Şimdi Ara

Yaşadığımız evren niye bu kadar anlaşılmaz

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
59
Cevap
4
Favori
1.793
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
17 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Aklım almıyor. 14 milyar yıllık evrende 6 milyar yıllık dünyada 200.000 yıldır varız. Ve bugüne kadar yaşamış insanların çok çok büyük bir kısmı, bizim bildiğimiz bilgilerden habersiz bir şekilde hiç yaşamamış gibi öldü. Biz de bizden sonraki nesillerin bildiklerini bilmeden öleceğiz.

    Sonsuza kadar yok mu olacağız? Yaşama amacımız ne? Evrenin oluşma amacı ne? Evren bize çok büyük geliyor ama sürekli genişlediğine göre onu da kapsayan başka bir alan var. Evrenin dışında ne var?

    Ve evren maksimum entropiye ulaştıktan sonra küçülmeye başlayacak deniyor. Nereye kadar gidecek? Big bang den hemen önceki zamanına geri mi dönecek? Peki o zaman ne kalacak geriye? Sonsuz bir hiçlik mi? Hiçlik de bir varlık değil midir? Bu kadar şey nereye bağlanıyor Allahım çıldıracağım!

    Kara deliklerin, bizden milyarlarca daha büyük yıldızları küçümseyip yedikleri bir evrende nasıl bu kadar küçük ve değersizken, sanki bütün evren bizim için yaratılmış gibi hiçbir gezegen ya da yıldız için lazım olmayacak ışık, ses, renk, koku gibi kavramlar var. Yüzlerce element, binlerce renk, bizden milyonlarca büyük varlıklar, milyonlarca küçük varlıklar, neden bu kadar fazlalar...

    Evren rastgele oluşmuşsa canlıyı, dahası bilinci oluşturabilecek etkenler neler? Kendimizin ve etrafımızda olan bitenin nasıl farkında olabiliyoruz? Aynı üstteki madde gibi bilinç de bizden başka hiçbir uzay oluşumu için bir önem arz etmiyor. Böyle şeylerin evrende var olmasının sebebi ne? Evrenin bizim için yaratıldığının bir kanıtı mı? Başka bir boyutun oluşturduğu bir simülasyon içinde yaşayan yapay zekalar olabilir miyiz? Sims oyunundaki karakterlerin bizim yazdığımız kodları anlamayacakları gibi biz de bu kodları anlayamayacak kadar salağız belki de.

    Her şeyin bir kuralı var, geçilemeyecek sınır noktaları var. Işık hızı, Planck uzunluğu gibi. Ya da evrenin ucu bizim için bir sınır olabilir mi? Belki evrenin genişlediği yer başka boyutta bizi simüle eden varlıkların laboratuvarıdır. Oraya ulaşmamız imkansız.

    Neden bu kadar çok bilinmez var? Bu kadar çok bilgi birikiminin olduğu bir evren de büyük bir çoğunu algılayamayacak ve bilemeyecek oluşumuz bana çok trajik geliyor.

    Aklımda çok fazla soru var, hiçbirine cevap bulamıyorum. Belki başka bir boyutta herşeyin bir açıklaması vardır.

    Bu konuyu yazmamın amacı bu bilinmezlikleri beraber tartışalım diye.







  • Ya da sen bir amaç uydurmaya çalışıyorsun? Belki hiçbir amacımız yok ki öyle görünüyor, hiçlikten geldik yine hiçliğe gidiyoruz, yaşayacağımız ortalama 70 sene sonra tekrar hiçliğe gidiyoruz. Durum böyle olunca yaşadığımız hayatın, arkadaşlıkların, sevindiğimiz ya da üzüldüğümüz hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Çünkü sebepsiz geldik ve hiçbir yere gitmeyeceğiz.



    Şu insanlara bak belki işe gidiyorlar, belki sevgilileriyle buluşuyorlar ya da bir arkadaşıyla buluşacak belki çocuğuna oyunca aldı ama bunların hepsi değersiz çünkü bugün çoğu çoktan öldü, 100 yıl sonra kimse hatırlamayacak bile çünkü oğulları, eşleri, dostları, kızları da ölmüş olacak. Böyle bir durumda da anlamdan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Anlam diye kendimizi kandırıyoruz. Bugün çektiğin acının da bir anlamı yok, sadece şanssız bir aileye doğdun çünkü, mesela zengin iş adamlarına bak senin düşlediğin kadınlarla senin düşlediğin kişilerle vakit geçiriyor, senin düşlediğin hayatı yaşıyor. Sen şanssızsın çünkü tek bir hayatın vardı ve şansına fakir bir aileye doğdun ve bence buna katlanamadığın için bir anlam uydurmaya, gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Bunu yalnızca sana söylediğimi düşünme genel bir şey söyledim.

    Şu simülasyon olayı çok mantıklı geliyor ancak bunun hiçbir kanıtı yok, ayrıca diyelim ki bir simülasyona atıldık peki oradakiler nasıl var oldu yani yine aynı kapıya çıkıyoruz, ne diyeceğiz onlarda bir simülasyonda mı yaşıyor diyeceğiz? Hmm daha da gidelim o zaman bir başka simülasyon... Pek tatmin edici değil.

    Kimsenin sonsuza kadar yaşamak isteyeceğini sanmam yani öyle oldu diyelim insan yine öldürülebilir olacak ve sadece zenginin sonsuza kadar yaşadığı bir dünya olamayacak çünkü insan anlamsızlığını farkettiği zaman oradaki efendilerini de çok rahatlıkla öldürebilir bence.
    Keşke uzatsaydınız zevkle okudum. Bence diğer dünya dışı medeniyetler ile (savaş da olur, savaş çokta kötü bir şey değil bilime katkısı var) etkileşime geçilerek bir gerçeklik türetebileceğiz.
    Şuan aslında insan hala mağara da yaşıyor, tek farkımız etrafımızda ki beton blokları biz yaptık. İkinci farkımız ise yeni yeni kafamızı kaldırıp uzaya bakıyoruz ve bilgimiz çok az. Hala bir gelişme gösteremedik, minimum 1.000 yıl sonrasında (etradımızdaki gezegenlere yolculuk yaparak) bir şeyler bulabileceğiz ve o günler geldiğinde biz de binli yılları nasıl biliyorsak onlar da bizi o şekilde bilecek. Barbar ve cahil.
  • Çok güzel sorular sormuşsun hocam, tebrik ederim. Cevaba gelince ben de bilmiyorum , umarım güzel tatmin edici cevaplar gelir.
  • Birileri bizimle oynuyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.




  • dünyanın ölümden kötü yerlerin varlığına örnek olduğunu düşünürsek hayatın o muazzam büyüsünün hakkaten de cadı kazanı ürünü olduğunu da söyleyebiliriz.

    bana göre bir kişinin yaptığı büyü sihir benzeri bir şey var. bakınız bu konularda insanlarda bir acayiplik var.

    sihre büyüye elfe cine periye meleğe inanmam demek sanki akıl hastası değilim demek gibi anlam taşıyor.

    ben de sihre büyüye cine periye inanmam ancak var olduklarını bilirim demek ise bana göre daha mantıklıdır.

    ....................

    var olduğu halde inanmadığımız inanamadığımız şeyler yok mu? anne baba evlat insanlık ölümle birlikte dünya hayatı bunlar ya yoklar ya da varken bile aslında yoklar. bu durum dünya hayatını ve yaşamı zaten cine periye elfe benzetecektir diye düşünüyorum.

