MAHKEMESİ: Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 12.02.2008
NUMARASI : 2008/314-2008/59
DAVACI : Yusuf İzzettin ÖZBERBER vekili avukat Hasan Yaylagül
DAVALI : 1- Honda Türkiye A.Ş.vekili avukat Osman Hakan Öncel 2- Kodaman Otomotiv San.Tic.A.Ş. vekili avukat Enver Han
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 25.11.2005 tarihinde davalılardan Kodaman otomotiv A.Ş.'den satın almış olduğu 2006 model Honda civic marka aracı bir süre kullandıktan sonra, kaporta koruma işleminin yapılması için 25.06.2006 tarihinde yetkili servise götürdüğünü, burada yapılan işlemde aracın sağ ön kapı çıtası üzerinde 20 cm kadar boya akıntısının olduğu tespit edildiği, üretim hatasından kaynaklanan söz konusu ayıp nedeniyle aracın değiştirilmesini talep etmişse de davalılar tarafından kabul edilmediği ileri sürülerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde ise araç bedelinin en yüksek yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesi istenmiştir.
Davalılar, yetkili servis tarafından aracın orijinal bir şekilde boyanması halinde sorunun giderileceğini, boya akıntısının aracın kullanımına engel teşkil etmediğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece bilirkişi raporu gereğince araçtaki ayıbın tamir suretiyle giderilmesinin mümkün olduğu, tamir nedeniyle araçta meydana gelecek değer kaybına ilişkin bedelin ise talep edilmediği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının 25.11.2005 tarihinde davalı Kodaman Otomotiv A.Ş.'den satın aldığı aracın,25.06.2006 tarihinde kaporta koruma işlemi için götürmüş olduğu yetkili serviste, sağ ön kapı çıtası üzerinde vernik akıntısı olduğunun tespit edildiği, 20 cm uzunluğunda ve 3-4 mm boyutunda düğüm şeklindeki bu akıntının imalattan kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da araçta bu nedenle bir imalat hatası bulunduğu belirtilmişse de mahkemece hükme esas alınan 18.12.2007 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, aracın bu nedenle yenisi ile değiştirilmesi koşullarının oluşmadığı, orijinal şekilde boyanması halinde araçtaki sorunun giderilebileceği, ancak boya işleminin aracın ikinci el değerini 1.500,00.-YTL miktarında düşürüleceği belirtilmiş olup, mahkemece de araçtaki söz konusu ayıplı imalatın tamir suretiyle giderilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, davacının aracın değiştirilmesi i yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa ki, 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 4. maddesi, hükmü uyarınca tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Tüketici, yasanın kendisine tanıdığı dört seçenekten birini tercih etmek hakkına sahiptir. Satıcı, Tüketiciyi bu haklardan herhangi birini kullanmaya zorlayamaz. dava konusu olayda davacı tercih hakkını öncelikle aracın yenisi ile değiştirilmesi olarak kullanmış olup, araçtaki boya hatasının davacının kullanımından kaynaklanmayıp fabrika çıkışlı imalat hatası olduğu anlaşıldığına göre mahkemece davacının talebi doğrultusunda aracın ayıpsız olan yenisi ile değiştirilmesine, 4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 3. bendi gereğince imalatçı-üretici de satıcı ile birlikte ayıplı maldan ve tüketicinin be maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğundan, her iki davalının da ayıplı mal nedeniyle sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 17.11.2008 gününde oy birliği ile karar verildi.
umuyorum bu nevi kararlar daha sıklaşır ve firmalar kendilerine daha çeki düzen verir...
kapak olsun süper karar
mahkeme kararını icraya koyarsın alırsın senin söylediğin yaptırım ile ilgili değil ispat ile ilgili ikisi farklı
tam benlik şeyler bunlar :) helal olsun walla philips'le ve telpayla da böyle durumum olmuştu
babamın arkadaşı mehmet tar... diye bir abimiz var octavia almıştı 2.0 tdi manual elegance paket araç hatalıydı skoda bayisi değiştirdi yenisini aldı dgs şanzımanlısını fark ödiyerek aldı ama sorun aslında şimdi başlıyor yeni aldığı araçtada aksilikler peşini bırakmadı sorunları tam olarak bilmiyorum bilip bilmeden konuşmakta istemiyorum ama servisine gitmiş bu sorunlar normal tekrarlayınca tekrar getirin demiş ve bir gün yoldan giderken frenler tutmuyor öndeki araca vuruyor araç pert oluyor skodanın ilgisiz ve alakasız müşteri hizmetlerinin yüzünden araç değişimi olduğu için kaskoda yaptırmamış abimiz 1 yıldan fazla mahkemelerle uğraşıyor işin bir tuhaf yanıda tüm tutulan raporlarda aracın teknik sorunu olmasından yana raporlar ve bu yetmemiş gibi skoda direniyor en sonunda bilir kişide araçta sorun olduğuna vardı şuan mahkeme ne durumda bilmiyorum ilk aracı sorunluydu değişti 2. skodanında başına gelince skoda ismini duymak istemiyor şimdi altında yeni 0 km aldığı focus tdci aracı var çokta memnun
