Şimdi Ara

Tanrının ve Dinin Kanıtı (36. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
885
Cevap
4
Favori
21.531
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
30 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3435363738
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Allah'ın varlığı zaten dinin olduğunu kanıtlar, eğer yaratıcı varsa düşünün akıl eden kişiler olan insanlara Allah direkt olarak ulaşmadığı için bunu kitap ve peygamberler yoluyla yapmıştır tabiki asıl mesele olan imtihan mevzuunu idrak edersek kitap ve peygamberleride kabul etmiş oluruz.

    Yaraticiyi kabul etmek illaki somut olarak görmek mi demek oluyor mayeryalist felsefe hep bunu empoze etti, eğer ki dünyadan örnek verelim bir yolculuğa çıktık ve uzaktan yüksek bir yapi görünüyor deriz ki bu yapıyı kim yapmis ilk olarak yada ne güzel yapmis yani hemen yapana odaklanırız devam ediyoruz gidiyoruz ki bir şehir var burada da aklımız bize derki burayı mukakak idare eden yöneten bir güç var bu metaforun aynı dunya ve uzay için kullanalim misal bilim insanları yeni bir gezegen keşfetti az önce yazdıklarımızı diyecek normal şartlarda en küçük dünyamız içinde bile bu kadar intizam var bunu reddetmek için aklımızı inkara zorlamamiz gerekir yada gafil olmak gerek

    Tabiki bu dünya bile insan için yaratılmış her halde bunu görüyoruz meyvelerden örnek verilebilir, hayvanlar insan hizmetinde güneş canlılık için var yani atmosfer herşey bize hizmet için var bunlar hep imtihan amacına hizmet ediyor iyi veya kötü kullanirsak bize dönüşü olacak sadece bu maddi şeyler için değil elbette.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gozcelik

    "Din adamı" derken neye kime dediğinize göre değişir.
    Köyde en güzel sesli olarak hoca olarak seçip görevlendirebilirler. Bu din adamı(!)nın bilgili bir vatandaşa göre daha az bilgisi olabilir.
    Ama bir kişi müftü olduysa illa ki bu işin okulunu okumuştur. Bir çok farklı eseri ve özellikle Kuran'ı iyi anlamıştır.

    Şimdi bazen din adamı olan birisi çıkıp diyor ki santranç oynamak haramdır. Haydaaa. Nerden çıkarttın diyorsun. Ben kanıtsız konuşmam diyor. Nerede kanıt diyorsun. İşte bilmem kimin kitabının bilmem kaçıncı sayfasında bilmem kimden bildirilen hadisde öyle diyor. Be mübarek peki sen bu hadisi keni mantık süzgecinden geçirdin mi? (Hayır). O hadisin %100 doğruluğundan emin misin? (emin olamazsın).

    Böyleleri de din adamı olarak çıkıyor meydana. Bunları da dikkate almamak ya da kendi mantık süzgecimizden geçirerek dinlemek lazım. Bu işin en güzeli belli bir kurulun kabul ettiği sözlere kulak vermektir. Türk Diyanet işlerinin açıklamaları bu sebeple önemlidir. Orada bir kişinin değil, bir çok kişinin değerlendirmesi işin içine giriyor. Peki 1000 kişi de olsalar hata yapamazlar mı? Elbette yapabilirler. Ama bunun hesabını verebilirsin hiç değilse.
    Bu işin okulu dediğiniz ilahiyat fakültesi. Ama bazı din adamları orayı kabul etmiyor, medrese eğitimini savunabiliyor, isim vermeyim ama biliyorsunuzdur zaten. Din adamı dediğimiz bazı kimseler ilahiyatçı, bazıları da medrese eğitimi almıştır ama bazıları da kendi çabalarıyla din adamı olmuştur heralde. İşin içine devlet girince siyaset girer, tek tip bakış açısı girer, yani ilahiyat ve diyanet gibi kurumlar dinle alakası az olabilir. Medrese eğitimi şart mı bilmiyorum ama 1400 senedir gelen bir kültür var sonuçta, hocadan öğrenciye nakil var, o eğitimi kim veriyorsa din öyle öğrenilir diye düşünebiliriz. Mezhep imamları ya da başka bilge kişilerin eserleri esas alınır, onların ve öğrencilerinin yolundan gidilir, bunu hangi eğitim yeri veriyorsa o din adamı çıkartıyordur.

    Halktaki din algısı ile din adamlığı ya da uzmanlık çok farklı bir şey. Halk direk kafasına göre yorum yapıyor. Uzmanlık olmaz, kafama yatanı kabul ederim anlayışı var. Mesela falanca dini bilge kişi ya da mezhep imamı şöyle diyor ama o onun bakış açısıdır, ben şunu anlıyorum anlayışı çok hakim özellikle modernistlerde. Böyle bir durumda uzmanlık pek olmaz.

    Satranç örneği vermişsiniz. Yüzde yüz kimse doğrulayamaz ama. Tanrıyı da yüzde yüz ispatlayamazsınız, gözünüzle görmüş gibi olmaz. Dinden de gözünüzle görmüş gibi emin olamazsınız, zaten o yüzden sınav denmiyor mu? O yüzden yüzde yüz kesin kanıtı şart koşmamak lazım dini kaynak konusunda. Aslında nakil durumu var, benim kafama şu yatıyor dersek inkar etmiş oluruz, herkes kafasına göre bir şey çıkarır. Aktarımları esas almalıyız ama aktarımlar teyit edilebilir, fakat kendi kafamızdan yok satranç öyle olur mu diye hüküm veremeyiz, mümkün olduğunca geleneğe bağlı kalınmalı, uygulamalara bağlı kalınmalı bence.

