Şimdi Ara

Aldatılan Koca ve Adalet Sistemimizde Başına Gelenler!!!

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
126
Cevap
19
Favori
12.047
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
171 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Güncelleme Ocak 2021

    Merhaba arkadaşlar.Ben başıma gelen olayları, kanunlarımız! Karşısında yaşadığım sıkıntıları sizlere hem bir ders olması açısından hem de çocuklarımı almam konusunda bana verebileceğiniz fikirler açısından anlatıyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki yazdıklarımın tamamı gerçektir. Bu yazıda şüpheye yer yoktur.Evet , okuduğunuzda bu kadarı da olur mu diyeceğinizi biliyorum.Muhtemelen biz bunu tv de bile görmedik diyeceksiniz.Fakat maalesef tüm bunlar (Allah düşmanıma yaşatmasın)bizatihi başıma gelmiş ve hala yaşamaya devam etiğim olaylardır.

    Not1:Konuyu yeni açtığım hesabım ile yazıyorum. Her ne kadar yaşadıklarımdan , bırakın Türkiye cumhuriyeti vatandaşı yada normal bir Müslüman olmayı, insanlık utanacak olsa bile, çocuklarımı düşünerek yer , isim vb. bilgiler vermeyeceğim…

    Not2: Başıma gelenler öyle bir kaç günde yazmakla bitecek gibi değil. Dolayısıyla tarihleri ile birlikte ana konuya ekleme yapacağım.



    Girizgah



    Öncelikle aşağı yukarı son 15 yılını birlikte geçirmiş, bunun son 10 yılını da evli olarak geçirmiş bir çifttik. Ben bir kurumda, eski eşim başka bir kurumda memur olarak çalışıyorduk. bu zaman zarfında iki de çocuğumuz olmuştu.

    Bizim ailemizde tipik bir memur ailesiydi.Yazın tatile çıkan, sık sık piknik yapan, çoğu zaman gülüp eğlenen, ara sıra birkaç gün sürecek darılmalar , sonra tekrar barışmalar falan…Yani anlayacağınız çevrenize bakın .Gördüğünüz bir çok 30-40 yaşlarda olan ailelerin ortalaması gibi.Zihninizde canlanmıştır diye düşünüyorum.

    Bir Şeyler Var. Hissediyorum Ama Anlatamıyorum...



    Hayat böylece devam ediyorken 201X yılının sonlarına doğru eşimde bir takım değişiklikler oldu. Bana ilgi ve alaka göstermiyordu. Eve gelsem bir hoş geldin bile demiyor, dönüp yüzüme bakmıyordu.Ne olduğunu anlamaya çalıştım bir şey bulamadım.Bir gün “Ya derdin ne? Ne istiyorsun söyle Allah aşkına” dediğimde “Bu iş bitti. Ayrılalım” dedi. Beni kendinizin yerine koyun ne düşünürsünüz? Kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü;”Ya sen ne diyorsun?” dedim “Farkında mısın? Çoluğumuz çocuğumuz var, onların geleceği var. Aramızda da ne var ki bu iş bitmiş olsun?”

    Çocuklarına ve ailesine düşkün bir baba olarak onlardan ayrılmam bana mümkün gelmiyordu. Hem de ortada bir şey yok iken!Evet eşimin ailesinin boşanmamızı arzu edebileceklerini biliyordum.Hangi ahlak üzerine kurulu olduklarını da (İlerde anlatacağım.Takdir sizlerin) biliyordum.Ama ben onlarla evlenmemiştim ki! Ben birbirimiz için uzun yıllar uğraştıktan sonra ,ancak bir araya gelebilen bir çift olarak, kızlarıyla evlenmiştim.

    Hani Mevlana'nın bir sözü vardır: “Nasib-inde varsa, alırsın karıncadan bile ders. Nasib-inde yoksa, bütün cihan önüne serilse sana ters.”Tabi bu sözün inceliğine vakıf olamadım o zamanlar.Nereden bilebilirdim başıma gelecekleri? Aylarca yapma etme, çocuklarımız var, mutluyduk vs. dedim didindim durdum.

    Karşı Tarafın Bu süreçte Dillendirdikleri



    Oda sürekli , sen bana ve çocuklarıma psikolojik baskı yapıyorsun, çocuklarıma kötü davranıyorsun, vb. aslı astarı bulunmayan sözler söyleyip duruyordu. Sonuçta küçük bir yerde yaşıyoruz. Her kez herkesi tanıyor.Gerek iş yerinden gerekse komşuluk bakımından.Çocuklara baskı yapıp kötü davrandığımı çıkıp da dışarıda bir yerde söylese kargalar bile güler, bir Allah'ın kulunu da inandıramaz.Neden yapılıp-yapılmadığını kanıtlanması zor ,” Psikolojik baskı” üzerinden gittiğini ilerde anlatacağım…

    O Günlerde ki Düşüncelerim



    Peki benim tüm bu iftiralara karşı düşüncelerim neydi? Aklımdan geçen tek mantıklı şey eşimin ruhsal bir bozukluk içerisinde olduğuydu. Diyeceksiniz ki hiç mi aklından geçirmedin seni aldattığını?Hatta evli çocuk sahibi, aynı kurumdan bir adamla aldattığını?Vallahi aklımın ucundan geçmedi.Neredeyse boyunda çocuğumuz var, geçmişte yaşadıklarımız vs. Ben yakıştıramazdım ,yakıştıramadım da…