citroen peşinat verilen sıfır aracın teslim edilmemesi
T.C. YARGITAY 13.Hukuk Dairesi ESAS NO: 2016/12992
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ...Ş. vekili avukat ... geldi. Diğer davalı ... Motorlu Araçlar A.Ş. için çıkartılan tebligata verilen cevapta adresten taşınması gerekçesi ile tebliğ edilemediği görüldü. Duruşma isteyen davalı ...Ş. vekili avukat ... duruşma talebinden vazgeçtiğini beyan etti. Beyanı okundu, imzası alındı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ... Tic Aş ile sıfır km araç satın almak üzere sözleşme imzaladığını, 20.000 TL sini tüketici kredisi almak sureti ile ödediğini, ancak teslim almak üzere gittiğinde plazayı boş ve terkedilmiş bulduğunu ileri sürerek, satış sözleşmesinin feshi ile ödediği 20.000 TL nin gerek satıcı ... ..Tic Aş’den gerekse İthalatçı davalı ... Oto Aş’den tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ... Tic Aş davaya cevap vermemiş, diğer davalı ... Oto Aş ise davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile satım sözleşmesinin feshine, 20.000 TL nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... Oto. A.Ş tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, satıcı ile imzalanan sözleşme kapsamında teslim edilmeyen araç için ödenen bedelin tahsili ve satım sözleşmesinin feshi istemine ilişkindir. Davacı, süresinde teslim yapılmamasının 6502 sayılı Tüketici Yasası’nın 8. maddesi kapsamında ayıp olduğunu ve bu ayıp nedeni ile ithalatçı olan davalı ... Oto Aş’nin de sorumlu olduğunu ileri sürmektedir. Davalı ithalatçı şirket ise, diğer davalı ile aralarında fatura edilmiş satışa konu bir araç bulunmadığını, yani davalı satıcıya sahiplik sıfatı ile teslim edilen bir araç olmadığı için kendilerini bağlayan bir sözleşme de bulunmadığını, bu nedenle sorumluluklarına gidilemeyeceğini savunmaktadır. Mahkemece, her iki davalı yönünden de davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Davacının araç satın almak için davalı satıcı şirkete 20.000 TL ödediği ancak aracı teslim alamadığı sabit olup, mahkemece, satıcının sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, ortada sözleşmedeki edimlerin karşılıklı ifa edilmesi sözkonusu olmamıştır. Kısmi bedel ödendiği gibi araç da teslim edilmemiş, sözleşme tamamlanmamıştır. Bu durumda, ithalatçı’nın sorumluluğu tartışılmalıdır. 6502 sayılı Tüketici Yasası’nın 11. maddesinin gerekçesi bu hususa açıklık getirmektedir. Gerekçenin 6. paragrafında“ Sözleşmeye aykırılıktan, sözleşme tarafı olarak öncelikle satıcının sorumlu olması esastır. Ancak, tüketici satıcının ortadan kaybolduğu durumlar da dâhil olmak üzere, ayıpsız misli ile değiştirme veya ücretsiz onarınm haklarını üreticiye veya İthalatçıya karşı da kullanabilir. Üretici veya ithalatçı ile tüketici arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Tüketici, üreticiye veya ithalatçıya karşı bir ödeme yapmadığı için sözleşmeden dönme hakkını kullanarak satıcıya ödemiş olduğu parayı üretici veya ithalatçıdan geri alması veya bedel indirimi hakkını kullanması mümkün değildir. Tüketici bu haklarını ancak satıcıya karşı kullanabilir. Buna karşılık ücretsiz onarım ve ayıpsız misli ile değiştirmenin üreticiden veya ithalatçıdan istenmesi anlamlıdır. Zira elinde yeni mal bulunan veya o malı gereği gibi onaracak olan üretici veya ithalatçıdır. Dolayısıyla bu hallerde, sözleşmelerin nisbiliği ilkesini aşarak tüketicinin doğrudan üreticiye veya ithalatçıya gidebilmesi kabul edilmiştir.“ açıklaması yapılmıştır. Somut olayda, ithalatçı olan davalı ... Oto ile tüketici davacı arasında sözleşme ilişkisi bulunmamakta olup, talep de aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yahut ücretsiz onarım değildir. Edimini yerini getirmeyen ve ortadan kaybolan satıcıya ödenen paranın iadesi istemidir. Hal böyle olunca, anılı davada satıcı dışında ithalatçı ... Oto yönünden davanın kabulü mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle davalı ... oto yönünden davanın reddi icap ederken kabulü usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı ... Oto Aş lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay'ın kararlarına bakarsanız san derece basit kanunlara dayanarak karar verdiğini görebilirsiniz. Peki nasıl oluyor da normal mahkeme aşamasında bilirkişiler ve hakimler bu kanunları göremiyor, bulamıyor? Şu davaların yargıtay aşamasında hukuken doğru sonuca gitmesi hukuk sistemimiz açısından tek kelimeyle büyük bir rezillik. Bence yargıtay'ın bu kadar açık kanunları uygulayarak verdiği kararlarda davacıların mahkemelerdeki bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunma hakkı da tanınmalı, adamlar resmen firmaları kayırmışlar.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme