Şimdi Ara

Bilimsel atmasyon: Karbon Testi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
199
Cevap
1
Favori
23.725
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj

  • Karbon-14 testi

    Karbon-14 testi bir tür radyometrik testtir. Ancak bunu, diğerlerinden ayıran önemli bir özellik vardır. Diğer radyometrik testler sadece volkanik kayaların tarihinin belirlenmesinde kullanılabilir. Oysa karbon-14 testi canlı varlıkların yaşlarının belirlenmesinde kullanılabilmektedir. Çünkü canlı varlıkların bünyelerinde bulunan tek radyoaktif madde Karbon-14'tür.

    Dünya her an uzaydan gelen kozmik ışınların bombardımanı altındadır. Bu ışınlar dünyanın atmosferinde bol miktarda bulunan nitrojen-14'e çarparak bunu radyoaktif bir element olan karbon-14'e çevirirler. Yeni üretilen bir madde olan radyoaktif karbon-14, atmosferde oksijenle birleşir ve bir başka radyoaktif bileşik olan C-14 O2 yi oluşturur. Bilindiği gibi bitkiler, besin elde etmek için CO2 (karbondioksit), H2O (su) ve güneş ışığını kullanırlar. İşte bitkinin bünyesine aldığı bu karbondioksit moleküllerinin bir kısmı, radyoaktif karbon olan karbon-14'ten oluşmuş olan moleküllerdir. Bitki, bu radyoaktif maddeyi bünyesinde toplar.

    Bazı canlılar bitkilerle beslenirler. Bazı canlılar da bitkilerle beslenen canlılarla beslenirler. Böylece beslenme zincirinin etkisiyle, bitkilerin havadan aldıkları radyoaktif karbon diğer canlılara da aktarılır. Böylece yeryüzündeki her canlı, atmosferdekiyle aynı oranda karbon-14'ü bünyesine alır.

    Bir bitki veya hayvan öldüğünde, artık beslenemediğinden bir daha bünyesine karbon-14 alamaz. Karbon-14 radyoaktif bir madde olduğundan, yarılanma ömrü vardır ve zaman içinde kütlesi eksilmeye başlar. Böylece bir canlının bünyesinde bulunan karbon-14 miktarı ölçülerek yaşının hesaplanabileceği düşünülür.

    Bitkiler, besin elde etmek için CO2 (karbondioksit), H2O (su) ve güneş ışığını kullanırlar. İşte bitkinin bünyesine aldığı bu karbondioksit moleküllerinin bir kısmı, radyoaktif karbon olan karbon-14'ten oluşmuş olan moleküllerdir. Bitki, bu radyoaktif maddeyi bünyesinde toplar ve beslenme zincirinin etkisiyle, bitkilerin havadan aldıkları radyoaktif karbon diğer canlılara da aktarılır.

    Karbon-14'ün yarılanma ömrü yaklaşık 5570 yıldır. Yani her 5570 yılda bir, ölmüş olan canlının bünyesindeki karbon-14 miktarı yarıya iner. Örneğin eğer canlının vücudunda 5570 sene önce 10 gram karbon-14 varsa, bu miktar bugün 5 grama inmiş olacaktır. Bu test, karbon-14'ün kısa bir yarılanma ömrünün olması sebebiyle, diğer radyometrik testler gibi, çok yaşlı olduğu düşünülen örneklerin yaşlarının belirlenmesinde kullanılmaz. Karbon-14 testinin, yaşı 10 bin ila 60 bin yıl olan örneklerin belirlenmesinde doğru sonuçlar verdiği kabul edilir.

    Karbon-14 testi günümüzde en fazla kullanılan tarihlendirme testleri arasındadır. Evrimciler, fosil kayıtlarını incelerken yaş tesbiti için bu metodu kullanırlar. Ne var ki, tıpkı diğer radyometrik testler gibi karbon-14 testinin de güvenilirliği hakkında ciddi kuşkular bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, tarihi belirlenecek olan örneğin dışarıyla gaz alışverişinde bulunma olasılığının yüksek olmasıdır. Bu gaz alışverişi, en çok karbonat veya bikarbonatlı sular aracılığıyla olur. Karbon-14 içeren bu çeşit doğal sular, eğer örnekle temas ederlerse, içlerindeki karbon-14 örneğe geçecektir. Bu durumda örneğin yaşı olduğundan daha genç çıkacaktır.

    Bunun tam tersi bir durum da meydana gelebilir. Belli şartlar altında, tarihlemesi yapılacak örneğin içerdiği karbon-14, karbonat ve bikarbonat şeklinde dış ortama verilebilir. Bu durumda ise örneğin yaşı olduğundan daha fazla çıkacaktır.

    Nitekim karbon-14 testinin pek güvenilir olmadığı birçok somut bulguyla anlaşılmış bulunmaktadır. Yaşları kesin olarak bilinen örnekler üzerinde yapılan karbon-14 testlerinin birçok kez hatalı sonuçlar verdikleri bilinmektedir. Örneğin, yeni ölmüş bir fok balığının derisi 1.300 yıl yaşında çıkmıştır.16Henüz canlı bir istiridyenin yaşı 2.300 yıl olarak görünmektedir. 17Bir geyik boynuzu aynı anda 5.340, 9.310 ve 10.320 yaşlarında çıkmaktadır.18
    Yine bir ağaç kabuğu hem 1.168 hem de 2.200 yıl yaşında görünmektedir.19500 yıldır içinde insanların yaşadığı Kuzey Irak'taki Jarmo Kenti, karbon-14 testi sonucu 6.000 yıl yaşında çıkmıştır. 20
    Tüm bu nedenlerle, karbon-14 testi de diğer radyometrik testler gibi güvenilir sayılamaz.


