Şimdi Ara

Akü motor çekişini nasıl düşürüyor.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (2 Mobil) - 2 Masaüstü2 Mobil
5 sn
21
Cevap
0
Favori
36.276
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar bitmek üzere olan akünün motor çekişini düşürdüğünü biliyorum hem de daha fazla yakıt gittiğini...Peki mekanik olarak nasıl motordan daha fazla güç alıyor dinamo...yani motorun gücünü azaltacak ne yapıyor kayışları mı sıkıştırıyor....



  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Akü, Motor Çekişini Nasıl Düşürüyor?

    Bir aracın aküsü, motorun çalışması ve elektrikli bileşenlerin çalışması için gerekli elektrik enerjisini sağlar. Zayıf bir akü veya şarj dinamosu arızası, aracın çekişini çeşitli şekillerde olumsuz etkileyebilir.

    Şarj Dinamosu Arızasının Rölantiyi Etkilemesi

    Şarj dinamosu arızası, aracın rölanti hızını etkileyebilir. Arızalı bir şarj dinamosu, akünün yeterince şarj edilmemesine neden olur. Bu, yakıt enjeksiyon sisteminin doğru çalışamamasına ve aracın düşük rölantide çalışmasına veya hatta stop etmesine neden olabilir.

    Zayıf Akünün Zararları

    Zayıf bir akü, aracın çeşitli bileşenlerine zarar verebilir. Örneğin, zayıf bir akü marş motorunun düzgün çalışmamasına ve aracın çalıştırılmasını zorlaştırmasına neden olabilir. Ayrıca, zayıf bir akü elektrikli direksiyon, frenler ve klima gibi elektrikli bileşenlerin performansını da etkileyebilir.

    Zayıf Akünün Çekişi Etkilemesi

    Zayıf bir akü, aracın çekişini de olumsuz etkileyebilir. Elektrikli yakıt pompasını çalıştırmak için yeterli gücü sağlayamayan zayıf bir akü, motora yakıt akışını azaltabilir ve bu da güç kaybına ve çekişin azalmasına neden olabilir.

    Şarj Dinamosu Arızasının Nasıl Anlaşılması

    Şarj dinamosu arızasını tespit etmek için birkaç belirtiye dikkat edebilirsin:

    • Aracın gösterge panelindeki şarj ışığının yanması
    • Farların anormal şekilde loşlaşması
    • Elektrikli bileşenlerin aralıklı olarak çalışmaması
    • Motorun çalıştırılmasında zorluk

    Şarj Dinamosu Çekişini Etkiler mi?

    Arızalı bir şarj dinamosu, akünün yeterince şarj edilmemesine ve bu da çekişin azalmasına neden olabilir. Bu, özellikle yokuş yukarı çıkarken veya ağır yük taşırken fark edilir hale gelebilir.

    Sonuç olarak, zayıf bir akü veya şarj dinamosu arızası, motorun çekişini önemli ölçüde etkileyebilir. Aracının çekişinde bir azalma fark edersen, zayıf bir akü veya şarj dinamosu arızası olup olmadığını kontrol ettirmen önemlidir.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Hayır, kayışları sıkıştırmıyor...

    Dinamoda (Almancası: LICHTMASCHINE, İngilizcesi: GENERATOR, Türkçesi: ŞARZ/ŞARJ DİNAMOSU) aslında ters çalışan bir motordur. STATOR ve ROTOR olarak iki parçadan oluşur. ROTOR döner kısım, STATOR sabit kısımdır. Her ikisinin içerisinde sargılar (bobinler) mevcuttur. Endüksiyon yolu ile (bakır tellerin içerisindeki elektronların az da olsa EMK yaratacak bir alan oluşturması) döndükçe arttırılan N/S alan içerisinde ROTOR tarafından STATOR içeisindeki bakır tellerin elektronları manyetik alanlar/dalgalar yardımı ile kesilerek +/- elektrik farkı (kutup farkı) oluşturulur ve bu yolla elde edilen elektrik enerjisi eski araçlarda konjönktörden ve yeni araçlarda redresörlerden geçerek aküyü doldurmaktadır.

    Dinamonun içerisinde DC (Doğru Akım) değil AC (Alternatif Akım) ( AC/DC ) üretilmektedir (3 veya 6 faz) ve hemen arkasında da DOĞRULTMAÇLAR vardır ve bunlar diyot yardımı ile (diyot sayısı arttıkça elde edilen doğru akım düzgün olur) AC'yi DC'ye çevirmektedir. Dinamodaki "kömürler" ise ROTOR'un içerisindeki (göbeğindeki) sargılara endüksiyonu yaratacak elektrik akımını verir.

    Merhum rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "1 koyup 3 alacağız" dediği husus işte bu dinamoda tam gerçekleşmekte, az elektrik enerjisi (endüksiyon için) ve ROTORU çeviren kasnak ve onun içerisinden geçen V-kayışı yardımıyla aküyü doldurulmaktadır.

