus KGB sinin çok iyi çalıştığını herşeyden haberdar olduğunu çok iyi ajanlarının olduğunu anlatarak yolculuğu iyice sıkmış.Uçak rotasını takip ederek giderken İngiltere'nin üstünden geçiyor. İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor: - Arkadaşlar,burası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız acayip meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız. İngiltere bitiyor, Fransa'nın üstünden geçerken Fransız lafa başlıyor: - Burası da Fransa. Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsın. Derken Almanya'ya geliyor uçak, Alman bi iç çekiyor: - Hey gidi memleket diyor. Biz bi arabalar üretiriz, binmelere kıyamazsınız. Sonra Hollanda'nın üzerinden geçerken Hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya: - Burası da Hollanda diyor. Ah o güzel evler, bizim evlerimiz meşhurdur... Uçak geçiyor Rusya'ya sonra (nasıl bi rotaysa artık) Rus bakıyor aşağıya: - Bizim KGB miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır. Sonra İran'a dönüyor uçak. İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek: - Abiler burası da İran bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır.. Geldik Türkiye'ye... Türk sinirli muhabbetten....mına koyim bakıyor aşağıya, düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orijinalini söylemeliyim diye) Sonra başlıyor anlatmaya... - Arkadaşlar burası Türkiye. Bizim delikanlımız çok meşhurdur...Öyle ki; alır Fransız'ın kızını, içer İngiliz'in birasını, atar Almanın arabasına, götürür Hollandalının evine, yatırır İranlının halısında çatır çatır s.ker. KGB nin de bi s.kimden haberi olmaz.
Temel'in hiç evlenmemiş kızı ölüyor ve Temel mezar taşına şunların yazılmasını istiyor : Bakire doğdu bir döne , bakire yaşadı çok sene , bakire öldü fakire , Temel kızı fadime.. Mezarcı bu yazıyı çok uzun buluyor ve uğraşmamak için şunları yazıyor : Temel kızı fadime , açılmadan iade
Temel köy yolundan şehre ilerlemektedir, karşıdanda Temelin köyünden biri temele oğru yaklaşmaktadır.. köylü: selamun aleyküm temel. temel: aleyküm selam hocam. köylü: nasılsın inşaallah ? temel: iyiyim hocam sen nasılsın ? köylü: iyiyim hamdolsun, temel bak sana bir şey anlatacağım. temel: buyur hocam. köylü: temel, sen bir gün öleceksin. sevdiklerin, eşin, dostun seni gömecekler. yeraltı dünyasının bilinmeyen canlıları senin bedenini yiyecekler ve sen toprağa karışacaksın. sonra bir çiçek olup o toprakta yeşereceksin. inekler, danalar gelip seni yiyecekler ve gidip kuytu bir köşeye pisleyecekler. ve ben o pisliğe bakıp diyeceğim ki, 'yaaa temel, neydin n´oldun'.
temel: peki ben sana bir şey anlatabilir miyim ? köylü: buyur temel. temel: bak, sen bir gün öleceksin. sevdiklerin, eşin, dostun seni gömecekler. yeraltı dünyasının bilinmeyen canlıları senin bedenini yiyecekler ve sen toprağa karışacaksın. sonra bir çiçek olup o toprakta yeşereceksin. inekler, danalar gelip seni yiyecekler ve gidip kuytu bir köşeye pisleyecekler. ve ben o pisliğe bakıp diyeceğim ki, 'yaaa hocam, hiç değişmemişsin'.
İki gay ıssız adaya düşmüşler ama birbirlerinin gay olduklarından haberleri yokmuş. Aradan uzun zaman geçmiş sonuçta ikisindede abazalık hat safhaya ulaşmış.İkiside "ne yapsamda kendimi şuna becertsem" diye düşünüyormuş.En sonunda biri diğerine:
A: Bak bu böyle olmaz ikimizde abazayız bu işi bi şekilde çöZmemiz lazım.