    16. W. Dort, Antarctic Journal of the US, 1971, s. 210.
    17. M. S. Kieth, G. M. Anderson, "Radiocarbon Dating: Fictitious Results with Mollusk Shells", Science, August 16, 1963, s. 634.
    18. G. W. Barendsen, E. S. Deevey, L. J. Gralenski, "Yale Natural Radiocarbon Measurements", Science, vol. 126, s. 911, örnek Y-159, Y-159-1 ve Y-159-2.
    19. H. R. Crane, "University of Michigan Radiocarbon Dates I", Science, vol. 124, s. 666, örnek M-19.
    20. Charles Reed, "Animal Domestication in the Prehistoric Near East", Science, vol. 130, s. 1630.


    Karbon Testi ile tespit edilen hiçbir şeyin doğruluğundan emin olunulamaz.
    quote:


    metodun temelinde yeryüzünde havada her yerde bulunan carbon un oranının hiç değişmediği saptaması vardır. buna göre bitki hayvan fosillerinde doğadan alınan carbon değeri yarılanma yılı-ömrü açısından incelenir ve bir sonuca varılır. ama mesela bir tutam otu yakar da bu inceleyen arkadaşlara verir isek ortaya o otların binlerce yıl önce yaşadığı gibi bir sonuç çıkabilir.

    aynı şekilde dünya üzerinde carbon oranı sabit olmaya da bilir. yüzyıllar boyu hiç değişmemiş denilemez ya da tahmin edilemez bir olgudur. en azından son 50 yıldır patlatılmış bomba ve barut değerleri bile bunu çok değiştirmiştir. denelemeler sırasında patlatılmış atom bombalarını saymadık bile daha.

    ne kadar geçerli olduğu kuşku götüren bir metottur diyecektim kısaca.
    irregular


    Umarım bazı çevreleri sinirlendirmem ama bilimsel konuşacaksak bunları da konuşalım derim.







  • Pek güvenilir sayılmaz ! Bir taşın her zaman yere düşeceğide pek güvenilir bir bilgi değil diyerek olayı renklendireyim. Misal uzay şartlarını canlandırdıkları test odaları. O zaman açıklıyorum. Yer çekimi denen kanun yalandır. İnanmayın !!!

    Aynı mantıkla şunu diyebiliriz.

    Nüfus cüzdanında babanın ismi ne yazıyor ?

    Dna testi yaptırdın mı ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Raskolnikov -- 10 Nisan 2010; 18:58:54 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Raskolnikov

    Pek güvenilir sayılmaz ! Bir taşın her zaman yere düşeceğide pek güvenilir bir bilgi değil diyerek olayı renklendireyim. Misal uzay şartlarını canlandırdıkları test odaları. O zaman açıklıyorum. Yer çekimi denen kanun yalandır. İnanmayın !!!

    Aynı mantıkla şunu diyebiliriz.

    Nüfus cüzdanında babanın ismi ne yazıyor ?

    Dna testi yaptırdın mı ?




    pek paralel olmamış gerçekten sıkıntılı bir ölçüm

    davetci.comdan alıntıladım

    * KARBON 14 METODU ve SORU İŞARETLERİ
    * Dr. Ö. Said Gönüllü

    Karbon 14 İkinci Dünya Savaşı’nı tâkip eden yıllarda (1949) Amerikalı kimyacı Willard Libby kendisine Nobel ödülü kazandıran bir buluş yaptı. Bu, tarih öncesi zamanla ilgili çalışmalarda dönüm noktası teşkil eden, fakat esas olarak Dünya’nın yaşı konusundaki bilgileri alt–üst eden bir gelişmeydi. Libby’nin keşfi, bugün “Karbon 14” (veya radyokarbon) tekniği olarak ünlenmiş olan, organik kalıntıların yaşını belirleme metoduydu. Arkeologlar 1950’lerde bu yeni metodu kullanarak ilk tarih öncesi yerleşimlere mutlak yaşlar verdiler. Rusya ve Afrika’daki Neolitik yerlerin yaşı 50 bin yıl civarında belirlenirken, Filistin’deki Eriha şehrinin 11 bin yıl önce kurulmuş ilk insan yerleşimi olduğu ortaya kondu. Hâlen arkeologlar, paleontologlar ve paleoantrepologlar 50 bin yıldan daha genç olan organik malzemelerin (kemik, diş, odun kömürü vs) yaşını belirlemek için karbon 14 tekniğine başvuruyorlar. Peki ama karbon 14 ile yapılan yaş tayinleri ne kadar güvenilirdir? Bu ve diğer yaş tayin metodları bize geçmişle ilgili ne ölçüde sıhhatli bilgi vermektedir?

