Şimdi Ara

BOŞANAMIYORUM

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
17
Cevap
0
Favori
1.790
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Mahkememizde görülen boşanma davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,


    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

    Davacı davasını anlaşmalı boşanma davası olarak açmış olup, tarafların TKM 166/3. Maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiş, ancak karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, istinaf kararı ile Mahkememizin ././2019 tarihli 20../.. E. 20../.. K. Sayılı kararı kaldırılmış ve davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam edilmiştir.

    Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 2019 tarihli çekişmeli boşanma dava dilekçesi ile; tarafların 12 yıl önce evlendiklerini, üç müşterek çocukları olduğunu, müvekkilinin devlet görevlisi olduğunu, davalı ile internet üzerinden tanışıp iki hafta sonra evlendiklerini, davalının yabancı ülke vatandaşı olduğu için ülkeye ve yeni hayat düzenine alışma konusunda oryantasyon problemi yaşadığını, müvekkilinin bu sürecin kolay geçmesi için gereken desteği sağladığını, davalının, müvekkilini evlilik süresi boyunca süreklilik arz edecek şekilde terk ettiğini ve terk etmekle tehdit ettiğini, davalının, müvekkiline karşı tutum ve davranışlarının olumsuz yönde değiştiğini, davalının tesettüre girmek istediğini, müvekkilinin eşini desteklediğini, eşinin tesettür alışverişini müvekkilinin yaptığını, davalının müvekkiline Süleymancılar isimli dini tarikatın sohbetlerine katıldığından bahsettiğini, müvekkilinin, eşinin sosyal bir faaliyete katıldığını düşünerek saygı duyduğunu fakat dini sohbetlerin her akşam 18:00-23:00 arasında sürmesi, davalının müvekkilini ve çocukları ihmal etmesi ve ilgisiz bırakması, davalının müvekkiline karşı davranışlarının olumsuz yönde değişmeye başlaması sebebiyle müvekkilinin durumdan rahatsızlığını dile getirdiğini,


    davalının toplantılar sonrasında müvekkiline ve akrabalarına karşı olumsuz yönde davranışlar sergilemeye başladığını, davalının müvekkiline bir çok kez baskı yaptığını, tatil amaçlı davalının ülkesine gittiklerinde, davalının dönüşte çocukları vermeyerek müvekkilini Türkiye'ye tek başına gönderdiğini, müvekkilinin cuma namazlarına gitme isteğini barışma şartı olarak sunduğunu ve bu şekilde ülkeye döndüğünü, müvekkilinden camiden fotoğraf istediğini, müvekkilinin din, vicdan ve ibadet hürriyetine açıkça müdahale ettiğini, davalının müvekkiline ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunduğunu, davalının tarikat üyeliğinden 5-6 ay sonra müvekkiline "Sen alevisin bizim nikah caiz mi?" şeklinde soru sorduğunu, müvekkilinin bu soru karşısında büyük bir elem ve üzüntü ile "yok ben ateistim" dediğini, bunun üzerine ise davalının "olabilir ancak senin annen ve baban alevi, aleviler müslüman bile değiller" şeklinde cevap vererek müvekkilini daha büyük bir elem ve üzüntü içerisine ittiğini,


    davalının bu davranışı ile müvekkiline karşı ağır ve onur kırıcı şekilde davrandığını, davalının evde bulunma sürelerinin kısalması ve daha çok dışarıda vakit geçirecek şekilde yaşamaya başlamasının müvekkilinde şüphelere neden olduğunu, davalı ile gayri meşru ilişkisi olan kişiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Soruşturma sayılı dosyasında fuhuşa yer ve imkan temini sağlama iddiasıyla soruşturma yürütüldüğünü, müvekkilinin davalı tarafından manevi anlamda her türlü şiddete maruz kaldığını, davalının, müvekkilinin horladığını söyleyerek müvekkilini aşağıladığını ve yatak odasını terk ettiğini, sonrasında ise çocukları bahane ederek yatak odasına dönmediğini, müvekkilinin eşiyle yaşayacağı birliktelik için mesajla randevu ister hale geldiğini, müvekkilinin şehir dışından eve geldiğinde ne eşya ne de kimsenin olmadığını gördüğünü, davalıyı aradığını, cevap alamadığını, eve hırsız girdiğini düşünerek polise ihbarda bulunduğunu, davalının bir süre sonra arayıp annesine ev kiraladığını, bu sebeple eşyalarını aldığını bildirdiğini, polislerin müvekkilini aile içi şiddet bürosuna yönlendirdiğini, davalının annesinin gelerek, davalının çocukları ve eşyaları alarak evi terk ettiğini beyan ettiğini,