    Hasılı şuraya getiriyorum. İster ilahiyatçı isterse medrese eğitimli ya da kendi başına kendini geliştirmiş bir din adamı olsun. Halktan farkı var mı? Halk da açıp okuyamaz mı ya da fikir geliştiremez mi? Din adamı o kadar hadisi ezberler ve aklıyla da destekler ama halktan birisi çıkar der ki sen öyle düşünürsün ben böyle der, bütün çaba boşa gitmiş olmaz mı?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ulpi

    Hocam yanılma ya da abartma gibi durumlar olabilir mi sizce? Bundan ayrı olarak bir mesele daha var. Mesela ayın yarılma mucizesi hadis kaynaklarında geçiyor yanılmıyorsam. Ama çoğu inanan kişi hadislerin hiçbirini kabul etmiyor, sadece Kur'an diyor. Yani tartışmalı bir durum var. Tarihsel belge kadar net bir kanıt var mı? Tarihsel belgeden farklı değil mi o anlatımlar? Ben tarih bilmem ama merak ediyorum arada fark var mı tarihle mucize anlatımlarının kanıt olarak?

    Alıntıları Göster
    Kuranı net bir kanıt olarak kabul edersen eğer Kuranda ayın yarılma hadisesi geçiyor. Kamer Suresi. Her olayı araştırmadım ancak belli başlı konular hakkında tarihler birbiriyle uyuşuyor.

    Abartma konusuna gelecek olursak her olay abartılır. Şu an bilinen çogu hadis yalan yanlış bilgiler içeriyor o yüzden hangisi sahih hangisi safsata tam ayıracak bilgi düzeyine sabih değilim. Ancak Kuranı kendime bir kanıt kabul edersem Hz. İsanın ölüleri diriltmesi, gökten sofra indirmesi, beşikteyken konuşması gibi çokça örnek verebilirim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Toriko

    Hocam en azından öteki arkadaşın aksine elinizden geldiğince cevap vermeye çalışmışsınız teşekkür ederim.

    Tanrı neden kendine tapacak kullara ihtiyaç duysun derken tanrı kavramının hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını pek tabii biliyorum orada demek istediğim tanrısal bir varlık tüm insanı duygulardan yoksun bir varlık neden kendine tapacak kullar yaratsın demek istedim. Ne yazık ki cevabınız hiç tatmin edici değil. Bilinmek istemek tamamen insana özgü bir durumdur. Yani cevabınız çok "insani" doğal olarak. Sadece bir insan başardığı şeye bir övgü takdir ister, ego tatmin edilsin ister. Bir tanrının böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Pardon böyle bir şey "istemez.", istemesine gerek yoktur.

    Bağışlayıcı affedici tanrı kendine inanmayanları yakıyor kısmıda bana mantıklı değil çünkü hayatında müslümanlığı duymamış milyarlarca insan var, Müslümanlıktan öncesini saymayalım 1400 yıl içinde bile onlarca milyon insan müslümanlığı m'sini duymadan göçüp gitti. Tüm yaratılışımız tanrıya bağlı bize çakma bir irade verilmiş olsa bile tanrı en sonunda yanıp yanmayacağımızı bizi daha yaratmadan biliyordu. Yani bile bile yanacak kullarda yarattı. Ayrıca tanrı bilinmek istedi diye kabul etmiş olalım, kendi varlığı bildirdi tamam ama neden inanmayanla inanı ayırıp bir oyun haline getirdi bunu?

    Her şeye gücü yeten tanrıyı kim yarattı kısmı ufak bir göndermeydi. Her nesnenin, arabanın, saatin, kalemin yaratıcısı var insanında var tabiki diye dolaşanlara. Demek istediğim ezeli tanrı kavramını kabul eden biri neden ezeli evren kavramını kabul etmekte bu kadar sıkıntı yaşıyor?

    "Bunun için bir anti-argüman üretmeye gerek yok çünkü bu şekilde bir argüman da yok. Bir gün biz tirilyon yıllık canlıları sizi biz yarattık diyen olursa o zaman üzerine düşünürüz". Maalesef bizim için, sizi biz yarattık diyen bir tanrı argümanıda yok ortada, siz koşulsuz inandığınız için kur'an size bir argüman ama ne yazık ki tanrının elinden çıktığı kesin olmadığı için böyle bir argüman söz konusu değil verdiğim örnekte bir sıkıntı yok o yüzden.
    Merhaba,
    Sorularınızın benzerlerini o kadar çok okudum ki daha önce daha soru başlarken takıldığınız noktaları tahmin edebiliyorum.
    Bakınız ben forumlarda bu gibi cevap yazmaktan iki sebeple kaçınırım. Birincisi yanlış veya eksik bilgi vermekten korkarım (ki o yüzden bunu mümkün olduğunca dile getiriyorum). İkincisi ise kestirip atan insanların var olmasıdır. "İnanmazsan inma, yanarken sen düşün" gibi hiç bir yapıcılığı olmayan ifadeler çok geçer.
    Emin olun burada tüm iyi niyetimle yazıyorum herkese. Kimse ikna olmadı diye sinirlenmem ya da üzülmem. Daha da forumda ikna olan bir ateiste ne de bir müslümana denk gelmedim. O yüzden şu anda da muhabbet olarak yazıyorum.

