Şimdi Ara

'Zaman' bir varlık mıdır? Varlık ise soyut varlık mıdır yoksa somut varlık mıdır?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
48
Cevap
0
Favori
1.710
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Zaman; Aristo'dan Einstein'a kadar bir çok bilimadamının ele aldığı bir konu, üzerinde deist/teist/ateist bir çok iddia var. A teorisi ve B teorisi var, göreceli olma durumu var. Bir çok değişik iddia var ayrıca ancak benim merak ettiğim husus varlık olup olmadığı üzerine.


    Evrendeki her şey zaman denen kavramın içerisinde yaşıyor/varlığını sürdürüyor. Peki zaman varlık mı? Varlık ise nasıl bir varlık? Geçmiş zaman ve gelecek zaman soyut, şimdiki zaman somut bir varlık mı? A teorisine göre farklı B teorisine göre farklılık gösterir mi varlık olup olmadığı? Kuantum evreninde varlık olup olmadığı hususunda farklılık oluşur mu?




  • Zaman kaçınılmaz bir varlık. Ancak somut olarak değerlendirebilecegimiz bir unsur değil. Soyut olsa da evrenin daha doğrusu materyal dünyanın zorunlu bir olgusu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Zamandan bağımsız bir materyal varlık yok, bu durum kuantum yani mikro evrenin dinamikleri içinde geçerli. zamanın önceliğine ve sonraligina deginebilmesi açısından böyle bir algı olsa da hatalı bir yaklaşım. Kütlesi olan her madde zamana tâbidir. Bu mekansal konum ile hareket ilişkisinden kaynakli zorunlu bir durum. bu noktada zamanın b teorisinin mantığa oturtulabilir herhangi bir yanı yok biz makro evreni deneyimleyen varlıklar olarak, ancak bu mikro evreni deneyimleyen açısından da fark yaratmayacak. Bu tarz metafizik bir yaklaşımın kanıtlanabilir ampirik bir yönü yok, olmazda. Çünkü deney dediğimiz şeyin kendisi nedensel bağlamda gerçekleşen bir şey
  • Zaman Bilincin kurgusudur. Bilinc olmasaydi zaman diye birseyde olmazdi. Dolayisiyla bu bizim bilincimizin bir uydurmasidir.
  • therc T kullanıcısına yanıt

    Peki geçmiş zaman varlık mıdır? Gelecek zaman varlık mıdır? B teorisi için ben de senin gibi düşünüyorum.

  • _turbo_ kullanıcısına yanıt

    Biraz daha açar mısın demek istediğini? Canlı varlık olmasa idi zaman olmaz mıydı yani?

  • Eğer Yaratan irade etseydi, doğrusal bir biçimde ilerleyen aynı zamanda izafi de olan zamana tabi olmayabilirdik. Zaman da O'nun iradesiyle var olmuş bir mefhumdur.

    "Zorluklar sonrası gelen kolaylık" "Sabretmenin sonunda gelen ferahlık" "Bir meyvenin yetişmesi için sarf edilmesi gereken emek, geçmesi gereken süre" gibi zamana bağlı olarak belirli süreçler içerisinde gerçekleşen oluşların arkasındaki hikmeti fark edip tefekkür, dua ve tevekkül yoluyla O'na yaklaşmamızı istiyor. Bu zamansal/mekansal yatay bir yakınlaşma değil tabi.


    Kuran'da ölüm sonrası "sonsuz acı" veya "sonsuz huzurdan" bahsedilirken de doğrusal zaman ilerleyişinden bağımsız olarak ruh için sadece 'an'ın var olduğuna işaret edildiğini düşünüyorum. Cennet tasvirinde istenilen meyvelerin belirli bir sürece bağlı olmadan 'anında' var olacağı, 'sürekli' gölgelikler içinde olunacağından bahsedilir. Cehennem için de aynı şekilde 'sürekli' pişmanlık/azap...