    Karbon 14 metodu
    Prensip basittir. Uzaydan gelen kozmik tanecikler yukarı atmosferde bulunan karbondioksit (CO2) gazı moleküllerinden bazılarıyla karşılaşırlar ve bunlardaki yaygın, olağan ve kararlı (radyoaktif olmayan) karbon 12 atomlarını sürekli olarak bombardıman ederler. Karbon 12 atomu yapısına iki nötron alarak radyoaktif özellikteki karbon 14 hâline gelir. Bu sonuncusu hemen bozulmaya (desintegration) başlar ve belli bir süre sonra azot 14 gazına dönüşür. Bu arada karbon 14 ve karbon 12 önce CO2 yoluyla bitkiler (fotosentez), ardından da hayvanlar tarafından asimile edilir ve beslenme zincirine girer. Herhangi bir bitki veya hayvan için, karbon 14 atomunun dünya üstünde tabiî olarak bulunan yaygın ve olağan karbondan (karbon 12) farkı yoktur; canlı her iki atomu da sürekli olarak bünyesine alır ve bunların birbirlerine nisbeti bellidir. Bitki ve hayvan öldüğünde dışarıdan karbon alışı durur. O anda organizmada ölünceye kadar almış olduğu karbon 12 ve radyoaktif karbon 14 bulunmaktadır. Organizmadaki karbon 12 miktarı sabit kalırken, radyoaktif karbon 14 bozulmaya devam ettiğinden karbon 12’ye göre oranı azalır. Yaş tayini için alınan örnekteki karbon 14 miktarını belirlemek için, bir gram karbonda dakikadaki bozulma sayısını hesaplamak gerekir. Karbon 14’ün yarı ömrü 5.700 yıl olarak kabul edildiğinden (yani karbon 14 atomlarının yarısının bozulması için 5.700 yıl geçmesi gerektiğinden) analiz edilen organizmanın ölüm tarihi buradan bulunur. Radyokarbon nisbeten nâdir bulunur; bir bitki veya hayvanın yapısındaki toplam karbon miktarının sadece çok küçük bir kesri radyokarbondur. Yaş tayini için kullanışlı olan bu küçücük kesrin önemi Libby’nin iddiasına göre şuydu: radyokarbonun olağan karbona oranı dünyadaki bütün canlılar için daima aynıydı ve bu kolayca ölçülebilen birşeydi.

    Radyokarbon oluşur oluşmaz bozulmaya başlar. Atmosferde bir miktar radyokarbon oluştuğunda, bu miktarın yarısı 5.700 yıl kadar sonra bozulmuş olur (ve azot gazına dönüşür). Geri kalan miktarın yarısı da daha sonraki 5.700 yılda bozulur ve ölçülemeyecek kadar küçük bir kalıntı kalıncaya kadar bu böyle devam eder. Bir ağaç, ölümünden 5.700 yıl sonra, canlıyken bünyesinde bulunan radyokarbon / olağan karbon oranının sadece yarısını ihtiva eder. 11.400 yıl (veya iki yarı–ömür) sonra, tabiattaki oranın sadece dörtte birini içerir. Yaklaşık beş yarı–ömür, veya kabaca 30 bin yıl sonra ise, çok zor ölçülen bir kalıntı kalır, bu yüzden radyokarbon testi sadece 30 bin yıldan daha genç kalıntıların yaş tayininde sağlıklı şekilde kullanılabilir.

    Radyokarbon testi, bir zamanlar canlı olan varlıkların kalıntıları üstünde çalışır; meselâ binlerce yıl öncesine ait bir mezardaki kemikler veya ağaçtan yapılmış direkler gibi. Böyle organik bir maddenin yaşını tayin etmek için kalan radyokarbon miktarını saymak, buradan da canlının ne zaman radyokarbon almayı durdurduğu –yani ne zaman öldüğü– sonucunu çıkarmak gerekmektedir.

    Testin değeri, bir papirüs parçasının veya seyrek karşılaşılan bir kafatasının ne kadar zaman öncesine ait olduğunu öğrenmek gerektiğinde ortaya çıkmaktadır. Netice itibariyle bu teknik yeryüzünde radyokarbonun (karbon 14) yaygın, olağan ve kararlı karbona (karbon 12) oranını, ve daha da önemlisi bu oranın zaman içinde sabit kalıp kalmadığını doğrulukla bilmeye dayanmaktadır. Yani testin sağlıklı işlemesi için yeryüzündeki radyokarbon / olağan karbon oranı, teste konu olan varlık hem hayatta iken, hem de öldükten sonra aynı kalmış olmalıdır, ve metodun ilk geliştirildiği günden beri de aynı kabul edilmiştir (son gelişmeler ışığında böyle bir ön kabulün doğru olmadığı anlaşılmıştır). Arkeologlar mezarını buldukları bir insanının yaşını belirlemek istediklerinde, eğer bu insan hayattayken yeryüzünde daha fazla karbon 14 mevcut idiyse, kemiklerden elde edilen yaş hatalı olacak, o insan gerçek yaşından daha genç gözükecektir. Eğer yaşarken yeryüzünde daha az radyokarbon mevcut idiyse bu durumda daha yaşlı gözükecektir.

    Libby ve ekibi 1940’larda bu tekniği geliştirirken, Dünya’daki karbon 14 miktarının insanın yeryüzündeki varoluş zamanı boyunca değişmediğine inanıyorlardı; çünkü bu varoluş zamanı, Dünya’nın 4,6 milyar yıl olarak kabul edilen yaşı yanında çok küçük kalıyordu. Libby de radyokarbon oranını “denge değeri” ifadesiyle sabit kabul ediyordu.

    Dünya oluştuktan ve bir atmosfere sahip olduktan sonra, karbon 14’ün inşa edileceği 30 bin yıllık bir geçiş periyodu olacaktı. Bu periyodun sonunda, kozmik radyasyon etkisiyle meydana gelen karbon 14 miktarı sıfıra doğru bozulan karbon 14 miktarıyla dengelenecekti. Libby’nin terminolojisiyle, 30 bin yıl sonunda yeryüzündeki radyokarbon rezervuarı sabit duruma ulaşmış olacaktı.

    Problemler başlıyor
    Üniformitaryen jeolojiye (jeolojik zamanlar boyunca tabiattaki şartların değişmediğini kabul eden görüşe) göre, Dünya, rezervuarın dolması için gereken 30 bin yıldan binlerce defa daha yaşlı olduğundan, radyokarbon miktarı milyarlarca yıl önce dengeyi yakalamış ve insanın yaratıldığı günden bugüne kadar da bu sabit değeri korumuş olmalıdır. Teorinin bu kısmını test etmek için Libby, radyokarbonun hem oluşma hem de bozulma oranlarıyla ilgili ölçümler yaptı ve önemli bir çelişki belirledi. Buna göre, radyokarbon atmosferde bozulup ortadan kalkma hızına göre % 25 daha hızlı oluşuyordu. Libby, bu sonucu deney hatası olarak kabul etti.

    Libby’nin deneyleri 1960’larda, daha gelişmiş tekniklerle çalışan kimyacılar tarafından da tekrarlandı. Sözkonusu radyasyon miktarı çok küçük olduğundan (saniyede birkaç atomun bozulması) ve sonuçları bozabilecek diğer bütün radyasyon kaynaklarını seçip elemek gerektiğinden, deneyler çok hassas ölçümleri gerektiriyordu. Yeni deneyler, Libby’nin tesbit ettiği çelişkinin sadece deney hatası olmadığını gösterdi; bu mevcuttu. Büyük hatalara rağmen, bugünkü tabiî oluşum oranının tabiî bozulma oranını % 25 kadar aştığını gösteren güçlü belirtiler olduğu, karbon 14’ün oluşma ve bozulmasındaki dengenin korunmadığı belirlendi.

    Bunu, Southern California Üniversitesi’nden Hans Suess; Journal of Geophysical Research’de ve V.R. Switzer Science’da yazarak diğer bazı araştırmacılarla birlikte teyid ettiler. Verileri gözden geçiren Utah Üniversitesi’nden metalürji profesörü Melvin Cook, karbon 14’ün bugünkü oluşum oranının bir dakikada bir gramda 18,4 atom, bozulma oranının ise bir dakikada bir gramda 13,3 atom olduğu sonucuna ulaştı; yani aynı zaman aralığında oluşma oranı bozulmadan % 38 kadar fazlaydı. Bu keşif Cook tarafından şu şekilde izah edildi: “Bu sonucun iki anlamı olabilir: ya, karbon 14’le ilgili olarak atmosfer şu veya bu sebepten dolayı geçici bir inşa aşamasındadır... veya radyokarbon yaş tayin metodunun temel kabullerinden herhangi birinde bir yanlışlık vardır.”

    Cook, radyokarbon oluşması ve bozulmasıyla ilgili eldeki en son rakamları aldı ve buradan sıfır radyokarbona ulaşacak şekilde geriye doğru hesaplamalar yaptı. Aslında bunu yaparken, radyokarbon tekniğini kullanarak Dünya atmosferinin yaşını hesaplamaya çalışıyordu. Sonuçta, Dünya atmosferinin yaşı 10.000 yıl civarında çıktı. Üniformitaryen jeoloji ve Darwinci teori diyetiyle beslenip yetiştirilmiş birisi için, veya standard bir jeoloji ders kitabını açan lise veya üniversite öğrencisi için, hayatın Dünya üzerinde 10.000 yıl gibi kısa bir geçmişi olabileceği fikri, kaçınılmaz olarak mantıksız gözükür. Acaba radyokarbon metodu yaşı bilinen nesneler için test edilip doğruluğu tamamen gösterildi mi? Acaba bu teknik, mükemmel sonuçlarla arkeolojide geniş bir kabul gördü mü? Acaba kullanılan metodda yıllar önce herhangi bir kusur bulunmuş muydu?

    Radyokarbon metodu, yaşını bağımsız olarak, meselâ arkeolojik kaynaklardan bildiğimiz nesneler üzerinde denenmişti ve etkileyici erken başarılar elde etmişti. Test edilen ilk eşyalardan biri, Mısır’da bir firavun mezarından çıkarılmış olan ve bağımsız olarak 3.750 yıl öncesine ait olduğu bilinen ağaç bir kayıktı. Radyokarbon denemesi 3.441 ile 3.801 yıl arasında bir tarih verdi; bu sadece 51 yıl gibi bir hata demekti. Fakat bu umut verici başlangıçtan hemen sonra, metod için zorluklar başladı ve sonraki denemeler anormal yaşlar verdi.

    Anormal yaşlarla ilgili son örneklerden birisi şuydu: 1991’de Güney Afrika’da açık arazide bulunan kaya resimleri Oxford Üniversitesi tarafından analiz edilmiş ve yaklaşık 1.200 yıl yaşlı olduğu hesaplanmıştı. Bu önemliydi, çünkü bunlar bölgede bulunan ilk açık arazi resimleriydi. Fakat, bu konuda çıkan haberler Capetown’da oturan bir bayanın, Joan Ahrens’in dikkatini çekti. Ahrens resimleri tanıdı; bunlar kendisinin resim dersinde yaptığı ve daha sonra bahçesinden çalınan resimlerdi. Bu gibi olayların anlamı şuydu ki, yanlışlıklar, yaş tayin tekniklerini bazı dış metodlarla kontrol etme şansına sahip olduğumuz böyle seyrek durumlarda ortaya çıkarılabilirdi sadece. Böyle dışarıdan araştırma imkânları mevcut değilse, karbon tekniğinin verdiği hükmü kabul etmek zorunda kalıyorduk.