B: Nasıl?
A: Ben sana bir soru soracam bilirsen sen beni yapacan bilemezsen ben seni tamammı?
B: Anlaştık.
Soruyu soracak olan "şimdi çok kolay bir soru sorarım oda bilir bende veririm" diye düşünmüş" diğeride "nasıl olsa yanlış cevap veririm oda beni becerir" demiş.
A: Soruyu soruyorum.Damda gezer miyavlar bu nedir?
Yurt dışınnda yaşayan adam karısına bir mail gonderiyor: Sevgili karıcığım, bu ay maaşımdan sana para gönderemiyorum, onun yerine 100 öpücük gönderiyorum. Sen benim bir tanemsin. Kocan Allen
Karisi da ona cevap veriyor,
Sevgili askim, Gonderdigin 100 öpücük için tesekkür ederim. Masraflar söyle; 1- Sütçü bir aylik süt için 2 öpücügü kabul etti, 2- Elektrikçi 7 öpücükten sonra anlasmaya razi oldu, 3- Evsahibi kira için hergün 2-3 defa ugruyor, 4- Bakkal sadece öpücüge razi olmadi, ona ilave baska seyler de verdim, 5- Diger masraflar toplam 40 öpücük...
Beni lütfen merak etme, daha 35 öpücük bakiyem var ve bu ayi çikarabilirim. Gelecek ay için de ayni yönde mi plan yapmaliyim? Lütfen bilgi ver.
Temel trabzondan istanbula gelmiş.istanbulda otobüslere şöle uzaktan bakmış millet bişy gösteri geçio Allah allah demiş.heralde demiş nufus cüzdanlarını gösterip geçiyor.1 gün sora temel otobüsle i şehre gitcekmiş.evden nufus kağıdını arıcakmş ama bulamamış oda evlilik cüzdanını almş yanına.neyse temel binmş otobüse sıra tmele gelmş evllk cüzdanını göstermş arkaya doru yürürken hoop kardeşim napıosn pason yokmu demş..ne pasosu herkes nufs kağıdını gösterp binmiomu demiş.sora otobüs şöförü dönmüş sen onla anca karına binersin demiş:D
Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin göğüslerine dokunmak.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına açılmış.. - "Bana sultanın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin" demiş. Harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe. Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı - büyücü karışımı bir kadın varmış. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz" demiş. Padişah çaresiz çağırmış Ahmet'i hareme. Ahmet bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş. Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş, haremağasına. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş.
Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler. - Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sex te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş, -"Sandaletleri ters giydin lan!..." ------------------------------------------------------------------------------------------------
bir gün bir adam karısına sordu: "aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum." karısı yanıtladı: "açıklamama izin ver. allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı ve beni de, ben seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!"
dünya feministleri kendi aralarında karar almışlar: eve dönünce kocalarımıza artık onun işlerini yapmayacağımızı söyleyelim ve 1 yıl sonra sonuçları değerlendirelim.
bir yıl sonra ingiliz delege, eve gidince kocama artık onun işlerini yapmayacağımı söyledim. birinci gün bir şey görmedim. ikinci gün de bir şey görmedim üçüncü gün baktım hem kendi işlerini hem benim işlerimi yapıyor demiş.
fransız delege, eve gidince kocama artık onun işlerini yapmayacağımı söyledim. birinci gün bir şey görmedim. ikinci gün de bir şey görmedim üçüncü gün baktım hem kendi işlerini hem benim işlerimi yapıyor demiş.
alman delege, eve gidince kocama artık onun işlerini yapmayacağımı söyledim. birinci gün bir şey görmedim. ikinci gün de bir şey görmedim üçüncü gün baktım hem kendi işlerini hem benim işlerimi yapıyor demiş.
