Şimdi Ara

Neden bütün ingiliz arabaları yabancılara satıldı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
0
Favori
2.027
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Jaguar ve Land Rover'ın sahibi hindistanlı Tata

    Rolls Royce ve Mini Cooper'ın sahibi alman Bmw

    Bentley'in sahibi alman Volkswagen.

    Neden bütün ingiliz arabaları yabancılara satıldı?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Göle -- 14 Nisan 2018; 9:15:15 >



  • çün ingilizler piskilet seviyı
  • Satıldı çünkü , otomobil ekonomisi bizim siyasilerin ve kahvedeki vatandaşın sandığı kadar basit ve kârlı değil .





    Crysler'ı da Mercedes almıştı diye hatırlıyorum . 8 milyar dolar zararla elinden silkeledi .



    Ayrıca bu İngiliz firmalarının el değiştirmeden önceki modelleri berbattı .



    Tıpkı Volvo gibi ...
  • Aston Martin hala İngilizlerin elinde bildiğim kadarıyla. 100 senede 10 kere batan şirket, tarihi ve temsil ettiği bazı değerler sayesinde devlet destekli ayakta tutuluyor. Saygı duyulacak bir iş.
  • İngiltere'de üretim yapıyordu bir çoğunluğu.Üretim maliyetleri çoğu zaman satış fiyatlarının üzerinde kaldı.Zarar ediyorlardı,sattılar.
  • Özelleştirme yapmışlar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Muqarnas

    Aston Martin hala İngilizlerin elinde bildiğim kadarıyla. 100 senede 10 kere batan şirket, tarihi ve temsil ettiği bazı değerler sayesinde devlet destekli ayakta tutuluyor. Saygı duyulacak bir iş.
    Bizde olsa alım garantisi yapılırdı binen de binmeyen de parasını öderdi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pcwolf28 -- 14 Nisan 2018; 11:4:51 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: pcwolf28

    Bizde olsa alım garantisi yapılırdı binen de binmeyen de parasını öderdi

    Alıntıları Göster
    Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşmesin ...



    Yoksa şu yerli araç işinde plan bu mu ki ?
  • İngiliz arabaları İngilizlerin Avangard ve klasik zevklerine göre dizayna sahip olan, bu sebeple yıllar içinde görünüm olarak dünyanın kalanı ile rekabet gücü zayıf kalan arabalardı ve oldukça muhafazakar bir planlama ile yönetilen şirketler tarafından üretiliyordu. Bir mesele bu.

    Diğer mesele de, İngiltere'de çok uzun süren sendika hareketleridir. Neo-liberal hezeyanlı Tatcher Hükümeti ve uygulamaları özellikle alt ve orta gelirli insanlar ile devlet arasında yükselen bir gerilime sebep olmuştur. Sendikal hakların arttırılmasını isteyen sendikalar, inatla geri adım atmayan hükümet sürtüşmesi uzun süren yoğun grev ve boykot süreçlerine sebep olmuştur. Tabii bunun faturası da aslen hükümetle birlikte yürüyen üreticiye çıkmıştır. Hükümetin her alandaki Neo-liberal herketleri orta ve alt sınıfı rahatsız ettiğinden, sendikalar bunun hıncını çıkarmak isteyen diğer siyasi aktörler tarafından araç olarak da kullanılmıştır. Yani, ılımlı bir hükümette ortayolu bulmakla yetinebilecek sendika, Tatcher hükümetinin politikalarına gıcık olanların sesi olma görevini de üstlenmiş, normalde razı geleceği orta yola razı gelmez olmuştur.

    Kısaca, bir çeşit kamplaşma, kutuplaşma halidir. Kamplaşma-kutuplaşma olmasa, ortayolu bulabilecek insanlar inatlaşmıştır. İngiltere güzel bir örnek aslında. Anlayana, burada nice hikmetler, çıkarılacak dersler vardır...

    Aklıselim bir hükümet de, aklıselim bir işveren de, örgütlü işçi ile iyi geçinmek zorunda olduğunu bilmeli. En güzel örneklerinden biri İngiltere'de yaşananlardır. Uzun yıllar süren bu inatlaşma işçinin lehine sonuçlanmıştır. Üretim de bir nebze ülkede kalmayı başarmıştır; ancak şirketler el değiştirmiştir.

    Tüm bunlardan uzun vadede kim hasar gördü dersek, belki hiçkimse, belki işverenler zarar gördü diyebiliriz. İşçilerin sorunu artan maliyetlerden ötürü işten çıkarılmak değil, gelişen teknolojiden ötürü, makinelerin işçinin işini yapabilir hale gelmesinden yaşanmıştır. Ha, işçilik maliyetleri düşük olsa, makinelerin işçileri işinden etmesi biraz daha uzun sürebilirdi. Ancak gene de yaşanacaktı. Ha 10 yıl sonra yaşanmış, ha 10 yıl önce... Uzun vadede hiçbir şeyi değiştirmez bu...