    Bu anormal keşiflerle ortaya çıkan durum Introduction to Prehistoric Archaeology adlı eserde şöyle özetleniyor: “Yıllardan beri, muhtemel hataların...nisbeten küçük etkileri olabileceği düşünüldü, fakat radyokarbon yaşlarıyla ilgili yakın zamanda yapılan araştırmalar, karbon 14’ün atmosferdeki tabiî konsantrasyonunun hesaplanan yaşları belli dönemlerde önemli ölçüde etkileyecek kadar değişmiş olduğunu gösteriyor. Değişim miktarı teorik olarak tahmin edilemediğinden, karbon 14 ile gerçek takvim arasında korelasyon yapabilecek mutlak kesinlikte paralel bir yaş tayin metodu bulmak artık zorunlu olmuştur.”

    Ağaçların büyüme halkaları
    Radyokarbon yaş tayinini teyid etmek için başvurulan paralel tayin metodu, California ve Nevada dağlarının yüksek kesimlerinde yetişen ve Yeryüzü’ndeki en yaşlı canlı varlık olan ilginç bir ağaç, bristlecone çamı üzerinde test edilmiştir.

    Bristlecone çamı, Arizona Üniversitesi’nden Charles Ferguson tarafından dendrokronoloji (ağaç halkalarıyla yaş tayini) bilimini geliştirmek için kullanılmıştır. Bu yararlı bir ağaçtır, çünkü çok uzun yaşamaktadır ve halkalarındaki ardışıklıkların geçmişteki belli yılları temsil ettiği söylenmektedir. Bu durum, genç bir ağacı daha yaşlı ağaçlarla (ölmüş ağaçlar da dahil) mukayese etme imkânı vermekte ve sonuçta ağaç halkası kronolojisi giderek daha geri tarihlere çekilmektedir. Alınan ağaç örneklerindeki belli diziler incelenerek yapılan yaş tayinleri Ferguson’a günümüzden 8.200 yıl öncesine uzanan bir ana kronoloji inşa etme imkânı vermiş ve bu da radyokarbon yaşlarındaki değişimlerin doğruluğunu test etmekte kullanılmıştır. Hans Suess, üzerine ana kronolojinin bina edildiği bristlecone çam örneklerinin yaşını bir de radyokarbon yöntemiyle tayin ederek bir sapma cetveli hazırlamıştır. Bu cetvel teoride radyokarbon metodunun yanlışlıklarını 10.000 yıl öncesine kadar düzeltme imkânı vermektedir. Fakat cetveller için bir kalibrasyon metodu henüz geliştirilmiş değildir. Yani geçmişten bugüne çok iyi bildiğimiz sabit bir kriter bulunmamaktadır.

    Radyokarbon tekniğinin mucidi Libby, önemli sapmaların olabileceğini başlangıçta düşünmemişti. “Bu tekniği geliştirdiğimizde” diyordu Libby, “elimizde en küçük bir delil olmamasına rağmen, kozmik ışınların sabit kaldığını varsaydık. Fakat şimdi değişim olduğunu biliyoruz.”

    Yakın zamanda tartışmaya yeni bir zorluk daha girmiş bulunuyor. Dendrokronolojinin dayandığı temel prensip –her yıl bir ağaç halkası oluşur– sorgulanıyor. Encyclopaedia Britannica’da Holosen dönemiyle ilgili olarak dendrokronoloji çalışmalarını yazan R. W. Fairbridge şunları söylüyor: “Ağaç–halkası analizlerinde bazı tuzaklar keşfedildi. Zaman zaman, çok şiddetli geçen bir mevsimde, büyüme halkası oluşmayabilir. Bazı enlemlerde, ağaç halkasının büyümesi nem ile, bazılarında sıcaklıkla doğru orantı göstermektedir. İklim açısından bu iki faktör farklı bölgelerde genellikle ters orantılı bir ilişki içindedir.” Aynı şekilde, eğer büyüme baharda başlar, sonra vakitsiz soğuklardan dolayı durur ve tekrar başlarsa, bir yıl içinde iki halka da gelişebilir ve bu yanıltıcı olur. Sonuçta, iklim değişiklikleri, düzeltme cetvellerinde bristlecone çam yaşlarıyla ilgili değişiklik yapmayı gerektirmektedir. Burada anahtar soru, karbon 14’ün oluşma ve bozulma oranı arasındaki uyuşmazlığın nasıl açıklanacağıdır.

    2001 yılında Bahama adalarındaki bir mağarada 45 bin yıl önce oluşmaya başlamış bir dikit üzerinde analiz yapan Arizona Üniversitesi’nden Warren Beck ve arkadaşları, karbon 14’ün atmosferik konsantrasyonunda 45 bin ile 33 bin yıl öncesi arasında çok büyük değişimler belirlediler ve bunun sebebinin, yeryüzünü anormal derecede yüksek kozmik ışın akılarıyla radyasyona mâruz bırakmış bir süpernova patlaması olabileceğini ileri sürdüler.

    Problem şuydu: eğer karbon 14 konsantrasyonu önemli ölçüde değiştiyse, bu dönemin fosillerinin yaşlarını tayin etmek imkânsız hâle gelmektedir. Lyon Radyokarbon Yaş Tayin Merkezi müdürü Jacques Evin, “atmosferdeki karbon 14 oranının zaman içinde sabit kalmadığı uzun zamandan beri biliniyor. Dolayısıyla ölçüm yaşları sıklıkla değişiyor” diyor. Üçbin yıl önce gözlenen en büyük karbon 14 değişimi bu metodun ve dolayısıyla ağaç halkaları, mercanların büyüme çizgileri ve göl tortullarının çökelme sınırları gibi kalibrasyon yöntemlerinin kullanılmasını imkânsız hâle getiriyor.

