Şimdi Ara

'Enel Hakk' Öğretisinin felsefesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
97
Cevap
5
Favori
2.980
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hallac-ı Mansur'un "Enel Hakk"ı nedir?

    Hallacı Mansur’un da zikrettiği "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir? İnsanlar delirdiklerinde ya da ego patlaması yaşadıklarında mı söylerler bu sözü? İşte bu felsefenin/öğretinin herkese verilmemesinin nedeni de bunun gibi yanlış anlamalardır. Tasavvufta da Hint`te de bu hakikat felsefesi, sadece son kapıya ulaşmışlara verilir. Bu nedenle örneğin, Hint`te "gizli bilgiler" denir bunlara. Felsefi olarak henüz hazır olmayanlar, bunu büyük ihtimalle yanlış anlarlar.

    "Ben Tanrı`yım" “Ben Hakk ım” demenin böbürlenme ile, kendini büyük görmeyle egoyla uzaktan yakından ilgisi yok felsefi olarak. "Ben Tanrı`yım" demek, herkesin sonsuz potansiyelin bir parçası olduğunun bilincine varmaktır. Daha doğru bir deyişle, parçadan ziyade, hepimiz sonsuz potansiyelin (ki buna Tanrı da diyebiliriz) içinde ortaya çıkan görüntüler gibiyiz. Ya da hepimiz, okyanusun üzerinde oluşan dalgalarız. Kimimiz büyük kimimiz küçük ama hepimiz de aynı suyuz, okyanustan farklı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, yukarlarda oturan bir kral gibi değildir. Aslında biz, Carl Sagan’ın da dediği gibi kendi içine bakan evreniz. Tanrı’nın potansiyel sonsuz bilincinin olura dönüşmesi haliyiz. (Bunu sadece bizle sınırlamamak gerekir. Evrende bizden başka zeki yaşam formu varsa ve bilinç açısından bizden daha ileriyseler o halde şimdiye kadar ulaşılan en son nokta onlar olur) Bundan dolayı Ibn Arabi, “insanoğlu Tanrı’nın en mükemmel aynasıdır” demiş. Bu nedenle örneğin Ömer Hayyam, "Tanrı mineralde uyudu, bitkide düş gördü, hayvanda uyandı insanda kendini buldu" der. Bizler, Tanrı denilen sonsuz potansiyelin kendi içine bakmakta kullandığı enstrümanlarız. Dolayısıyla O`ndan ayrı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, aracılığımızla kendi kendini gerçekleştirmektedir. Diyebiliriz ki Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi, sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu…

    Bu konuda "hamur" örneğini de verebiliriz... Tanrı denilen sonsuz potansiyeli sonsuz bir hamura benzetirsek biz, bu hamurun üzerinde oluşan farklı farklı şekilleriz. Şekil olarak yüzeysel bakıldığında farklıyız ve gerçeğiz ancak nihai gerçeklik boyutundan bakınca hepimiz de biriz çünkü aynı hamuruz, oluşan şekiller de tekrar hamurun kendisi olmakta... Yani nihai gerçekte biz yokuz olan sadece hamur (Sonsuz potansiyel olan Tanrı). Biz bu hamurun (Tanrı`nın) kendisini şekillerle ifade etmesiyiz. Dolayısıyla ortada sonsuz potansiyelden (Tanrı`dan) başka bir şey yoktur ve bu anlamda bireysel "biz" denilen sey iluzyondan ibarettir. Bizler, ad ve biçimini kaybederek sonsuzluk okyanusuna karışacak olan küçük dereleriz!

    Ozan Firat Baran



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi firatb84 -- 7 Aralık 2014; 15:53:38 >







  • (Bunu sadece bizle sınırlamamak gerekir. Evrende bizden başka zeki yaşam formu varsa ve bilinç açısından bizden daha ileriyseler o halde şimdiye kadar ulaşılan en son nokta onlar olur)
    sonrasını okumadım...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir?

    Allah inancı olan için bu söz küfürdür

    yansıması gibi sözlerle yukarıdaki gerçek örtülemez ,ayrıca ya varsa gibi sözler havada kalan sözlerdir ve bir başkası çıkıp ya yoksa diyebilir

    sonra bu işte ,sağ elin ile sol kulağını kaşıma gibi bir durum var
  • quote:

    Orijinalden alıntı: firatb84

    Hallac-ı Mansur'un "Enel Hakk"ı nedir?