    Çekişi düşürme olayına gelince... ROTOR içerisinde yaratılan EMK (Elektro Manyetik Kuvvet) STATOR içerisindeki bobinlerin MANYETİK ALANINI KESMEK için bir kuvvet harcamaktadır. Bu manyetik alanı kestikçe elektrik üretilmektedir. İki mıkntasının aynı N/S kutuplarını birbirine yaklaştırdıkça kendilerini iterler, ayrı N/S kutuplar ise birbirini çeker. Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından ROTOR ve STATOR ayrı N/S kutupları gibi değil de aynı N/S kutupları gibi davranmaya başlar ve şarj dinamosu da frenleme etkisi yapıyormuş gibi çalışır.

    Umarım anlatabilmişimdir.

    Selam ve sevgiler,

    Taner Göde




  • nasıl klima kompresörü devredeyken yakıt tüketimini etkiliyor, alternatorde sürekli enerji üreterek yani aküyü şarj ederek bunun yanında gerekli donanımıda çalıştırmak içinde daha çok direnç gösteriyor motora, bilirsin, draglara falan katılan araçlarda alternator devre dışı bırakılabiliyor bir şalter yardımıyla, düşün sen artık ne kadar güç çektiğini..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Hayır, kayışları sıkıştırmıyor...

    Dinamoda (Almancası: LICHTMASCHINE, İngilizcesi: GENERATOR, Türkçesi: ŞARZ/ŞARJ DİNAMOSU) aslında ters çalışan bir motordur. STATOR ve ROTOR olarak iki parçadan oluşur. ROTOR döner kısım, STATOR sabit kısımdır. Her ikisinin içerisinde sargılar (bobinler) mevcuttur. Endüksiyon yolu ile (bakır tellerin içerisindeki elektronların az da olsa EMK yaratacak bir alan oluşturması) döndükçe arttırılan N/S alan içerisinde ROTOR tarafından STATOR içeisindeki bakır tellerin elektronları manyetik alanlar/dalgalar yardımı ile kesilerek +/- elektrik farkı (kutup farkı) oluşturulur ve bu yolla elde edilen elektrik enerjisi eski araçlarda konjönktörden ve yeni araçlarda redresörlerden geçerek aküyü doldurmaktadır.

    Dinamonun içerisinde DC (Doğru Akım) değil AC (Alternatif Akım) ( AC/DC ) üretilmektedir (3 veya 6 faz) ve hemen arkasında da DOĞRULTMAÇLAR vardır ve bunlar diyot yardımı ile (diyot sayısı arttıkça elde edilen doğru akım düzgün olur) AC'yi DC'ye çevirmektedir. Dinamodaki "kömürler" ise ROTOR'un içerisindeki (göbeğindeki) sargılara endüksiyonu yaratacak elektrik akımını verir.

    Merhum rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "1 koyup 3 alacağız" dediği husus işte bu dinamoda tam gerçekleşmekte, az elektrik enerjisi (endüksiyon için) ve ROTORU çeviren kasnak ve onun içerisinden geçen V-kayışı yardımıyla aküyü doldurulmaktadır.

    Çekişi düşürme olayına gelince... ROTOR içerisinde yaratılan EMK (Elektro Manyetik Kuvvet) STATOR içerisindeki bobinlerin MANYETİK ALANINI KESMEK için bir kuvvet harcamaktadır. Bu manyetik alanı kestikçe elektrik üretilmektedir. İki mıkntasının aynı N/S kutuplarını birbirine yaklaştırdıkça kendilerini iterler, ayrı N/S kutuplar ise birbirini çeker. Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından ROTOR ve STATOR ayrı N/S kutupları gibi değil de aynı N/S kutupları gibi davranmaya başlar ve şarj dinamosu da frenleme etkisi yapıyormuş gibi çalışır.

    Umarım anlatabilmişimdir.

    Selam ve sevgiler,

    Taner Göde


    dostum anladım mı anlamadım mı bunun anlamaya çalışıyorum...yazdığını tekrar okuyacağım...

    Teşekkürler...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vocador

    quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Hayır, kayışları sıkıştırmıyor...

    Dinamoda (Almancası: LICHTMASCHINE, İngilizcesi: GENERATOR, Türkçesi: ŞARZ/ŞARJ DİNAMOSU) aslında ters çalışan bir motordur. STATOR ve ROTOR olarak iki parçadan oluşur. ROTOR döner kısım, STATOR sabit kısımdır. Her ikisinin içerisinde sargılar (bobinler) mevcuttur. Endüksiyon yolu ile (bakır tellerin içerisindeki elektronların az da olsa EMK yaratacak bir alan oluşturması) döndükçe arttırılan N/S alan içerisinde ROTOR tarafından STATOR içeisindeki bakır tellerin elektronları manyetik alanlar/dalgalar yardımı ile kesilerek +/- elektrik farkı (kutup farkı) oluşturulur ve bu yolla elde edilen elektrik enerjisi eski araçlarda konjönktörden ve yeni araçlarda redresörlerden geçerek aküyü doldurmaktadır.