    Evlilik Danışmanı Süreci



    Tabi ben hala yuvamı kurtarma derdindeyim ve eşimin ruhsal bir rahatsızlık yaşadığı kanaatindeyim. Hadi dedim evlilik danışmanına gidelim. Bir kaç sefer gittik sağ olsun psikolog hanım ilgilendi oturduk konuştuk vs. Fakat psikolog ile görüşmelerimizde eşim yüzüme baka baka alenen yalan söylüyordu.Mesela psikologa diyor ki;” Eşim bana özel günlerde hediye almıyor, çiçek almıyor vs.”, ben hayretler içinde kalıyorum eşimi dinlerken.Halbuki kredi kartı dökümleri vs. var bunları istesem hemen o gün kanıtlarım.Hatta yalan söylüyorsun deyip sıkça alış veriş yaptığım bir siteyi göstersem yıllar önce yaptığınız tüm alış verişler aldıklarım kısmında duruyor.Yani sonuç olarak kanıtı çok kolay şeyler.Meğerse bu iş şeytanın işiymiş nereden bileyim?Yani eşim beni bilinçli olarak karalayıp, sonra avukat teyzenin tavsiyesi üzerine psikologu arayarak hakkımda mahkemede şahit olmasını isteyecekmiş.Bunu bir zat telefon görüşmelerinden ve psikolog ile yüz yüze görüşmemde teyit ettim sonradan.Üzerime oynanan oyunları o tarihler de anlayamadım.Kim yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşinin böyle bir iş çevirdiğini aklından geçirebilirdi ?

    Birkaç seans da psikolog ile ayrı ayrı görüşmelerimiz den sonra -artık psikologa ne dediyse- en sonunda psikolog ben size yardımcı olamam dedi ve başka bir psikologa yönlendirdi.Bu psikologa tek başına gitmesi gerekiyormuş eski eşimin.Tamam git dedim.Akşam iş çıkışında şehir merkezinde bulunan o yere birkaç seans gitti ve sonra orayı da bıraktı.Daha sonradan aldığım bilgilere göre evde çoluk çocuğunu bırakıp da şehirde sevgilisi ile sürtüyormuş meğerse.Sonuç olarak amacı ilk psikologu mahkemede şahit göstermek olduğundan, ikinci psikolog ile çok işi olmadı ve birkaç seansta oraya gitmeyi bıraktı.

    Pes Ediyorum



    Yaşanan daha bir çok olayın neticesinde türlü iftiraların önünü bir türlü alamadım. Hangi avukata başvurdumsa da çocuklar annede kalır dediler. Baktım çare yok anlaşmalı boşanmaya razı olmak zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum!Çünkü annesinin evimize gelip ses kaydımı gizlice aldığını, üstüme gelip olay çıkartmaya çalıştığını, çocukların önünde beni evden –evet kendi evimden- kovmaya çalıştığını, ses kaydımı diğer bir takım kişilerle paylaştığını ve dağıttığını-ki ses kaydında ağzımdan çıkan bir tek kötü söz yoktur- vb türlü rezilliklerini yeri geldiği zaman anlatacağım… Yalnız burada şu kadarı ile iktifa edeyim ki, bu kadın kızının beni aldattığını biliyor ve kızına aman ha adam ile buluşup, konuştuğunda dikkatli ol evdeki(Benden söz ediyor) şüphelenmesin diye tembih atta bulunan bir kadın. Kadının ahlaki yapısını siz düşünün, takdirinize bırakıyorum…

    Olaylara Bakışım



    Olaylar asıl bundan sonra başlıyor. Bundan sonra neler yok ki?Bundan sonra anlatacaklarımdan birkaç başlık;
    • Daha önce Hayatı boyunca adliyenin içine bile girmemiş bir adamın izlenimleri;
    -Eşinizi her türlü hile ve sahtekarlık ile aldatıp boşayabilirsiniz. Zira boşanma gerçekleştikten sonra artık olay geçmişte kalıyor ve kim ne yaptıysa yaptıkları kanunsuz olsa bile yanına kar kalıyor.

    -Eşiniz sizden habersiz ortak almış olduğunuz mülkiyeti (içinde oturmamanız koşuluyla)dilediği kişiye satabilir.

    -Eşiniz sizi aldattı ise bu size karşı yapılan bir olaydır ve çocukları hiçbir şekilde bağlamaz.Çocukların sıcak bir aile ortamından mahrum kalışları, anne veya babadan ayrı kalışları, belki zahirde gelecekleri hiçbir şekilde aldatma olayından etkilenmemiştir!Çocuklar bu olaydan bağımsızdırlar! (Gerçekten böyle mi? Takdir sizin)

    -Zina suç değil. (Kanunlarımızda) İsteyen- Kişi de Allah korkusu yoksa- evli olsun olmasın zina yapabilir.

    -Çocukları istiyorsan karşı tarafın bu işi parayla yaptığını kanıtlamalısın!(Sanki aldatılan cia de çalışıyor.Nereden bilsin?Gidip bu haltı yediyseniz (Allahu alem) parayla mı yaptın diye sorsun?)

    -Telefon vb. almış , bilezik yüzük alacakmış vs. o zaman paraysa al para almış işte.(Olmaz.Onlar hediye yerine geçiyormuş!!!)

    -Çocukları istiyorsan bak bakalım evde parti veriyor mu? Ahlaksız ilişkiyi ev de mi yapıyor?(Yahu Allah aşkına bizim kültürümüzde evde parti vermek ne kadar yaygın? Hem ben ajan mıyım ? Nereden bileyim?)

    -Karşı taraf kafasına göre uzaklaştırma kararı aldırabiliyor. (İtiraz ettim; “Son bir aydır çocukları bile göremedim.” Dedim. “Ne bir telefon aramam, nede bir mesajım var.Kaldı ki telefon şebekesinde nerede olduğuma bakılsın.Bunlar rahatlıkla kanıtlanabilecek şeyler.” Dedim. Fakat ne dediysem nafile… Bilmem kaçıncı kanunun kaçıncı gereği vs…Yahu Allah aşkına benim hakkında en ufak bir kanıt yok iken , bana saldırgan diye kimin tebliğ edilen kağıdı imzalatmaya hakkı olabilir ? Sırf karşı tarafı koruyacağız diye?)