    Sonuçta, bilimde bugün “doğru” olarak bilinen bir bilginin yarın daha sağlıklı ve soğukkanlı değerlendirmelerle çürütülebileceği gerçeğini bir defa daha görmüş bulunuyoruz. Buna, jeolojik geçmişte meydana gelmiş ve bir daha tekrar edilmesi mümkün olmayan hâdiseleri çözmeye çalışırken bilhassa dikkat etmeliyiz. Bilimin sınırları var, fakat bilimle iştigal edenlerin bunu anlaması da en az onun kadar önemli. Evrim teorisi ise, Uranyum–Kurşun yaş tayininde olduğu gibi Karbon 14 metodundaki problemlerden dolayı da, dayanmaya çalıştığı destekleri bir bir kaybediyor. Böylece, bir teori olmak için gereken şartları sağlamaması bir yana, sadece ideolojik bir dayatma hüviyeti taşıdığı da giderek daha açık gözüküyor.

    Kaynaklar -
    -Milton, R. 1997 – Shattering the Mythes of Darwinism. Park Street Press, Vermont.
    - Bourdial, I. 2001 – Une faille dans le carbone 14. Science & Vie. No: 1007, Août, Paris.
    mico_minik_by.gif (906 bytes)




  • quote:

    Evrim teorisi ise, Uranyum–Kurşun yaş tayininde olduğu gibi Karbon 14 metodundaki problemlerden dolayı da, dayanmaya çalıştığı destekleri bir bir kaybediyor. Böylece, bir teori olmak için gereken şartları sağlamaması bir yana, sadece ideolojik bir dayatma hüviyeti taşıdığı da giderek daha açık gözüküyor.


    Bütün yazıların amacı şu cümleye ulaşmak. Sonra da bilimsellikten dem vuruyorlar.

    Ben yazdım işte herkesin babasının ismi yazılıyor nüfus cüzdanına değil mi ? Dna testi ile 3-5 kişi belirleyeyim onlarda bunun yanlış olduğunu ispat edip herkesi .iç statüsüne koyayım.

    Yok birde bilimsel bir şeymiş koyuyorsunuz, tek bir amacı var bu yazılanların.
  • Ben sizlere bir çok kez söylemlerde bulundum.

    Bilim kesinliği göstermez, her zaman yenilenen ve değişime uğrayan bir yapıdır dedim.Her değişen yapıyı o dönem salt doğru olarak benimseyen fakat sonradan edinilen yeni bilgileri kendi bünyesine katan ve eskileri de yok eden bir olgudur dedim.

    Hala tartışıyorsunuz.Gerçekten ilginç.Bırakınız daha iyi bir method bulunduğunda zaten çökecektir, çökmesi istenecektir.Her zaman reel doğruya ulaşmaya çalışan bizlerden başkası değil nitekim.Bulsunlar yeni bir yöntem, eskisi de tarihin tozlu raflarına girsin.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Raskolnikov

    quote:

    Evrim teorisi ise, Uranyum–Kurşun yaş tayininde olduğu gibi Karbon 14 metodundaki problemlerden dolayı da, dayanmaya çalıştığı destekleri bir bir kaybediyor. Böylece, bir teori olmak için gereken şartları sağlamaması bir yana, sadece ideolojik bir dayatma hüviyeti taşıdığı da giderek daha açık gözüküyor.


    Bütün yazıların amacı şu cümleye ulaşmak. Sonra da bilimsellikten dem vuruyorlar.

    Ben yazdım işte herkesin babasının ismi yazılıyor nüfus cüzdanına değil mi ? Dna testi ile 3-5 kişi belirleyeyim onlarda bunun yanlış olduğunu ispat edip herkesi .iç statüsüne koyayım.

    Yok birde bilimsel bir şeymiş koyuyorsunuz, tek bir amacı var bu yazılanların.

    amacına göre bir sonuça ulaşmamış deneysel olarak o sonuca ulaşmış sonuçta bilimsel olarak yanlış çıkmış ne yapalım yani görmezdenmi gelelim sonuç düşündüğünüzün tersi çıkınca bilimsel değil düşündüğünüz çıkıncamı bilimsel oluyor




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaea

    Ben sizlere bir çok kez söylemlerde bulundum.

    Bilim kesinliği göstermez, her zaman yenilenen ve değişime uğrayan bir yapıdır dedim.Her değişen yapıyı o dönem salt doğru olarak benimseyen fakat sonradan edinilen yeni bilgileri kendi bünyesine katan ve eskileri de yok eden bir olgudur dedim.

    Hala tartışıyorsunuz.Gerçekten ilginç.Bırakınız daha iyi bir method bulunduğunda zaten çökecektir, çökmesi istenecektir.Her zaman reel doğruya ulaşmaya çalışan bizlerden başkası değil nitekim.Bulsunlar yeni bir yöntem, eskisi de tarihin tozlu raflarına girsin.


    Çok güzel yazmışsın. Eğer bilimsel paradigma içinde bir eleştiri olsa bende senin gibi düşünürdüm. Hatta bir şey yazmaya bile gerek duymazdım. Zaten bilinen aşikar şeyler yazdıkların. Amma amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Karbon 14 gider daha iyisi gelir yoksa din değil ki bu dört elle sarılalım.

    @ alikuscu sanada cevap yazdıklarım bir nevi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Raskolnikov -- 10 Nisan 2010; 20:38:31 >




  • Arkadaşlar şimdi konu karbon-14 testi değil mi?
    Bunun yanlışlığı yada doğrulu üzerine konuşmak gerekmez mi?
    Bilimsel olarak bu yukarda yazılan yazı yanlıştır diye kaynak göstermediğiniz sürece, inançları adına hareket eden insanlardan pek farkınız kalmaz ki.

    bunun dışında yazılacak olan her türlü olumsuz ifade, kendi düşüncelerinize sadece inandığınız için şartlı refleks göstermiş olursunuz.
  • Benim anlamadığım bir nokta var. Karbon - 14 konusunu araştırmadım henüz. ama karbon 14 ün değişkenliği neden evrim için bir sorun oluştursun ki?