    .....................

    anlaşılmazlık bizim ısrarlı anlayışsızlığımız gibi bir şey olabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    İlk dusuncen bana da mantikli geldi ama amac olmadan sonuc olacagini pek zannetmiyorum. Senin dediğine yakin bir sey olarak sunu diyebilirim. Kuantuma da insen evrene de ciksan hepsi birbirine benziyor. Hersey bir dongu icinde ve mantik olarak ayni sekilde isliyor. Bu baglanti butun evreni kapsiyor bence. Her canlinin temelinde evren var. Burda konuyu amac mevzusuna getirmek istiyorum. Nasil hiçbir canli dunyada amacsiz bir is yapmiyorsa (para kazanmak icin calisiriz veya hayvanlar ölmemek icin avlanir) bizim olusumumuz ya da evrenin olusumunun da amacsiz oldugunu pek dusunmuyorum. Bu icinde bulundugumuz boyutun bize kazandırdığı en onemli sey herseyde bir amac arama istegi olabilir. Bunu kazandırma nedeni de kendisinin de bunun dogrultusunda olusmus oldugudur belki.



    Dusunce eseri varolmus da olabiliriz. Aslinda bu dedigini ben simulasyon teorisiyle bagdastirdim. Belki baska bir boyutta kafamızı bir makineye bagladilar ve bu hayati yaşatıyorlar tıpkı matrixteki gibi. Belki bizim ozumuz suan baska bir boyutta ama makine bize bu boyutu daha iyi yaşatmak icin o boyutu unutturuyor. Nasil ruya goruyorken ruyada oldugumuzu anlayamiyorsak; makine bize takiliyken de makineye bagli oldugumuzu hatirlamiyoruz.



    Olumsuzluk bulunsa bile dunyanin en zengin insanlari kullanabilir sadece. Her insana vereceklerini sanmam. Oyle olursa eger tipki senin dedigin gibi dunya kaos halini yasar. Ama buyuk ihtimal oyle olmayacagi icin uzulmeye gerek yok hatta sevinmek lazım çünkü baskalari yasarken sevdigin birinin olmesini gormek insana daha cok aci verir. En iyisi herkesin esit olduğu hayat.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    İlk dusuncen bana da mantikli geldi ama amac olmadan sonuc olacagini pek zannetmiyorum. Senin dediğine yakin bir sey olarak sunu diyebilirim. Kuantuma da insen evrene de ciksan hepsi birbirine benziyor. Hersey bir dongu icinde ve mantik olarak ayni sekilde isliyor. Bu baglanti butun evreni kapsiyor bence. Her canlinin temelinde evren var. Burda konuyu amac mevzusuna getirmek istiyorum. Nasil hiçbir canli dunyada amacsiz bir is yapmiyorsa (para kazanmak icin calisiriz veya hayvanlar ölmemek icin avlanir) bizim olusumumuz ya da evrenin olusumunun da amacsiz oldugunu pek dusunmuyorum. Bu icinde bulundugumuz boyutun bize kazandırdığı en onemli sey herseyde bir amac arama istegi olabilir. Bunu kazandırma nedeni de kendisinin de bunun dogrultusunda olusmus oldugudur belki.



    Dusunce eseri varolmus da olabiliriz. Aslinda bu dedigini ben simulasyon teorisiyle bagdastirdim. Belki baska bir boyutta kafamızı bir makineye bagladilar ve bu hayati yaşatıyorlar tıpkı matrixteki gibi. Belki bizim ozumuz suan baska bir boyutta ama makine bize bu boyutu daha iyi yaşatmak icin o boyutu unutturuyor. Nasil ruya goruyorken ruyada oldugumuzu anlayamiyorsak; makine bize takiliyken de makineye bagli oldugumuzu hatirlamiyoruz.



    Olumsuzluk bulunsa bile dunyanin en zengin insanlari kullanabilir sadece. Her insana vereceklerini sanmam. Oyle olursa eger tipki senin dedigin gibi dunya kaos halini yasar. Ama buyuk ihtimal oyle olmayacagi icin uzulmeye gerek yok hatta sevinmek lazım çünkü baskalari yasarken sevdigin birinin olmesini gormek insana daha cok aci verir. En iyisi herkesin esit olduğu hayat.







    Ya da sen bir amaç uydurmaya çalışıyorsun? Belki hiçbir amacımız yok ki öyle görünüyor, hiçlikten geldik yine hiçliğe gidiyoruz, yaşayacağımız ortalama 70 sene sonra tekrar hiçliğe gidiyoruz. Durum böyle olunca yaşadığımız hayatın, arkadaşlıkların, sevindiğimiz ya da üzüldüğümüz hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Çünkü sebepsiz geldik ve hiçbir yere gitmeyeceğiz.

    Yaşadığımız evren niye bu kadar anlaşılmaz


    Şu insanlara bak belki işe gidiyorlar, belki sevgilileriyle buluşuyorlar ya da bir arkadaşıyla buluşacak belki çocuğuna oyunca aldı ama bunların hepsi değersiz çünkü bugün çoğu çoktan öldü, 100 yıl sonra kimse hatırlamayacak bile çünkü oğulları, eşleri, dostları, kızları da ölmüş olacak. Böyle bir durumda da anlamdan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Anlam diye kendimizi kandırıyoruz. Bugün çektiğin acının da bir anlamı yok, sadece şanssız bir aileye doğdun çünkü, mesela zengin iş adamlarına bak senin düşlediğin kadınlarla senin düşlediğin kişilerle vakit geçiriyor, senin düşlediğin hayatı yaşıyor. Sen şanssızsın çünkü tek bir hayatın vardı ve şansına fakir bir aileye doğdun ve bence buna katlanamadığın için bir anlam uydurmaya, gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Bunu yalnızca sana söylediğimi düşünme genel bir şey söyledim.

    Şu simülasyon olayı çok mantıklı geliyor ancak bunun hiçbir kanıtı yok, ayrıca diyelim ki bir simülasyona atıldık peki oradakiler nasıl var oldu yani yine aynı kapıya çıkıyoruz, ne diyeceğiz onlarda bir simülasyonda mı yaşıyor diyeceğiz? Hmm daha da gidelim o zaman bir başka simülasyon... Pek tatmin edici değil.

    Kimsenin sonsuza kadar yaşamak isteyeceğini sanmam yani öyle oldu diyelim insan yine öldürülebilir olacak ve sadece zenginin sonsuza kadar yaşadığı bir dünya olamayacak çünkü insan anlamsızlığını farkettiği zaman oradaki efendilerini de çok rahatlıkla öldürebilir bence.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Bu yaşadığımız hayat değil
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    İlk dusuncen bana da mantikli geldi ama amac olmadan sonuc olacagini pek zannetmiyorum. Senin dediğine yakin bir sey olarak sunu diyebilirim. Kuantuma da insen evrene de ciksan hepsi birbirine benziyor. Hersey bir dongu icinde ve mantik olarak ayni sekilde isliyor. Bu baglanti butun evreni kapsiyor bence. Her canlinin temelinde evren var. Burda konuyu amac mevzusuna getirmek istiyorum. Nasil hiçbir canli dunyada amacsiz bir is yapmiyorsa (para kazanmak icin calisiriz veya hayvanlar ölmemek icin avlanir) bizim olusumumuz ya da evrenin olusumunun da amacsiz oldugunu pek dusunmuyorum. Bu icinde bulundugumuz boyutun bize kazandırdığı en onemli sey herseyde bir amac arama istegi olabilir. Bunu kazandırma nedeni de kendisinin de bunun dogrultusunda olusmus oldugudur belki.