    Arkadaşlar öncelikle konuya göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim.Konunun başında da belirttiğim gibi benim en büyük derdim çocuklarıma kavuşmak. Yani onların velayetini alabilmek. Böylece kokuşmuş, edep, haya , namus nedir bilmez , haysiyet ve şeref yoksunu vb. (Yazının devamını okuduğunuzda az yazmışsın diyeceksiniz) bir ailenin yanında çocuklarımın büyümesini istemiyorum. Ben yüreği çocukları için yanan, fakat adalet sistemimiz karşısında aciz kalmış bir babayım.Umudumu da kesmiş değilim.Mücadeleye devam ediyorum. Yapmış olduğum mücadeleri yeri gelince anlatacağım.

    Şimdi izin verirseniz konuya bir kıssa anlatarak girmek istiyorum. Neden mi? Sebebini kıssa sonunda yazacağım. Buyrun;

    Dile Gelen Çalı



    Bir gün bir köyde namussuz adamın biri başka bir adamın karısına göz koymuş. Bu namussuz, Karısına göz koyduğu adamı kandırıp tarlaya götürmüş ve "Seni öldürüp karını alacağım." deyip bir yumruk atmış, daha sonrada çekmiş silahı.

    Adam yere düşerken eli çalıya değmiş." Beni öldürme bak yarın bir gün bu çalı dile gelir yaptıkların yanına kar kalmaz." demiş. Namussuz gülerek; "Hadi dile gelsin de görelim." demiş ve adamı öldürmüş. Jandarma ve köylüler araştırmışlar soruşturmuşlar ama bir türlü katili bulamamışlar.

    Sonunda Namussuz, zavallı adamın karısı ile evlenmiş. Gel zaman git zaman aradan on sene geçmiş. Bir gün namussuz karısı ile tarlada yürürken gülmüş. Karısı; "Neden güldün?" demiş, namussuz söylememiş. Kadın ısrar edince Namussuz gülerek; "Ben senin eski kocanı öldürdüm.Şu çalı dile gelir beni öldürme diye yalvarıyordu." demiş. Bunu duyan kadın namussuzu önce ihbar etmiş ardından da boşamış...Köydeki tüm insanların nefretini alan Namussuzun sonun darağacı olmuş...

    Birilerinin arkasından iş çevirirken sadece ahiret hayatını mahvetmek ile kalmazsın!!! Unutma Kimsenin ahı kimsede kalmaz. Çalı dile gelir, dağ taş dile gelir, Allah murat etmişse eğer ayakkabı dile gelir, araba, kedi köpek dile gelir. Bugün evinden olursun, yarın işinden, öbür gün ilinden.. .Çoluğundan çocuğundan olursun da en son pisliklerin ile baş başa kalırsın...


    Şimdi, yaklaşık 60-70 sene önce yaşandığı söylenen bu kıssayı, ben neden anlattım? Çünkü başıma geldi de o yüzden anlattım. Evet yanlış duymadınız bu kıssanın modern hali -Allah murat etti de- başıma geldi. Zaten asıl olaylar Çalını Dile gelişinden sonra başlıyor. Buyurun benim yaşadığım olaya;

    Benim Çalının Dile Gelişi


    Boşanmamızdan yaklaşık olarak 1 ay sonrasıydı.Çocuklarımı hafta sonu alıp evime getirdim. Bu arada annesi biz evli iken dostuna telefon aldırmış.Eski telefonunu kızıma vermiş-Tabi bunu sonradan öğrendim-.

    Kızım “Baba telefonum fotoğraf çekmiyor bir bakar mısın ?”dedi. Bende telefona baktım ekranda “Hafıza dolu” uyarısı veriyor. Gereksiz birkaç dosya silmek amacıyla bende telefonu bilgisayara bağladım. Telefon hafızasında yaklaşık 1,5 gblık bir klasör gördüm. İçeriğine bakayım, gereksiz ise sileyim derken ne göreyim? Eski eşim telefonuna kurduğu harici bir program ile konuşmalarımızı kayıt altına alıyormuş. Tabi program sadece bizim aramızda ki değil tüm konuşmalarını kayıt altına almış. Böylece benim çalıda dile gelmiş oldu ve arkamdan ne iş çevirdiği ortaya çıktı.

    Öyle iğrenç içerikli konuşmalar vardı ki kanım dondu, kendime gelemedim. Bana kurduğu tuzaklar, annesinin kızını (Evet kendi öz kızını, hem de evli bir adama) peşkeş çekmesi, kendi öz çocuklarına yapmış olduğu istismarlar, annesiyle beraber evimde bana kurulmuş kumpaslar ve daha nicesi. Hepsini yeri geldikçe anlatacağım. Velhasıl kelam benim çalı da böylece dile gelmiş oluyordu...


    Bir Annenin Öz Evlatlarına Yaptığı Psikolojik Çocuk İstismarı


    Boşanmamızdan yaklaşık 9 ay önce eski eşim bana “Ben seninle bu yaz memleketine gitmeyeceğim.Sen çocukları yazın alıp gidersin “demeye başladı.Bende
    tamam dedim öyleyse.Bunu sistematik olarak her hafta tekar tekrar söylemeye başladı.Bizde kızlarımla plan yaptık.Şöyle yaparız ,şuralara uğrarız şu şehirleri gezeriz şeklinde konuşuyor çocuklarla heyecanlanıyorduk. Aradan böylece 4 yada 5 ay geçti. Bir gün kızım ağlayarak beni aradı. ”Baba ben seninle memlekete gelmek istemiyorum “dedi. Şaşırdım.Tamam kızım konuşuruz dedim. Telefonu kapattım. İki dakika sonra tekrar aradı. ”Baba ben gelmek istemiyorum” dedi. Bende “Kızım ne oldu sana.Tamam konuşuruz. “dedim. Aradan birkaç dakika geçti ki tekrar aradı.Bu üçüncü arayışıydı.”Kızım sizi zorla götürecek halim yok. Gelmek istemiyorsanız gitmeyiz. Lütfen ağlama artık” dedim.

    Şimdi olayın ses kayıtlarındaki perde arkasını anlatıyorum. Eşim sistematik olarak bana çocukları yazın memleketine götür diyor. Kızlarla ayrı kaldığında da sizin yanınız annenizin yanı. Hiç bir yere gitmeyin diyerek çocuklarla benim aramı kötü yapmaya çalışıyor. Psikologu da arayıp “Eşim çocuklara memlekete götürmek için baskı yapıyor. Çocuklar gitmek istemeyip ağlıyor” diyor. Tüm bu yaptıklarını telefonda avukat teyzesine anlatıyor. Teyzesi de “Oh oh iyi yapmışsın psikologu da mahkemede şahit gösteririz” diyor.

    Bu olaylardan haberim olduğunda bizzat psikolog Hanım ile yüz yüze görüşerek yaşananları teyit ettirdim. Psikolog Hanımı aramışlar, olaylar onların ağzından anlatılmış ve mahkemede şahit olması istenmiş. Psikolog Hanım ailevi bir mesele de şahitlik edemem diyerek isteklerini geri çevirmiş.
    Olayın iğrençliğini düşünebiliyor musunuz? Bir anne (Anne bile demek istemiyorum aslında) öz evlatlarına ,babalarını saf dışı bırakabilmek için çocuk istismarı yapıyor. Dostuna kavuşabilmek için çocuklarını böylesi tiksindirici bir şekilde çekinmeden kullanabiliyor. Peki daha ironik bir şey söyleyeyim mi? Bu kadın hala bir kamu kurumunda çocuklarla ilgili bir birimde çalışıyor! Evet yanlış duymadınız. Kendi çocuklarına bunu yapan bir kadın maalesef böyle bir birimde çalışıyor. Kendi çocuklarını psikolojik durumlarını düşünmeden böylesine iğrenç bir şekilde kullanan bir kadın (Bir kaç olay daha var .Yeri geldiğinde anlatacağım)başkalarının çocuklarına , eğer bir menfaati olduğunu düşünürse ne yapmaz? Takdir sizlerin...

    Tanım: Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir." Burada Dünya Sağlık Örgütünün tanımını da paylaşarak bir annen öz evlatlarına psikolojik çocuk istismarı uygulamış mıdır? Uygulamamış mıdır? Takdiri size bırakıyorum…

    Kumpas


    Boşanmamızdan 2 ay kadar önceydi. Eski eşim bana annesinin geleceğini söyledi. Yuvamı kurtarmak için çırpınan ben annesinin gelmesiyle o günlerde daha da çok bunaldım. Annesinin boşanmamız için elinden geleni yapacağını biliyordum ama nereden bilirdim kızına “O adamla buluşurken , telefonda konuşurken dikkatli ol. Evdeki (Benden söz ediyor) yaptıklarını sezmesin” gibi telkinlerde bulunduğunu? Meğerse kuyumu birlikte kazıyorlarmış da haberim yokmuş!

    Bende bu bunalmanın neticesinde birkaç gün ablamlara başka bir şehre gittim ve biraz zaman geçidim. Eve tekrar döndüğümde eski eşim evde yoktu. Evimde beni annesi karşıladı. Bende aman tatsızlık çıkmasın kızlarımı alayım da biraz parkta filan gezdireyim dedim. Çünkü kadının yüzünden şer akıyordu. Dokunsan patlayacak. Bunu seziyorum. Derken yanıma gelip sen eşyalarını almaya gelmedin mi? Al eşyalarını çek git diye bağırmaya başladı. Evet inana biliyor musunuz? Beni ,benim evimden kovuyor! Bağırmalar çağırmalar hava da uçuyor. Ben çocuklar var yapma dedikçe avazı çıktığı kadar bağırıyor. Baktım olacak gibi değil, ayıptan edepten anlamıyor dedim bari çarşıya gideyim, şu biraz yatışsın. Tabi kadın bağırmaya devam ediyor. Çıkarken dedim ki "Senin de payın var bu yaşananlarda. Kızının boşanmak istemesinde." Şu sahneyi hiç unutmuyorum. İki parmağını havaya kaldırıp “Allah şahit. Benim hiçbir suçum yok, iftiracı, iftiracı” diye bağırmaya başladı. Bende o anda evden çıktım.

    Şimdi ses kayıtlarından o günde ne yapmış olduklarını açıklayayım. Eski eşim benim eve geldiğimi söylüyor. Annesi telefonunu kayıta alıyor ve benim üstüme gelmeye başlıyor. Bu arada telefon aynı anda kayıt ederken karşı tarafta eski eşim ve avukat teyzesi var. Amaç üstüme gelerek bana yanlış işler yaptırmak ve mahkemede aleyhime kullanmak. Ama baştan beri ne yaptılarsa beni yoldan çıkaramadıkları gibi bu KUMPAS girişimleri de başarısızlıkla sonuçlanıyor.

    Şimdi burada ağır psikolojik vaka olduğunu düşündüğüm eski eşimin annesine bir parantez açmak istiyorum. Kayıtlarda, defalarca “Ben bu evlilik bitti diyorum bitecek, Adamla konuşurken dikkat et yakalanma, adama selamımı söyle merak etmesin vb.” gibi cümleler kuran bu kadın iki elini havaya kaldırım işaret parmaklarıyla “Allah şahit benim suçum yok!” nasıl diyebiliyor? Hem de utanmadan yüzüme baka baka. Maide suresinin 89. Ayetinin bir bölümünde Allah cc “ Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutmaz, fakat bilerek ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. “buyurmaktadır. Öyle bir yemin ki hem kul hakkı yiyorsun, hem de Allah’ı yalan yeminine şahit tutuyorsun. Bu nasıl bir iştir? Hiç mi insanlıktan bir kırıntı kalmadı içinde? Benim sabilerimden ne istedin...? Ne diyeyim seni Allah’a havale ediyorum kadın...