    Hallacı Mansur’un da zikrettiği "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir? İnsanlar delirdiklerinde ya da ego patlaması yaşadıklarında mı söylerler bu sözü? İşte bu felsefenin/öğretinin herkese verilmemesinin nedeni de bunun gibi yanlış anlamalardır. Tasavvufta da Hint`te de bu hakikat felsefesi, sadece son kapıya ulaşmışlara verilir. Bu nedenle örneğin, Hint`te "gizli bilgiler" denir bunlara. Felsefi olarak henüz hazır olmayanlar, bunu büyük ihtimalle yanlış anlarlar.

    "Ben Tanrı`yım" “Ben Hakk ım” demenin böbürlenme ile, kendini büyük görmeyle egoyla uzaktan yakından ilgisi yok felsefi olarak. "Ben Tanrı`yım" demek, herkesin sonsuz potansiyelin bir parçası olduğunun bilincine varmaktır. Daha doğru bir deyişle, parçadan ziyade, hepimiz sonsuz potansiyelin (ki buna Tanrı da diyebiliriz) içinde ortaya çıkan görüntüler gibiyiz. Ya da hepimiz, okyanusun üzerinde oluşan dalgalarız. Kimimiz büyük kimimiz küçük ama hepimiz de aynı suyuz, okyanustan farklı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, yukarlarda oturan bir kral gibi değildir. Aslında biz, Carl Sagan’ın da dediği gibi kendi içine bakan evreniz. Tanrı’nın potansiyel sonsuz bilincinin olura dönüşmesi haliyiz. (Bunu sadece bizle sınırlamamak gerekir. Evrende bizden başka zeki yaşam formu varsa ve bilinç açısından bizden daha ileriyseler o halde şimdiye kadar ulaşılan en son nokta onlar olur) Bundan dolayı Ibn Arabi, “insanoğlu Tanrı’nın en mükemmel aynasıdır” demiş. Bu nedenle örneğin Ömer Hayyam, "Tanrı mineralde uyudu, bitkide düş gördü, hayvanda uyandı insanda kendini buldu" der. Bizler, Tanrı denilen sonsuz potansiyelin kendi içine bakmakta kullandığı enstrümanlarız. Dolayısıyla O`ndan ayrı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, aracılığımızla kendi kendini gerçekleştirmektedir. Diyebiliriz ki Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi, sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu…

    Bu konuda "hamur" örneğini de verebiliriz... Tanrı denilen sonsuz potansiyeli sonsuz bir hamura benzetirsek biz, bu hamurun üzerinde oluşan farklı farklı şekilleriz. Şekil olarak yüzeysel bakıldığında farklıyız ve gerçeğiz ancak nihai gerçeklik boyutundan bakınca hepimiz de biriz çünkü aynı hamuruz, oluşan şekiller de tekrar hamurun kendisi olmakta... Yani nihai gerçekte biz yokuz olan sadece hamur (Sonsuz potansiyel olan Tanrı). Biz bu hamurun (Tanrı`nın) kendisini şekillerle ifade etmesiyiz. Dolayısıyla ortada sonsuz potansiyelden (Tanrı`dan) başka bir şey yoktur ve bu anlamda bireysel "biz" denilen sey iluzyondan ibarettir. Bizler, ad ve biçimini kaybederek sonsuzluk okyanusuna karışacak olan küçük dereleriz!

    Ozan Firat Baran


    O zamanlar bu çok kötü bir söz olarak düşünüldü. Ama Hz. İsa Hristiyanlığı kurduğunda insanın içinde olan ruhtan bahsetmiş.
    İslamda ondan sonra geldi. Anlatması zor. Allah mutasavvufları saptırmasın. Fakat bu konu çok önemlidir, aynı zamanda fazla kurcalanmaması gerekir kanımca..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: firatb84

    Hallac-ı Mansur'un "Enel Hakk"ı nedir?