    Bakınız ihtiyaçsız anlamdaki "istemek" fiili için bir gerekçeye ihtiyaç yoktur. "Bilinmek istemek" insana özgü değil insanda da olan bir durumdur. Ancak insandaki bu istek özgüven ihtiyacını karşılamak içindir. Siz bir insan olarak ben bilinmeyi neden isterim diye düşünürseniz elbette karşınızda ego veya özgüven ihtiyacını bulursunuz. Tanrısal anlamda "istemek" olayını anlamak için biraz daha genişten bakmak gerekebilir. Mesela bizi ve bunca maddeyi yaratmak, O'nun için en ufak bir zahmet dahi gerektirmiyorsa yapmak istediğinde neden yapmasın? O zamana da bağlı değil. O'nun için biz bir "an"ız sadece. Dolayısıyla hiç bir vakit hiç bir emek gerektirmediğimiz için sırf "istediği" için bizi yaratmış olması a normal değildir. Eğer yine de tatmin edici olamadıysam bazı kaynaklar bulup oralardan örnekler verebiliriz. Bazen iki insanın frekansı tutmaz. Benim bu kadar anlatmaya çalıştığımı bir başkasının tek cümlesiyle anlayabilirsiniz.

    Müslümanlığı duymamış insanlar zaten sonsuz cehennemden muaftırlar. Sonsuz cehenneme gitmenin koşulu "ikna edici bir şekilde İslam'ın size tebliğ edilmiş olması ve buna rağmen sizin reddetmeniz"dir.
    Ben şimdi amerikada doğmuş olayım. Elin müslümanları gelip benim bir yakınımı ikiz kulelerde öldürmüş olsun. Benim müslümanlığa geçme ihtimalim sizce nedir? İslamın adını duymuş olmaz, ya da var olduğunu bilmek yetmez. Ya da sokaktaki bir müslümanın "tek gerçek din islamdır, gelin broşürlerimizden alın" diye bağırdığını duymuş olmam da yetmez.
    İşte burada müslümanlar maalesef büyük bir gaflet içindeyiz. Yapmamız gereken günün teknolojisini kullanıp gerçek müslümanlığın güzelliğini ve doğrularını insanlara anlatabilmek.
    "Tanrı en sonunda yanıp yanmayacağımızı bizi yaratmadan biliyordu":
    Bir insanı cennete veya cehenneme gönderen şey "Allah'ın bunu önceden biliyor" olası değildir. İnsanın yaptıklarıdır. Şöyle düşünün gözünüzü bir açtınız cehennemde yanıyorsunuz. "Neden" diye sorunca, "e sen zaten yanacaktın" deseler mantıklı olur mu? Ama şimdi sen bu cehennemlik işleri kendi seçiminle yapıyorsan, cehenneme düştüğünde de "ama ben bunları yapmadım ki" demeyeceksin.
    Bakın bu ince bir nokta. Allah'ın her şeyi biliyor olması başka, sizin bunları yapmanız başkadır. Şöyle özetleyeyim: Allah'ı herşeyi bilmesine kader dersek, bildiği şeylerin vakti geldiğinde gerçekleşmesine de kaza deriz. Sizin bir şeyi hakketmeniz için o kaza'nın gerçekleşmesi gerekir. Yoksa gözünü cehennemde açma gibi adaletsilik olurdu.

    Eğer tanrıya inanmasaydık, ezeli evren diye bir şeye inanabilirdik. Ama hem dini hemde bilimsel kaynaklar bize evrenin ezeli olmadığını söylüyor. Ezeli olan şeyi bizim idrak etmemiz biraz zor. Çünkü beynimiz hep başı ve sonu olan şeylerle ilgilendiğinden ezeli ve sonu olmayan şeyleri idrak etmekte zorlanır. Matelemtikte bile düşünsenizie bir sonsuzun içine sonsuz tane sonsuz sığdırabiliriz. Ne kadar mantıksız geliyor ama matematiksel.
    Burada şu mantığı düşününün:
    Bir şey ezeli ise onu yaratan bir şey olamaz. Ve sonraki herşeyi de o yaratmış olmalıdır. Demek ki ezeli olan şey Tanrıdır. Tanr bir tanedir demek ki ezeli olan şey de bir tanedir.

    "Maalesef bizim için, sizi biz yarattık diyen bir tanrı argümanıda yok ortada"
    Var efendim nasıl yok? İslam dini bir argümandır. Bunun böyle olduğu ileri sürerek biz size bir arguman üretiyoruz.

    Kuran'ın Tanrıdan geldiğini nasıl kanıtlayabiliriz? Bunun için tanrıyı görmemiz, Kuran'ı bize verirken şahit olmamız gerekir. Bu mümkün olmadığına göre tersten gelim yöntemiyle Kuran'ın tanrıdan gelmediğini kanıtlamaya çalışırız (ki zaten bu özünde daha kolay bir yöntemdir). Eğer bunu kanıtlayamıyorsak tanrıdan geldiğini kabul edebiliriz. (Bakın "kabul etmek" yani inanmak diyorum. Net bir kanıt bulamazsınız çünkü sınavın özüne aykırıdır). Benzer şekilde Kuran'ın "insan elinden çıkmadığının" kanıtlanmasına da gidilebilir.