    İtiraflar



    Bu bölümde ancak denizden bir kaşık su misali kadar olabilecek, eski eşimin bazı itiraflarını paylaşmak istiyorum.Hepsini yazmıyorum.Hacmi büyütmeye gerek yok. Azı görün. Bütününün bundan farkı olmadığını bilin…

    -Öncelikle sosyal medyadan bulduğunu tahmin ettiğim bir medyum ile telefon görüşmesi var ki bizlere insanoğlunun azdığında ne denli sınırları aşabileceğini göstermesi adına başlı başına bir ders niteliğinde. Medyuma diyor ki “Ben kendimi artık xxx…’e ait hissediyorum. Kocamla birlikte olduğumda ağlıyorum. Boşanacağım ama bir bahanem yok. Bak bakalım kocam bana bir bahane verecek mi?” Evet bana sabah akşam “Sen çocuklarına ve bana kötü davranıyorsun. Bize psikolojik baskı yapıyorsun” diyen kadının söylediklerine bakın. Her hangi bir bahanesi yokmuş. Medyum oradan kağıtlara bakıyor ve “Hayır canım sana bahane vermeyecek. Sen de ilk evlendiğin yıllarda, nişan sırasında sıkıntı çekmiştin değil mi?Onları bahane et “ diyor. Evlenmişiz, aradan 10 sene geçmiş ve iki çocuğumuz olmuş tavsiye ettiği bahaneye bakın!10 yıl önce nişanda şöyle bir durum olmuştu. Eeee ? Ben boşanıyorum çocukları alıp gideceğim ! Sizce komik mi? Evet aynen son aylarda boşanma adına ben bu bahaneleri de duydum maalesef. Demek akıl buradan geliyormuş. Devam ediyorum. Medyuma soruyor “Bak bakalım kocamın bir kız arkadaşı var mı? Onunla yatıyor mu?”. Aradan bir süre geçiyor medyum “Yok canım” diyor. Eski eşimin tepkisi “Tüh bee !..” oluyor ve telefonda gülüşme sesleri geliyor. Ben çocuklarım için yuvam için çırpınırken , şu yaşanılan hayasızlığın boyutunu düşünebiliyor musun? Hani bir söz vardır;” Dervişin fikri neyse zikri de odur.” diye. Yahu sen 17 yıldır beni tanıyorsun. Ne zaman kafamı çevirip de bir kıza baktığımı gördün ? Her şeyden önce Allah korkusu olan bir adam olduğumu çok iyi bildiğin halde, nasıl dilin vardı da hakkımda böyle konuşmaya cesaret ettin?...Neyse arkadaşlar bu konuşmanın tamamında ahlaksızlığın bini bir para. Burada kesiyorum.

    -Bir gün kızlarım ailecek tatile gitmek istiyordu. Tamam çocuklar gidelim dedim. Fakat eski eşim tutturdu ben kızlarla tek başıma memlekete gideceğim diye. Başedemedim kızları da alıp zorla memleketine gitti 1 haftalığına. Şimdi itirafına bakalım. Teyzesine diyor ki “Ben çocukları memlekete getirdim. Onları yatırıp risk alarak xxx’in yanana gittim. Onunla buluştum. Tabi teyze, abla, anne vs. bilgisi dahilinde olduğundan bu konuda rahat rahat konuşuyor.” Çocuklarını nasıl oyuncak etmiş görüyorsunuz değil mi? Dostunla plan yap. Çocukları zorla tatile diye götür. Sonra onları erkenden yatır kaç. Bana da çocuklar tatile hep birlikte gitmek istemiyor de. Bunu yapan sözüm ona bir anne. Taktir sizlerin.

    -Yaşadığımız ilçede ailecek samimi olduğumuz bir kaç aile vardı. Kadınlar ara sıra bir yerlere akşamları kahve içmeye giderlerdi. Biz erkeklerde çocuklara bakardık. Telefon konuşmalarından eski eşimin çok sevinçli ve neşeli bir şekilde kadınlarla gittiği anlaşılıyor. Hatta evden de çok neşeli bir şekilde çıkardı. Tabi kayıtlardan anladığıma göre gündüz kursa gidiyorum diye şehir merkezinde o damla sürtüyor akşam kadınlarla kahve içmeye gidiyormuş. -Bu itiraf kadın arkadaşlarından-. Meğerse neredeyse her kahve içmeye gittiklerinde eski eşim beni kötülüyormuş. Ağlıyor, sızlıyor, bize şunları şunları yapıyor diyormuş. Hatta bazen ağlama krizleri bile geçiriyormuş. ( Maksadı aynı psikolog hanımda olduğu gibi ,olası bir mahkemeye şahit toplamak.)Bu kadınlar inanıyormuşlar ama kendi aralarında “Ya bu adam böyle bir şey yapacak bir adam değil.” Diye de konuşuyorlarmış. Neyse aradan zaman geçti biz boşandık. Tabi o sıralarda bir dünya rezillik yaşandı. Yaşanılanlara da bu kadınlar bizzat şahit oldular. Sonradan öğrendiğime göre işin iç yüzünü öğrenen bu kadınlar benim karşıma çıkamıyorlarmış. ”Biz nasıl bu adam hakkında kötü düşünmüşüz. Bizi bu kadın kandırdı.” diyorlarmış. Bir kısmı kocalarını gönderdi “Bizim yüzümüz kızarıyor. Yüzüne bakamıyoruz. Bize hakkını helal etsin. Affetsin” diye.-Tabi kandırılmışlar. Alet edilmeye çalışılmışlar .Ben de Helal ettim. o ayrı konu-Yalnız duruma bakar mısınız? Boyunda çocuğun var. Utanmadan adamla sağa sola sürtüyorsun. Bir de üstüne gelip kadınlara ağlıyorsun kendine destek bulmaya çalışıyorsun. Bari bir halt yemişsin kabahatinle otur. Ben hep derim gerçeklerin bir huyu var. Her zaman açığa çıkıyor diye. Su dokuna benziyorlar. Arada ilgili kutucuğa yanlış bir sayı yazsan da eninde sonunda diğer sayılar o yanlış sayıyı ortaya çıkarıyorlar .Burada da gerçekler en nihayetinde ortaya çıktı. Sonuç olarak bu kadınlar eski eşimle tüm bağlarını kopardılar. Whatapp grubundan atmışlar, telefondan engellemişler (psikolog da dahil) vs.

    (Şimdi bu cümleleri buraya yazıp yazmamakta çok kararsız kaldım. Sonra yazmaya karar verdim. Sizden özür dilerim. Ancak olayın vahametini anlamanız adına yazmak zorundaydım. Olayı iyi bir şekilde analiz edelim ki bir sonraki yazımda Aile yapımıza ne oluyor? Nereden bu cesareti alıyorlar? konusunda bize yol göstersin. Çünkü bu yazıları ben, sırf başıma gelenleri siz okuyasınız diye değil, başımıza gelmesin diye yazıyorum.)

    -Telefonda teyzesine diyor ki;” xxx’bana iki tane kız fotoğrafı gönderdi. Bana diyor ki bu kızlar benimle (affedersiniz) yatmak istiyor. Ben bunları red ediyorum. Ben seni istiyorum. Bir otel ayarlayayım. Ne olur gel. Senin şurana burana şöyle böyle yapacağım (Affedersiniz) vs…Teyze sen ne diyorsun? Gideyim mi?”. Akşam olmadı mesajlaşırız. Kocam akşam çıkmıyor. Konuşamasak ta mesajlaşalım. Hadi görüşürüz…” Bu sözleri söyleyen kadın kamuda çalışıyor, evli ve boyunda çocukları var. Bu sözleri söyleyen adamda kamuda çalışıyor, başka bir kadınla evli ve onunda boyunda çocukları var. Bu sözleri yeğeninden dinleyen kadın da kamudan emekli ve boyunda çocukları var. Demek istediğim asıl meslekleri bu değil…

    Bu ve buna benzer diz boyu ahlaksızlık var. Başta da belirtiğim gibi denizden bir kaşık su misali bir kaçını burada yazdım. Şimdi artık yazımızın çözümleme kısmına gelmiş bulunuyoruz. Gerek Sağdan soldan gördüğüm, gerek şahit olduğum yada sosyal medyada yazılanları okuduğum kadarıyla benim başıma gelenler bir çok erkek yada kadının başına geliyor. Peki bunu yapanlar nereden bu cesaret alıyorlar ? Aile yapımıza ne oluyor? Kanunlarımız bu konuda ne diyor? Cevapları bir sonraki yazımda….


    ********************************************************************************************************

    Sorulara Cevaplar Bölümü







    Sorulara cevaplar:

    " Yakışanı yapın gitmeyi bilin" demişsiniz. Bende "Keşke bıraksalar da gitsem" diyorum. Bu konuda bir kaç başlık;

    -Karşı taraf 7 tane whatsApp durum mesajıyla savcılığa baş vurmuş ve hakkımda hakaretten dava açtırmıştır.(Yanlış duymadınız WhatsApp durum mesajından bahis ediyorum.Yani isteyen bakar istemeyen bakmaz.Hatta engelleyebilir de! Peki mesajların içeriğini biliyor musunuz? 7 mesajın 4' ünün benimle hiç bir alakası yok.Yani tamamen uydurma.Bir tanesi benim bir durum mesajımın bir kısmını almış-işe yarayacağını düşündüğü kısmını-, bir diğer mesajda bir ceonun güncel olarak bir konuşmasından bir alıntı idi.Belki hatırlarsınız Ceo "WhatsApp konuşmaları ne kadar güvenli "diyordu.Bende Yazılım ile de uğraştığımdan durumu arkadaşlarıma sormak gayesiyle paylaştım.Bunun adı eski eşimin telefonuna whatsApp casus programı kurmak oldu!-Komik mi?Aklınız mı almıyor?İşte ülkem adalet anlayışı-Hiç bir delil getiremedikleri halde, en ufak bir ispatını bulamadıkları halde savcılık soruşturmayı kabul etti ve hakkımda dava açtı...Takdiri yine sizlere bırakıyorum..)

    -Çocuklarım evime gelmeye korkuyor.Bunu hal ve hareketlerinden anlıyorum ve telefon mesajlarından da ispat ettim.Çocuk bana geldiğinde ağlayarak annesini arıyor ve anne annesinin ona bağırıp çağırdığını, babamın evine gittiğim için anne senden özür diliyorum diyor...(Daha öncede söyledim yazdıklarımda şüpheye yer yoktur.İspatlarıyla anlatacağım.)

    Daha bir kaçını anlattım zaman buldukça anlatmaya devam edeceğim inşallah.Saygılarımla...



    Sorulara cevap:

    01001101 nickli arkadaşım konuya olan ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim.

    Zaten yaklaşık 10 ay gibi bir sürede elimden geleni her şeyi yapmama rağmen yuvamı kurtaramadım ve boşandık.Yukarıda anlattığım dava süreci de boşanmadan sonra oldu ve hala devam etmektedir.Diyeceksiniz ki kadın kafaya koymuş boşanacak sende o kadar çabalama saydın. Evet bende baktım olacak gibi değil gel karşılıklı anlaşıp boşanalım dedim sonunda.Ama bir türlü gelip benimle konuşmadı.Dediği tek şey avukatımla konuş oldu. (Avukatı teyzesi.Orada da dönen dolapları anlatacağım yeri geldiğinde) Arkamdan olmadık iftiralarına devam etti.Peki neden konuşup anlaşmıyor da iftiralara devam ediyor? Çünkü, mevzu bahis malları alıp öyle gitmek istemesiydi.Tabi bunu o günlerde de anlamıştım ve sonunda daha net anladım.Başımdan geçen bir olayı daha kısaca burada zikredeyim;

    Boşanmamızdan 5 ay kadar önce "Teyzemin davası varmış bulunduğumuz ilde bize de gelecekler" dedi eski eşim.Bende buyur gelsinler dedim.Yemek yaptırdım vs. ağırladık o gün kalmadan gittiler.Sonradan edindiğim bilgiye göre meğer teyzesinin davası dediği o dava kimin davasıymış dersiniz?Sizce kimin?Evet o dava dostunun boşanma davasıymış!!!Yani teyzesi yeğenine hem avukat oluyor boşanmak için, hem de sevgilisine avukat oluyor onu da eşinden boşamak için...Daha bitti mi? Keşke bitse! Beni boşarken diyor ki "Benim nice müvekkilim var boşandıklarında ceketlerini alıp çıkıyorlar." Yani malını mülkünü bırak öyle git demeye getiriyor.Peki karşı tarafı yani o şer**sizi boşarken ne diyor? "Sen eşini boşarken ona 95 bin lira mı vereceksin? Oldu zaman donunu alda öyle git!!!" Anlayacağınız organize suç örgütü gibi çalışıyorlar. Bana malını bırak git, ırz düşmanına malını alda gel diyor.Demekle kalmayıp yeğenine peşkeş çekiyor. Ahlaki boyutunu takdirinize bırakıyorum.

    Bir örnekte adalet sistemimizden vereyim.Karşı taraf o kadar alçaklık, namussuzluk vs. adına ne derseniz yaparken, kabahati ile bir kenarda oturuyor mu dersiniz? Yukarıda da anlattığım gibi canları sıkıldığında savcılığa gidip, utanmadan hakkımda suç duyurusunda bulunuyorlar.Hiç bir delilleri , elle tutulur hiç bir somut verileri olmamasına rağmen, daha ayı dolmadan karakoldan belgeleri önüme koyuyorlar.Ben ise delilli, belgeli, kanıtlı "Bakın bana şunu şunu yapıyorlar diyorum (Şantaj, izinsiz ses kayıtları vs..)" .Ne mi oluyor?Daha 6 aydır çıt yok. Bu kadar pozitif ayrımcılık olur mu Allah aşkına. Elinizi vicdanınıza koyun . Adalet bu mudur?İnşallah değildir. Ben inançlı bir insanım. Önce Allah’a güveniyorum.Kimsenin ahı kimsede kalmaz görüşündeyim.Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyuruyor; “Mazlumun bedduasından sakının, çünkü Allah ile mazlum arasında perde yoktur.” Sağlık ve selametle...


    sorulara cevap:

    Öncelikle konuya göstermiş olduğun alakadan dolayı malatya6089 nickli arkadaşıma teşekkür ederim.

    Size şöylece başımdan geçen bir olayı anlatayım kadınların çocukları kullanma hususunda;

    Evliliğimizin ilk yıllarında eski eşim babasıyla konuşmuyordu.Neden konuşmuyorsun dediğimde "Babam annemle boşandıktan 2,5 ay sonra evlendi.O yüzden konuşmuyorum " dedi.o günlerde "Ya yapma babandır neticede vs." dedim konuşturmaya çalıştım. Peki o bana ne yaptı? Çocuklarım henüz küçük bir şeyden anlamıyorlar, fakat yarın bir gün; "Anne sen dedemle şu şu meselelerden dolayı konuşmuyorsun, peki sen bizim babamıza ne yaptın?" dediklerinde vereceği cevabı merak ediyorum…




    Hiç mi eski eşinin seni aldattığı aklına gelmedi demişsiniz? Hayır gelmedi. İnsanın yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşinin, böyle bir şey yapabileceğini tahmin etmek, daha doğrusu bunu çocuklarının annesine yakıştırmak gerçekten çok zor. Kaldı ki ben bu kadar yoldan çıkabileceklerini de tahmin edemezdim. (Annesinin, ablasının, teyzesinin vs. olaydan haberleri olduğunu ve peşkeş çektiklerini...) Yazının devamında belirteceğim.



    Sorulara cevaplar:

    Bazı arkadaşlar olanlara inanmakta zorlanıyorlar. Bu gayet normal. Bunca musibeti yaşayan ben bile kimi zaman yaşadıklarıma inanmakta güçlük çekiyorum!!!

    Bir arkadaşım sizin de bir suçunuz, günahınız vb. var mı? Diye sormuş. Bunu ileride karşı tarafın ağzından kanıtlarıyla anlatacağım.Ama şimdilik;

    Hangimiz geçmişte bir kusur işlemedi? Aramızda hatasız olan var mı ? Yada ikili ilişkileri temel alalım. Hangimizin zaman zaman partneri ile farklı fikirleri olmadı? Daima birinin ak dediğine, öteki taraf da ak dedi mi? Bu bizim yaratılışımıza ters. Durup bir düşünün! Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimize (S.A.V) bile hanımları ile arasında olanlarından dolayı Ayet indi. Yani masum olan Peygamberimiz (S.A.V) bile hanımları arasında sorun yaşamış.