    Dusunce eseri varolmus da olabiliriz. Aslinda bu dedigini ben simulasyon teorisiyle bagdastirdim. Belki baska bir boyutta kafamızı bir makineye bagladilar ve bu hayati yaşatıyorlar tıpkı matrixteki gibi. Belki bizim ozumuz suan baska bir boyutta ama makine bize bu boyutu daha iyi yaşatmak icin o boyutu unutturuyor. Nasil ruya goruyorken ruyada oldugumuzu anlayamiyorsak; makine bize takiliyken de makineye bagli oldugumuzu hatirlamiyoruz.



    Olumsuzluk bulunsa bile dunyanin en zengin insanlari kullanabilir sadece. Her insana vereceklerini sanmam. Oyle olursa eger tipki senin dedigin gibi dunya kaos halini yasar. Ama buyuk ihtimal oyle olmayacagi icin uzulmeye gerek yok hatta sevinmek lazım çünkü baskalari yasarken sevdigin birinin olmesini gormek insana daha cok aci verir. En iyisi herkesin esit olduğu hayat.







    Ya da sen bir amaç uydurmaya çalışıyorsun? Belki hiçbir amacımız yok ki öyle görünüyor, hiçlikten geldik yine hiçliğe gidiyoruz, yaşayacağımız ortalama 70 sene sonra tekrar hiçliğe gidiyoruz. Durum böyle olunca yaşadığımız hayatın, arkadaşlıkların, sevindiğimiz ya da üzüldüğümüz hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Çünkü sebepsiz geldik ve hiçbir yere gitmeyeceğiz.

    Yaşadığımız evren niye bu kadar anlaşılmaz


    Şu insanlara bak belki işe gidiyorlar, belki sevgilileriyle buluşuyorlar ya da bir arkadaşıyla buluşacak belki çocuğuna oyunca aldı ama bunların hepsi değersiz çünkü bugün çoğu çoktan öldü, 100 yıl sonra kimse hatırlamayacak bile çünkü oğulları, eşleri, dostları, kızları da ölmüş olacak. Böyle bir durumda da anlamdan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Anlam diye kendimizi kandırıyoruz. Bugün çektiğin acının da bir anlamı yok, sadece şanssız bir aileye doğdun çünkü, mesela zengin iş adamlarına bak senin düşlediğin kadınlarla senin düşlediğin kişilerle vakit geçiriyor, senin düşlediğin hayatı yaşıyor. Sen şanssızsın çünkü tek bir hayatın vardı ve şansına fakir bir aileye doğdun ve bence buna katlanamadığın için bir anlam uydurmaya, gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Bunu yalnızca sana söylediğimi düşünme genel bir şey söyledim.

    Şu simülasyon olayı çok mantıklı geliyor ancak bunun hiçbir kanıtı yok, ayrıca diyelim ki bir simülasyona atıldık peki oradakiler nasıl var oldu yani yine aynı kapıya çıkıyoruz, ne diyeceğiz onlarda bir simülasyonda mı yaşıyor diyeceğiz? Hmm daha da gidelim o zaman bir başka simülasyon... Pek tatmin edici değil.

    Kimsenin sonsuza kadar yaşamak isteyeceğini sanmam yani öyle oldu diyelim insan yine öldürülebilir olacak ve sadece zenginin sonsuza kadar yaşadığı bir dünya olamayacak çünkü insan anlamsızlığını farkettiği zaman oradaki efendilerini de çok rahatlıkla öldürebilir bence.

    Tamam da ölümden sonrasını bilmeden bu kadar kesin konuşmak zor. Hepimizin bir amaç doğrultusunda yaptıkları şeyler 200 yıl sonra anlamsız bir hale bürüneceğini bilemeyiz. Dünyadan bakınca bize anlamsız geliyor. Çünkü ölümden sonrasını bilmiyoruz. Belki senin dediğin gibi bir hiçliğe gideceğiz ama gidip de dönen yok ki kesin bir şey söyleyelim. Ayrıca o zengin iş adamları fakirlerden daha çok korkarlar ölümden. Çünkü kaybedecekleri o kadar çok şey var ki. O insanlar da cennette hep mutluluk, farklı lezzetler hayali kuruyorlardır eminim. Çünkü insan her zaman şuanki durumundan daha iyisini düşler. İstersen fakir ol istersen zengin. Dinler de bu yüzden ortaya çıkmış zaten.

    Simulasyon olayına gelince, biz onların yapay zekası olduğumuz için o boyutta nasıl bir düzen var bilemiyoruz. Bizim bütün fiziksel gerçeğimiz doğmak üzerine. Belki onların sistemi daha farklıdır. Ama aklımız almıyor olabilir. Bir köpek okuma ve yazmanın ne olduğunu anlayabilir mi? Anlayamaz çünkü ona göre dizayn edilmemiştir. Bizim de algılayamadığımız çok şey var o yüzden.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    İlk dusuncen bana da mantikli geldi ama amac olmadan sonuc olacagini pek zannetmiyorum. Senin dediğine yakin bir sey olarak sunu diyebilirim. Kuantuma da insen evrene de ciksan hepsi birbirine benziyor. Hersey bir dongu icinde ve mantik olarak ayni sekilde isliyor. Bu baglanti butun evreni kapsiyor bence. Her canlinin temelinde evren var. Burda konuyu amac mevzusuna getirmek istiyorum. Nasil hiçbir canli dunyada amacsiz bir is yapmiyorsa (para kazanmak icin calisiriz veya hayvanlar ölmemek icin avlanir) bizim olusumumuz ya da evrenin olusumunun da amacsiz oldugunu pek dusunmuyorum. Bu icinde bulundugumuz boyutun bize kazandırdığı en onemli sey herseyde bir amac arama istegi olabilir. Bunu kazandırma nedeni de kendisinin de bunun dogrultusunda olusmus oldugudur belki.



    Dusunce eseri varolmus da olabiliriz. Aslinda bu dedigini ben simulasyon teorisiyle bagdastirdim. Belki baska bir boyutta kafamızı bir makineye bagladilar ve bu hayati yaşatıyorlar tıpkı matrixteki gibi. Belki bizim ozumuz suan baska bir boyutta ama makine bize bu boyutu daha iyi yaşatmak icin o boyutu unutturuyor. Nasil ruya goruyorken ruyada oldugumuzu anlayamiyorsak; makine bize takiliyken de makineye bagli oldugumuzu hatirlamiyoruz.



    Olumsuzluk bulunsa bile dunyanin en zengin insanlari kullanabilir sadece. Her insana vereceklerini sanmam. Oyle olursa eger tipki senin dedigin gibi dunya kaos halini yasar. Ama buyuk ihtimal oyle olmayacagi icin uzulmeye gerek yok hatta sevinmek lazım çünkü baskalari yasarken sevdigin birinin olmesini gormek insana daha cok aci verir. En iyisi herkesin esit olduğu hayat.







