Suriye' Türk plakalı Araçlar kurşunlanıyor, yakılıyor! Bunlara beleş hizmet neden veriliyor?

Tarihi okumayı bilenler için hiç şaşırılmayacak olandır. Şimdi anladınız mı Atatürk'ü?

Bu hadsiz sıçanlara cevap verecek merci bekliyoruz.

Dilli velet gelmiş gene aslında büyük plan var diyor. En fazla mültecileri ülkeye doldurma sözü veren AKP'nin sözünden dönmesine karşı kışkırtma yapıyolardır. Bu mültecileri ülkeye dolduran ve doldurmaya devam eden hükümeti suçsuz yapmıyor. Arap kardeşleriniz masum insanlara zarar vermeye başladı gene. Ama onları korumak için aslında onlar pkklı, abdnin gizli örgütü onlar diye arapları aklama işine erkeden başlamışlar.

Bu sınırımızdaki Türk bayrağı sanırım...

Eski Türkiye'de olsa şu bayrağı indirmeyi bırakın şuan bu bayrağı parçalayanların alayı yok edilmişti...

Bu halka müstehaktır hala oy verirsen başına bunlar gelir ve daha da kötüleri gelecek yakında.

x (formerly twitter)

Entropi (@entropihaber) on X

https://x.com/entropihaber/status/1807778441929916509

Akların sözde din kardeşleri.

Eski Türkiye dedikleri dönemde bu olaylar hiç yaşanmazdı ama diyelim ki yaşandı şimdiye kadar Türkiye çok sert tepki gösterir,TSK'ya bağlı birlikler anında olaylara müdahale eder,F-16 uçakları alçak uçuş yaparak bu azgınları çıktıkları deliklere gerisin geri sokardı...

Meydanı boş buldukça daha da azıtmaları normal...

Maalesef son 20 yılda Türk bayraklarının yakılması,yırtılması iyice normalleştirildi...

Bir düğme en baştan yanlış iliklenirse geri kalan düğmelerde yanlış iliklenir.Türkiye'nin Suriye'de içine düştüğü daha doğrusu düşürüldüğü durum tam olarak budur...

Türkiye'nin Suriye'de olmaması için 2011 yılında çıkan iç savaşta tarafsız kalması veya en azından iç savaşın büyümemesi yönünde politika geliştirmesi gerekiyordu.Ancak Türkiye'yi yöneten zihniyet bunu Türkiye'nin genişlemesi için bir fırsat olarak gördü.ABD ve İsrail ile beraber Suriye'ye 'demokrasi' (!) getirmeye karar verdi.Böylece iç savaşta taraf olduk.Hesapta Esad 'üç ay' içerisinde devrilecek ve Şam'da Türkiye destekli bir hükümet kurulacaktı.Ama tabii bu olmadı...Rusya ve İran iç savaşın başından itibaren Esad'ın yanında yer aldı.Hem milis hem de silah/mühimmat desteği verdi.Amerika'da Esad'ı devirmekten vazgeçti.Zira bölgede istikrarın olmaması ABD'nin işine geldi.Elbette Türkiye'nin kontrolünde olacak bir Suriye hükümetini istemediler.Böylece hem Türkiye'nin Güney sınırları istikrarsızlık içerisine sokuldu hem de İsrail'in üzerindeki Suriye baskısı hafifletildi.Tabii bir de iç savaş uzamaya başladı.

İç savaş uzadıkça Suriye daha da karıştı ve 2014 yılında 'İŞİD' adı verilen terör örgütü K.Suriye'de büyük bir etnik ve dini soykırıma başladı.Bugün Türkiye'de ki Suriyelilerin büyük bir kısmı İŞİD'in bu soykırımından kaçan insanlar oluşturuyor.Böylece Türkiye İç savaşın başladığı 2011 yılından beri ilk defa çok yoğun Suriyeli göçü almaya başladı.2016'da da AB ile geri kabul anlaşması yaparak Suriyelilerin AB'ye geçişlerinin önü kapandı.Türkiye bildiğiniz AB'nin sınır jandarması yapıldı.

İŞİD'in ABD öncülüğündeki koalisyon ve onun desteklediği YPG tarafından K.Suriye'de temizlenmesiyle beraber YPG K.Suriye'de büyük bir alanı kontrol etmeye başladı.Böylece Türkiye doğrudan PKK tehditi ile baş başa kaldı.Bunu önlemek için önce ÖSO'yu kullanmayı denedik ama ÖSO,YPG ile olan mücadelede başarısız oldu.Bunun sonucunda Türkiye doğrudan bölgeye müdahale etme gereği duydu ve 2016'da önce İŞİD'e karşı daha sonra 2018'den itibaren de YPG'ye karşı Suriye'ye müdahale etmeye başladık.Bunu kendi menfaatimiz ve ülkemizin güvenliği için yaptık.

2019'da başlatılan Barış Pınarı Harekatı ile tüm K.Suriye'yi YPG'den temizlemeyi ve Türkiye'de ki sığınmacıları geldikleri yerlere yerleştirmeyi planladık.Böylece hem ÖSO Suriye'de etkinliğini arttıracak hem PKK tehditi savuşturulacak hem de sığınmacı sorunu çözülecekti.Ama 2011'de Suriye'ye 'demokrasi' getirmek için yola çıktığımız ortaklarımız olan ABD,AB ve İsrail buna çok sert tepki gösterdi.Türkiye'yi 'Kürtlere yönelik soykırım' yapmakla suçlamaya başladılar.Tüm Dünya basını Türkiye'ye yönelik ağır bir kara propagandaya girişti.En sonunda ABD Başkanı Trump 'hakaret' dolu bir mektup yazarak barış pınarı harekatını durdurdu.O mektubun gelmesinden beride Suriye'de ciddi hiçbir kara harekatı yapamadık.

Kısacası 2011'de ki Suriye politikamızın isabetsizliği bugünleri doğurdu...Bugün YPG temizlenmeden ve sığınmacılar geri döndürülmeden Suriye'den çıkmamız mümkün değil...Yani yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal durumu...Türkiye, beceriksiz,öngörüsüz ve hayalperest bir dış politika anlayışı nedeniyle Suriye bataklığına saplanıp kaldı..Şimdi bu bataklıktan çıkmak için 12 yıldır devirmeye çalıştığımız Esad ile görüşmeyi planlıyoruz ama bu seferde 12 yıldır beslediğimiz ÖSO unsurları buna ayak diriyor.Kayseri olayları vs işin bahanesi...Suriye'de yaşanılanların tamamı Türkiye'nin Esad rejimi ile tekrar görüşmeye başlaması zira ÖSO bu görüşmeler sonucunda ortada kalacağının artık farkında...

Yani bugün yaşanılanlar 2011'de düğmelerin yanlış iliklenmesinin sonucu...Halbuki 2011 yılında Esad yönetimi ile Türkiye arasında ciddi hiçbir problem yoktu.Hatta iki ülke arasında vizeler bile kaldırılmaya hazırlanıyor,iki ülkenin liderleri birbirlerine 'kardeşim' diyor,iki ülke arasında ikili anlaşmalar imzalanıyor,iki ülke arasında mayınlı arazilerin temizlenmesi ve tarıma açılması planlanıyor,iki ülke ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıyordu...Sırf ABD'nin gaz vermesi ile Esad 'Esed' oluverdi ve Türkiye bu Suriye bataklığına sürüklendi...

Şimdi ise yanımızda bizi bu bataklığa itenlerin hiçbiri yok...