    Hallacı Mansur’un da zikrettiği "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir? İnsanlar delirdiklerinde ya da ego patlaması yaşadıklarında mı söylerler bu sözü? İşte bu felsefenin/öğretinin herkese verilmemesinin nedeni de bunun gibi yanlış anlamalardır. Tasavvufta da Hint`te de bu hakikat felsefesi, sadece son kapıya ulaşmışlara verilir. Bu nedenle örneğin, Hint`te "gizli bilgiler" denir bunlara. Felsefi olarak henüz hazır olmayanlar, bunu büyük ihtimalle yanlış anlarlar.

    "Ben Tanrı`yım" “Ben Hakk ım” demenin böbürlenme ile, kendini büyük görmeyle egoyla uzaktan yakından ilgisi yok felsefi olarak. "Ben Tanrı`yım" demek, herkesin sonsuz potansiyelin bir parçası olduğunun bilincine varmaktır. Daha doğru bir deyişle, parçadan ziyade, hepimiz sonsuz potansiyelin (ki buna Tanrı da diyebiliriz) içinde ortaya çıkan görüntüler gibiyiz. Ya da hepimiz, okyanusun üzerinde oluşan dalgalarız. Kimimiz büyük kimimiz küçük ama hepimiz de aynı suyuz, okyanustan farklı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, yukarlarda oturan bir kral gibi değildir. Aslında biz, Carl Sagan’ın da dediği gibi kendi içine bakan evreniz. Tanrı’nın potansiyel sonsuz bilincinin olura dönüşmesi haliyiz. (Bunu sadece bizle sınırlamamak gerekir. Evrende bizden başka zeki yaşam formu varsa ve bilinç açısından bizden daha ileriyseler o halde şimdiye kadar ulaşılan en son nokta onlar olur) Bundan dolayı Ibn Arabi, “insanoğlu Tanrı’nın en mükemmel aynasıdır” demiş. Bu nedenle örneğin Ömer Hayyam, "Tanrı mineralde uyudu, bitkide düş gördü, hayvanda uyandı insanda kendini buldu" der. Bizler, Tanrı denilen sonsuz potansiyelin kendi içine bakmakta kullandığı enstrümanlarız. Dolayısıyla O`ndan ayrı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, aracılığımızla kendi kendini gerçekleştirmektedir. Diyebiliriz ki Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi, sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu…

    Bu konuda "hamur" örneğini de verebiliriz... Tanrı denilen sonsuz potansiyeli sonsuz bir hamura benzetirsek biz, bu hamurun üzerinde oluşan farklı farklı şekilleriz. Şekil olarak yüzeysel bakıldığında farklıyız ve gerçeğiz ancak nihai gerçeklik boyutundan bakınca hepimiz de biriz çünkü aynı hamuruz, oluşan şekiller de tekrar hamurun kendisi olmakta... Yani nihai gerçekte biz yokuz olan sadece hamur (Sonsuz potansiyel olan Tanrı). Biz bu hamurun (Tanrı`nın) kendisini şekillerle ifade etmesiyiz. Dolayısıyla ortada sonsuz potansiyelden (Tanrı`dan) başka bir şey yoktur ve bu anlamda bireysel "biz" denilen sey iluzyondan ibarettir. Bizler, ad ve biçimini kaybederek sonsuzluk okyanusuna karışacak olan küçük dereleriz!

    Ozan Firat Baran


    Bahsettin madem. Ömer Hayyamın çok beğendiğim bi sözü var. Ama tam olarak anlayamadım, anlamakta istemem. Şöyle şiir:

    Bana yaşam nefesimiziz kaynağını soruyorsunuz..
    Uzun bir hikayeyi özetlemek gerekirse;
    Çıkmış ummanın derinliklerden
    Sonra umman onu içine almış yeniden.

    Bu konuyla tam olarak bağlantılı olabilir veya olmayabilir ama Biçim açısından, anlattığına benzerlik örtüşüyor.




  • standart kul psikolojisi, şaşmaz

    bu konudaki tema konudan daha çok lafı ''müslümanlar da felsefe yapıyor'' a getirmek. bilemedim şimdi

    bu arada enel hakkk yazınca başın göğe erdi demi, türkçe yazsan ayıp olurdu çünkü.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi byob -- 7 Aralık 2014; 21:57:38 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: heyecanlı92

    quote:

    Orijinalden alıntı: firatb84

    Hallac-ı Mansur'un "Enel Hakk"ı nedir?