    50 bin yıldan geriye gitmeyen bir test. Evrimde 50 bin yılın ne önemi var? Yani tamam belki çok yakın tarihte yaşamış canlıları incelerken kullanılabilir. Ama genel olarak evrim, milyon yıllarla anlatılan bir kavram.

    İnsan evrimi mesela, 7 milyon yıl geriye gidiyor.

    Şimdi en basitinden 1 milyon yılın kaçta kaçını karbon 14 ün ölçebileceğine bakalım:

    1 000 000 / 50 000= 100/5 = 20


    Yani , karbon testi 1 milyon yıl gibi küçük bir zaman diliminin dahi yirmide birini, yada baka bir ifadeyle % 5 ini anca ölçüyor.

    İçiniz rahat olsun, evrimcilerin iftira ve atmasyonları moduna girmeye gerek yok

    İlaveten, bu karbon 14 ünde, düzeltmesi vs si var. Elbette bilim insanları bu testlerin ne derece güvenilir olduğunu biliyordur.

    Karbon 14 testi ile evrime karşı çıkılacak bir argüman, sadece 50 bin yıl öncesine kadar gider. Onda da ilk tarım mısırda mı başladı, bereketli hilalde mi başladı, yoksa çinde mi başladı tartışması yaparsınız anca




  • ilginç olan şu, şimdi bu karbon-14 testinin doğruluğunu yada yanlışlığını tartışamız gerekirken, acaba bu evrim teorisini baltalar mı diye düşünerek hareket edilmesidir. buna çarpıtma dersem, çok kabalaşmamış olurum umarım.

    şunuda sorgulamamız gerekir, evrim teorisini sekteye uğratacak bilimsel bir gerçekten neden rahatsız olunur?
    acaba evrim teorisi bir inanç meselesi haline mi geldi? inanç olarak düşünülmemiş olsaydı, bu karbon-14 testi kendi içinde tartışılırdı ve bilimsel sorgulayıcı arkadaşlar gerekli kaynakların bilimsel ağırlığı ile konuya yön verirlerdi.

    şimdi geldiğimiz nokta, bu evrim teorisini sarsmaya yönelikse, o zaman sorgusuz-sualsiz doğru değildir.
    ben inancımı bir kenara bıraktım ve bilimsel bir çıkış noktası arıyorum, bence sizlerde inancınızı bir kenara bırakıp gerçekleri aramaya çalışmalısınız.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: gadgamet

    ilginç olan şu, şimdi bu karbon-14 testinin doğruluğunu yada yanlışlığını tartışamız gerekirken, acaba bu evrim teorisini baltalar mı diye düşünerek hareket edilmesidir. buna çarpıtma dersem, çok kabalaşmamış olurum umarım.

    şunuda sorgulamamız gerekir, evrim teorisini sekteye uğratacak bilimsel bir gerçekten neden rahatsız olunur?
    acaba evrim teorisi bir inanç meselesi haline mi geldi? inanç olarak düşünülmemiş olsaydı, bu karbon-14 testi kendi içinde tartışılırdı ve bilimsel sorgulayıcı arkadaşlar gerekli kaynakların bilimsel ağırlığı ile konuya yön verirlerdi.

    şimdi geldiğimiz nokta, bu evrim teorisini sarsmaya yönelikse, o zaman sorgusuz-sualsiz doğru değildir.
    ben inancımı bir kenara bıraktım ve bilimsel bir çıkış noktası arıyorum, bence sizlerde inancınızı bir kenara bırakıp gerçekleri aramaya çalışmalısınız.



    Arkadaşım iki yazının da yazılma amacı belli. Zaten belli olduğu için de sen böyle bir ekleme yapmışsın:

    quote:

    Umarım bazı çevreleri sinirlendirmem ama bilimsel konuşacaksak bunları da konuşalım derim.




    Yazının yazılma amacı Karbon 14 hakkında bilgilenmek olsaydı, önce Atom numarası 12 olan Karbonun testinin adının neden 14 olduğundan falan bahsedilirdi herhalde.


    Birde yazıyı okurken bunu gözden kaçırmak mümkün değil.

    quote:

    Karbon-14 testi günümüzde en fazla kullanılan tarihlendirme testleri arasındadır. Evrimciler, fosil kayıtlarını incelerken yaş tesbiti için bu metodu kullanırlar. Ne var ki, tıpkı diğer radyometrik testler gibi karbon-14 testinin de güvenilirliği hakkında ciddi kuşkular bulunmaktadır


    Kaldı ki KB nin genel özelliğidir, devamlı Evrim ' e karşıt argümanlar sıralanır, konular açılır vs.

    Yazına alıntıladğım mesajna gelirsek, şimdi ben burda karbon 14 hakkında bir yorum yapmadım çünkü çok bilgim yok. Ama araştıracağımı söyledim daha ne istiyorsun?

    Burada tek yazdığım, Karbon 14 gibi, yakın tarihleme testlerinin, yazıda belirtildiği gibi evrim ile alakasını ortaya koymak oldu.

    Sen zaten burda Karbon 14 hakkında bilgilendirmek için bir konu açsaydın, içinden evrim kısmını silebilirdin.

    Şimdi geldiğimiz nokta diye başlayan paragrafta da çıkarımını dolayısıyla yanlış bulmuşsun.