    Dinamonun içerisinde DC (Doğru Akım) değil AC (Alternatif Akım) ( AC/DC ) üretilmektedir (3 veya 6 faz) ve hemen arkasında da DOĞRULTMAÇLAR vardır ve bunlar diyot yardımı ile (diyot sayısı arttıkça elde edilen doğru akım düzgün olur) AC'yi DC'ye çevirmektedir. Dinamodaki "kömürler" ise ROTOR'un içerisindeki (göbeğindeki) sargılara endüksiyonu yaratacak elektrik akımını verir.

    Merhum rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "1 koyup 3 alacağız" dediği husus işte bu dinamoda tam gerçekleşmekte, az elektrik enerjisi (endüksiyon için) ve ROTORU çeviren kasnak ve onun içerisinden geçen V-kayışı yardımıyla aküyü doldurulmaktadır.

    Çekişi düşürme olayına gelince... ROTOR içerisinde yaratılan EMK (Elektro Manyetik Kuvvet) STATOR içerisindeki bobinlerin MANYETİK ALANINI KESMEK için bir kuvvet harcamaktadır. Bu manyetik alanı kestikçe elektrik üretilmektedir. İki mıkntasının aynı N/S kutuplarını birbirine yaklaştırdıkça kendilerini iterler, ayrı N/S kutuplar ise birbirini çeker. Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından ROTOR ve STATOR ayrı N/S kutupları gibi değil de aynı N/S kutupları gibi davranmaya başlar ve şarj dinamosu da frenleme etkisi yapıyormuş gibi çalışır.

    Umarım anlatabilmişimdir.

    Selam ve sevgiler,

    Taner Göde


    dostum anladım mı anlamadım mı bunun anlamaya çalışıyorum...yazdığını tekrar okuyacağım...

    Teşekkürler...

    Alıntıları Göster
    STATOR (DIŞI) ve ROTOR (İÇİ) ile manyetik kutup dalgalarının kesişmesi



    DİNAMONUN İÇİ





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    STATOR (DIŞI) ve ROTOR (İÇİ) ile manyetik kutup dalgalarının kesişmesi



    DİNAMONUN İÇİ



    Alıntıları Göster
    yazılanlardan anladığım kabaca:
    dinamo aküyü doldurmak için motorun gücünden kullanıyor, eğer akü zayıfsa daha dinamonun daha çok güce ihtiyacı oluyor bu da çekişten düşmesine sebep oluyor...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Hayır, kayışları sıkıştırmıyor...

    Dinamoda (Almancası: LICHTMASCHINE, İngilizcesi: GENERATOR, Türkçesi: ŞARZ/ŞARJ DİNAMOSU) aslında ters çalışan bir motordur. STATOR ve ROTOR olarak iki parçadan oluşur. ROTOR döner kısım, STATOR sabit kısımdır. Her ikisinin içerisinde sargılar (bobinler) mevcuttur. Endüksiyon yolu ile (bakır tellerin içerisindeki elektronların az da olsa EMK yaratacak bir alan oluşturması) döndükçe arttırılan N/S alan içerisinde ROTOR tarafından STATOR içeisindeki bakır tellerin elektronları manyetik alanlar/dalgalar yardımı ile kesilerek +/- elektrik farkı (kutup farkı) oluşturulur ve bu yolla elde edilen elektrik enerjisi eski araçlarda konjönktörden ve yeni araçlarda redresörlerden geçerek aküyü doldurmaktadır.

    Dinamonun içerisinde DC (Doğru Akım) değil AC (Alternatif Akım) ( AC/DC ) üretilmektedir (3 veya 6 faz) ve hemen arkasında da DOĞRULTMAÇLAR vardır ve bunlar diyot yardımı ile (diyot sayısı arttıkça elde edilen doğru akım düzgün olur) AC'yi DC'ye çevirmektedir. Dinamodaki "kömürler" ise ROTOR'un içerisindeki (göbeğindeki) sargılara endüksiyonu yaratacak elektrik akımını verir.

    Merhum rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "1 koyup 3 alacağız" dediği husus işte bu dinamoda tam gerçekleşmekte, az elektrik enerjisi (endüksiyon için) ve ROTORU çeviren kasnak ve onun içerisinden geçen V-kayışı yardımıyla aküyü doldurulmaktadır.

    Çekişi düşürme olayına gelince... ROTOR içerisinde yaratılan EMK (Elektro Manyetik Kuvvet) STATOR içerisindeki bobinlerin MANYETİK ALANINI KESMEK için bir kuvvet harcamaktadır. Bu manyetik alanı kestikçe elektrik üretilmektedir. İki mıkntasının aynı N/S kutuplarını birbirine yaklaştırdıkça kendilerini iterler, ayrı N/S kutuplar ise birbirini çeker. Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından ROTOR ve STATOR ayrı N/S kutupları gibi değil de aynı N/S kutupları gibi davranmaya başlar ve şarj dinamosu da frenleme etkisi yapıyormuş gibi çalışır.

    Umarım anlatabilmişimdir.