    Hallacı Mansur’un da zikrettiği "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir? İnsanlar delirdiklerinde ya da ego patlaması yaşadıklarında mı söylerler bu sözü? İşte bu felsefenin/öğretinin herkese verilmemesinin nedeni de bunun gibi yanlış anlamalardır. Tasavvufta da Hint`te de bu hakikat felsefesi, sadece son kapıya ulaşmışlara verilir. Bu nedenle örneğin, Hint`te "gizli bilgiler" denir bunlara. Felsefi olarak henüz hazır olmayanlar, bunu büyük ihtimalle yanlış anlarlar.

    "Ben Tanrı`yım" “Ben Hakk ım” demenin böbürlenme ile, kendini büyük görmeyle egoyla uzaktan yakından ilgisi yok felsefi olarak. "Ben Tanrı`yım" demek, herkesin sonsuz potansiyelin bir parçası olduğunun bilincine varmaktır. Daha doğru bir deyişle, parçadan ziyade, hepimiz sonsuz potansiyelin (ki buna Tanrı da diyebiliriz) içinde ortaya çıkan görüntüler gibiyiz. Ya da hepimiz, okyanusun üzerinde oluşan dalgalarız. Kimimiz büyük kimimiz küçük ama hepimiz de aynı suyuz, okyanustan farklı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, yukarlarda oturan bir kral gibi değildir. Aslında biz, Carl Sagan’ın da dediği gibi kendi içine bakan evreniz. Tanrı’nın potansiyel sonsuz bilincinin olura dönüşmesi haliyiz. (Bunu sadece bizle sınırlamamak gerekir. Evrende bizden başka zeki yaşam formu varsa ve bilinç açısından bizden daha ileriyseler o halde şimdiye kadar ulaşılan en son nokta onlar olur) Bundan dolayı Ibn Arabi, “insanoğlu Tanrı’nın en mükemmel aynasıdır” demiş. Bu nedenle örneğin Ömer Hayyam, "Tanrı mineralde uyudu, bitkide düş gördü, hayvanda uyandı insanda kendini buldu" der. Bizler, Tanrı denilen sonsuz potansiyelin kendi içine bakmakta kullandığı enstrümanlarız. Dolayısıyla O`ndan ayrı değiliz. Tanrı denilen sonsuz potansiyel, aracılığımızla kendi kendini gerçekleştirmektedir. Diyebiliriz ki Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi, sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu…

    Bu konuda "hamur" örneğini de verebiliriz... Tanrı denilen sonsuz potansiyeli sonsuz bir hamura benzetirsek biz, bu hamurun üzerinde oluşan farklı farklı şekilleriz. Şekil olarak yüzeysel bakıldığında farklıyız ve gerçeğiz ancak nihai gerçeklik boyutundan bakınca hepimiz de biriz çünkü aynı hamuruz, oluşan şekiller de tekrar hamurun kendisi olmakta... Yani nihai gerçekte biz yokuz olan sadece hamur (Sonsuz potansiyel olan Tanrı). Biz bu hamurun (Tanrı`nın) kendisini şekillerle ifade etmesiyiz. Dolayısıyla ortada sonsuz potansiyelden (Tanrı`dan) başka bir şey yoktur ve bu anlamda bireysel "biz" denilen sey iluzyondan ibarettir. Bizler, ad ve biçimini kaybederek sonsuzluk okyanusuna karışacak olan küçük dereleriz!

    Ozan Firat Baran


    Bahsettin madem. Ömer Hayyamın çok beğendiğim bi sözü var. Ama tam olarak anlayamadım, anlamakta istemem. Şöyle şiir:

    Bana yaşam nefesimiziz kaynağını soruyorsunuz..
    Uzun bir hikayeyi özetlemek gerekirse;
    Çıkmış ummanın derinliklerden
    Sonra umman onu içine almış yeniden.

    Bu konuyla tam olarak bağlantılı olabilir veya olmayabilir ama Biçim açısından, anlattığına benzerlik örtüşüyor.

