Şimdi Ara

Türklerin akıllı telefonları kullanma amacı (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
159
Cevap
3
Favori
5.474
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yahu hala anlayamıyorsunuz sanane arkadaş adam almış belki ekranı hoşuna gitti belki kendini tatmin ediyor sanane sana giren çıkan eden nedir parayı veren adam borcun altına giren adam taksiti ödeyen adam sen burda ne konumundasın bir hiç ee insanlara karışma hakkını kim tanıyor sana adam 40 yaşına gelmiş illa oyun mu oynayacak asıl sen yanlış düşünüyorsun ek olarak ne özelliği kullanıyorsun desek oyun oynuyorum bunu yapman telefonu bütün özellikleriyle kullandığın anlamına mı geliyor ? Cevabını vereyim hayır şimdi insanları yargılamadan önce kendi hayatına bak
  • Arkadasimin babasi xperia z aldi amerkadan.Adama gittim ben öğrettim telefonu.gosterdim herseyini.Adam hala o telefonu bir damla sudan kaçırır , alo diyip kapar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ah ah ne telefonlar gördüm kullanıcısı yok ne kullanıcılar gördüm telefonu yok.
    Ben Gio'da oyunlarda 1 fps artsın diye saatlerce işkence çekerken adamlar iphone 5 alıp oyun yüklemiyor. Tanıdıklarımdan da var böyle.
  • Yani en dandik telefondan alayım diye gittim 250-300 lira civarıydı. General Mobile Discovery 600 lira zaten ve şu an en iyi akıllı telefonlardan biri. Fiyatlar düşünce herkeste akıllı telefona yöneliyor haliyle.
  • Senin o hava atıyor dediklerinden tek farkın 2-3 oyun yüklemek.Sen çok akıllıca davranıyorsun bravo 2-3 oyun oynayan liseli herkese laf söyler oldu.Moda olduğu için alan suçlu 2-3 oyun için alan suçsuz.Sanki telefonda oyun oynamak en büyük ihtiyaç.
  • zamanında htc hd2 almıştım hala çatır çatır kullanıyorum 20 defa rom değiştirmişimdir şuan üstünde 4.2 var hala daha memnunum satmayacam arkadaş
    adamda s4 var whatsapp yükle diyorum oney la diyor
  • ch@t527 var sonuna kadar kullanıyorum müzik ve radyo dinleme,internet kullanıyorum.
  • Burda dün konuyu açıp, içimi dökerken konunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim açıkçası. Çeşitli yorumlar aldım. Kimileri beni desteklerken; kimileri de bana karşı çıktı. İşte milletin kendi zevkidir. Sana ne. Sanki sen ne yapıyorsun kendi telefonunla gibi yorumlar da aldım. Saygı duyarım. Ancak değinmek istediğim nokta şudur:
    Şimdi gerçekten zengin bir insana dokunmaz pahalı telefon almak. İstese gider o aldığı telefonu zevkine parçalar, sonra yenisini alır gene dokunmaz yani. Ama gerçekten zengin olmayıp, kıt kanaat geçinip, bu telefonlardan alanlardan da var. Herkesi bu şekilde suçlamak tabii ki haddime değil ama neyin uğruna bu insanlar o kadar taksidin, borcun altına girip bazı şeylerden feragat ediyorlar ? İşte kapitalizmin hedefinde de böyle insanları sömürmek vardır. Kapitalizmin bize sürekli dayattığı şey şudur. Durmadan tüket. Daha iyisini al, en yenisini al. Bilinçli olup, bu reklamlara, bu oyunlara gelmememiz lazım. Mutlaka ihtiyacımız kadar alışveriş yapmalıyız. Çevremizdeki, mahallemizdeki marketleri tercih etmeliyiz. Bu tüketim çılgınlığına kapılmamalıyız. Zaten bizim insanımızda vardır bir Amerikan hayranlığı. Eskiden yerli malı haftası olurdu, evden bir şeyler getirirdik. Bu tüketin çılgınlığıyla birlikte geleneklerimiz de kayboluyor. Eskiden biz elimizdekiyle yetinmesini bilen bir nesil olarak yetiştiğimizi düşünüyorum. O takoz denilen Nokia 3310'larla kaç saat snake oynardım Allah bilir eskiden. Bu oyunlara gelmezsek geleceğimiz daha aydınlık olacaktır. Zaten azcık yeşil alanımız kaldı. Onlar da imara açılıp, gökdelen, avm olmasın. Böyle giderse daha çok eylem yapılır. Konuyla ilgili daha detaylı yazıyı bu linkte bulabilirsiniz:
    http://www.bod****tr.com/vbforum/545600-mesaj467.htm
    Ben de Hacettepe iktisat'ı kazandım bu sene. Hazırlığı geçtikten sonra bölüme geçip derslerimde başarılı olursam bu tarz konularda insanları daha çok bilinçlendiririm inşallah.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Waluigi -- 8 Ağustos 2013; 0:31:43 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Waluigi