  • torlofan T kullanıcısına yanıt
    Insan bilinci olmasa zaman diye birsey olmazdi. Bilincinin olmadigini dusun bir an, zaman diye birsey kalmaz.
  • _turbo_ kullanıcısına yanıt
    Tabiki de bu böyle. Bilincimiz olmasa peki ne kalır? Cansız varlıklar için zaman yok mu?
  • Kuasar.p kullanıcısına yanıt
    Peki geçmiş zaman nerede şu anda? Gelecek nerede? Hesap günü her şey insanın önüne getirilecek yani hayatta iken yapılmış olan tüm iyilik ve kötülükler bu da geçen zamanın bir yerlerde varlığını sürdürdüğü anlamına mı gelir?
  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Geçmiş zamanda bir varlıktır ; gelecek zamanda. Ancak buradaki problem şu; geçmiş ve gelecek kavramlarının sınırı yok, yani başka bir mantalitede varsa bile burda bunu belirleyen bir kıstas yok. Bu noktada oluşan sınır verememe durumu bize zamanda sonsuz geriye gidilebilir mi sorusu üzerinden bir paradoks ortaya çıkarıyor. Zamanın b teorisinin buna cevabı var gibi gözükse de zaman kavraminin kendi içindeki dinamikleri ile kaynaşma problemleri yaşıyor. Varlığın var olma konumunun ezeliliği materyal dünyada açıklanabilir bir veri sunmuyor. Her başlangıcın arkasında aradığımız diğer etkenin ne olduğunu soruyoruz, bu kısaca nedensellik. Başlangıçsız olan bir maddenin deneysel bir tespiti gerçek manada yok. Kütle kazanımı mevzusu var higgs alanı ile ama burda gerçeklik algısını somut açıdan sorgulasak dahi mekansal konumun izahını yaparken gerçekleşen hareketin direk olarak zaman ile bağıntılı olduğu mantıken görülür. Bu indeterminist yapıda soyut varlığı somuta; somut varlığı ise soyuta büründürme çabası var ancak temel aldığın şey klasik fizikken bu zaten mantıklı değil. Şimdi asıl konuya gelirsek zamanın sonsuz gerisi paradoksal bir problem ise geçmiş zaman bir varlik olamıyormu ; oluyor ancak bu algısal bir zaman diliminin aynı anda aynı karede bulunduğu anlamınada gelmiyor. Gelecek kavramı geçmişten biraz daha kolay çünkü başlangıç noktan varsa lineer olarak sonsuza doğru yol alabilirsin, burda geçmiş için sorun çıkaran şey zamansal başlangıç kavramının nedensellik bağlamında arkası olamayacağı, ancak döngüsel mantiktada problem zamanın mekandan bağımsız olamaması ile beraber başlangıçsiz olarak addettigimizde hareket kavramının mekanda zorunlu bir başlangıç taşıması ve bunun hep ileriye akar durumda olması ana neden. Bunu biraz daha açarsak zaman herkesin kabul ettiği şekli ile lineerdir ve ileriye akar, bunun tersi mantıken mümkün değil neden-sonuc bu şekilde gerçekleşiyor şimdi b teorisi mantığı ile düşünelim gelecek-gecmis bir yanılgı ohalde zamanın ileriye akimida bir yanilgi olabilir öyleyse zaman geriye akabilir bir konuma burunse sonuc-neden şeklindemi gerçekleşecek? Ayriyeten bu sonsuza kadar sürebilir mı? Başlangıç yok, algı ve döngüsel bağlam diyoruz ohalde bu nasıl açıklanacak. Burada mikro evreni devreye sokmanın manası yok çünkü oradada etki- ve tepki olarak görünür üzerinden belirnelimlik görünmeyen üzerinden belirsizlik kılınıyor. 