    Selam ve sevgiler,

    Taner Göde

    Tşk ler kardeş Askerdeyken karakolda 3 adet jeneratör vardı sıra ile çalıştırırdık ama aydınlatma proğramında olmayan birkaç çadır elektriği kullanmaya başlarsa motorun sesi değişir zorlanmaya başlardı bende motorun döndürdüğü jeneratör sabit dönüp sadece elektirik akımının gücü değişmesi gerekmezmi neden motor zorlanıyor diye merak ederdim,yazı çok faydalı oldu.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: toggy06

    yazılanlardan anladığım kabaca:
    dinamo aküyü doldurmak için motorun gücünden kullanıyor, eğer akü zayıfsa daha dinamonun daha çok güce ihtiyacı oluyor bu da çekişten düşmesine sebep oluyor...

    Alıntıları Göster
    Taner Bey gayet güzel anlatmış, elektirikten fazla anlamadığım için daha fazla teknik detay verecek değilim. Ancak işin mantığını özetleyebilirim. Termodinamiğin 1. yasası enerjinin korunumu ile ilgilidir. Bu yasa uyarınca enerji yoktan var edilemez, varken yok edilemez, sadece dönüştürülebilir. Alternatör AC akım, yani elektirik üretir. Elektirik bir enerji türüdür. Termodinamiğe göre bu elektirk enerjisi yoktan var edilemez, var olan bir başka enerji türü elektirik enerjisine dönüştürülmek zorundadır. Elimizde motorun mekanik enerjisi olduğuna göre elektirik enerjisine dönüştürülen işte bu mekanik enerjidir. Mekanik enerjisinin bir ölçüsü de beygir gücü olduğuna göre ne kadar beygir gücünün elektirik enerjisine dönüştüğünü bulabiliriz.

    Tipik bir alternatör 14V'ta 60-70A akım üretir. Alternatörlerin de aynı motorlar gibi mekanik verimlilikleri vardır, yani kullandıkları mekanik enerjinin tamamını elektirik enerjisine dönüştüremezler. Mekanik enerjinin bir kısmı dahili sürtünme yoluyla ısı enerjisine dönüşür. Bildiğim kadarıyla kısmi yük altında alternatörlerin verimliliği %55-60 civarındadır.

    Bu durumda 75A'lık bir alternatör 14 x75 = 1050W güç üretir. Bu gücü %55 verimlilikle ürettiğine göre motordan çaldığı güç 1050/0,55 = 1909W eder. O da 1909 /746 = 2,56 HP yapar. Demek ki 75A'lık bir alternatör ortalama motor devrinde %55 verimlilikle 2,5 HP civarında güç çalmaktadır ve bu güç full devirde 3 HP'ye yaklaşmaktadır. Yani bu güç motor devriyle bir miktar artıp azalabilmektedir.

    Aşağıdaki sitede verili rakamlar hesaplarımı doğrular nitelikte:

    www.alternatorparts.com
    How much horse power does alternator take to make power
    http://www.alternatorparts.com/how_much_horse_power_does_an_alternator_make.htm




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından...

    benim için kısa günün kârı oldu.

    Tahmin edilebileceği üzere ben de elektrikten pek anlamıyorum. Yine de bir hipotezimi paylaşmak isterim.

    Bujilerde 0.1 mm.nin ne kadar önemli bir mesafe olduğu, bujiye ulaşan net gerilimin performansı nasıl etkilediğini birebir gözlemledim. Motordaki kablo salatasının bu kısmında biraz oynayan herkes hemfikirdir herhalde. Şöyle bir düşüncem var: Bu endüksiyon bobinine 14V elektrik gelirken 30bin V gerilim üretse, şarj tutamayan bir akü ve aksesuarlar sistem gerilimi pekâla sömürüp 12V'a düşürebiliyor. Bu durumda (bir doğru orantıyı varsayarsak) endüksiyon bobininden çıkan net gerilim 25bin V'a düşebilir. Yüksek devirlerde endüklenme zamanı da kritik oluyor ve fark daha da can alıcı olabilir, yani belki yüksek devirde her ateşlemeden önce ancak 20bin voltun altında gerilim elde edilebilir.

    Benzinlerin de kalitesi değişiyor. Artık %5 etanol %15 eter var ki ateşlenebilme kabiliyetleri bazı durumlarda marjinal. Tamamen sağlıklı bir motorda dahi %100 ateşleme diye bir şey olmadığını hatırlarsak, bujilere ulaşabilen net gerilimin düşmesi daha çok sayıda ateşlemeyi tehlikeye atabilir diye düşünüyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından...

    benim için kısa günün kârı oldu.

    Tahmin edilebileceği üzere ben de elektrikten pek anlamıyorum. Yine de bir hipotezimi paylaşmak isterim.