    Ya da sen bir amaç uydurmaya çalışıyorsun? Belki hiçbir amacımız yok ki öyle görünüyor, hiçlikten geldik yine hiçliğe gidiyoruz, yaşayacağımız ortalama 70 sene sonra tekrar hiçliğe gidiyoruz. Durum böyle olunca yaşadığımız hayatın, arkadaşlıkların, sevindiğimiz ya da üzüldüğümüz hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Çünkü sebepsiz geldik ve hiçbir yere gitmeyeceğiz.

    Yaşadığımız evren niye bu kadar anlaşılmaz


    Şu insanlara bak belki işe gidiyorlar, belki sevgilileriyle buluşuyorlar ya da bir arkadaşıyla buluşacak belki çocuğuna oyunca aldı ama bunların hepsi değersiz çünkü bugün çoğu çoktan öldü, 100 yıl sonra kimse hatırlamayacak bile çünkü oğulları, eşleri, dostları, kızları da ölmüş olacak. Böyle bir durumda da anlamdan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Anlam diye kendimizi kandırıyoruz. Bugün çektiğin acının da bir anlamı yok, sadece şanssız bir aileye doğdun çünkü, mesela zengin iş adamlarına bak senin düşlediğin kadınlarla senin düşlediğin kişilerle vakit geçiriyor, senin düşlediğin hayatı yaşıyor. Sen şanssızsın çünkü tek bir hayatın vardı ve şansına fakir bir aileye doğdun ve bence buna katlanamadığın için bir anlam uydurmaya, gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Bunu yalnızca sana söylediğimi düşünme genel bir şey söyledim.

    Şu simülasyon olayı çok mantıklı geliyor ancak bunun hiçbir kanıtı yok, ayrıca diyelim ki bir simülasyona atıldık peki oradakiler nasıl var oldu yani yine aynı kapıya çıkıyoruz, ne diyeceğiz onlarda bir simülasyonda mı yaşıyor diyeceğiz? Hmm daha da gidelim o zaman bir başka simülasyon... Pek tatmin edici değil.

    Kimsenin sonsuza kadar yaşamak isteyeceğini sanmam yani öyle oldu diyelim insan yine öldürülebilir olacak ve sadece zenginin sonsuza kadar yaşadığı bir dünya olamayacak çünkü insan anlamsızlığını farkettiği zaman oradaki efendilerini de çok rahatlıkla öldürebilir bence.

    Tamam da ölümden sonrasını bilmeden bu kadar kesin konuşmak zor. Hepimizin bir amaç doğrultusunda yaptıkları şeyler 200 yıl sonra anlamsız bir hale bürüneceğini bilemeyiz. Dünyadan bakınca bize anlamsız geliyor. Çünkü ölümden sonrasını bilmiyoruz. Belki senin dediğin gibi bir hiçliğe gideceğiz ama gidip de dönen yok ki kesin bir şey söyleyelim. Ayrıca o zengin iş adamları fakirlerden daha çok korkarlar ölümden. Çünkü kaybedecekleri o kadar çok şey var ki. O insanlar da cennette hep mutluluk, farklı lezzetler hayali kuruyorlardır eminim. Çünkü insan her zaman şuanki durumundan daha iyisini düşler. İstersen fakir ol istersen zengin. Dinler de bu yüzden ortaya çıkmış zaten.

    Simulasyon olayına gelince, biz onların yapay zekası olduğumuz için o boyutta nasıl bir düzen var bilemiyoruz. Bizim bütün fiziksel gerçeğimiz doğmak üzerine. Belki onların sistemi daha farklıdır. Ama aklımız almıyor olabilir. Bir köpek okuma ve yazmanın ne olduğunu anlayabilir mi? Anlayamaz çünkü ona göre dizayn edilmemiştir. Bizim de algılayamadığımız çok şey var o yüzden.

    Tabi zor ama bana bir şey söylemiyorsunuz ölümden sonrası için, hiçlikten geldiysek hiçliğe gitmemiz gayet doğal değil mi? Eğer hiçlikten geldik ama işte farklı bir yere gideceğiz diyorsan hiç mantıklı durmuyor. Bundan 200 yıl önce yaşayan kaç kişinin yaptığı şeyler anlamlı geliyor sana? Bilim adamları vs. gibileri saymazsak hiçbirini tanımıyoruz bile.

    Olabilir korkabilirler tabi ama bu dünyada 70 yıl bir fakirden kat ve kat daha güzel yaşıyorlar. Kazanan zengin oluyor.

    Ben çözülemeyecek hiçbir şeyin varlığına inanmıyorum. Bundan 500 yıl önce atıyorum bir adam "bu kuşlar nasıl uçuyor lan acaba ya da biz de uçabilecek miyiz?" gibi bir sorusu gayet karmaşık ve anlaşılamayacak bir soruyken bugün cevabını biliyoruz, bir 500 yıl sonra da eminim bugün bilemeyeceğimizi düşündüğümüz şeylerin bir cevabı olacaktır. Ayrıca söylediğin şeylerin hiçbir temeli yok, bana derken sen de aynı hataya düşmüşsün, tamamen varsayımlar üzerine konuşuyorsun. Yapay zekası olduğumuz ne malum ya da böyle bir şey olduğu ne malum ya da bir oyun olabilir miyiz? Hadi bunlara bir cevap verdik peki bundan sonrası için bir hayat olduğu görüşü? Bakın simülasyon teorisini kabul edelim, biz bir oyunun içinde olmadığımız hatta bir çocuğun gece babasından gizli bilgisayar oyunu oynaması gibi bir çocuğun bizim dünyamızı bir oyun gibi açmadığı ne malum? Yani böyle absürd bi durumda da olabiliriz bence böyle bi durum da isek ölümden sonrası için yine elimizde bir şey olmuyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    İlk dusuncen bana da mantikli geldi ama amac olmadan sonuc olacagini pek zannetmiyorum. Senin dediğine yakin bir sey olarak sunu diyebilirim. Kuantuma da insen evrene de ciksan hepsi birbirine benziyor. Hersey bir dongu icinde ve mantik olarak ayni sekilde isliyor. Bu baglanti butun evreni kapsiyor bence. Her canlinin temelinde evren var. Burda konuyu amac mevzusuna getirmek istiyorum. Nasil hiçbir canli dunyada amacsiz bir is yapmiyorsa (para kazanmak icin calisiriz veya hayvanlar ölmemek icin avlanir) bizim olusumumuz ya da evrenin olusumunun da amacsiz oldugunu pek dusunmuyorum. Bu icinde bulundugumuz boyutun bize kazandırdığı en onemli sey herseyde bir amac arama istegi olabilir. Bunu kazandırma nedeni de kendisinin de bunun dogrultusunda olusmus oldugudur belki.



    Dusunce eseri varolmus da olabiliriz. Aslinda bu dedigini ben simulasyon teorisiyle bagdastirdim. Belki baska bir boyutta kafamızı bir makineye bagladilar ve bu hayati yaşatıyorlar tıpkı matrixteki gibi. Belki bizim ozumuz suan baska bir boyutta ama makine bize bu boyutu daha iyi yaşatmak icin o boyutu unutturuyor. Nasil ruya goruyorken ruyada oldugumuzu anlayamiyorsak; makine bize takiliyken de makineye bagli oldugumuzu hatirlamiyoruz.