    müvekkilinin davalının aynı gün şikayetçi olduğunu öğrendiğini, ertesi gün davalının müvekkiline "nerdesin, evde misin, barışmak ister misin" şeklinde sms gönderdiğini, müvekkilinin ifade için gittiğinde ölümle tehdit suçlaması ile karşı karşıya kaldığını, davalının davranışlarında tutarsızlık ve bozukluk olduğunu, tarafların yaşanan tüm bu olayların ardından barıştıklarını ve 2 hafta birlikte yaşadıklarını, sonra yine problemlerin devam ettiğini, anlaşmalı boşanma kararı alıp boşandıklarını, boşanma sonrasında davalının müvekkili ile aynı evi paylaşmaya ve birlikte yaşamaya devam ettiğini, davalının kararın kesinleştirilmesi için sürekli baskı yaptığını, müvekkilinin bu durumdan rahatsız oluğunu, anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesi halinde davalının çocukları yurt dışına kaçıracağını anlayınca istinaf yoluna başvurduğunu, davalının müvekkilinin adresine kızını almaya gayri meşru ilişki içinde olduğu kişi ile geldiğini, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, 2 oğlunun müvekkiline, davacının başka bir erkekle aynı odada birlikte uyuğunu söylediklerini, davalının gayri meşru ilişki içinde olduğu kişinin çocuklar üzerinde psikolojik baskı oluşturduğunu, davalının müşterek çocuklar için gerekli ilgi, sevgi ve özeni göstermediğini, davalının müvekkilinin çocuklarla görüşmesini engellediğin belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


    Taraflara usulüne uygun tebligatlar yapılmış, taraf teşkili sağlanmış, davalı vekili vermiş olduğu cevap ve karşı dava dilekçesi ile; taraflar arasındaki geçimsizliğin, müvekkilinin evlendikten bir müddet sonra dini inancının ve yaşam tarzının değişmesinden sonra başladığını, müvekkilinin müslüman olması, tesettürlü bir kıyafetle dışarı çıkmaya başlaması, alkol almayı bırakması ile problemlerin yaşanmaya başladığını, davacının bu durumu hazmedememesi ve müvekkilinin yaşam tarzına saygı göstermemesinin taraflar arasında geçimsizlik çıkmasına neden olduğunu, davacının boşanmak istediğini ve protokol hazırlayarak dava açtığını, davanın kabulüne karar verildiğini, davacının istinaf aşamasına kadar ileri sürmediği ithamları birden gündeme getirmeye başladığını, davacının öç almak ve haklı çıkmak için hakaret ettiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin müslüman olduğunu, hayat tarzının buna göre değişmesinden sonra davacının müvekkiline psikolojik ve duygusal şiddet uyguladığını, müvekkilinin başını kapatması nedeniyle davacının "güzel olmadığı, köylü gibi göründüğü, kafasız ve aptal olduğu, gözünde değerinin kalmadığı, ülkenin bu hale gelmesinde senin gibi yaşayanların neden olduğu" gibi sözler söylemeye başladığını, müvekkilinin alkol almamasına, oruç tutmasına ve giyim şekline de tepki gösterdiğini, davacının evlilik birliği içerisinde tatil planlarında dahi müvekkilinin inanç ve düşüncelerine saygı duymadığını, ramazan aylarında gidilen tatillerde müvekkilinin en büyük eğlencesinin çocuklarına bakmak olduğunu, davacının havuzun ve güneşin tadını çıkarıp gece otel barında tanıştığı kadınları müvekkiline anlatırken fazlasıyla eğlendiğini, aynı zamanda cinsel şiddet uygulamaktan da geri durmadığını, davacının, müvekkilini baskı altına almak istediğini, müvekkiline gönderdiği e postadaki taleplerinin buna örnek olduğunu,


    davacının müvekkilinin özel hayatına müdahale ettiğini, evin odalarına kamera koyduğunu, istediği zaman telefonundan evin odalarını seyrettiğini, müvekkiline adeta hapis hayatı yaşattığını, davacının şehir dışı seyahatlerine gittiğini, davacının annesinde de müşterek konutun anahtarının bulunduğunu, bu nedenle müşterek konuta rahatça girip çıktığını, davacının annesinin müşterek konutta müvekkiline sürekli karıştığı için tartışmaların yaşandığını, bu tartışmaların birisinin davacının şehir dışı seyahatine gittiğinde yaşandığını, müvekkilinin durumu davacıya bildirip kendi annesinin yanına gittiğini, davacının seyahati sonrasında İstanbul'a dönünce müvekkilini arayıp "sakın eve gelme, göreceksin sen" şeklinde tehdit ettiğini, müvekkilinin ne olduğunu anlamayıp ortak konuta gittiğinde anahtarın değiştirildiğini fark ettiğini, eve giremediğini, sonrasında ise tarafların ayrı yaşamaya başladıklarını, davacının, müvekkiline baskıcı, suçlayıcı ve öç alıcı bir davranış sergilediğini, davacının, müvekkilinin yabancı uyruklu olmasından hareketle fuhuş yapıldığı ve gayri meşru ilişkisi olduğu iddiası ile müvekkilini karalamaya çalıştığını, soruşturmaya konu iddiaların davacının soyut iddiaları olduğunu, savcılık dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini,