    Yazdığın rübai sanırım "standart" olan rübailerden değil, daha önce görmemiştim. Ama çok güzel ve anlamlıymış, teşekkürler paylaştığın için.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Kabil'in Soyu
    8 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Daha allah ile cihan yok iken biz onu var edip ilan eyledik

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Fenafillah denen düşünceye göre söylemiştir. Bu düşünceye göre evrendeki her şey Allah'ın yansımasıdır.

    Edit:Şahsi düşüncem, tahminimdir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OutSecT -- 8 Aralık 2014; 16:19:25 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • selamun aleykum


    hak benim demekten ziyade hak bende gözüktü demek enel hakkın kemal manası olsa gerektir.

    ene ene ente ente. ben benim sen sensin manasında kullanılmış bir söz.
    ene ene ente rabbul alemiyn ise ben benim sen ise alemlerin rabbisin mealinde kullanılmış bir söz. kanaatime göre 2. söz daha bir gelişim kaydetmiş olgunlaşmış bir mantığı ihtiva ediyor.

    bir kişide zuhur eden haller nelerdir dersek. genelde acıkır susar evlenir def-i hacete çıkar. bunlara bakarak enel hakk öğretisini ben ilahım manasında yorumlayamazsınız. ancak kişi kitaplaşabilir. yani insan kendisi kitap olup da üzerlerine emir olacağı kişilerin halini görebilir. bu görüşme sırasında ilk öğrendiği şeyde asla ve kata bir kimsenin ilahi bir makama muhattap alınmadığı olacaktır. rasul aleyhisselam inancı başkadır. zaten rasul mursel nebi denen kimseler insan değil bir ayettir. siz ayete iman edersiniz sonra onu kendinize benzetmeye çalışınca da sapkınlık dediğimiz haller zuhur eder.


    kişi kitaplaşınca bu haldeki kişinin kendisinin hakkın ta kendisi olduğunu düşünmesi normaldir. zira hakka suresi bu durumdan bahsetmiş ve sen hakkın ne olduğunu bilir misin diye sormuştu.

    hak bir konuda kişiye tanınmış inhisar olabileceği gibi gerçeğin ta kendisi de olabilir. kişi bu sözle hakkını talep eder ya da bilinen manada tek hakikat kendisidir.

    bu açıdan rasul aleyhisselamların hem sahip olma hem de doğruyu söyleme bakımından hakkın ta kendisi oldukları düşünülür. bu kainat o kimseler için yaratılmıştır ve her sözleri doğrudur gibi. yalnız şunu untmayın kuran-ı hakimde geçen her ayet her şeyden evvel siz olmasanız da bir ayettir. yani bir ayete insan demeniz için insanın olması gerekir. peki her şey yaratılmazdan önce bu ayet varken neyi kastediyordu sorusuna cevap bulamayız.

    kişi inanca tabi olarak bir rasul aleyhisselam olabilir. ancak kişisel bakımdan bunun bir kitapla tasdiki gerekir diye düşünüyorum. kişi bir kitap indirmediği ya da inen kitabın şeriatını(yolunu) tavsiye etmediği sürece ben hakkım diyemez kanaatindeyim.bu açıdan kişinin rasulluk iddiası yoksa enel hakk öğretisi ile en kemal manada kişi kitabi manada bir ayetin rahle-i tedrisinde kalır ve hak denen şeyi öğrenmeye başlar denebilir.

    kısaca kainat ve insan ikileminde insanın bu kadar misafir gibi durduğu başka bir yer yokken kainatın özü ile enel hakk şeklinde bir muhabbeti kuramayacağını düşünüyorum. bilinen manada sivrisinekler ve timsahlar bizden önce vardı ve bizden sonra da var olacaklar. sivrisineklerin kökünü kurutamıyoruz. timsahlara da derileri için ihtiyaç var.

    biz bile bizden önce ve sonra denenen kavramlardaki acziyetimizi ya da tamahımızı kabul ederken bizde bir şeyin görünmesi nasıl olurdu diye düşünmek lazım.

    ha bu başkasında olabilir ancak bu kişilere zaten elçi veya risalet gelmiş kişi denmekte.