    Kuran'nın tanrıdan gelmediğini kanıtlamanın yolu ise çok basittir. "Çelişki". O kadar sayfalık bir kitapta her cümlesi özet bir bilgi içeren bir kitapta mutlaka ama mutlaka çelişen bir şey denk gelmelidir . Bu sebeple de atesitler çelişkili olduğunu öne sürdükleri bir çok noktayı ortaya koymuşlardır. Bunların -en azından benim şimdiye kadar karşılaştıklarımda- hiç birinin çelişkili olmadığını gördüm.
    Aklımda en net kalanlardan birisini söyleyeyim mesela, tam mealini veremeyeceğim şimdi ama; Bir ayette "biz dağları birer işaret direği gibi sabit kıldık" derken bir başka ayette "biz dağları dalgalar gibi yüzdürürüz ama sen bilmezsin" gibi bir söz vardı. (Tekrar kafamdan yazdığımı belirteyim, bunlar gerçek mealler değil).
    Tek tek bakınca evet bu ikisi çelişiyor gibi görünüyor. Atesit çıkıp haklı olarak soruyor ki "dağlar sabit mi değil mi?" :)
    Hem sabit hem değil :)
    Önceki ayetleri okuyarak gidişate bakarsanız, ilk ayette dağların bir yön tayininde insanlara nasıl yardımcı olduğundan bahsediyor. Bir insan ömrünü baz aldığınızda o dağların yeri değişmez. Birer işaret direği gibi sabittirler.
    İkinci ayette ise dünyanın işleyişini düşündüğünüzde bin yıllar içerisinde dağların sürekli yer değiştirdiğini görürsünüz. 500'lü yıllarda bir insanın jeolojik sistemi bilip de "dağlar dalgalar gibi hareket eder ama siz farketmezsiniz" demesi mümkün mü?

    Özetle Kuran'ı çelişkilendirmek için hep kelime anlamlarına takılı kalmış, aradan cımbızla seçilip anlamını farklılaştırarak çelikliler(!) ortaya sürülüyor. Eğer gerçek manada bir çelişki bulamıyorsak bunun Tanrı'dan geldiğii kabul edebiliriz (tanrıdan gelmediği ispatlanmamış olur).

    Bir de insandan gelmediğinin ispatları var ama bu yine biraz sizin kabulunüzle ilgili. Mesela kimisi "gün" kelimesinin 365 defa geçmesini mucize olarak kabul eder. Kimisi de hayır bu tesadüf veya bilinçli olarak yapılmış der. (Bilmem kaç sayfalık bir kitabı 25 yılda yavaş yavaş yazarken içerisine 365 tane gün kelimesini eklemeye kasmak?? Heleki zaten insanlar sana inanıyorken...)
    Denizlerin birbirine karışmamasından bahsetmesi. Bunu isteyen mucize isteyen tesadüf olarak değerlendirebilir.
    Gibi gibi bir çok örnek var.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01halil

    Allah'ın varlığı zaten dinin olduğunu kanıtlar, eğer yaratıcı varsa düşünün akıl eden kişiler olan insanlara Allah direkt olarak ulaşmadığı için bunu kitap ve peygamberler yoluyla yapmıştır tabiki asıl mesele olan imtihan mevzuunu idrak edersek kitap ve peygamberleride kabul etmiş oluruz.

    Yaraticiyi kabul etmek illaki somut olarak görmek mi demek oluyor mayeryalist felsefe hep bunu empoze etti, eğer ki dünyadan örnek verelim bir yolculuğa çıktık ve uzaktan yüksek bir yapi görünüyor deriz ki bu yapıyı kim yapmis ilk olarak yada ne güzel yapmis yani hemen yapana odaklanırız devam ediyoruz gidiyoruz ki bir şehir var burada da aklımız bize derki burayı mukakak idare eden yöneten bir güç var bu metaforun aynı dunya ve uzay için kullanalim misal bilim insanları yeni bir gezegen keşfetti az önce yazdıklarımızı diyecek normal şartlarda en küçük dünyamız içinde bile bu kadar intizam var bunu reddetmek için aklımızı inkara zorlamamiz gerekir yada gafil olmak gerek

    Tabiki bu dünya bile insan için yaratılmış her halde bunu görüyoruz meyvelerden örnek verilebilir, hayvanlar insan hizmetinde güneş canlılık için var yani atmosfer herşey bize hizmet için var bunlar hep imtihan amacına hizmet ediyor iyi veya kötü kullanirsak bize dönüşü olacak sadece bu maddi şeyler için değil elbette.



    Son paragraf sorununuzu açıkça gösteriyor.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Toriko kullanıcısına yanıt
    son cümlemin doğruluğunu ispat eden bir yazı daha

    anlam bilgisi kişi için çok önemlidir. biraz kitap oku ve öyle gel
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ulpi

    Bu işin okulu dediğiniz ilahiyat fakültesi. Ama bazı din adamları orayı kabul etmiyor, medrese eğitimini savunabiliyor, isim vermeyim ama biliyorsunuzdur zaten. Din adamı dediğimiz bazı kimseler ilahiyatçı, bazıları da medrese eğitimi almıştır ama bazıları da kendi çabalarıyla din adamı olmuştur heralde. İşin içine devlet girince siyaset girer, tek tip bakış açısı girer, yani ilahiyat ve diyanet gibi kurumlar dinle alakası az olabilir. Medrese eğitimi şart mı bilmiyorum ama 1400 senedir gelen bir kültür var sonuçta, hocadan öğrenciye nakil var, o eğitimi kim veriyorsa din öyle öğrenilir diye düşünebiliriz. Mezhep imamları ya da başka bilge kişilerin eserleri esas alınır, onların ve öğrencilerinin yolundan gidilir, bunu hangi eğitim yeri veriyorsa o din adamı çıkartıyordur.

