Turkiye’deki gurultu kirliligi. Sabaha karsi 3’te davul calinan ulke

Isten eve gelmissiniz. Erken kalkmak icin 11de yatacaksiniz ama yukardaki komsu evinde at besliyor. Saat 1’e kadar toynaklariyla tavaninizda tepinen at sonunda uyuyor. 1 saatlik uyku cikardiniz. Sabaha karsi 3’te davul zurnalar caliyor dan dan dan, ondan sonra kopek ceteleri koro halinde ise gidene kadar uluyup havlasiyorlar. Masai Mara’da siradan bir gune basliyoruz. Kopekler tarafindan parcalanmadan ise gidebilirseniz de her bir yandan secim otobuslerinden son ses calan sacma sapan sarkilarla cam cerceveler titremeye devam ediyor.

Yemin ediyorumki Hindistani birak, Afrika kabileleri de bile sacmalik bu boyutta degildir. AB hayalleriyle yanip tutusan ulkenin guncel hali  

Bu algılar zaman içinde değişecek. Şu an Turkiyede bu kadar bağnaz ve insan konforuna aykırı düşünmenin hakim olmasının medeni Turkiyede çok geç başlamış köyden kente göç sürecidir.

Fakat bu süreç 2010larda bitti ve sehirler bu görgüsüz yığınları zaman aracılığı ile öğütüyor. Bu köylülerin gelecek nesilleri doğal bir şekilde sehirlesiyor ve bagnazliklari azalıyor.

Tabi süreç 2010da yeni bitti dolayısıyla sindirme aşaması baya bir süre devam edecek.

harbi insanın midesini bulandırıyor. hafta içi yorgunluktan ben duymuyorum ama hafta sonu tam viskimi yudumlarken dışarda savaş çıkmış gibi davul çalınması insanın midesini kaldırıyor "nerede yaşıyorum ben?" dedirtiyor.

Lezita olayını bile politikleştirdiler. Artık bir tarafın ak dediğine diğer taraf koşulsuz şartsız kara diyor.