    Şirket sahipleri, şirketleri sattıktan sonra ne işler yaptılar, nerelere yatırım yaptılar bilmiyorum. Ancak, doğru yerlere yatırım yapanların, uzun vadede çok bir zarar yaşadıklarını sanmıyorum.

    ---------------------

    Aradan geçti 30 yıl. Her şeyi geriden takip ettiğimiz için, bunu da elbet geriden takip edecektik. Neo-Liberal hezeyanlı muhafazakar iktidarımız zamanla dozajı arttıra arttıra toplumu geriyor... Başka ülkelerde yaşananlardan ders alabilecek kalifikasyonda bir halk olsa idik, bu tuzağa hiç düşmezdik. Belli ki illaha yaşayarak öğrenmemiz gerekiyormuş. O yüzden:

    ---------------------

    Bir de tabi İngiliz mühendisliği biraz sağ elinle sol kulağını göstermek gibidir. İlk üretenler arasında olmanın dez avantajlarından biri, kurulu düzenin değiştirilmesinin zorluğudur. Orada yapılı milyar dolarlık yatırım var. Daha basit bir karbüratör üretmek için kurulu düzenine ek olarak bilmem kaç milyon dolarlık yatırım yapman gerekiyor. Muhafazakar şirket bu yatırıma girmeye çekiniyor. Alternatif çözümler üretiliyor. Zamanla üst üste bine bine, İngiliz otomobili he konuda sağ eli ile sol kulağını gösteren bir hal alıyor. Bunun etkisi yabana atılmamalıdır.

    Dönemin İngiliz otomobil şirketleri "bir şirket nasıl yönetilmemelidir?" konulu bir seminere konu olabilir. Otomobiller konsept dizaynları, fikirler ne kadar iyiyse, uygulama o kadar kötü olmuştur.

    Her alanda muhafazakarlık kötü... Yıh yıh yıh yıh!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 14 Nisan 2018; 12:11:3 >




  • hepsi lüks marka

    satmaları zor sürekli

    elde tutmakta zor
  • top gear izlerken öğrendiğim kadarıyla ürettikleri ekonomik halk araçları kalitesizlik ve işçilik maliyetleri yüzünden rekabet edemediler.
    lüks markalar zaten her zaman kâr etmez zamanla vw gibi büyük firmalara yenik düşmüşler.

    hatta başkaları almadan önce çoğu batma noktasına gelmesine rağmen kraliyetin desteği ile ayakta kalmışlar.

    anladığım kadarıyla ucuz seri üretim yapıp çok satan markalar ayakta kalıyor. lüks markaları marka değerlerini yükseltmek için alıyorlar.

    sadece lüks araç üretip tek başına ayakta kalan var mı bilmiyorum
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bende345

    Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşmesin ...



    Yoksa şu yerli araç işinde plan bu mu ki ?

    Alıntıları Göster
    Ben her şeyi beklerim bunlardan
  • tasarım ve danışmanlık yapmak daha karlı gelmiştir
  • Sadece ingiltere değil . Çek cumhuriyeti , ispanya ve almanya italya ve japonya da kendi otomobil şirketlerini satmıştır.



    Çekya : Skoda > almanya



    İspanya : Seat > almanya



    Almanya : Opel > fransa



    İtalya : Bugatti > almanya



    Japonya : mitsubishi motors > fransa



    Nissan : ( fransız renault ile ortak )
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Desici09

    Sadece ingiltere değil . Çek cumhuriyeti , ispanya ve almanya italya ve japonya da kendi otomobil şirketlerini satmıştır.



    Çekya : Skoda > almanya



    İspanya : Seat > almanya



    Almanya : Opel > fransa



    İtalya : Bugatti > almanya



    Japonya : mitsubishi motors > fransa



    Nissan : ( fransız renault ile ortak )
    Opel Amerika. General Motors
  • Göle G kullanıcısına yanıt
    opel şu an fransız PSA grubunun elinde ondan dedim ama doğru ilk amerikaya sattılar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Desici09

    opel şu an fransız PSA grubunun elinde ondan dedim ama doğru ilk amerikaya sattılar
    General Motors'un elinde değil mi Opel? Ne zaman satıldı? Haberim yok benim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Göle -- 14 Nisan 2018; 23:9:18 >
  • Göle G kullanıcısına yanıt
    1 yıl oldu sanırım tam hatırlamıyorum
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Desici09

    1 yıl oldu sanırım tam hatırlamıyorum
    Opel'in kalitesinde nasıl bir fark olur?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST

    İngiliz arabaları İngilizlerin Avangard ve klasik zevklerine göre dizayna sahip olan, bu sebeple yıllar içinde görünüm olarak dünyanın kalanı ile rekabet gücü zayıf kalan arabalardı ve oldukça muhafazakar bir planlama ile yönetilen şirketler tarafından üretiliyordu. Bir mesele bu.