    Bujilerde 0.1 mm.nin ne kadar önemli bir mesafe olduğu, bujiye ulaşan net gerilimin performansı nasıl etkilediğini birebir gözlemledim. Motordaki kablo salatasının bu kısmında biraz oynayan herkes hemfikirdir herhalde. Şöyle bir düşüncem var: Bu endüksiyon bobinine 14V elektrik gelirken 30bin V gerilim üretse, şarj tutamayan bir akü ve aksesuarlar sistem gerilimi pekâla sömürüp 12V'a düşürebiliyor. Bu durumda (bir doğru orantıyı varsayarsak) endüksiyon bobininden çıkan net gerilim 25bin V'a düşebilir. Yüksek devirlerde endüklenme zamanı da kritik oluyor ve fark daha da can alıcı olabilir, yani belki yüksek devirde her ateşlemeden önce ancak 20bin voltun altında gerilim elde edilebilir.

    Benzinlerin de kalitesi değişiyor. Artık %5 etanol %15 eter var ki ateşlenebilme kabiliyetleri bazı durumlarda marjinal. Tamamen sağlıklı bir motorda dahi %100 ateşleme diye bir şey olmadığını hatırlarsak, bujilere ulaşabilen net gerilimin düşmesi daha çok sayıda ateşlemeyi tehlikeye atabilir diye düşünüyorum.

    Alıntıları Göster
    Şu çıkarımı yapabiliriz sanırım :

    Arabada elektriği kullanan aksamları ne kadar çok açarsanız (klima, kasetçalar, cam rezistansları, farlar, amfi(varsa), vs.) motora binen güç, haliyle yakıt tüketimi o kadar artar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vocador

    quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Hayır, kayışları sıkıştırmıyor...

    Dinamoda (Almancası: LICHTMASCHINE, İngilizcesi: GENERATOR, Türkçesi: ŞARZ/ŞARJ DİNAMOSU) aslında ters çalışan bir motordur. STATOR ve ROTOR olarak iki parçadan oluşur. ROTOR döner kısım, STATOR sabit kısımdır. Her ikisinin içerisinde sargılar (bobinler) mevcuttur. Endüksiyon yolu ile (bakır tellerin içerisindeki elektronların az da olsa EMK yaratacak bir alan oluşturması) döndükçe arttırılan N/S alan içerisinde ROTOR tarafından STATOR içeisindeki bakır tellerin elektronları manyetik alanlar/dalgalar yardımı ile kesilerek +/- elektrik farkı (kutup farkı) oluşturulur ve bu yolla elde edilen elektrik enerjisi eski araçlarda konjönktörden ve yeni araçlarda redresörlerden geçerek aküyü doldurmaktadır.

    Dinamonun içerisinde DC (Doğru Akım) değil AC (Alternatif Akım) ( AC/DC ) üretilmektedir (3 veya 6 faz) ve hemen arkasında da DOĞRULTMAÇLAR vardır ve bunlar diyot yardımı ile (diyot sayısı arttıkça elde edilen doğru akım düzgün olur) AC'yi DC'ye çevirmektedir. Dinamodaki "kömürler" ise ROTOR'un içerisindeki (göbeğindeki) sargılara endüksiyonu yaratacak elektrik akımını verir.

    Merhum rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "1 koyup 3 alacağız" dediği husus işte bu dinamoda tam gerçekleşmekte, az elektrik enerjisi (endüksiyon için) ve ROTORU çeviren kasnak ve onun içerisinden geçen V-kayışı yardımıyla aküyü doldurulmaktadır.

    Çekişi düşürme olayına gelince... ROTOR içerisinde yaratılan EMK (Elektro Manyetik Kuvvet) STATOR içerisindeki bobinlerin MANYETİK ALANINI KESMEK için bir kuvvet harcamaktadır. Bu manyetik alanı kestikçe elektrik üretilmektedir. İki mıkntasının aynı N/S kutuplarını birbirine yaklaştırdıkça kendilerini iterler, ayrı N/S kutuplar ise birbirini çeker. Artan enerji ihtiyacı faz farkı (açısı) doğuracağından ROTOR ve STATOR ayrı N/S kutupları gibi değil de aynı N/S kutupları gibi davranmaya başlar ve şarj dinamosu da frenleme etkisi yapıyormuş gibi çalışır.

    Umarım anlatabilmişimdir.

    Selam ve sevgiler,

    Taner Göde


    dostum anladım mı anlamadım mı bunun anlamaya çalışıyorum...yazdığını tekrar okuyacağım...

    Teşekkürler...

    Alıntıları Göster
    sayın Taner Göde anlaşılır ve tam açıklamayı yapmış.
    alternatöre akuple devre kesicilerin görevi dolu aküye akım göndermemek için devreyi kesmektir.(alternatöre verilen akımı).onun için eski nesil araçlarda alternatörlü olanları "vurdurarak"çalıştırma sakıncalıidi.alternatör aşırı üretimden zarar görür,boş aküye aşırı akım yükleneceğinden pilakalar zarar görür.
    sayın göde benim anlayamadığım birşey var ve sizin cevaplamanızı istiyorum.bu kadar ileri düzey bilgiye sahipsiniz,yanlışta hatırlayabilirim mesleğinizide elektrik teknisyenliği diye yazmıştınız(yanlışsam lütfen düzeltin ben öyle hatırlıyorum)
    şimdi sorum:siz bir yazınızda "meksefe"radyo paraziti gidermeden başka işe yaramıyor.bu ifade sizinmi,birine kızıptamı söylediniz yoksa gerçekten parazit önlemeden başka işe yaramıyormu.
    yazı ve yanıtı yanlış anımsamış olabilirim lütfen düzeltin.saygılar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hezerfen

    sayın Taner Göde anlaşılır ve tam açıklamayı yapmış.
    alternatöre akuple devre kesicilerin görevi dolu aküye akım göndermemek için devreyi kesmektir.(alternatöre verilen akımı).onun için eski nesil araçlarda alternatörlü olanları "vurdurarak"çalıştırma sakıncalıidi.alternatör aşırı üretimden zarar görür,boş aküye aşırı akım yükleneceğinden pilakalar zarar görür.
    sayın göde benim anlayamadığım birşey var ve sizin cevaplamanızı istiyorum.bu kadar ileri düzey bilgiye sahipsiniz,yanlışta hatırlayabilirim mesleğinizide elektrik teknisyenliği diye yazmıştınız(yanlışsam lütfen düzeltin ben öyle hatırlıyorum)
    şimdi sorum:siz bir yazınızda "meksefe"radyo paraziti gidermeden başka işe yaramıyor.bu ifade sizinmi,birine kızıptamı söylediniz yoksa gerçekten parazit önlemeden başka işe yaramıyormu.
    yazı ve yanıtı yanlış anımsamış olabilirim lütfen düzeltin.saygılar.

    Alıntıları Göster
    Sayın hezerfen,

    Evet, 1982-1985 arasında Hollanda'da 3 yıl ve 1985-1987 arasında da Türkiye'de 2 yıl Elektrik-Elektronik (Elektroteknik) üzerine meslek eğitimi gördüm. İngilizce öğremenliği okudum üniversitede ve Yeminli Tercümanım, o tabi ki ayrı.

    Meksefe aslında bir KONDANSATÖR'dür ve görevi platinin açılıp kapanmasından dolayı (tamircilerin sıfır zımpara ile parlatmayı çok sevdiği) kontaklar arasında voltaj atlamasından ötürü oluşan paraziti gidermektir, bunu da yarım sinüs dalgasının tam sıfır (zero) konumuna gelmeden aradaki açıyı (gap) kapatmak sureti ile elde eder.

    quote:

    Platin sürekli açıp kapanarak parazit üretir ve bu da radyo dalgalarınıda enterferans olarak algılanır (cızırtı) ve onu da önlemek için meksefe (kondansatör) kullanılır.


    Sözünü ettiğiniz metni bilgi ve referans için aşağıda ekliyorum.




    Pistonlardan biri çalışmıyor sorun nedir sizce?

    http://forum.donanimhaber.com/fb.asp?m=34970376



    Eskiden:

    Platin
    Bobin
    Meksefe
    Tevzi Makarası
    Distribütör
    Distribütör Kapağı
    Avans Ayarı

    gibi analog şeyler vardı. Distribütöre giden mil hareketini eksantrik milinden alırdı (90 derecelik helisel dişli sistemi ile) ve milin en altında yağ pompası bulunurdu, en üstte de distribütör. Akünün 12 Volt DC elektrik gerilimi benzin-hava karışımını ateşlemek için gereken kıvılcımı üretemeyeceğinden (teşekkürler Robert Bosch!) (anot ve katod ararasında atlama yapılamaz) 12 Volt DC'yi 12.000 veya 18.000 V'ye çevirmek için Doğru Akımı önce Alternatif Akıma çıkarmak gerekir ve o da distribütörün içindeki Platin ile yapılır. Platin iki kontaktan oluşur ve devreyi sürekli açıp kapatarak bir dalga (basit dalga osilatörü ama kare dalga değil, sinüs de değil, sadece yarım sinüs) üreterek bobine gönderir. Bobinin primer sargısına giren 12V Alternatif Akım (AC) bobinin sekonder sargısında çok daha yüksek bir voltajın üretilmesine sebep olur ve bu voltaj da distribütöre gönderilerek tevzii makarası vasıtası ile distribütör kapağındaki kömür uclara ve oradan da kablolarla bujilere aktarılır, bujide voltaj gidecek başka bir yol bulamadığından anot-katod arasında atlar ve kıvılcım (spark) meydana gelerek silindirde eski zamanda karbüratör ama yeni zamanda püskürtme yardımı ile sevk edilen benzin-hava karışımını karışımını ateşler. Patlamanın etkisi ile piston aşağıya itilir, biyel kolu yardımı ile krank milini çevirir, krank mili volanı çevirir, volan da debriyaj-baskı-balata-bilya vasıtası ile şanzımandaki dişlileri, onlar da şaftı, şaft da diferansiyeli, diferansiyel de miller ve miller de tekerleri çevirir, lastik döner ve araç hareket eder.

    Platin sürekli açıp kapanarak parazit üretir ve bu da radyo dalgalarınıda enterferans olarak algılanır (cızırtı) ve onu da önlemek için meksefe (kondansatör) kullanılır.