    davacının tutarsız tavır ve davranışlarının velayet altındaki küçüklerin sağlıklı bir ortamda yetişmesi ihtimalini ortadan kaldıracağını, davacının annesinin ortak yaşama müdahalesine müsaade ettiğini, annesinin söz ve davranışlarıyla hareket ettiğini, aile bağımsızlığına önem vermediğini belirterek tarafların boşanmalarına, velayetin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine aylık 500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, müşterek çocukların her birisi için aylık 750,00 'şer TL tedbir/iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


    Tarafların nüfus kaydı UYAP sisteminden çıkarılmış, evlendikleri, müşterek üç çocuklarının olduğu görülmüş olup, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarının yapıldığı, davacının devlet çalışanı olduğu, davalının müşteri temsilcisi olduğunun tespit edildiği görülmüştür.


    Tarafların müşterek çocuklarının velayeti hususunda uzman raporu ve uzman heyet raporunun alındığı, raporlarda tüm çocukların velayetinin anneye verilmesi, baba ile kişisel ilişki kurulmasının uygun olduğuna ilişkin kanaat bildirildiği görülmüştür.

    Yapılan yargılama sırasında toplanan tüm deliller birlikte değerlenderildiğinde; tarafların asıl ve karşı dava ile karşılıklı olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davası açtıkları görülmüştür. Davanın anlaşmalı boşanma davası olarak açıldığı, taraflar arasındaki anlaşmanın bozulması ile davacı-karşı davalı (erkek) tarafça çekişmeli boşanma dava dilekçesi verildiği, davalı-karşı davacı tarafça karşı dava dilekçesi verildiği, davanın çekişmeli boşanma davası olarak devam ettiği görülmüştür. Tarafların tanıkları dinlenilmiş, duyuma dayalı tanık beyanlarına itibar edilmemiştir. Tüm dosya kapsamı, taraf ve tanık beyanları dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadının müşterek konuttan ev eşyalarını da alarak gittiği ancak tarafların daha sonra barıştıkları ve bir süre birlikte yaşadıkları anlaşılmış, davacı- karşı davalı erkeğin yalnız şehir dışı seyahatlerine gittiği, eşine bağırdığı, müşterek konutun anahtarını annesi verdiği, evin anahtarını değiştirdiği ancak bu olaylardan sonra da tarafların barıştıkları ve birlikte yaşadıkları anlaşılmış olup tarafların diğer iddialarını ispatlayamadıkları görülmüştür. Davalı- karşı davalı kadının dava tarihinden sonra güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu anlaşılmış, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ispatlanamamıştır. Davacı-karşı davalı erkeğin şehir dışına araba tamiri için gittiği, başka bir amaçla gittiğini ispatlanamadığı anlaşılmış, davacı-karşı davalının (erkek) eve güvenlik kamerasını baskı kurmak için koyduğu ispat edilememiş, ayrıca bu olayların da tarafların barışmasından önce yaşandığı görülmüştür. Davalı- karşı davacı kadın hakkındaki soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiği, davacı-karşı davalı erkek hakkında iftira suçu nedeniyle verilmiş kararın bulunmadığı, davacı- karşı davalı erkeğin iftira ettiğinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Tarafların beyanlarından ve dosyaya delil olarak sunulan mesaj ve konuşma kayıtlarından tarafların barıştıkları anlaşılmış olup, barışmaları nedeniyle anlaşmalı boşanma dava tarihinden önceki olayları affetmiş ya da en azından hoş görmüş sayılacakları, dava tarihinden sonraki olayların ancak yeni dava konusu olabileceği, karşı davadaki iddiaların da anlaşmalı boşanma dava tarihinden önceki olaylara ilişkin olduğu anlaşmalı boşanma dava tarihinden sonraki iftira iddiasının da davalı- karşı davacı tarafça ispatlanamadığı dikkate alınarak asıl ve karşı davanın reddine dair aşağıdaki hüküm fıkrasının tesisi uygun görülmüştür.

    HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

    1-Asıl ve Karşı davanın REDDİNE,

    2-Davalı-karşı davacı (kadın) için takdir edilen 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,

    3-Geçici velayeti davalı-karşı davacı anneye verilen müşterek çocuklar için daha önce tedbir nafakası takdir edildiği de dikkate alınarak karar tarihinden karar kesinleşene kadar her bir çocuk için aylık 400,00 er TL olmak üzere aylık toplam 1.200,00 TL tedbir nafakasının davacı-karşı davalıdan (erkek) alınarak davalı-karşı davacıya (kadın) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, çocuklar için takdir edilen tedbir nafakalarının karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,

    4-Tarafların müşterek çocuklarının yurttan çıkış yasağı kararının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,

    5-Asıl dava yönünden:

    a)Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

    b)Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

    c)Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,

    6-Karşı dava yönünden;

    a)Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

    b)Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

    c)Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,

    7- Gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,

    Dair davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı././2022








  • Okuyacak durumum yok kusura bakma

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • gereği düşünüldü:

    1- konu sahibinin konuyu anlatmaması
    2- mahkeme kararının uzun metnini olduğu gibi CTRL+V yapması
    3- hukuki metnin anlaşılmasının zor olması

    dolayısıyla okuma eyleminin reddine karar verilmiş olup, duruşma konu sahibi özet geçene kadar ertelenmiştir.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öyne böyne değil, cooooogh böyük bir sabır ile ve ara vererek bu sıcakta okumaya çalıştım ve nihayet hepsini okudum. O deel de, bunu okuduktan sonra hugug okumamakla tam isabet bir karar verdiğimi anladım ve eğer okusaydım gafayı yerdim hugug kesin, kaç gayme mayış verirlerse versinler heç farketmez.

  • Esin nereliydi yabanci diyo

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ceykalda detected.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Baban bile okumaz ki bunu.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Ben Evlenmeyecem
    2 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Ne biçim karar yazıyorlar, 1 sayfa yazı yazıyorlar bir tane nokta yok. Nokta koymak yasak mı kardeş? Saçma sapan bir yazım biçimi, ne yazıldığı anlaşılmıyor. Bunu okuyan anlayamayacaksa niye yazıyorsun?


    Bir kere bu boşanma davaları ne kadar saçma salak bir şey ailelerin bütün mahrem, özel hayatı açılmış saçılmış. Çocuk gibi birbirlerine bok atıyorlar. Biri diyor yabancı uyruklu eşim fuhuş yapıyor, diğeri kocam süleymancılar tarikatına katıldı. Olm insan gibi boşanın boşanacaksanız bu ne lan çocuk gibi o onu yaptı, bu bunu yaptı. 3 yaşındaki çocukların kavgası gibi bu ne lan, biz okurken utanıyoruz, bunlar mahkemede anlatırken utanmıyor mu.


    Tanıştıktan 2 hafta sonra evlenmek nedir.

  • Karar geçen hafta kesinleşti.

    Çocuklar daha önceki karar gereği yine bende 1 ay kaldılar ve gördüm ki baba düşmanı yapmış hepsini.

    "Baba sen Müslüman mısın?"

    "Sen zehir (alkol) içtiğin için anam terketmiş..."


    Zaten çocuklarla ilgili velayet talebim nedeniyle dava uzamıştı ama velayet tedbiren kadına verilmişti ve görüş günlerinde bile gidip beni polise şikayet ediyordu "Hakkımda kötü konuştu" diye bu yüzden yıllar önce vazgeçmiştim çocuklardan, alsın istediği gibi baksın.


    Yıldım...

  • Siz su obur bosanma konusundaki arkadassiniz sanirim, hani eksiye falan cikip meshur olan mevzu, degil mi?

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • gbey kullanıcısına yanıt
    hakkaten öyle bişey vardı demi? yabancı kadın sonradan bi dini tarikate giriyodu ve kocasını bırakıyodu falan. hayal meyal hatırladım. film gibi anasını satıyim

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Cem_Alim C kullanıcısına yanıt

    e sen de onu şikayet etseydin. çocuklara hakkımda yalan yanlış şeyler öğretti diye.

  • BOŞANAMIYORUM
  • Çok uzun ve karışık, pek anlamadım. Kadın Süleymancılara katılmış, kocası ateistmiş ama aileden Aleviymiş; sonra kadın çocuklara babanız Alevi, şöyle böyle demiş. Hâlâ boşanamıyor. Doğru anlamış mıyım?

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.