    Ayriyeten üstteki arkadaşın zamanın bilinç üzere bir kavram olduğuna yanıt olarak şunu soyleyebilirim ki , bunu tanrının bilince işlemiş olduğu bir algı durumu olduğu noktasını bir kenera bırakırsak materyal dünyayı kendi iç dinamiklerimiz ile yorumladığımiz zaman madde ve enerji arasındaki hareket kuramından zamanın bilinçten bağımsız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 

    İnsan algısı mekan-zaman ilişkisini birbirinden ayıramaz aynı zamanda buna bağlı gerçekleşen hareket kavramini. Zamanın algısal bir manipüle olduğunu bilsek dahi kendi merkezli evrenimizde tüm değerlendirmelerimiz bunun üzerinden gerçekleştiği için varlık konumundan çıkarılamaz bir kavram. Burada kimin neye inandigindan bağımsız olarak şu soylenebilirki değerlendirme ölçütü sen isen deneyimledigin şeyi varlık olarak kabul edersin





  • therc T kullanıcısına yanıt
    Epey doyurucu bir mesaj. Yine de ben geçmiş olan zamanın nerede olduğunu, gelecek olan zamanın nerede olduğunu merak ediyorum ve buna bir cevap bulamıyorum. Geçmiş ve gelecek sanki bizim ürettiğimiz kavramlar gibi geliyor bana. Eğer zaman bir varlık ise geçmiş zaman nasıl bir varlık? Soyut hale gelmiş somut bir varlık mı? Yoksa algılarımız bize aslında yok olan bir varlığı halen soyut olsa da varmış gibi mi kabul ettiriyor?
  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Zamanın uzaydan ayrı bir varlık olduğunu söyleyemeyiz. Uzay/zaman ise sonsuz sayıda 'an'ın birleşmesinden meydana getirilir, dolayısıyla "zaman varlıktır" demek yerine "an varlıktır" demek daha mantıklı geliyor bana. Kuran'a göre an'ların tamamının Levh-i Mahfûz'da (uzay/zamandan bağımsız olarak) yazılı bulunduğu bildirilmiş. 'An'ların ruh tarafından algılanışının da uzay/zamandan bağımsız olduğunu(olacağını) tahmin edebiliriz. Araf 172'den çıkardığım bu. Yaratan'ın varlığına şahit olmamız uzay/zaman'a bağlı olarak mı gerçekleşmişti düşünmek gerekir:


    Araf 172 : Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.





  • Kuasar.p kullanıcısına yanıt
    Peki sence gelecek Allah tarafından yaratıldı mı şu anda? Veya hatta Adem'den önce?
  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Geçmiş ve geleceğin nerede olduğu çift cevaplı bir soru. Zamanın içinde konumlanmış varlıklar için zaman sadece deneyimlenen an olarak vardır.Ancak burada an kavramı açıklanabilir mevzu değil, çünkü zamanın ne kadar bölünebilir olduğu mevzusu (süre bakımından) merkez odaklı birşey. Bu zenon'un parodokslari ile alakalı bir mevzu. Ölçeğin makro ve mikro düzeyde sonu varmı? Bence yok o yüzden an demek bana dogru gelmiyor. 

    Tüm bu soruları kendimizi merkez alarak cevaplayacaksak zaman geçmiş gelecek yada şimdi olsun farketmeksizin soyut bir kavram. Bir şeyin somut olabilmesi için maddesel konumu olması lazım, zamansa tüm somut maddeleri kapsayan ve içinde barındıran mekanla beraber ana mevzulardan biri. Bu nedenle sorunuzdaki gibi zamanı geçmiş bir varlık yada şimdiki bir varlık olarak tanımlamaktansa fiziki dünyanın genel yasası olan bir varlık olarak tanımlamak gerekir. Ki merkez noktamız zihinsel bir algidan ibaretse eğer bugün yaşadığımız gerçeklik ne ise geçmişte yaşayıp zihnimizde yer edende aynı şey olacak. Şöyle ki yaşadığın ev dünde vardı bugünde var evin geçmişin bir parçası, sende öyle. Yani geçmiş ve gelecek arasındaki temel mevzu mokekuler olarak birlesmis parçacıkların hareketsel manada süreç olarak kendini ileriye taşıması. bu moleküler dizilimi tıpatıp eski haline getirirsen bir bağlam da geçmişi de geri getirmiş olursun. Bu deneyimleyen olarak böyle ötesi kurcalandiginda bana göre bişey yok, çünkü ana algı mekanizmamiz buna bağlı, tanrısal açıdan zaman ne manaya gelir bunun zaten cevabı çok kısıtlı. Öncesi olmayanın sonrası bizim algimizla parodoksal yada zaman kavramını yaratmanın yine zamana dayalı bir eylem olması gibi. Zamanında İslam felsefecileri bu gibi şeyleri rasyonel nedenselliğe bağlı yanıtlamaya çalışmakla hataya düşmüşler 