    Halktaki din algısı ile din adamlığı ya da uzmanlık çok farklı bir şey. Halk direk kafasına göre yorum yapıyor. Uzmanlık olmaz, kafama yatanı kabul ederim anlayışı var. Mesela falanca dini bilge kişi ya da mezhep imamı şöyle diyor ama o onun bakış açısıdır, ben şunu anlıyorum anlayışı çok hakim özellikle modernistlerde. Böyle bir durumda uzmanlık pek olmaz.

    Satranç örneği vermişsiniz. Yüzde yüz kimse doğrulayamaz ama. Tanrıyı da yüzde yüz ispatlayamazsınız, gözünüzle görmüş gibi olmaz. Dinden de gözünüzle görmüş gibi emin olamazsınız, zaten o yüzden sınav denmiyor mu? O yüzden yüzde yüz kesin kanıtı şart koşmamak lazım dini kaynak konusunda. Aslında nakil durumu var, benim kafama şu yatıyor dersek inkar etmiş oluruz, herkes kafasına göre bir şey çıkarır. Aktarımları esas almalıyız ama aktarımlar teyit edilebilir, fakat kendi kafamızdan yok satranç öyle olur mu diye hüküm veremeyiz, mümkün olduğunca geleneğe bağlı kalınmalı, uygulamalara bağlı kalınmalı bence.

    Hasılı şuraya getiriyorum. İster ilahiyatçı isterse medrese eğitimli ya da kendi başına kendini geliştirmiş bir din adamı olsun. Halktan farkı var mı? Halk da açıp okuyamaz mı ya da fikir geliştiremez mi? Din adamı o kadar hadisi ezberler ve aklıyla da destekler ama halktan birisi çıkar der ki sen öyle düşünürsün ben böyle der, bütün çaba boşa gitmiş olmaz mı?

    Alıntıları Göster
    Bir iş hakkında bir değerlendirme yapılacaksa o işi bilen bir kişinin yapması gerekir. Din ile ilgilenen kişiyi normal vatandaştan ayıran kısım budur.
    Şimdi bana bir ev inşa et deseniz. Eminim yaparım. Ama ne kadar ayakta kalır ne kadar sağlam olur bilemem.

    Dolayısıyla ortada bir konu varsa, söz gelimi santraç oyunu gibi, bunu değerlendirecek olan kimselerin din konusunda bilgili olması en doğrusudur. Ancak bakın şu nokta önemli: Kuran'da açıkca aksi yazmıyorsa (ya da noktaya çıkan açık ayetler yoksa) ben o düşünceyi kabul etmeyebilirim. Çünkü hadislerin Kuran ile çelişmemesine bakılır. Kuran'da direk kanıtı var mı diye değil. Santranç haramdır diyen bir kişi bunu "vaktinizi boşa harcamayın" ayetiyle ilişkilendirebilir(kafatan atıyorum, böyle bir ayet olsa mesela). Burada gerçekten vakti boşa harcamak mıdır değil midir kısmını ben kendi mantığımdan geçirebilirim. Ama "şu sebeple haramdır" yada "değildir" diye önermeyi yapmak bu işi bilen kişiye aittir. O kişi kafasındaki bir çok ayeti bir çok hadisi bir araya getirerek bir çıkarım yapar ki doğru da olsa yanlış da olsa bilmeyen kişinin yapacağına göre daha "doğru(düzgün)" bir çıkarımdır.

    Şimdi eğer Kuran'da tavla ve benzeri oyunları oynamayın deseydi o zaman santraç da yasak diyebilirdik. Ama böyle bir durum yok. Santrançın yasak olduğunu idda eden kişi bunu vakit kaybının haram olmasına bağlıyorsa o zaman ben bir normal vatandaş olarak bunu değerlendirebilir ve kabul edip etmeme noktasında özgür olabilirim. Birisine göre vakit kaybıyken bir diğerine göre meslek olabilir.




  • madem dinler yalan o halde şunu diyebiliriz, her dönemde insanların ileri gelenlerinin en akıllısı harika bir dünya düzeni planı kurmuş ve yayılmış.
    Peki ,
    1- Yakın zamanda neden bunun gibi yeni dinler çıkmıyor ? Bu devirde ki insanların içerisinde bilim dehaları olduğunu biliyoruz. O dönemle kıyaslanamayacak şekilde hem de. En azından 1400 yıl öncesine göre çok daha harika bir kaç tane daha yeni din çıkıp yayılması gerekmiyor muydu ?

    2- Dünyada Amerika ve Arabistan bölgelerinde bundan 1400 yıl önce iletişim imkansıza yakındı Hatta kıtaların birbirinden haberi yoktu. Nasıl oluyorda her iki bölgenin yerli insanları da yaratıcı kavramlarını inanılmaz benzer bir şekilde kültürlerine sokmuş ?