    Şu güzelim telefonları sade hava atmak veya şekil yapmak için kullananlara acayip ayar oluyorum. Özellikle iphone kullananlarda var bu. Adam taksitle alıyor telefonu maaşı fazla olmamasına rağmen. Telefonu kullanma amacı bir yere gittiğinde masanın üstüne koymak, hava atmak. O kadar para verip aldığı telefonla da tek yaptığı arama yapıp, mesaj yazmak. E kardeşim ben onu takoz diye atfedilen Ericsson GH628'le de yaparım. En fazla internete girer sade. Madem o kadar para verip alıyorsun, dünyanın taksidine giriyorsun. Yükle bir kaç oyun da o yüksek donanımın hakkını ver bari. Zil sesini bile değiştirmeye tenezzül etmezler. En basitinden cuma namazlarına giderseniz namazın ortasında marimba sesleri duyabilirsiniz. Benim gibi düşünenler varsa gelin buraya, dökün içinizi, rahatlayın. Bu arada kendi telefonum Huawei ideos x5. Telefonda nerdeyse iphone 4 kadar donanım var. Zamanında 600 liraya almıştım. Elimden geldiğinde ilgileniyorum aletle. En güncel romlara bakıp yüklemeye çalışıyorum, telefondan en güzel şekilde verim almaya çalışıyorum. Jelly bean romunu yükledikten sonra gta 3'ü çatır çatır oynadım. Acaba düşünüyorum da başka milletlerde de var mıdır böyle telefon gibi şeyleri bir statü simgesi olarak düşünmek ?

    http://www.youtube.com/watch?v=HiyeghUSTJg


    bu reklamı izleyin anlarsın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi yec44 -- 8 Ağustos 2013; 0:29:32 >




  • Deminki mesajımda yazının linkini koyamadım doğru düzgün açılmıyor. Buraya koyuyorum yazıyı. Zahmet edip, okumanız faydalı olur.

    Nedir Bu Amerikan Hayranlığı? Kendimize Gelelim.


    Biz ilkokuldayken Yerli Malı Haftası olurdu. Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı diye şiirler okurduk. O gün evden okula pekmez, pestil, incir falan getirirdik. Doğal olarak ben o küçük yaşımda yerli malı diye sadece bunları gördüğümden hala yerli malı dedin mi aklıma bunlar gelir. Ha bir de evde yapılan zeytinyağlı sabun, ev tarhanası, salça gibi şeyler herhalde yerli malıdır diye düşünürdüm.

    Geçenlerde bir müşterimiz mesaj yazmış "Big Sam'in Amerikada yeni modelleri çıkmış ama sitenizde yok. Türkiye'ye ne zaman gelecek?" Mesajı okuyunca acı acı güldük. Yahu Big Sam ne zaman Amerikan markası olmuş?

    Nitrofull markalı sporcu gıdalarının eski ambalajları siyah renkti ve üzerinde Amerikan bayrağını andıran yıldızlar vardı. Sonradan beyaz ambalaja döndü ve o yıldız resimlerini de çıkarttılar. Bir başka müşterinin mesajı şöyle; "Bana sahte ürün göndermişsiniz. Ben yıllardır bu markayı kullanırım, daha önce Amerikadan da getirttim. Sizin bana gönderdiğinizin alakası yok. Hem kutuya baktım üretim yeri Denizli yazıyor. Bana Denizli'de yapılan sahte Nitrofull göndermişsiniz, sizi şikayet edeceğim."