    Olumsuzluk bulunsa bile dunyanin en zengin insanlari kullanabilir sadece. Her insana vereceklerini sanmam. Oyle olursa eger tipki senin dedigin gibi dunya kaos halini yasar. Ama buyuk ihtimal oyle olmayacagi icin uzulmeye gerek yok hatta sevinmek lazım çünkü baskalari yasarken sevdigin birinin olmesini gormek insana daha cok aci verir. En iyisi herkesin esit olduğu hayat.







    Ya da sen bir amaç uydurmaya çalışıyorsun? Belki hiçbir amacımız yok ki öyle görünüyor, hiçlikten geldik yine hiçliğe gidiyoruz, yaşayacağımız ortalama 70 sene sonra tekrar hiçliğe gidiyoruz. Durum böyle olunca yaşadığımız hayatın, arkadaşlıkların, sevindiğimiz ya da üzüldüğümüz hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Çünkü sebepsiz geldik ve hiçbir yere gitmeyeceğiz.

    Yaşadığımız evren niye bu kadar anlaşılmaz


    Şu insanlara bak belki işe gidiyorlar, belki sevgilileriyle buluşuyorlar ya da bir arkadaşıyla buluşacak belki çocuğuna oyunca aldı ama bunların hepsi değersiz çünkü bugün çoğu çoktan öldü, 100 yıl sonra kimse hatırlamayacak bile çünkü oğulları, eşleri, dostları, kızları da ölmüş olacak. Böyle bir durumda da anlamdan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Anlam diye kendimizi kandırıyoruz. Bugün çektiğin acının da bir anlamı yok, sadece şanssız bir aileye doğdun çünkü, mesela zengin iş adamlarına bak senin düşlediğin kadınlarla senin düşlediğin kişilerle vakit geçiriyor, senin düşlediğin hayatı yaşıyor. Sen şanssızsın çünkü tek bir hayatın vardı ve şansına fakir bir aileye doğdun ve bence buna katlanamadığın için bir anlam uydurmaya, gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Bunu yalnızca sana söylediğimi düşünme genel bir şey söyledim.

    Şu simülasyon olayı çok mantıklı geliyor ancak bunun hiçbir kanıtı yok, ayrıca diyelim ki bir simülasyona atıldık peki oradakiler nasıl var oldu yani yine aynı kapıya çıkıyoruz, ne diyeceğiz onlarda bir simülasyonda mı yaşıyor diyeceğiz? Hmm daha da gidelim o zaman bir başka simülasyon... Pek tatmin edici değil.

    Kimsenin sonsuza kadar yaşamak isteyeceğini sanmam yani öyle oldu diyelim insan yine öldürülebilir olacak ve sadece zenginin sonsuza kadar yaşadığı bir dünya olamayacak çünkü insan anlamsızlığını farkettiği zaman oradaki efendilerini de çok rahatlıkla öldürebilir bence.

    Tamam da ölümden sonrasını bilmeden bu kadar kesin konuşmak zor. Hepimizin bir amaç doğrultusunda yaptıkları şeyler 200 yıl sonra anlamsız bir hale bürüneceğini bilemeyiz. Dünyadan bakınca bize anlamsız geliyor. Çünkü ölümden sonrasını bilmiyoruz. Belki senin dediğin gibi bir hiçliğe gideceğiz ama gidip de dönen yok ki kesin bir şey söyleyelim. Ayrıca o zengin iş adamları fakirlerden daha çok korkarlar ölümden. Çünkü kaybedecekleri o kadar çok şey var ki. O insanlar da cennette hep mutluluk, farklı lezzetler hayali kuruyorlardır eminim. Çünkü insan her zaman şuanki durumundan daha iyisini düşler. İstersen fakir ol istersen zengin. Dinler de bu yüzden ortaya çıkmış zaten.

    Simulasyon olayına gelince, biz onların yapay zekası olduğumuz için o boyutta nasıl bir düzen var bilemiyoruz. Bizim bütün fiziksel gerçeğimiz doğmak üzerine. Belki onların sistemi daha farklıdır. Ama aklımız almıyor olabilir. Bir köpek okuma ve yazmanın ne olduğunu anlayabilir mi? Anlayamaz çünkü ona göre dizayn edilmemiştir. Bizim de algılayamadığımız çok şey var o yüzden.

    Tabi zor ama bana bir şey söylemiyorsunuz ölümden sonrası için, hiçlikten geldiysek hiçliğe gitmemiz gayet doğal değil mi? Eğer hiçlikten geldik ama işte farklı bir yere gideceğiz diyorsan hiç mantıklı durmuyor. Bundan 200 yıl önce yaşayan kaç kişinin yaptığı şeyler anlamlı geliyor sana? Bilim adamları vs. gibileri saymazsak hiçbirini tanımıyoruz bile.

    Olabilir korkabilirler tabi ama bu dünyada 70 yıl bir fakirden kat ve kat daha güzel yaşıyorlar. Kazanan zengin oluyor.

    Ben çözülemeyecek hiçbir şeyin varlığına inanmıyorum. Bundan 500 yıl önce atıyorum bir adam "bu kuşlar nasıl uçuyor lan acaba ya da biz de uçabilecek miyiz?" gibi bir sorusu gayet karmaşık ve anlaşılamayacak bir soruyken bugün cevabını biliyoruz, bir 500 yıl sonra da eminim bugün bilemeyeceğimizi düşündüğümüz şeylerin bir cevabı olacaktır. Ayrıca söylediğin şeylerin hiçbir temeli yok, bana derken sen de aynı hataya düşmüşsün, tamamen varsayımlar üzerine konuşuyorsun. Yapay zekası olduğumuz ne malum ya da böyle bir şey olduğu ne malum ya da bir oyun olabilir miyiz? Hadi bunlara bir cevap verdik peki bundan sonrası için bir hayat olduğu görüşü? Bakın simülasyon teorisini kabul edelim, biz bir oyunun içinde olmadığımız hatta bir çocuğun gece babasından gizli bilgisayar oyunu oynaması gibi bir çocuğun bizim dünyamızı bir oyun gibi açmadığı ne malum? Yani böyle absürd bi durumda da olabiliriz bence böyle bi durum da isek ölümden sonrası için yine elimizde bir şey olmuyor.

    Yok ben hiçlikten geliyoruz dememiştim zaten. Hiçlikten geldiğimiz de kesin değil. Sadece big bang i biliyoruz ondan öncesinde ne var onu da bilmiyoruz ki. Bana en çok koyan kimsenin bizi bilgilendirmeden yaşamaya zorlaması.

    200 yıl önce yaşayan insanların hareketlerinin bana anlamsız gelmiyor tabi ki. Ama mesela hinduizm de yaptıkların sonraki hayatını etkiler diye bir düşünce var bilirsin. Belki de her yaptığımız bir şeyi etkiliyordur. Mesela bir sonraki hayatta, bu dünyada ne kadar çok kendini hatırlatacak iş yapmışsan o kadar çok hayatta kalırsın gibi bir kural vardır. Ölmedik ki bilelim.

    Çözülemeyecek hiçbir şeye inanmaman normal ama şuan bile çözülmüş gibi durup çözülemeyen o kadar çok şey var ki. Işık hızı saniyede 299 milyon metredir diyip bir kaç yıl sonra başka bir şey söyleyebilirler. Bilimde hiçbir zaman kesin bir çözüm yoktur. Kaldı ki evren gibi çok karmaşık bir sistemin sırrı ne zaman çözülecek ya da çözülebilecek mi çok büyük bir muamma. Resmen biz çözemeyelim aklımız almasın diye yapılmış bir yapı gibi.