    Taner Göde



     Akü motor çekişini nasıl düşürüyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Taner Göde -- 16 Mart 2010; 16:06:56 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hezerfen

    sayın Taner Göde anlaşılır ve tam açıklamayı yapmış.
    alternatöre akuple devre kesicilerin görevi dolu aküye akım göndermemek için devreyi kesmektir.(alternatöre verilen akımı).onun için eski nesil araçlarda alternatörlü olanları "vurdurarak"çalıştırma sakıncalıidi.alternatör aşırı üretimden zarar görür,boş aküye aşırı akım yükleneceğinden pilakalar zarar görür.
    sayın göde benim anlayamadığım birşey var ve sizin cevaplamanızı istiyorum.bu kadar ileri düzey bilgiye sahipsiniz,yanlışta hatırlayabilirim mesleğinizide elektrik teknisyenliği diye yazmıştınız(yanlışsam lütfen düzeltin ben öyle hatırlıyorum)
    şimdi sorum:siz bir yazınızda "meksefe"radyo paraziti gidermeden başka işe yaramıyor.bu ifade sizinmi,birine kızıptamı söylediniz yoksa gerçekten parazit önlemeden başka işe yaramıyormu.
    yazı ve yanıtı yanlış anımsamış olabilirim lütfen düzeltin.saygılar.

    Alıntıları Göster
    "Platin sürekli açıp kapanarak parazit üretir ve bu da radyo dalgalarınıda enterferans olarak algılanır (cızırtı) ve onu da önlemek için meksefe (kondansatör) kullanılır".
    ------------------------------
    bilgiye saygım sonsuzdur.amma meksefe(araçlarda distribütörle entegre kullanılan-kondansatör-kapasitör)hakkında söyledikleriniz benim öğrendiklerimle birebir örtüşmüyor.
    distribütöre entegre kondansatörün-kapasitör-parazitten çok daha önemli görevleri var diye biliyorum.veya yanılıyorum.
    görevlerinden biri tamirci deyimi ile fazla ceryanı üzerinde tutar platinin yükünü azaltır.deneyle sabittir.meksefesi sökülmüş palatin hemen kararır yanar.
    bana göre en önemli görevlerinden belkide birincil öncelikli olanı devre açıldığında devam eden "self" akımı durdurmak. üzerinde barındırdığı akımı bobin üzerine göndererek akımı ani durdurup en yüksek voltajı elde etmeye yardım etmektir.radyo parazitini önlemeye çoğu zaman sığası yetmez radyo giriş devrelerine ayrıca daha büyük sığalı kondansatörler takılır.bildiklerim-uyguladıklarım bunlar.tekrar kolay gelsin.yanlışlarımın düzeltilmesi dileğiile.




  • Sayın hezerfen,

    Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Tamirhanede sağlam meksefesini söktüğümüz araçlar çalışmaya devam etmiş, radyoda inanılmaz bir parazit de yapmıştır. Takılı olduğu halde arızalı olduğundan ("kaçırdığından) parazit yapan meksefeler yenisi ile değiştirildiğinde de paraziti hemen kesmişlerdir. Muhakkak ki pratik ve teorik bilgilerin ifade şekli ve açıklama türü birbirinden biraz farklı olacak ancak yine de ortak bir noktada da buluşacaktır. Bir kondansatör olan meksefe sizin de belirttiğiniz gibi elektrik devresinde tampon görevi yapmakta ve doğru akımı alternatif akıma çevirirken platinin açıp kapatarak kesik kesik beslenen akımı sinüs dalgasının uc değerleri arasındaki farkı azaltmak sureti ile yumuşatmaktadır. Başparmağın yarısı kadar ufak bir parça tam tersi çok büyük işler başarmaktadır. Verdiğiniz bilgilerin doğru olduğuna dair hiçbir şüphem yok.

    Saygılarımla,

    Taner Göde


    quote:

    Orijinalden alıntı: hezerfen

    "Platin sürekli açıp kapanarak parazit üretir ve bu da radyo dalgalarınıda enterferans olarak algılanır (cızırtı) ve onu da önlemek için meksefe (kondansatör) kullanılır".
    ------------------------------
    bilgiye saygım sonsuzdur.amma meksefe(araçlarda distribütörle entegre kullanılan-kondansatör-kapasitör)hakkında söyledikleriniz benim öğrendiklerimle birebir örtüşmüyor.
    distribütöre entegre kondansatörün-kapasitör-parazitten çok daha önemli görevleri var diye biliyorum.veya yanılıyorum.
    görevlerinden biri tamirci deyimi ile fazla ceryanı üzerinde tutar platinin yükünü azaltır.deneyle sabittir.meksefesi sökülmüş palatin hemen kararır yanar.
    bana göre en önemli görevlerinden belkide birincil öncelikli olanı devre açıldığında devam eden "self" akımı durdurmak. üzerinde barındırdığı akımı bobin üzerine göndererek akımı ani durdurup en yüksek voltajı elde etmeye yardım etmektir.radyo parazitini önlemeye çoğu zaman sığası yetmez radyo giriş devrelerine ayrıca daha büyük sığalı kondansatörler takılır.bildiklerim-uyguladıklarım bunlar.tekrar kolay gelsin.yanlışlarımın düzeltilmesi dileğiile.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Sayın hezerfen,

    Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Tamirhanede sağlam meksefesini söktüğümüz araçlar çalışmaya devam etmiş, radyoda inanılmaz bir parazit de yapmıştır. Takılı olduğu halde arızalı olduğundan ("kaçırdığından) parazit yapan meksefeler yenisi ile değiştirildiğinde de paraziti hemen kesmişlerdir. Muhakkak ki pratik ve teorik bilgilerin ifade şekli ve açıklama türü birbirinden biraz farklı olacak ancak yine de ortak bir noktada da buluşacaktır. Bir kondansatör olan meksefe sizin de belirttiğiniz gibi elektrik devresinde tampon görevi yapmakta ve doğru akımı alternatif akıma çevirirken platinin açıp kapatarak kesik kesik beslenen akımı sinüs dalgasının uc değerleri arasındaki farkı azaltmak sureti ile yumuşatmaktadır. Başparmağın yarısı kadar ufak bir parça tam tersi çok büyük işler başarmaktadır. Verdiğiniz bilgilerin doğru olduğuna dair hiçbir şüphem yok.

    Saygılarımla,

    Taner Göde


    quote:

    Orijinalden alıntı: hezerfen

    "Platin sürekli açıp kapanarak parazit üretir ve bu da radyo dalgalarınıda enterferans olarak algılanır (cızırtı) ve onu da önlemek için meksefe (kondansatör) kullanılır".
    ------------------------------
    bilgiye saygım sonsuzdur.amma meksefe(araçlarda distribütörle entegre kullanılan-kondansatör-kapasitör)hakkında söyledikleriniz benim öğrendiklerimle birebir örtüşmüyor.
    distribütöre entegre kondansatörün-kapasitör-parazitten çok daha önemli görevleri var diye biliyorum.veya yanılıyorum.
    görevlerinden biri tamirci deyimi ile fazla ceryanı üzerinde tutar platinin yükünü azaltır.deneyle sabittir.meksefesi sökülmüş palatin hemen kararır yanar.
    bana göre en önemli görevlerinden belkide birincil öncelikli olanı devre açıldığında devam eden "self" akımı durdurmak. üzerinde barındırdığı akımı bobin üzerine göndererek akımı ani durdurup en yüksek voltajı elde etmeye yardım etmektir.radyo parazitini önlemeye çoğu zaman sığası yetmez radyo giriş devrelerine ayrıca daha büyük sığalı kondansatörler takılır.bildiklerim-uyguladıklarım bunlar.tekrar kolay gelsin.yanlışlarımın düzeltilmesi dileğiile.



    Alıntıları Göster
    ufak bir sorudan bilgi seli çıktı, bu forumu seviyorum arkadaş...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: toggy06

    ufak bir sorudan bilgi seli çıktı, bu forumu seviyorum arkadaş...

    Alıntıları Göster
    cumbus var butun buyukbaslar burda
  • quote:

    Orijinalden alıntı: daturkishulan

    cumbus var butun buyukbaslar burda

    buyukbasın anlamını bilmiyorsan cahilsin.yok biliyorda yazıyorsan saygısızsın.
  • Arkadaşlar böyle bir konu açık olduğu için yeni konu açmadım, 9 sene sonra konuyu hortlattım ama şu şekilde sorularım var bunların hangisi akü ile ilgilidir?

    Aküm zayıf ve yakın zamanda değiştireceğim.

    1- Zayıf akü aracın çekişini etkiler mi?
    2- Araç çalışırken yolda giderken bile camlar ağır ağır açılıp kapanıyor, viteste giderken bile radyo açtığımda ya da açmadığım zamanlarda da camlar kapanmayacak gibi yavaş açılıp kapanıyor. Bazen kapanmadan beklediği de oluyor.
    3- Yolda giderken boşta ya da viteste akü bitmesi mümkün mü? Biter ise neler ile karşılaşırım? Motor kilitleme, fren hidrolik kilitleme, fren direksiyon çalışmama gibi durumlar olabilir mi?

    Şimdiden teşekkür ederim.
  • Muhtemelen soğuk bir sabah araç marş motorunu çalıştırmayacak. Akü bitti denilecek.
    Biraz daha dayansın dersen
    - Akşam motoru kapatmadan önce far, radyo vb. bütün elektrikli cihazları kapat ve birkaç dk motoru düşük devirde çalıştır.
    - Marşa basarken debriyaja da bas. Elektrik tüketen aletler kapalı olsun.

    Fakat yolda giderken aküden çok şarj dinamosuna iş düşer. Araçta başka bir problem var gibi. Bir elektrikçiye baktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Alphace -- 16 Ocak 2020; 11:26:47 >
  • Konuyu hortlatan arkadaşa bir cevap veremeyeceğim ama onun vesilesi ile bu konuyu okuduk. Forumun hangi seviyeden nerelere düşmüş olduğunu gördük. 10 sene önceki bilgiyi ve tartışma kültürünü mumla arar olduk.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.