    İki düşündürücü ve trajikomik mesaj.
    Big Sam de Nitrofull de Türk markasıdır. Hadi Big Sam'in ihracatı ve yurtdışındaki sitelerde ve mağazalarda da satışı var ama Nitrofull Amerika'dan nasıl geliyor onu çözebilmiş değiliz.

    Neyse, bizi Nitrofull nedeniyle şikayet edecek olan müşteriyi telefonla aradık. Önceki kutu elinizde var mı? Var. Peki onun altındaki adres Amerika mı? Değil. İstanbul Sultanbeyli. Şimdi Adres neresi? Denizli? Neden? Çünkü Nitrofull Sultanbeyli'den Denizliye taşındı. Yani hiçbir zaman Amerika'da olmadı. Müşteri ısrarla ABD malı olduğunu belirtiyor. Yaklaşık yarım saat telefonda Nitrofull'un ABD markası olmadığını Türk Patent Enstitüsünün sitesinden araştıracak olurlarsa da Türk Markası olduğunu göreceğini belirttik. Müşteri bir yandan bizi dinler ve inanarak hak verirken telefondaki tepkilerinden yaşadığı hayal kırıklığı da belli oluyordu. Demek ki aylarca güzelim ABD markası diye bir Türk markası kullanmıştı.
    Bodybuilding ile ilgili bir forum sitesinde Nitrofull için harbi Kanada malıdır denmiş. Bir başkası itiraz etmiş. Merdivenaltı üretim, Sultanbeylide yapıyorlar. Bir başkası da demiş ki Türk = Ürk. Böyle sürüp gidiyor. Ne acıdır ki bir Türk çocuğu forumda Türk malları için Türk = Ürk yazabiliyor. Biz kendimiz malımızın değerini bilmezsek diğerleri ne yapsın.

    HardLine bir Türk markası. Adı neden Zor Yol değil de Hard Line. Türkçe karşılığı var ancak ingilizcesi hadi daha doğrusu Amerikancası tercih edilmiş. Legal Power giysilere ne demeli. Bizim Bursa'da yapılan ürünlerin baskıları Lp Limitst America şeklindedir. Çok uzağa gitmemize gerek yok. Bizim sitenin adı da Bodydrom. Yaptırdığımız T-shirtlerin altında da Hardcore Bodybuilding yazıyor. Bayaa bir Amerikan olmuşuz yani.

    Sebep aramaya daha fazla gerek var mı. Adam demiş ki Türk = Ürk. Bir diğeri Big Sam'i ABD'den gelen giysi sandığı için neşeyle giyiyor. Öbürü Nitrofull'ü ABD malı sanıyor da ondan kullanıyor. Bizim ürünlerimiz en az onlarınki kadar ve hatta daha kaliteli olsalar dahi pazar şansı zayıf kalıyor, acaba neden?

    Amerika bir reklam ve pazarlama ülkesidir. Türkiye'de de ta Özal zamanından küçük Amerika olacağız diye yola çıkılmış olduğundan gerek Hollywood filmleri ile gerekse MacDonald's, Levi's gibi milyar dolarlık reklam - pazarlama bütçeli markaları sayesinde yıllarca beynimiz yıkanmış ve toplum olarak böyle bir yabancı marka ve genellikle de Amerikan hayranlığı oluşmuştur. Reklam nedir? Markalarını çeşitli resim, imaj veya filmler kullanarak ve onmilyonlarca dolar para harcayarak tekrar tekrar tüketiciye izlettirmek ve yavaş yavaş beyinlerine kazımaktır. Ne kadar tanınmışsa o kadar kalitelidir fikri yaratmaktır. O markayı kullanmaya prestij kazandırmak ve tercih edilmesini sağlamaktır. Doğal olarak bu kadar reklam ve pazarlamanın da büyük maliyeti vardır ve bu da ürün fiyatına geçirilir. Aslında o kaliteyle 10 liraya satılması gereken ürünün fiyatı 50 lira olur ana ne gam. Müşteri bunu memnuniyetle alır çünkü artık o bir markadır.

    Amerika bir reklam ve pazarlama cennetidir. Amerikayı ayakta tutan alışveriştir. 11 Eylül saldırıları olduğunda dönemin ABD başkanı televizyona çıkıp insanlara bu büyük felaketten sonra evlerine kapanmamalarını ve alışveriş yapmalarını istemiştir. Çünkü ABD'nin en büyük korkusu ülkede alışverişin durmasıdır. ABD'yi partiler değil şirketler yönetir.