    Diğer mesele de, İngiltere'de çok uzun süren sendika hareketleridir. Neo-liberal hezeyanlı Tatcher Hükümeti ve uygulamaları özellikle alt ve orta gelirli insanlar ile devlet arasında yükselen bir gerilime sebep olmuştur. Sendikal hakların arttırılmasını isteyen sendikalar, inatla geri adım atmayan hükümet sürtüşmesi uzun süren yoğun grev ve boykot süreçlerine sebep olmuştur. Tabii bunun faturası da aslen hükümetle birlikte yürüyen üreticiye çıkmıştır. Hükümetin her alandaki Neo-liberal herketleri orta ve alt sınıfı rahatsız ettiğinden, sendikalar bunun hıncını çıkarmak isteyen diğer siyasi aktörler tarafından araç olarak da kullanılmıştır. Yani, ılımlı bir hükümette ortayolu bulmakla yetinebilecek sendika, Tatcher hükümetinin politikalarına gıcık olanların sesi olma görevini de üstlenmiş, normalde razı geleceği orta yola razı gelmez olmuştur.

    Kısaca, bir çeşit kamplaşma, kutuplaşma halidir. Kamplaşma-kutuplaşma olmasa, ortayolu bulabilecek insanlar inatlaşmıştır. İngiltere güzel bir örnek aslında. Anlayana, burada nice hikmetler, çıkarılacak dersler vardır...

    Aklıselim bir hükümet de, aklıselim bir işveren de, örgütlü işçi ile iyi geçinmek zorunda olduğunu bilmeli. En güzel örneklerinden biri İngiltere'de yaşananlardır. Uzun yıllar süren bu inatlaşma işçinin lehine sonuçlanmıştır. Üretim de bir nebze ülkede kalmayı başarmıştır; ancak şirketler el değiştirmiştir.

    Tüm bunlardan uzun vadede kim hasar gördü dersek, belki hiçkimse, belki işverenler zarar gördü diyebiliriz. İşçilerin sorunu artan maliyetlerden ötürü işten çıkarılmak değil, gelişen teknolojiden ötürü, makinelerin işçinin işini yapabilir hale gelmesinden yaşanmıştır. Ha, işçilik maliyetleri düşük olsa, makinelerin işçileri işinden etmesi biraz daha uzun sürebilirdi. Ancak gene de yaşanacaktı. Ha 10 yıl sonra yaşanmış, ha 10 yıl önce... Uzun vadede hiçbir şeyi değiştirmez bu...

    Şirket sahipleri, şirketleri sattıktan sonra ne işler yaptılar, nerelere yatırım yaptılar bilmiyorum. Ancak, doğru yerlere yatırım yapanların, uzun vadede çok bir zarar yaşadıklarını sanmıyorum.

    ---------------------

    Aradan geçti 30 yıl. Her şeyi geriden takip ettiğimiz için, bunu da elbet geriden takip edecektik. Neo-Liberal hezeyanlı muhafazakar iktidarımız zamanla dozajı arttıra arttıra toplumu geriyor... Başka ülkelerde yaşananlardan ders alabilecek kalifikasyonda bir halk olsa idik, bu tuzağa hiç düşmezdik. Belli ki illaha yaşayarak öğrenmemiz gerekiyormuş. O yüzden:

    ---------------------

    Bir de tabi İngiliz mühendisliği biraz sağ elinle sol kulağını göstermek gibidir. İlk üretenler arasında olmanın dez avantajlarından biri, kurulu düzenin değiştirilmesinin zorluğudur. Orada yapılı milyar dolarlık yatırım var. Daha basit bir karbüratör üretmek için kurulu düzenine ek olarak bilmem kaç milyon dolarlık yatırım yapman gerekiyor. Muhafazakar şirket bu yatırıma girmeye çekiniyor. Alternatif çözümler üretiliyor. Zamanla üst üste bine bine, İngiliz otomobili he konuda sağ eli ile sol kulağını gösteren bir hal alıyor. Bunun etkisi yabana atılmamalıdır.

    Dönemin İngiliz otomobil şirketleri "bir şirket nasıl yönetilmemelidir?" konulu bir seminere konu olabilir. Otomobiller konsept dizaynları, fikirler ne kadar iyiyse, uygulama o kadar kötü olmuştur.

    Her alanda muhafazakarlık kötü... Yıh yıh yıh yıh!
    Abi seviyorum senin şu açıklayıcı ve uzun mesajlarını.Kitap yazsan okurum yani o derece




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.