  • therc T kullanıcısına yanıt
    Benim kafamdakine benzer düşünüyorsun. Yine de şuralarda takılı kalıyorum. Soyut olan bir şeyi ölçüyoruz, matematiksel denklemlerde kullanıp bilimsel tespitler yapıyoruz. Hareketin hızına bağlı olarak göreli olduğunu algılıyoruz, evrenin başlangıç zamanını tahmin ediyoruz, maaşımızı ona göre haketmiş oluyoruz vs.

    Bunun yanında algılarımız bizi geçmişi acı veya tatlı tecrübe, geleceği ise öngörülebilir kılma üzerinde şimdiki halimiz üzerine somut etkilerde bulunuyor. Yani geçmiş de gelecek de beynimize göre bir bakıma somut.

    Zaman bir boyut olduğu için mi tüm bunlar sence?
  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Evet. Somut ve soyut kavramları bir dualizm örneğidir. Benim inancıma gore evren ve insan algısı dualist algılama yöntemine göre yaratildi. Bu ne demek, aslında algıladığımız her şey zıttı ile beraber geliyor, yani sadece çift secenege sahibiz, bir üçüncü yok, algı burada sona eriyor ve irade kavramımiz buna göre şekilleniyor. Bunun ana sebebi ise zaman ve mekan ikilisinin getirdiği sonuç. Buna neden deginiyorum; cunku en temel mesele bu. varlik-yokluk yada somut-soyut bu kısıtlı algizasyonun ürünleri. Mekandan zamanı zamandan da mekanı cikaramazsin. Bu ikisinin oluşturduğu her yapı bize dualizm sunuyor ve birşey şu değilse budur gibi bize çift taraflı bir kategorilestirmekten başka imkan tanımıyor. Zamanın bir algı yanılsaması olduğunu söyleyenler aslında yanlış bir ifade kullanıyor, aslında belirtmek istedikleri şey zamansal sürecin bir yanılsama olduğunu belirtmek, bunu söyleyenler hiç mekandan bahsetmiyor çünkü ifade yanlış. Var olan her şey mekana bağlı, peki tanrı var ise oda mi mekana bağlı? İşte bu noktada var-yok dualizmini yıkmak gereken çok derin ve algı ötesi bir metafizik konuya ilerliyoruz. Bunlar mantıksal olarak bir çıkarım yöntemi, çünkü biliyoruz ki zorunlu nedensellik bize yanıt vermiyor; bu noktada zaman kavramını istediğimiz ölçüde açıklamak mümkün değil. sorunuza cevapmidir bilmiyorum ama belki kavramlara farklı yaklaşıyoruz 





  • therc T kullanıcısına yanıt
    Çok da farklı yaklaşmıyoruz aslında. Ben de bu sebeple bu konuyu açtım. Zaman felsefesinin kısa tarihi isimli kitabı okudum ve zamanın nasıl bir varlık olduğuna dair hiç bir şey yazmıyordu. Ancak bir varlık olmalı idi.

    Dediğin gibi bizi soyut veya somut gibi 2 seçeneğe indiriyor ama zaman hem soyut hem somut- bana göre- bu anlamda da aslında tüm varlıklardan ayrılıyor.

    Olayı tanrı kavramını katarak açmadım bilerek ancak şunu da eklemek lazım tanrı da bir anlamda hem somut hem de soyut bir varlık olarak var aslında.
  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Kitaba biraz göz atıp "evrenin zamanda bir başlangıcı ve sonu olmayabilir mı?" bölümünü okudum. Gayet güzel başlamıştı, mantıkçı ve objektif ilerliyordu sonra işin içine Hawking girdi, birde onu din felsefecisi bir adamla destekledi(bunun amacı tarihe geçmek icin materyalistlere yaranmak heralde). Bigbang bir olay değilmiş haliyle uzay-zamanda değerlendirmek doğru olmayacağından zamanı başlatan olmakla beraber zaman kapsamında da değilmiş. evren sınırsız ama sonlu imiş buna göre. Bu nasil mantık ben çözemedim, çarpışan molekülleri mekandan bağımsız kıldık üzerine bunların carpisirken gerçekleştirdiği hareketi nasıl bir süreç olarak değerlendirmeyip zamandışı kılıyoruz? Bundan sonra kozmolojik argümanlara da ufak bir gömme yaptı ardından kapanış. Klasik bir materyalist tutumu malesef. Objektifmis gibi görünüp sorulması gereken tüm soruları mantıklı bir şekilde sorup olayi zirveye çıkarıyor, diyorsun acaba cevap mı gelecek sonra adeta meseleyi başladığı noktanın dibine götürüp meseleyi çözmüş gibi konuyu kapatmış 





  • therc T kullanıcısına yanıt
    2 yıl önce burada bir arkadaş tavsiye etmişti almıştım ama okumamıştım, yeni okuyunca bende de pek tatminkarlık oluşmadı açıkçası. Bende oluşan izlenim tarihteki herkes zaman hakkında bir şekilde atıp tutmuş ama anlatmayı becerememiş. En büyük ilerlemeyi einstein görelilik ile yapmış. Zamanın ne olduğu meçhul bir şey hala daha.

    Teorik fizik ile metafizik arasında benim açımdan pek fark yok, anlatılanlar bilimsel gözükse de hiç bir şekilde tatmin edici değil. Zaman kavramının nasıl bir varlık olduğunun hiç geçmemesi ise kitapta çok ilgimi çekti ve o sebepten konu açtım.

    Eğer bildiğin başka bir kitap var ise onu da okumak isterim açıkçası.
  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Kitap kötü değil, kronolojik bir sırayla öz ve sistematik bir anlatım var ancak benim kızdığım şey kendisinin muhtemel bir materyalist olması sebebi ile sonlarda kendi görünüşünü bize zayıf bir dayanak üzerinden empoze etmeye çalışmış. Kitapta adı geçen filozofların atıfta bulunulmuş kitapları okunabilir ama anlatilan üzerinden istediğiniz cevabı bulamadiysaniz fazlasına da ihtiyacınız olmayabilir. Benim zaman-mekan görüşüm Gazali'nin görüşlerine oldukça benzer, filozofların tutarsızlığına bakabilirsiniz. Zaman mctaggart, Kant yada baska filozofların dediği şekliyle çift önermeler de bile çelişkiler sunan bir kavram, bilimin bu çelişkiyi sonlandırabilecegine inanmiyorum. Çift yarık deneyi ne kadar karmaşık hale sokulursa sokulsun ( geçikmis seçim kuantum) cevabın bilgisayarda bilgisayarsız yapılması gereken bir işlem gibi olmasından kaynaklı zamani değerlendirmekte böyle . Diğer noktadan konuyu uzatmak gibi olmasın ama zamanın nasıl bir varlık olduğu üzerine bir tartismayi somut-soyut kavramları açısından ariyorsunuz, zamanın gerçekliği üzerine tartışma ve fikirler var ancak burada somutluk farklı bir şey; zamana somut diyebilmemiz için maddeyi direk etkisi altına alan higgs alanına benzer zamanı oluşturan bir mikro materyal olması gerekir, bu da zamanın zaten kendi mantalitesi ile uygun olmayan bir şey. Geçmiş yada bugünün zamansal anlamda somut algılanmasının sebebi mekanla olan direk ilişkisidir, mekanin somuta burunme yetisi zamanda yok. Bu noktada eğer meseleyi yanlış anladiysam takildiginiz yeri anlamadım





  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.