    ABD'de ortalama bir sporcu gıdası firmasının yıllık reklam bütçesi 300-500 milyon usd kadardır. Neden Türkiye'de sporcu gıdası firmaları genelde Muscletech, Optimum, BSN, Weider, Universal, Ultimate sanıyorsunuz. Çünkü bunlar hazır pazardır. Adamlar kendi ülkelerinde öyle global reklamlar yapıyorlar ki Türkiye'de bizim ithalatçılara düşen armut piş ağzıma düş oluyor. Hanginiz bu markaları Türkiye'deki reklamları nedeniyle tanıyorsunuz? Bu markalar Türkiye de kaç kuruşluk reklam, pazarlama veya sponsorluk parası harcamışlardır? BSN Ronnie Colemann'a sponsor olmasa BSN'i biliyormuydunuz? Muscletech'i Mr Olympia veya Jay Cutler ile mi tanıdınız yoksa daha önceden bilir miydiniz? Peki nereden bilirdiniz? Yurtdışından takip ettiğiniz Muscle Fitness veya Ironman gibi dergilerden veya onların internet sitelerinden olmasın? Diyeceğimiz odur ki adamlar taa oradan yaptıkları reklam ve pazarlama çalışmalarıyla mallarını bir güzel taa buradaki sporcumuza satabiliyorlar. Markalarına hayranlık yaratıyorlar. Biz de Türkiyede henüz Türk = Ürk aşamasında kendi vatandaşımıza bile bu bir Türk markasıdır dediğimizde satamıyoruz.

    Neden Türkiye'den batıya Avrupaya ve Amerikaya uzanan Türk markaları yok. Koskoca ülkemizin kaç tane uluslararası markası var? Vestel'in sahibi Ahmet Nazif Zorlu diyor ki. "Dünyaya milyonlarca elektronik eşya üretip satıyoruz ancak yaptığımız üretimin çoğu onların kendi markasının Türkiye'de fason üretimi şeklinde. Dünyaya mal satıyoruz ancak bir dünya markası olamadık."

    Olay budur. Elin oğlu Türkiye'de sana fason ürettirir ama kendi markası ile yaptırır. Senin marka olmanı istemez. Çünkü asıl kar üretimde değil markadadır. 3 liraya ürettirirsin ama marka oldun mu 30 liraya satarsın. Onun için üretimin hamallığını Türkiye yapar, Çin yapar, Mısır, Pakistan, Bengladeş, Vietnam yapar bu beyler ise kaymağını yerler. Bakınız geçtiğimiz yıllarda Nike üretimi tamamen bıraktığını ve uzakdoğuya kaydırdığını kendilerinin ise sadece markayı yöneteceklerini söylemişti öyle de yaptılar. Geçelim, Pierre Cardin markasını ele alalım. Pierre Cardin sadece verdiği lisans hakkı ile milyarlarca dolar kazanıyor. Türkiye'de şemsiye yaptıracaksın ama satamayacaksın, gidiyorsun Pierre Cardin'e lisans parasını ödüyorsun ve şemsiyeni Pierre Cardin markası ile üretip satışa sunuyorsun böylece pazar senin. Pierre Cardin'in takım elbiseden çantaya, iç çamaşırından cüzdana kadar her alanda üretimi ancak verilen bu lisans hakları ile mümkün. Pierre Cardin ne yapıyor. Sadece markasını yüceltmeye ve korumaya uğraşıyor. Ne üretim ne ürün satışı. Sadece imaj. Marka kaliteyle öyle bütünleşmiş ve isim yapmış ki adam sadece onu satıyor. İşte marka olmanın gücü. Marka o ürüne değer kazandırıyor. Pazar açıyor.
    Peki gelişmiş ülkeler bunu nasıl başarıyor. Öncelikle kendi markasına güvenerek bunu yapıyor. Sonra da seni beni kendi pazarına sokmayarak yapıyor. İngilterede marka olup Amerika'ya giden firmalar için bir deyiş vardır. Amerika, İngiliz Firmalarının Mezarıdır derler. Çünkü ABD de yaşatmazlar.