    3-Kuranı Kerimi ele alalım. İnternette fazlasıyla bilgi var. O devire ait el yazması Kuran ile bugünkü aynı olduğuna göre kitap değişmemiş. Nasıl oluyor da 1400 yıl önceden bugüne ait bilimsel bilgiler yer alabiliyor ?

    Ayrıca bonus bir sorum var dinlerden bağımsız,
    https://www.mynet.com/dunyanin-en-gizemli-10-nesnesi-110103992718#7361154
    linkteki tuhaf olayların açıklamasını yapar mısınız ?

    bu kadar kendinden emin şekilde dinleri tanrıları inkar eden kişiler eminim ki bu sorulara gayet mantıklı ve akla dayanan cevaplar verdiği için inkar etmeyi tercih etmiş demektir. Cevaplarınızı bizle de paylaşın o halde.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fatih KARAHAN

    sınavda zaman bitiyor dedin ben de sınavda zamanı kullanmasını bana mı öğretiyorsun dedim sana batan ne burda?Sınavlarda piştik biz senin kopyalarla geçip öteki taraftaki sınavda napıcaz demedik.Bayanlara da var demek peki nasıl oluyor onlara da yedi nuri mi var?Düşünsene senin eşine yedi nuri veriyorlar,kan çıkartırsın cennette yeniden dünyaya şutlarlar seni.Bayan olayına takmamın sebebi de dünyadaki insanların yarısının bayan olmasıdır sence önemsiz mi bu ve en çok ezilenler hep kadınlar ama peygmaberler hep erkek,sözde en çok ezilene yollanır mucizeler yaratan peygamberler sonra hep de cahil millete yollanır kandırılması kolay diye.Şimdiki zamana yollansa hemen alırlar deli hastanesine yatırırlar şizofren mi paranoyak mı diye bakarlar
    Dostum seninle frekanslar tümüyle farklı.
    Ben dünya sınavından bahsediyorum sen bana okulda girdiğin sınavı söylüyorsun.
    Ben sana Huri olayına neden taktın diyorum sen bana "bayan olayına takmamın sebebi" diyorsun.

    Peygamberlerin sapmış milletlere gönderilmesi doğaldır. Çünkü onların düzeltilmesi amaçlanmıştır. Yanlış anlaşılacağı için mecazi örnek vermeyeceğim:)

    Huri meselesine gelirsek bu noktada çok net bir bilgi yoktur. Bildiğim kadarıyla hadislerde bahsedilen durum şöyledir:
    Dünyadaki büyük zevklerden birisi olan cinsellik Cennette de vardır. Erkeklerin ve kadınların hizmetine hizmetçiler veirlecektir. Erkekler için bu hizmetçiler cinsel anlamda da hizmet deceklerdir. Bir erkek yapısı gereği birden fazla kadınla ilişkiye yöneliktir. Bir kadın ise ilişkide tek kişi olmasını arzular. Bu sebeple kadınların zaten biz de Nuri istiyoruz gibi bir talebi olmayacaktır. Ek olarak eşlerini de kıskanmayacaklardır. Bunun sebeplerinden en önemlisi diğer kadınların birer rakip değil hizmetçi olmasıdır. Dünyadaki gibi dünyalık çıkarlar olmayacağından kadında bir kıskançlık da olmayacaktır.

    Tabii bunların içerisine karışmış insani düşünceler olabilir. O yüzden eğer kendi kafanızda bir yargılama yapacaksanız o zaman Kuran'ı değerlendirmelisiniz.

    Bunu uzun uzun yazmayacağım. Caner Taslaman bu yazısında güzelce özetlemiş.
    http://www.canertaslaman.com/2014/01/cennette-cinsellik-ve-huri-meselesi/




  • gozcelik kullanıcısına yanıt
    "Sırf "istediği" için bizi yaratmış olması a normal değildir. Eğer yine de tatmin edici olamadıysam bazı kaynaklar bulup oralardan örnekler verebiliriz. Bazen iki insanın frekansı tutmaz. Benim bu kadar anlatmaya çalıştığımı bir başkasının tek cümlesiyle anlayabilirsiniz." Kaynak varsa iyi olur hocam.

    Hocam inanmayanların cennete gireceği kısmını sizin dediğiniz gibi olduğunu bilmiyordum, sorularla islamiyete baktım:http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4014 burada da benim düşündüğümü gibi olduğu sert bir dille dile getirmişler.

    İnternette Kur'andaki çelişkilere onlarca örnek var, tam bilgi sahibi olmadığım için o konulara girmeyeceğim hocam. Kur'an'ın mealini okuyup kendim görmek istiyorum. Okurken notlar alıp en son yetkili bir din görevlisi ile görüşmeyi düşünüyorum




  • Dostum verdiğin linkin konu ile ne alakası var?
    Bu tuhaf olayların açıklaması uzaylılar ya da zaman gezginleridir dese biri ne diyeceksin
    Kadıki kristal kafa tasının bir hile olduğu sonradan ortaya çıktı.
  • Lien- kullanıcısına yanıt
    Eksisozluk.com hadı neyse de burada bıraz akıllı İnsan vardır dedım maalesef yanılmışım uke git gide ateisteşiyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Toriko kullanıcısına yanıt
    Selamlar,
    İhtiyaç olup olmama mevzusu:https://sorularlaislamiyet.com/allahin-bize-ihtiyaci-yoksa-neden-yaratti
    Herşeyi biliyorsa bizi neden yarattı:https://sorularlaislamiyet.com/allah-her-seyi-biliyorsa-hicbir-seye-ihtiyac-duymuyorsa-neden-insani-yaratti
    İnsanı cehennem için mi yarattı:https://sorularlaislamiyet.com/allah-bazi-insanlari-cehennem-icin-mi-yaratmistir
    İbadet edilmeye ihtiyacı mı vardı?https://sorularlaislamiyet.com/insan-nicin-yaratilmistir-allahin-bizim-ibadetimize-ne-ihtiyaci-vardir
    ...

    Geçen benim küçük çocuk birisini parmakla gösterip "Bu abla hapur hupur yiyor" gibi bir şey söyledi. Haliyle utandım ve "parmakla gösterme ayıp olur" dedim. "Neden?" diye sordu. Şimdi ben ona "kendisinden bahsetiğini anlarsa rahatsız olur" vs. gibi açıklamalarda bulundum ama tam anlamadı tabii. öncelikle toplum içinde davranışın ne olduğunu, sosyal yaşamı, insani ilişkileri kavraması lazım ki neden parmakla göstermemesi gerektiğini anlasın.

    Şimdi elbetteki bazı konular da böyledir. Ben size yukarıda linkleri gönderdim ama siz okuduklarınızı değerlendirirken bazı "anlamlar", bazı "bakış açıları" eksik ise bunları sağlıklı değerlendiremeyebilirsiniz. O yüzden mümkün olduğunca çok kaynaktan (ama güvenilr kaynaktan) okuyun bu konuyu ve benzer konuları. Siz şimdi tek tuğla ile duvar örmeye çalışıyor olabilirsiniz. Bu koyacağınız tuğlanın sağında solunda başka tuğla yoksa sağlam olmayacak yere düşecektir. Demek istediğimi anladınız sanırım

    İnternette sözde çelişkilerin onlarca değil belki yüzlercesi vardır. Bunların hepsinin mantıklı ve doğru açıklamaları mevcut. Yine sorularlaislamiyet sitesinden hem bu iddaları hem de cevaplarını bulabilirsiniz.

    Mümkün ise "mealini" değil de "açıklamalı mealini" okuyunuz. O ayetin hangi olay üzerine geldiğini, neyi kastettiğini bilmezseniz yanlış anlamlar çıkartabilirsiniz. Yine mümkünse inanç ile ilgili ayetlerden başlayın. alışveriş hukuku ile ilgili ayetin mealinin şu noktada size faydası olmayabilir. Vaktiniz varsa hepsini okuyun tabii ki:)

    Okurken notlar alın ve internetteki sitelerde hızlıca cevaplarını arayın. Bazı cevaplar tatmin etmeyebilir bunları tekrar not alın. Son olarak nihayi liste ile müftüden randevu alıp gidebilirsiniz.

    Kimse sizi "ben öğrenmek istiyorum" diye gelirseniz kapısından kovmaz. Ama terbiyesizce, aklınca küçük düşürmek için gidip soru soran bir çok kişi var böyle din görevlilerine. Onlarda insan olduğundan haliyle sıkılıyorlardır bir noktada. O yüzden ilk önce niyetinizin gerçekten öğrenmek olduğunu belirtip görüşmeye başlarsanız eminim elinden geldiğinden de fazlası yardımcı olacaklardır.

    Bu açık görüşlülüğünüz için de teşekkür ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gozcelik -- 6 Eylül 2018; 17:1:46 >




  • ulpi kullanıcısına yanıt
    Sanat varsa sanatçı tabiki vardır,ama sizin sanat diye nitelediginiz insan,doğa,evren gibi olgular sanat eseri olmaktan çok uzak.insanın genel olarak baktığınızda ne kadar eksik ve çevresine ve kendine zararlı bir canlı olduğu aşikar,doğa için düzen kısa dönemlerde var olsada uzun zaman dilimlerinde özelliklede insan yaşamı için hiçte normal olmayan koşullar oluştuğunu bilmeyen yoktur sanırım. Büyük seller büyük depremler volkanik hareketler aşırı sıcak ve soğuk hava vs vs..büyük bir parçanın çok küçük bir paydasi olduğumuz için kendi cevremizle kısıtlı düşünmek hata olur.Tanrı mukemmelligi içinde barındıran bir bir tanım.mükemmel olan bir sanat eseri bulabilen varsa lutfen banada söylesin :) ben kendimce her arkadaşın insanlık tarihini bulabildigi bilimsel kaynaklardan olabildiğince okumasını araştırmasını tavsiye ederim.insanın nasıl bir canlı olduğunu anladığımızda dinlerin ortaya çıkmasının çokta anormal bişi olmadığını anlıyoruz zaten.hocam sizin varmıdır kendinizce tanrının ya da dinin varlığına bir somut deliliniz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Toriko kullanıcısına yanıt
    Orta paragrafta yazdığınızı atlamışım sanırım ki demek istediğinizi de tam anlamadım.
    O linkte kafirlerden bahsedilmiş. Yani kendisinie İslam bilgisi ve delili ulaşmış ama kabul etmemiş kişi.
    Kendisine bu bilgi ve delil ulaşmayan kimselere fetret ehli deniyor.

    https://sorularlaislamiyet.com/fetret-ehlinin-yani-islamdan-haberi-olmayanlarin-sorumlulugu-var-midir

    Sizin sorunuz sanırım 3. maddedeki kimseler için.