    Dip not: Ben çoktan inancımı bir kenara koyup gerçekleri aramaya başladım. Sana da tavsiye ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yeni Türkü -- 11 Nisan 2010; 1:46:45 >




  • Konunun adı bile Bilimsel Atmasyon

    Provakatiflik paçalardan akarken, kimse provoke olmadan fikrini söyleyince

    "arkadaşlar bence çok ideolojiksiniz, mantıklı düşünemiyorsunuz" ayaklarına yatmak komik duruyor.
  • Yeni bilinen bir şey değil. Tarafsız pek çok yerde var bunlar.
    http://www.genbilim.com/content/view/260/75/

    Bir milyon veya iki milyon yaşındaki iskeletlerin yaşı değişebilir mi şimdi. Yani bir milyon yaşı olan gerçekte 2 milyon, iki milyon yaşında olan bşir milyon yaşınd olabilir mi? Böyle bir ihtimal var mı?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    Yeni bilinen bir şey değil. Tarafsız pek çok yerde var bunlar.
    http://www.genbilim.com/content/view/260/75/

    Bir milyon veya iki milyon yaşındaki iskeletlerin yaşı değişebilir mi şimdi. Yani bir milyon yaşı olan gerçekte 2 milyon, iki milyon yaşında olan bşir milyon yaşınd olabilir mi? Böyle bir ihtimal var mı?





    Onu diyorum işte, karbon 14 ün bunlarla alakası yok. İlk tarım 9 bin yıl önce mi başladı yoksa 11 bin mi o tartışılır önce. 50 bin yıllık kapsama alanı var, ne 1-2 milyon yılı.

    Kaldı ki tamamen geçersiz bir tarihleme sistemi olsa, zaten kullanılmaz.




  • Bana yazacak bir şey bırakmamışsın. 2 dakika 101 oynayamayacak mıyım ben

    Bu saf ayakları varya birde beni öldürecek bunlar. Adam gelir bilimsellik dersi verir onu sorar bunu kurcalar. Sonunda biz gökten zembille indik işte diye ağlamaya başlar. Yav arkadaş gökten zembille indik diyen adamla bilimsel tartışmaya neden gireyim. Kafadan zıt gidecen bunlara gel kardeşim senle evrimsel sorunları tartışalım demenin bunlara faydası yok. Akla bakarmısın evrimde açık bulurlarsa buradan yaratılışı ispat etmiş olacaklar.

    Eşitlik eşitler arasındadır sende bilimsel argümanlara benim kadar bağlıysan gel oturalım sorunlarımızı konuşalım. F.G gibi ''dini içindeki eleştiremez küfre girer, dışarıdaki zaten eleştiremez'' mi diyelim. Hangi bilim adamı kendi tezini çürüten birine dinsiz, imansız, zındık demiş. Adamlar üstüne birde Nobel veriyor.

    Yok benim anlamadığım radyoaktif izotoplar kullanıyorlar genelde evirmde. Onların ne günahı varmış da genellemeye gidilmiş.

    quote:

    Karbon-14 testi günümüzde en fazla kullanılan tarihlendirme testleri arasındadır. Evrimciler, fosil kayıtlarını incelerken yaş tesbiti için bu metodu kullanırlar. Ne var ki, tıpkı diğer radyometrik testler gibi karbon-14 testinin de güvenilirliği hakkında ciddi kuşkular bulunmaktadır.




  • İki milyon yaşındaki fosilin yaşını hesap ederken Karbon 14 yerine neye göre hesap yapıldı acaba?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    İki milyon yaşındaki fosilin yaşını hesap ederken Karbon 14 yerine neye göre hesap yapıldı acaba?


    Yarılanma ömrü karbona göre çooook daha uzun olan elementler kullanıyorlar. Tabi bunun sınırlılıkları var. Karbon canlıda zaten mevcut ama uzun yarılanma ömrü olan maddeler doğada bulunuyor. Fosilin bu maddelere maruz kalması gerekiyor bir şekilde. Yani fosil araştırmasında bir engel aynı zamanda bu ( diye hatırlıyorum )
  • Birde fosilin içine gömülü olduğu kayanın yaşına bakılıyor, eğer fosilden geriye sadece kaya üstünde iz kalmışsa.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Yeni Türkü

    Birde fosilin içine gömülü olduğu kayanın yaşına bakılıyor, eğer fosilden geriye sadece kaya üstünde iz kalmışsa.


    Tam olarak bu işte
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    İki milyon yaşındaki fosilin yaşını hesap ederken Karbon 14 yerine neye göre hesap yapıldı acaba?


    Yarılanma ömrü karbona göre çooook daha uzun olan elementler kullanıyorlar. Tabi bunun sınırlılıkları var. Karbon canlıda zaten mevcut ama uzun yarılanma ömrü olan maddeler doğada bulunuyor. Fosilin bu maddelere maruz kalması gerekiyor bir şekilde. Yani fosil araştırmasında bir engel aynı zamanda bu ( diye hatırlıyorum )



    Evrim teorisi ise, Uranyum–Kurşun yaş tayininde olduğu gibi Karbon 14 metodundaki problemlerden dolayı da, dayanmaya çalıştığı destekleri bir bir kaybediyor.

    Yazıyor yukarda. İnsan vucudunda sadece karbon var ölçülebilecek benim bildiğim. Diğerleri cansızlar için. Mağaradaki fosilin yanındaki kaya pek oturaklı gelmedi bana. Kaya eski olur fosil genç. Anladığım eski sistemler çökmüş.Yeni bir sistem çıkmış. İnceleyeceğim.




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.