    Türk Pop Starımız Tarkan ABD'de İngilizce albüm yapıp o pazarda şansını denemişti ama sonuç hüsran oldu. ABD'de müziz firması sahibi olan ve dünya çapında pek çok şarkıcıyı piyasaya tanıtan rahmetli Ahmet Ertegün bu durumu şöyle açıklamıştı. ABD'de müzik piyasası tamamen Amerikalının elindedir. Tarkan'ı veya başkasını o pazara sokmazlar.

    Almanya'ya gidenleriniz varsa dikkat etmiştir. Yollarda japon, fransız veya amerikan arabası göremezsiniz. Mercedes, Audi, Volkswagen, Opel gibi Alman markalarını görürsünüz. Adamlar yabancı markaya hem ihtiyaç duymaz hem de barındırmaz. Twinlab bayi toplantısında Türkiye distribütörü olan Cem bey Almanya'daki sporcu gıdaları pazarı ile ilgili şu izlenimini aktarmıştı. "Almanya başka bir yer. Sporcu gıdalarında hemen hemen sadece kendi Alman markalarını kullanıyorlar. Amerikan markası yok. Türkiyede adını duymadığımız, bilmediğimiz ama son derece kaliteli kendi markaları var ve pazarın hemen tamamı kendi markalarının elinde." İşte olay budur. Türkiyede de böyle olmalıdır. Şunu iyi bilmeliyiz ki biz Türkler kadar kendi pazarını dışarıya açan ve onların markalarına ayran budalası gibi hayran hayran bakan bir tüketici kitlesi yoktur. Sen adamların pazarına bir girmeye çalış bakalım alacaklar mı?

    Tekstilci bir arkadaşım anlatıyor. "Ben burada 5 Euro'ya ürünü üretiyorum. Yurtdışı etiketini de biz burada basıyoruz. 50 Euro. Adama bak 5 euroya üretiyor 50 euro ya satıyor. Ancak üretimde bizle öyle bir pazarlık ediyor ki 6 euro verse benim her derdim bitecek ama üretimde adamın 5 eurosunu 6 euro yaptıramıyorsun." Görüyorsunuz adam 5 eurodan 50 euroya varan devasa bir kazanç elde ediyor ama Türkiye'deki üreticiye 1 euro daha fazla vermiyor. Peki o zaman biz yapalım kardeşim. Burada üreten biz değil miyiz, kalite aynı kalite değil mi. Burada 5 euro ya üretelim onların ülkesinde 50 euro ya satalım. Oldu canım. Nanik. Sana adım attırmaz. Sen orada değil 5 euroya üretip 50 euroya satmak 10 euroya bile satamazsın. İşte öyle birşey. Ha bu arada şunu da eklemeliyiz ki burada 5 euroya üretilip te yurtdışında 50 euro etiketle satılan o ürünler var ya. Daha sonra yine Türkiye'ye geliyor ve sizler bizler de 50 euro ya bunarı kapış kapış kapış alıyoruz. Neden mi? Amerikan markası diye. Allah cümlemize akıl fikir versin.

    Evet dostlar marka olmak zor. Neden marka olunur? 1 e üretip 5 e 10 a satmak için marka olunur. Ama marka olmak kolay değildir. Prensip ister, kalite ister, reklam ve pazarlama ister. Ama hepsinden önemlisi de Türk = Ürk zihniyetinin değişmesini ister. Bunun değişmesi de Türk markalarının önce kendi ülkesinde kendi insanına kendini kanıtlamasıyla olur.( ALINTIDIR.)




  • Millet istediğini alıp kullanabilir hangi amaçla kullandığından bize ne
  • sizinkiside züğürt tesellisi olmuş.alamıyorsunuz alana laf atıyorsunuz.sanane adam isterse alır hiç dokunmaz yani sizene ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: MustafaPasam

    sizinkiside züğürt tesellisi olmuş.alamıyorsunuz alana laf atıyorsunuz.sanane adam isterse alır hiç dokunmaz yani sizene ?

    Benim eleştirdiğim kişiler gerçekten ihtiyacı olmadığı halde, maddi durumu da fazla parlak olmamasına rağmen tüketim çılgınlığına kapılıp alanlar. Ayrıca yarın alıyorum inşallah Htc one.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: confickerbelasi

    ch@t527 var sonuna kadar kullanıyorum müzik ve radyo dinleme,internet kullanıyorum.