türk delegeye sıra gelmiş. eve gidince kocama artık onun işlerini yapmayacağımı söyledim. birinci gün bir şey görmedim. ikinci gün de bir şey görmedim üçüncü gün şişlik biraz indi hafif görmeye başladım demiş.
ilkokulun birini ziyaret eden başkan bush, dördüncü sınıflardan birine girer. sınıf, kelimeler ve anlamları üzerine bir tartışmanın tam ortasındadır. öğretmen, başkan'dan trajedi kelimesi için sınıfı yönetmesini rica eder. küçük bir erkek çocuğu ayağa kalkarak "eğer yan tarafta oturan en iyi arkadaşım sokakta oynarken bir araba onu çiğner geçerse bu bir trajedi olurdu" der. "hayır" der bush, "bu bir kaza olurdu". küçük bir kız elini kaldırır: "eğer 50 çocuğu taşıyan bir okul otobüsü uçuruma yuvarlanıp herkes ölürse bu bir trajedi olurdu." "üzgünüm" diye açıklar başkan, "biz buna büyük bir kayıp derdik." sınıfı bir sessizlik kaplar. başka gönüllü çocuk kalmamıştır. başkan bush sınıfa bakar " bana trajedi için örnek verecek başkası yok mu acaba?" en sonunda sınıfın arkalarında oturan küçük bir erkek çocuğu elini kaldırır. yavaşça "bay ve bayan bush'u taşıyan amerikan havayollarına ait bir uçak, usame bin ladin gibi bir terörist tarafından füze ile uçurularak tuz buz edilirse bu bir trajedi olurdu" der. "harika" der bush "doğru. peki bunun neden bir trajedi olacağını bana açıklayabilir misin?" "çünkü" der çocuk "bu bir kaza olmazdı ve kesinlikle büyük bir kayıp da olmazdı
amerikalılar sabah saatlerinde işlerine giderken korkunç bir trafikle karşıkarşıya gelirler...yol tamamen kapalı ve araçlar durmaktadır. herkes yolun ucunda neler oluyor merak etmektedir. bu sırada merakla bekleyen amerikalının birinin araba camına biri vurur. adam camı açar ve sorar : - nedir bu trafiğin sebebi biliyor musun? - caddenin ortasında teröristler bush'u rehin almışlar. 1 milyar dolar talep ediyorlar. aksi takdirde benzip döküp yakacaklarını söylüyorlar. - hmmm. şimdi anlaşıldı bu lanet trafiğin sebebi. - sen ne kadar katkıda bulunacaksın? - herkes ortalama ne veriyor? - 5 litre.
amerikan: hey dostum burda bir problem mi var ? turk: noluyo lan burda ? amerikan: nasil gidiyor mike turk: nabiyon lan amerikan: korkarim seni oldurecegim turk: salavat getir lan amerikan: oov dostum hic cool olmamissin turk: bu ne lan kro olmusun amerikan: hey steve , neden kendine bir icki koymuyosun turk: la suleyman , kap iki bira gel bakim hemen amerikan: lanet olsun sana christine ! turk: allah belani versin nurcan ! amerikan: tanri askina brad kes sesini artik. turk: allahim sabir ver, sus lan yeter amerikan: aman tanrim simdi napicaz. turk: aha şimdi ... tık amerikan: help me please.. turk: baksana lan !! amerikan 1 : dante nin bu kitabini okudun mu micheal amerikan 2 : aaa evet , gercekten edebi degeri olan bir calisma turk 1 : abi da vinci sifresini okudum super turk 2 : lan birak ! iyice entel dantel oldun basimiza amerikan: hey jery gel pizza ye dostum.. turk: olm osman gel lan buraya mis gibi menemen yaptik amerikan: fbi.. bir kac soru sorabilirmiyim? turk: polisim ben nerdeydin lan dun esek? amerikan: (ses cikarmadan el işaretiyle) sen oraya sen buraya sessiz olun turk: daliyoruz haydaaaaaaaaa !!!