  • byob kullanıcısına yanıt
    Müslüman felsefe yapamaz mı? ''Ateistlerin derdi ne?'', al sana felsefe.
  • firatb84 F kullanıcısına yanıt
    Standart dediğin rubailerin çoğu uydurmaca olabilir. Kafalarına göre yazıyorlar. İçip içip Allah diyenler Ömer Hayyam'ı kullanarak rubai yazıyor kafadan. Ben bunu Amin Maalouf'un kitabının sonunda okudum. Ne güzel kitaptı ayrıca.
  • kemal1414 kullanıcısına yanıt
    Evet inançlı biri bu sözü söylerse Allah'a şirk koşmuş olur.

    Ben inançlı değilim fakat inançlı birinin bunları bilmesi gerekir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: heyecanlı92

    Müslüman felsefe yapamaz mı? ''Ateistlerin derdi ne?'', al sana felsefe.

    Mesela Müslüman biri din, varlık felsefesi yapamaz çünkü dogmatik inançları vardır, değişmez.

    Eğitim, hukuk veya siyaset felsefesi yapabilir çünkü bunlar doğrudan dine bağlı değildir eğer ki yine dine bağlıyarak yapıyorsa onun adı felsefe olmaz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SoulOfHeaven

    Evet inançlı biri bu sözü söylerse Allah'a şirk koşmuş olur.

    Ben inançlı değilim fakat inançlı birinin bunları bilmesi gerekir.




    yalnız söylenenlerin tersine islam da felsefe zaten vardır ama saçma sapan ve gereksiz felsefe bize uzaktır


    felsefe sadece bir kesimi ilgilendiren bir konu değildir ,aksine yaşamın her sürecini ilgilendirir
  • İlmel Yakin, Aynel Yakin, ve Hakkel Yakin mevzusu var burada. Cemalnur Sargut bunu şöyle açıklıyor. Birisi size denizi öğretir bu ilmen yakin olur birisi size denizi gösterir bu aynel yakin olur siz denize girersiniz bu da hakkel yakin olur. Hallac ı mansur da hakkel yakin oluyor. Yani Allahı kendi içinde biliyor. Ve zaten biz Allahın parçalarıyız. Kimse bunu inkar edemez. Ancak bunun bir de şirk boyutu vardır. Ben Allahım dersin onun yapabildiklerini yapıyorum dersin bu da şirk olur. Yani Enel hak günah değildir. Biraz tasavvufi kitapları karıştırırsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Bir de Cemalnur sargutun videolarını inceleyin lütfen. Bu kadına da karşı bir şey var insanlarda. Dinden bahsediyor neden başörtüsü takmıyor diye. Kadın bunu da açıklıyor bir videosunda. Günahı onun boynuna.
  • etrafa baktığımızda birşeyden birçok görürüz.taşlar, arabalar,paralar.
    ama herşey tektir.
    iki tane yada bir çok bir lirayı, şekilleri aynı diye çoğullarız.detaya girdiğimizde asla tıpatıp aynısını bulamayız.bu imkansız.çünkü herşey tektir.
    herşey tecelli dir. Allah Ahad'ır
  • Evrende var olan her şey Allah'ın kudretinin sonucudur demek daha doğru olur. ''Enel Hakk'' sözü Allah'ın yarattıkları üzerinde tecelli etmesi ise Kuran'a göre bunun olması mümkün değildir.
  • Bu fılımdekılerden bırının ben matrıxım dmesı gıbı bırsey .

    Elbette Allah dogmamıs ve dogurulmamıstır , gonul gozu cok acık olan ınsanlar maddenın arkasındakı gercek manayı gorebılecek duzeye ulasan zatlar herseyın Allahı zıkrettıgını , ondan bır arca oldugunu gorduler belkıde . Belkıde atomların cekırdegı etrafında donen elektronların dahı Allahı zıkr derek donduklerını gorduler . Bu noktadan sonrada bız yokuz varlık yok hıcbırsey yok , sadece Allah var dıyebılecek duruma geldıler . Sanırım bunun gıbı bırsey .

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hallac ne yazık ki anlaşılamadı ama "parçadan ziyade, hepimiz sonsuz potansiyelin (ki buna Tanrı da diyebiliriz) içinde ortaya çıkan görüntüler gibiyiz." ifadesi bence doğru
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.