    Aynı telefon var bende de. Aslında opera yetiyor ancak zamanında baya uğraşmıştım oyun uygulama bulayım telefona diye.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AloneKeybi


    quote:

    Orijinalden alıntı: confickerbelasi

    ch@t527 var sonuna kadar kullanıyorum müzik ve radyo dinleme,internet kullanıyorum.

    Aynı telefon var bende de. Aslında opera yetiyor ancak zamanında baya uğraşmıştım oyun uygulama bulayım telefona diye.

    mobiltv'ye fransız wap.turkcelltvplus.com.tr'ye fransız ses var görüntü yok hal buki ne kadar işe yarar bişey.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Waluigi

    quote:

    Orijinalden alıntı: MustafaPasam

    sizinkiside züğürt tesellisi olmuş.alamıyorsunuz alana laf atıyorsunuz.sanane adam isterse alır hiç dokunmaz yani sizene ?

    Benim eleştirdiğim kişiler gerçekten ihtiyacı olmadığı halde, maddi durumu da fazla parlak olmamasına rağmen tüketim çılgınlığına kapılıp alanlar. Ayrıca yarın alıyorum inşallah Htc one.

    Al işte sende htc one alıyorsun.yani biri çıkıp sana alma dese hoşuna gider mi ? adamın parası var basıyor alıyor sanane ben onu anlamadım.seni ne ilgilendirir milletin kararları ? isterse alır 2. gün kırar çöpe atar hiç alakadar etmez seni
  • Telefon satılmadan önce bir test yapılmalı bence testi geçemeyenlere vermesinler telefon

    Hayır bir de nakit alsalar anlayacağım dayıyolar 3200 tl ye senetle her ay 100 tl taksitle 32 ay köle oluyorsun o senetin

    Cidden nasıl bir kafadalar hala anlamıyorum

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: MustafaPasam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Waluigi

    quote:

    Orijinalden alıntı: MustafaPasam

    sizinkiside züğürt tesellisi olmuş.alamıyorsunuz alana laf atıyorsunuz.sanane adam isterse alır hiç dokunmaz yani sizene ?

    Benim eleştirdiğim kişiler gerçekten ihtiyacı olmadığı halde, maddi durumu da fazla parlak olmamasına rağmen tüketim çılgınlığına kapılıp alanlar. Ayrıca yarın alıyorum inşallah Htc one.

    Al işte sende htc one alıyorsun.yani biri çıkıp sana alma dese hoşuna gider mi ? adamın parası var basıyor alıyor sanane ben onu anlamadım.seni ne ilgilendirir milletin kararları ? isterse alır 2. gün kırar çöpe atar hiç alakadar etmez seni

    Ben her türlü eleştiriye açığım. Konu içerisinde bir sürü olumsuz eleştiri mevcut. Sana ne milletin kararlarından gibi. Ama tutup da hiç birisine kötü cevap vermedim. Biraz da bende oluşmuş bir takıntı da olabilir bu durum. Hedef aldığım kitlenin içinde değilsen üzerine alınma. Bana katılan arkadaşlar da mevcut. Her türlü yoruma saygı duyarım. Teknosa hediye çekleri sağolsun




  • O zaman insanlar lüks aracada binmesinler senin mantığına göre murat 131'de ayağını keser. Çok boş konular açılıyor nedense.
  • adam farkli konuya deginmis siz konuyu nerelere cekmissiniz benimde bir tanigim var aamlarin birc girtlaga kadar gelmis hala nerede yemek yiyeyim nerede iceyim derdinde iki cocugu var ikisindede iphone 5 ve yaninda blackberryleri var gecen gun saat almis 4.5 milyara bana gosteriyo yok dokunmatikmiste yok saati degistiremiyormussunda sadece uyduya bagliymis iki saat bana saatle hava atti ondan sonraki gun yine saatimi gostermismiydim diye sorup yine saati anlatti adamlar borctan evlerini sattilar hala hava atma pesindeler birde ustune bide borclu oldugu insanlara sovup sayiyor insan daha cok kiziyor madem hava atmata cok meraklisin sonuclarinada katlanacaksin

    Bunlari herkese soylemiyorum tabi insan istedigini alir istedigi gibi kullanir ama daha sonrada gelip bana su kadar borc verir misin demicek

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.