    Çok varsayımsal konuşuyorum farkındayım ama nasıl bir şeyin içinde doğmuşsak hiçbir kesin bilgi yok.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: AnondraX


    quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    İlk dusuncen bana da mantikli geldi ama amac olmadan sonuc olacagini pek zannetmiyorum. Senin dediğine yakin bir sey olarak sunu diyebilirim. Kuantuma da insen evrene de ciksan hepsi birbirine benziyor. Hersey bir dongu icinde ve mantik olarak ayni sekilde isliyor. Bu baglanti butun evreni kapsiyor bence. Her canlinin temelinde evren var. Burda konuyu amac mevzusuna getirmek istiyorum. Nasil hiçbir canli dunyada amacsiz bir is yapmiyorsa (para kazanmak icin calisiriz veya hayvanlar ölmemek icin avlanir) bizim olusumumuz ya da evrenin olusumunun da amacsiz oldugunu pek dusunmuyorum. Bu icinde bulundugumuz boyutun bize kazandırdığı en onemli sey herseyde bir amac arama istegi olabilir. Bunu kazandırma nedeni de kendisinin de bunun dogrultusunda olusmus oldugudur belki.



    Dusunce eseri varolmus da olabiliriz. Aslinda bu dedigini ben simulasyon teorisiyle bagdastirdim. Belki baska bir boyutta kafamızı bir makineye bagladilar ve bu hayati yaşatıyorlar tıpkı matrixteki gibi. Belki bizim ozumuz suan baska bir boyutta ama makine bize bu boyutu daha iyi yaşatmak icin o boyutu unutturuyor. Nasil ruya goruyorken ruyada oldugumuzu anlayamiyorsak; makine bize takiliyken de makineye bagli oldugumuzu hatirlamiyoruz.



    Olumsuzluk bulunsa bile dunyanin en zengin insanlari kullanabilir sadece. Her insana vereceklerini sanmam. Oyle olursa eger tipki senin dedigin gibi dunya kaos halini yasar. Ama buyuk ihtimal oyle olmayacagi icin uzulmeye gerek yok hatta sevinmek lazım çünkü baskalari yasarken sevdigin birinin olmesini gormek insana daha cok aci verir. En iyisi herkesin esit olduğu hayat.







    Ya da sen bir amaç uydurmaya çalışıyorsun? Belki hiçbir amacımız yok ki öyle görünüyor, hiçlikten geldik yine hiçliğe gidiyoruz, yaşayacağımız ortalama 70 sene sonra tekrar hiçliğe gidiyoruz. Durum böyle olunca yaşadığımız hayatın, arkadaşlıkların, sevindiğimiz ya da üzüldüğümüz hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Çünkü sebepsiz geldik ve hiçbir yere gitmeyeceğiz.

    Yaşadığımız evren niye bu kadar anlaşılmaz


    Şu insanlara bak belki işe gidiyorlar, belki sevgilileriyle buluşuyorlar ya da bir arkadaşıyla buluşacak belki çocuğuna oyunca aldı ama bunların hepsi değersiz çünkü bugün çoğu çoktan öldü, 100 yıl sonra kimse hatırlamayacak bile çünkü oğulları, eşleri, dostları, kızları da ölmüş olacak. Böyle bir durumda da anlamdan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Anlam diye kendimizi kandırıyoruz. Bugün çektiğin acının da bir anlamı yok, sadece şanssız bir aileye doğdun çünkü, mesela zengin iş adamlarına bak senin düşlediğin kadınlarla senin düşlediğin kişilerle vakit geçiriyor, senin düşlediğin hayatı yaşıyor. Sen şanssızsın çünkü tek bir hayatın vardı ve şansına fakir bir aileye doğdun ve bence buna katlanamadığın için bir anlam uydurmaya, gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Bunu yalnızca sana söylediğimi düşünme genel bir şey söyledim.

    Şu simülasyon olayı çok mantıklı geliyor ancak bunun hiçbir kanıtı yok, ayrıca diyelim ki bir simülasyona atıldık peki oradakiler nasıl var oldu yani yine aynı kapıya çıkıyoruz, ne diyeceğiz onlarda bir simülasyonda mı yaşıyor diyeceğiz? Hmm daha da gidelim o zaman bir başka simülasyon... Pek tatmin edici değil.

    Kimsenin sonsuza kadar yaşamak isteyeceğini sanmam yani öyle oldu diyelim insan yine öldürülebilir olacak ve sadece zenginin sonsuza kadar yaşadığı bir dünya olamayacak çünkü insan anlamsızlığını farkettiği zaman oradaki efendilerini de çok rahatlıkla öldürebilir bence.

    Tamam da ölümden sonrasını bilmeden bu kadar kesin konuşmak zor. Hepimizin bir amaç doğrultusunda yaptıkları şeyler 200 yıl sonra anlamsız bir hale bürüneceğini bilemeyiz. Dünyadan bakınca bize anlamsız geliyor. Çünkü ölümden sonrasını bilmiyoruz. Belki senin dediğin gibi bir hiçliğe gideceğiz ama gidip de dönen yok ki kesin bir şey söyleyelim. Ayrıca o zengin iş adamları fakirlerden daha çok korkarlar ölümden. Çünkü kaybedecekleri o kadar çok şey var ki. O insanlar da cennette hep mutluluk, farklı lezzetler hayali kuruyorlardır eminim. Çünkü insan her zaman şuanki durumundan daha iyisini düşler. İstersen fakir ol istersen zengin. Dinler de bu yüzden ortaya çıkmış zaten.

    Simulasyon olayına gelince, biz onların yapay zekası olduğumuz için o boyutta nasıl bir düzen var bilemiyoruz. Bizim bütün fiziksel gerçeğimiz doğmak üzerine. Belki onların sistemi daha farklıdır. Ama aklımız almıyor olabilir. Bir köpek okuma ve yazmanın ne olduğunu anlayabilir mi? Anlayamaz çünkü ona göre dizayn edilmemiştir. Bizim de algılayamadığımız çok şey var o yüzden.

    Tabi zor ama bana bir şey söylemiyorsunuz ölümden sonrası için, hiçlikten geldiysek hiçliğe gitmemiz gayet doğal değil mi? Eğer hiçlikten geldik ama işte farklı bir yere gideceğiz diyorsan hiç mantıklı durmuyor. Bundan 200 yıl önce yaşayan kaç kişinin yaptığı şeyler anlamlı geliyor sana? Bilim adamları vs. gibileri saymazsak hiçbirini tanımıyoruz bile.

    Olabilir korkabilirler tabi ama bu dünyada 70 yıl bir fakirden kat ve kat daha güzel yaşıyorlar. Kazanan zengin oluyor.

