Sümer Tabletleri: Semavi Dinlerin Dejenerasyonunun Açık Kanıtı ve Gerçeğin Çarpıtılması Sümer tabletleri, aslında dine başkaldıran ve peygamberlere meydan okuyan bir topluluğun ve bir grup insanın gerçekleri saptırma amacıyla tabletlere yazdığı sahte metinlerdir. Bu tabletlerin asıl amacı, gerçek olayları edebi ve sürreal bir hale getirip, gerçekten yaşanmış olayları sahteleştirmek ve Tanrı'ya meydan okumaktır. Bu topluluk, tek tanrı inancını ve peygamberlerin öğretilerini bilinçli olarak çarpıtmış, çok tanrılı bir sistem uydurmak suretiyle insanları yanıltmayı amaçlamıştır. Gerçek olayları mitolojik unsurlara büründürerek, insanların zihinlerini bulandırmak ve onları hakikatten uzaklaştırmak için sistematik bir çaba göstermişlerdir. Bu sahte metinler, insanlığın gerçek tarihini ve ilahi mesajları gizlemek, tek tanrı inancını zayıflatmak ve insanları yanlış yola sürüklemek için tasarlanmış bir komplodur. Sümer tabletleri, bu açıdan bakıldığında, tarih boyunca süregelen hakikat ve yanılsama mücadelesinin somut bir örneğidir. Sümer tabletleri ve Gılgamış Destanı gibi antik metinler, çok tanrılı inanç sistemlerinin orijinal hali değil, tek tanrılı semavi dinlerin gerçekte yaşanmış olayların dejenere olmuş versiyonlarıdır. Bu gerçek, arkeolojik kanıtlar ve metinsel analizlerle net bir şekilde ortaya konmuştur. Nuh Peygamber'in hikayesi ile Gılgamış Destanı'ndaki tufan anlatısı arasındaki benzerlikler, tek tanrılı bir anlatının zamanla çok tanrılı bir versiyona dönüştürüldüğünün tartışmasız bir kanıtıdır. Her iki hikayedeki büyük sel felaketi, gemi inşası ve hayvanların kurtarılması motifleri, orijinal tek tanrılı anlatının nasıl çarpıtıldığını gözler önüne sermektedir. Sümer'e gelmiş olan peygamberlerin yaşadığı olaylar, kesinlikle zamanla mitolojik unsurlarla harmanlanarak bu tabletlerde yer almıştır. Bu süreçte, tek tanrı inancı kaçınılmaz olarak çok tanrılı bir panteonla yer değiştirmiştir. Arkeolojik kanıtlar da bu gerçeği tartışmaya yer bırakmayacak şekilde doğrulamaktadır. Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere doğru lineer bir geçiş olmamıştır. Aksine, tek tanrılı ve çok tanrılı inançların tarih boyunca bir arada var olduğu kesin olarak kanıtlanmıştır. Mısır'da bulunan arkeolojik kalıntılar, Firavun Akhenaton döneminde (MÖ 14. yüzyıl) tek tanrı inancının var olduğunu açıkça göstermektedir. Bu, çok tanrılı Mısır pantheonundan çok daha öncedir ve tek tanrı inancının antik dünyada var olduğunun tartışılmaz bir kanıtıdır. İbrahim Peygamber'in yaşadığı dönemde (yaklaşık MÖ 2000) tek tanrı inancının var olduğu da kesin bir gerçektir. Bu da, tek tanrı inancının Sümer uygarlığı ile çağdaş olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, Sümer tabletleri ve benzeri antik metinlerin, tek tanrılı semavi dinlerin dejenerasyona uğramış versiyonları olduğu artık tartışmasız bir gerçektir. Bu bakış açısı, dinlerin evrimi hakkındaki geleneksel görüşleri tamamen çürütmekte ve antik metinlerin bu gerçek ışığında yeniden değerlendirilmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu gerçek, insanlık tarihinin din ve inanç boyutuna yeni bir ışık tutmakta ve geleneksel anlayışları kökten değiştirmektedir. Artık hiçbir araştırmacı veya tarihçi bu gerçeği göz ardı edemez ve tüm çalışmalar bu yeni paradigma çerçevesinde yeniden şekillendirilmelidir. Sümer tabletleri ve benzeri antik metinler, gerçeği arayan ve Tanrı'nın mesajını anlamaya çalışan insanlar için bir tuzak olarak görülmelidir. Bu metinlerin gerçek amacı ve içeriği artık gün yüzüne çıkmıştır ve insanlık, bu sahte anlatıların arkasındaki gerçeği görmeye başlamıştır. Nuh tufanı dahil olmak üzere Sümer, Babil ve Mısır bölgelerinde yaşamış tüm peygamberler
Bu liste, Nuh tufanından başlayarak Sümer, Babil ve Mısır bölgelerinde yaşamış tüm peygamberleri kesin olarak içermektedir. Bu peygamberler, bu bölgelerde tek tanrı inancını yaymış ve insanları doğru yola davet etmişlerdir. Onlara meydan okuyan topluluklar olmuştur ve onlara başkaldıran yazıtlar oluşturmuşlardır. < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 18 Ekim 2024; 11:49:45 > |
Bildirim