    Linkten alıntı:
    İslâm âlimleri fetret ehlini üç kısımda inceler:

    1. Cenab-ı Hakkın varlık ve birliğini kendi aklı ve zekâsının yardımıyla düşünüp bulan ve bilen kimseler: Kus bin Sâide ve cennetle müjdelenen sahabilerden Said bin Zeyd'in babası Zeyd bin Amr gibi.

    2. Tevhid inancını bozup değiştirerek putperestliği kabul eden ve kendilerine göre din uydurup insanları kendi çevresinde toplayanlar: Araplar arasında putperestliği çıkaran Amr bin Luhay ve diğer müşrikler gibi.

    3. Ne mü'min ne de müşrik, herhangi müsbet veya batıl bir inanca sahip olmayıp bütün ömrünü gaflet içinde geçiren; akıl ve zihnini bu nevi meselelerle meşgul etmeyen kimseler. Cahiliye devrinde bu sınıfa giren insanlar da vardı.

    Bu üç sınıftan ikinciler putperest olduklarından cehennemliktir. Üçüncü sınıfa girenler ise gerçek mânâda fetret ehli olduklarından, bunlar cehennem ehli olmayacaklardır.




  • gozcelik kullanıcısına yanıt
    Hocam belki var ise gorsek ya da duysak bile bişi degismeyebilirdi.tanrıyı gören ya da duyan yani kitaba göre varlığını kesin olarak hisseden adem bile tanrıyı dinlemeyip günaha giriyor :) Diyanet işlerinin çocuk yaşta kişi ile evlenilebir yazısından sonra benim Müftü vs gibi kisilere pek yanasasim gelmiyor.islamiyet üzerine konusur isek zaten müslüman dünyasının kutsal kitabı kuran ve yine müslüman dünyasında kabul görmüş Müslim,buhari gibi kişilerin hadis kitapları zaten genel perspektifi kişiye göstermekte yeterli olmalı.Fakat bunları okuduğunuzda o kadar mantık dışı,o kadar çok diğer mitolojilerden esinlenilmis olay ile karsilasiyorsunuz ki anlatamam.benim özellikle en çok begendiklerimden biri tanrının kendisine kutsal kitap ve peygamber gönderdigi düşüncesi ile o dine mensup olup o dinin gereklerini yerine getiren islamiyet hariç diğer dinlerin mensuplarının,dünyanın en iyi en doğru insanları bile olsalar islamiyete gore cennete gidemeyecek olmaları.Din de amaç doğru insan profili yaratmak ise bunu kabul etmeyen bir yapı var.Eger amaç doğru insan yaratmak ya da peygamberler ile insanları doğru insan olmaya yönlendirmek değil ise o zaman dinin tek amacı Tanrıya ibadet etmek oluyor.Doğaya bakıp varlığını anlamaya çalışmak ta çok garip bir durum çünkü insanoğlu tarihi boyunca doğaya her baktığında başka birşeye inanmış ateş,güneş,toprak vs vs..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • haliTR3 H kullanıcısına yanıt
    yazını okurken gülümsedim resmen.kuranın yanına hadis kitabıda koyarsanız o zama şirk dini olur.islamiyet ile bir alakası kalmaz.benim içim iyi islam dininde değilim yada iyiyim ama islam dinide değilim diye yanacam edecem argümanları mantık hatası taşıyor.siz tr de yaşadığınız halde abd ye sigorta pirmi yatırmayıp emekli olabiliyor musunuz?kaldıki sen ben kişinin neye inandığı tam manası ile bilemeyiz.şirkin ne olduğunu iyice araştır sonra islam dininde olmayanların ,gönderilen tek din islamdır bu arada en başından beri, neden cennete alınmayacağını bir daha sorgula.

    insanoğlu tarihi boyunca doğaya her baktığında başka birşeye inanmış ateş,güneş,toprak vs vs..

    ben uzayla ilgiliyimdir gezegenelr felan ama hiç birine tapasım gelmedi açıkcası.sosyolojik olarak bakarsak cahil insanlar din gibi bir konuda acayip takıntılı ve saplantılı oluyorlar.bilgili insan bunun arkasındaki ne diye düşünüyor.şöyle bi söz var çok beğenirim hatta kendim bile bu düşüncedeyim ,hayvanlar toplululuk olunca daha zeki hareket ederler ama insanlar topluluk olarak daha daha az zeki hareket ederler.




  • ONY86 kullanıcısına yanıt
    Başından beri gönderilen tek din islamdır kuranda nerde yazıyor bi belirtirseniz sevinirim :))



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi haliTR3 -- 6 Eylül 2018; 18:2:11 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Toriko kullanıcısına yanıt
    Sırf istediğin için bu mesajı yazmış olman da normal değil. Kimse sana zorla yazdırmadı.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • ONY86 kullanıcısına yanıt
    Senin din konusunda bu derece takıntılı olman ve sürekli tartışman da seni cahil yapıyormu? Ayrıca burdaki ateistler olarak topluca hareket ediyorsunuz, daha az zeki oluyorsunuz savınıza göre.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 3435363738
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.