    Ben çözülemeyecek hiçbir şeyin varlığına inanmıyorum. Bundan 500 yıl önce atıyorum bir adam "bu kuşlar nasıl uçuyor lan acaba ya da biz de uçabilecek miyiz?" gibi bir sorusu gayet karmaşık ve anlaşılamayacak bir soruyken bugün cevabını biliyoruz, bir 500 yıl sonra da eminim bugün bilemeyeceğimizi düşündüğümüz şeylerin bir cevabı olacaktır. Ayrıca söylediğin şeylerin hiçbir temeli yok, bana derken sen de aynı hataya düşmüşsün, tamamen varsayımlar üzerine konuşuyorsun. Yapay zekası olduğumuz ne malum ya da böyle bir şey olduğu ne malum ya da bir oyun olabilir miyiz? Hadi bunlara bir cevap verdik peki bundan sonrası için bir hayat olduğu görüşü? Bakın simülasyon teorisini kabul edelim, biz bir oyunun içinde olmadığımız hatta bir çocuğun gece babasından gizli bilgisayar oyunu oynaması gibi bir çocuğun bizim dünyamızı bir oyun gibi açmadığı ne malum? Yani böyle absürd bi durumda da olabiliriz bence böyle bi durum da isek ölümden sonrası için yine elimizde bir şey olmuyor.

    Yok ben hiçlikten geliyoruz dememiştim zaten. Hiçlikten geldiğimiz de kesin değil. Sadece big bang i biliyoruz ondan öncesinde ne var onu da bilmiyoruz ki. Bana en çok koyan kimsenin bizi bilgilendirmeden yaşamaya zorlaması.

    200 yıl önce yaşayan insanların hareketlerinin bana anlamsız gelmiyor tabi ki. Ama mesela hinduizm de yaptıkların sonraki hayatını etkiler diye bir düşünce var bilirsin. Belki de her yaptığımız bir şeyi etkiliyordur. Mesela bir sonraki hayatta, bu dünyada ne kadar çok kendini hatırlatacak iş yapmışsan o kadar çok hayatta kalırsın gibi bir kural vardır. Ölmedik ki bilelim.

    Çözülemeyecek hiçbir şeye inanmaman normal ama şuan bile çözülmüş gibi durup çözülemeyen o kadar çok şey var ki. Işık hızı saniyede 299 milyon metredir diyip bir kaç yıl sonra başka bir şey söyleyebilirler. Bilimde hiçbir zaman kesin bir çözüm yoktur. Kaldı ki evren gibi çok karmaşık bir sistemin sırrı ne zaman çözülecek ya da çözülebilecek mi çok büyük bir muamma. Resmen biz çözemeyelim aklımız almasın diye yapılmış bir yapı gibi.

    Çok varsayımsal konuşuyorum farkındayım ama nasıl bir şeyin içinde doğmuşsak hiçbir kesin bilgi yok.

    Anladım. Ancak hiçlikten geliyorsak bir yere gitmiyoruz bence bu konu böylece kapanabilir. Yaşamak kimine çok ağır geliyor haksızlar diyemem ama ben memnunum.

    Reenkarnasyon fikri çok cezbedici aslında o zaman güzel olabilirdi. Ne kadar iyi olursan bir sonraki yaşamında da daha güzel bi hayat yaşayacaksın. Hepsinin sonu aynı görmedik, tamamen varsayımsal konuşuyoruz.

    Bence tam tersi düşün ki sudan karaya geçiyoruz oradan da gelişiyoruz, taşlarla bilmem nelerle takılırken bugün uzaya gidiyoruz. Şu ilerlemeye bakar mısın? Geçmiş dönemdeki insanların zekaları nasıldı bilemiyorum ama belki ileri ki zamanlarda aklımız daha da gelişecek, bilemiyorum. Düşünsene taş ve sopalarla hayvan avlarken, devletler, hukuk sistemleri, ne medeniyetler kuruyorsun, neler keşfediyorsun hatta kendini bile keşfediyorsun ve bunları keşfedebiliyorsun, anlayabiliyorsun. Tabi çözülmeyen ya da kafa karıştıran bir sürü şey var farkındayım ama onları da çözebiliriz gibi geliyor.

    Çocukken çok düşünürdüm bunu, yaşıyorsun, ölüyorsun nereye gidiyorsun hiçbir kaçış şansı başka bi yere gitme şansın yok.




  • bu dünya kaç kere devir daim olmuştur .kimbilir

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    Hocam "düşüncenin yaratma gücü var"ı biraz daha açabilir misin merak ettim. Somut bir yaratmadan mı bahsediyoruz anlayamadım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • insan bazen diyor ki gökten bir kaya ya da taş düşse bu dünya denen sirk artık sona erse. sonra insan denen varlığı tahayyül ediyorum ve dünya denen taşın insanın kafasına fırlatılmış olduğunu düşünüyorum.

    anlaşılmazlığın özündeki değer yargısını elde etme çabam bana dünyanın mesela aydan marstan jupiterden daha fazla insanı öldürdüğünü ve bunu kopyalanma suretine çevirip aynı dna yı binlerce kez öldürsem de hıncımı alamıyorum insanlardan tiskiniyorum dediğini düşündürüyor.

    yani benim ya da bizim bir amacımızın olmaması proteinin yerçekiminin ışık hızının anlam ve amacı olmadığı manasına gelmiyor öyleyse batsın bu dünya demek, zaten batmış ancak bizim kafamıza fırlatılarak bu iş oluşmuş diye tevil edilmeli.

    .................

    insanlığın dnasal kültte toplam ameli canlılık olsa ve bir zat sizin amelinizi suratınıza fırlattım dese anca bu kadarlık bir dünya hayatı olurdu demek de mümkün. şimdi dağılan bir unsur var ve biz bunu toplamaya çalışıyoruz efenim işte evrimdir bir ilah olabilir ancak deistik ya da agnostik bir oluşumdur veya ben varım demek ki o da var gibi muhayyileyi insanın asli kaynağından sadır anlayışlarla doldurabiliriz.

    ancak şu unutulmamalı ki bu dünya sırf bir kişi için yaratılsa ve ona ister azab ister rahmet edilse sırf bir yerçekiminin kametini anlatmaya yetmez ömürler gider ancak o yerçekimi halen baki kalırdı.

    .................

    anlamı anlamak bakımından anlam denen nesne insan yüzeysel olarak yapıştırıldığından farklılaşması mümkün olmayacak şekilde içselleşmiş ben varsam o da var denen diğeri olarak ayrıksılaşmış her türlü çokluk haliyle anlamsızıdır velev ki ilahi güç de bu sınıfa atılsa.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sandor Clegane


    quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    İki teorik düşüncem var.

    Birincisi tüm varlıkların bir olması. Yani özde bütün hayvanlar insanlar bitkiler bir. Bu içinde yaşadığımız dünya ile ilgili olabilir veya galaksimizle veya tüm evrenle.

    Varoluşumuzun temeli yıldız tozundan kaynaklı bir yerde. Çünkü vücudumuzda taşıdığımız bazı elementler dünyadan değil uzaydan.

    Nasıl var olduğumuz sorusunu bilim cevaplıyor zaten ama neden varız dersen orda işler değişir. Varolmamızın amacı ne dersen bu zaten saçma olur. Çünkü bir amacımız olması şart değil. Saçma dinci argümanlarından biridir herşeyin bir amaç uğruna varolduğunu söylerler. bazı şeyler vardır ve bir amacı da yoktur. Biz de muhtemelen öyleyiz.

    İkincisi ise düşüncenin çok güçlü olması ve bizim düşünce eseri varolmuş olabileceğimiz. Çünkü az çok kuantum araştıran düşüncenin yaratma gücü olduğunu bilir. Ve bu tanrısal güç her insanda var.

    Maddenin bilinen en küçük yapı taşı kuarklar düşüncelerimizin oluşturduğu ile aynı. Yani aslında biz bir düşünceyiz. Veya enerjiyiz de diyebiliriz.

    Bilim ileriki gelecekte o kadar fazla gelişecek ki senin de dediğin gibi bu gelişmeleri görememek yaşayamamak çok üzücü. Ama yapacak bir şey yok.

    Ben en çok şunu düşünüp üzülüyorum. İleri gelecekte ölümsüzlük bulunur ve yaşlanma durdurulur. Gerçi böyle olsa bu seferde dünya insan yükünü taşıyamaz.

    Acizliğimizi kabul edip ona göre yaşamaktan başka çare yok. Sadece dünya iyi bir yer olsun ve iyiler kazansın o bana yeter. O da kime göre neye göre iyi sorusunu sordurur. Neyse uzatmayım.

    Hocam "düşüncenin yaratma gücü var"ı biraz daha açabilir misin merak ettim. Somut bir yaratmadan mı bahsediyoruz anlayamadım.

    evet somut yaratmadan bahsediyorum ama öyle ol dedim oldu şeklinde değil. basit bir deney var. kendim denedim ve başarılı oldum. bir nesne hayal edip onu hayatında istiyorsun. hayal edip yoğunlaşıyorsun. ve bir şekilde sana geliyor.



    bu örnekler çoğaltılır. dediğim gibi nesnelerle düşünceler aynı yapıtaşından oluşuyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bana göre kadın ve eril denen nesnenin ergenlik dönemine doğru bakarsak ve dnayı doğru olursa bu iki oğe de dişil ve doğum yapan bir şeydir denebilir.



    Bu açıdan dünya aslında dişillerden oluşmuşsa erkek denen oğe nerdedir. Ve neden dişil tercihi yapılmıştır? Onlar erkekleri oldurup dişileri diri bırakıyordu denmekte. ( ayet meali)



    Bunun nedenini daha derin tarzlarda da düşünebiliriz. Yani kadın her turlu doğumu yapan bir turdur ve dünya esasen toplam bakışı kadınlardan muteşekkildir.



    Bu şey doğum yolu ile ticaret denen hadiseyi başlatır. İnsan dahil her şey bu ticaretin metası olur.



    Bana göre bu dünyanın sırlarından bir kısmı açılsa idi buranın bir tezgah ya da ticaret(karhane) hane olduğu netçe gorulebilirdi.



    Bir kısım insanlar zorunlu olarak bir kısım insanları burada çalıştırmış ve emval elde etmiş olabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • hawk1903 kullanıcısına yanıt
    Buna “Çekim Yasası” deniyor.Bu “hiçlikten” geldik “hiçliğe” gideceğiz lafı bana çok saçma geliyor.Hiçlikten bir şeyler meydana gelemez.Eğer biz yaratıldıysak,bunun bir temeli,bir dayanağı var.Evrim ve biraz da reenkarnasyonla,bizler milyarlarca yıllık bir döngünün,reaksiyonun ve bütünleşmenin bir ürünüyüz.Yıldızlardan,asteroitlerden,uzay boşluğundaki maddelerden,Dünya’daki nesnelerden geliyoruz.Bizler,en nihayetinde,Evren’in kendisinden yoğrulmuş,yaratılmış varlıklarız.Yıldız tozu olduğumuz kadar,Evren’in kendisiyiz de.İnsan olduğumuz kadar,spiritüel bir varlığız da.Bir bakıma,her şeyiz.Bedenimiz öldüğünde de bir başka bedende,bir başka formda veya boyutta tekrar hayata devam edeceğimize inanıyorum.Çünkü en nihayetinde,bizler inandığımız şeylerizdir aslında.İnançlar benliğimizi oluşturur.Ve neye inanırsak,onu yaşarız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ksenofanex -- 13 Şubat 2018; 13:50:58 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Villentretenmerth

    Buna “Çekim Yasası” deniyor.Bu “hiçlikten” geldik “hiçliğe” gideceğiz lafı bana çok saçma geliyor.Hiçlikten bir şeyler meydana gelemez.Eğer biz yaratıldıysak,bunun bir temeli,bir dayanağı var.Evrim ve biraz da reenkarnasyonla,bizler milyarlarca yıllık bir döngünün,reaksiyonun ve bütünleşmenin bir ürünüyüz.Yıldızlardan,asteroitlerden,uzay boşluğundaki maddelerden,Dünya’daki nesnelerden geliyoruz.Bizler,en nihayetinde,Evren’in kendisinden yoğrulmuş,yaratılmış varlıklarız.Yıldız tozu olduğumuz kadar,Evren’in kendisiyiz de.İnsan olduğumuz kadar,spiritüel bir varlığız da.Bir bakıma,her şeyiz.Bedenimiz öldüğünde de bir başka bedende,bir başka formda veya boyutta tekrar hayata devam edeceğimize inanıyorum.Çünkü en nihayetinde,bizler inandığımız şeylerizdir aslında.İnançlar benliğimizi oluşturur.Ve neye inanırsak,onu yaşarız.

    Bu tarz spiritüel şeylere inanmak istiyorum ama yapamıyorum. Çekim yasası mesela aşırı kulağa güzel geliyor ama pek inandırıcı değil. Neye inanırsak onu yaşarız bu sözü de biraz açmanızı istiyorum.

    Reenkarnasyonun bir delili var mı acaba? Çünkü düşünce güzel ama bu da çok havada kalıyor. Ayrıca merak ettiğim bir şey var insan sayısı sürekli artıyor, bunu reenkarnasyon nasıl açıklıyor? Her şeyden bir şeyler taşıyoruz, her canlı ile akrabayız ancak sonuçta basit insanlarız öldüğümüz zaman bütün kutsaliyet balonun patlaması gibi fıslayıp gidiyor. Bütün canlılığımız bizimle beraber ölüyor.




  • Evrenin sona ermesi (yok olması) konusunda benim bildiğim 3 teori var:

    1-Big Rip

    Bu teoriye göre evren bir zaman sonra o kadar güçlü genişlemeye başlayacak ki evrendeki kütle çekimini bu hıza dayanamayacak.
    Bunun sonucunda önce galaksi gibi büyük yapılar ayrışacak daha sonra güneş ve kara delikler parçalanacak. Hatta evrenin genişleme hızı ışık hızını geçicek ve atomlarda ayrışıcak bunun sonucunda zaman olmayan parçacıkların dolaştığı bir evren olcak.

    2-Heat Dead

    Bu teoride big ripe benzer fakat bunda madde dağılmaz onun yerine sonsuz ışımaya maruz kalır.Sonsuza kadar ışıma sonucu madde enerjisini bitirir entropi max. olur. Evren karanlığa bürünür ve ölür. Uzun bi süre sonra kuantum tünellemesi denilen olayla entropi bi anda aşırı düşer ve big bang olur.

    3-Big Crunch

    Bu teoride sizin dediğiniz gibi evren bi zaman sonra küçülmeye başlayacak ve sıcaklık giderek artcak bunun sonucunda devasa kara delikler oluşacak, ggalaksileri ve diğer karadelikleri yutarak büyük çöküşe yol açıcak. Bunun sonunda kara delik bütün evreni yutacak.

    Son teoriden sonra evrenin salınım şeklinde yeniden genişleyeceği ve yine tekrar çökeceği düşünülüyor.


    Kaynak:
    https://goo.gl/ufBX9S




  • Konuyu takipteyim yeni yorumları bekliyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.