    Şimdi ben burada size 10 yıl boyunca hep güldük, eğlendik oynadık diyemem. Tabii ki doğal olarak bazı konularda ayrı fikirlerimiz oldu. Elbette ki birkaç gün dargın olduğumuz zamanlar oldu. Benim aniden parladığım, aynı şekilde karşı tarafın da parladığı vs. durumlar olmuştur. Fakat tüm bunlar evliliğin mayasında olan şeyler değil midir? Halkımız tabiriyle evliliğin tuzu-biberi değil midir?

    Velev ki kötü bir koca oldum. Bu karşı tarafın yaptıklarını açıklayabilir mi? Bu, karı-koca meselesi değil, --hele hele bazı arkadaşların , beni de çok üzen bazı yorumlarında belirttikleri gibi, çalışan-çalışmayan, parası olan-olmayan meselesi değil-- bu bir, "kişilik" meselesidir.

    Bu olaydan yola çıkarak kadınlar şöyledir yada böyledir diye bir genelleme yapmak korkunç bir hata olur. Zira her millette kötü adamda- kadında vardır, iyisi de vardır.Unutmayın bu olayın karşısında aldatan bir adam ve onun aldatılan bir hanımı da var. Kötülük cinsiyet ile belirlenemez.

    Bir arkadaş şiddet vs. gibi olaylarınız oldu mu diye sormuş. Kesinlikle olmadı. En ufak bir fiske dahi yok.

    Bir diğer arkadaş 10 yıldır bu kadının kötülüklerini hiç mi hissetmediniz demiş? Ben de ” Kötü değildi ki hissedeyim! “diyorum.Evet ailesi, çoğu kimse tarafından sevilmeyen, yüzlerinden tabiri caiz ise şer akan insanlar. Fakat biz uzun yıllar beraber bir birimiz için mücadele vererek evlenmiştik.Yani ben ondan bir şey görmemiştim. Fakat içinde varmış , açığa çıkmadan ben nereden bilebilirdim? İnsanın içine kötülük sirayet etmemiş olsun! Bambaşka biri olabiliyor. Cebinizde bir tek kibrit dalı taşıya bilirsiniz. Bundan hiç kimsenin haberi olmayabilir. Eşinizin bile! Ama yeri gelir –içinize kötülük sirayet etmişse eğer- o kibrit ile bir köyü yakıp, harap edebilirsiniz. Burada o kibriti ben neden görmedim diye oturup dövünmek boşunadır. Fiziki bir şey değil ki insanların kalbini açıp bakasın! İnsanları tanımak gerçekten zor.Bu konuda büyük konuş mamanızı tavsiye ederim. "Allah karşımıza, haddini Kendini ve edebini bilen Güzel insanlar çıkarsın." İnşallah.

    Bir diğer husus.Sen ailesini bu kadar biliyordun da madem, neden evlendin ? diyenleriniz var. Cevabım ;Gençlik, aşk, cahillik , kader vb… olacaktır. Yada siz bir genelleme ile aptallık diyebilirsiniz.Takdir sizlerin. Ben ise oyumu kaderden yana kullanıyorum…

    Ve son husus; Birkaç arkadaşımız beni, eşini ve çocuklarını çok sevdiği için psikolojisi çökmüş bir insan olarak görmüşler, yorumlarından anladığım kadarıyla. Üzüntülü olduğum doğrudur, fakat psikolojik olarak çökmüş değilim. Evet bana yaptıkları bizim kültürümüze uymaz . Yani toplumumuz bunu kaldıramaz. Bu suça ortak olmaz, ayıplar vs. Üzüntüm eşimi kaybettiğim için değil , ancak yaptıklarınadır! Evet eşimi seviyordum doğru . Fakat ta ki iffetini kaybettiğini anlayana kadar! Mesela; Çocuklarımı almaya gittiğimde mecburen karşılaşıyoruz. Ona arabama yaklaşmamasını , yanıma gelip dikilmemesini, mümkünse çocukları karakola bırakmasını, benim oradan alacağımı söylüyorum. Gelin görün ki yüzsüzlüğün bini bir para. Maalesef tiksinti duyduğum suratını görmek durumunda kalıyorum her defasında. (Bu kısımda da anlatacağım çok şey var ileride inşallah.)

    Evet zor bir süreç. Allah düşmanımın başına vermesin. Fakat bir baba olarak dimdik ayaktayım. Çocuklarım için mücadeleme devam ediyorum. Umarım bir gün adalet de yanımızda olur. Yaşadıklarımın bir başkasını başına gelmemesi için, gelse de en azından adalet karşısında eşit muamele görmesi için toplumu bilinçlendirmeli, kamuoyu oluşturmalıyız. Bu ülkede ne bir tek kadın öldürülmeli, nede bir tek adam mağdur edilmelidir. Televizyonlar da sık sık haber olan, kadın cinayetleri, ülkece içimizi yakıyor. Yada sesi pek çıkmayan mağdur kocalar...Toplumca bunun önüne geçmeliyiz. ve kesinlikle ==> Cezalar kesin, net ve caydırıcı olmalıdır…
    Dualarınızı temenni ediyor, Sağlık ve selamet diliyorum…





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mehmet Özden -- 20 Ocak 2021; 1:52:52 >







  • milyonlarca evli erkeğin 1-3-5-10-20 yıl sonra başına gelebilecek bir senaryo, başına gelmeyenler hiç olasılık vermiyor ve olabilitesinden bahsedince kızıyorlar ama asıl sorun yasaların düzgün erkeği çaresiz bırakması. döven, söven, tehdit eden, vuran erkeksen bu seferde kadın mağdur oluyor, kim kimi severse artık. bizim gibi evlilik kanunları olan tüm ülkelerde evlenen erkekler aslında nasıl bir şeye imza attıklarının farkında olmuyorlar, resmen saatli bomba, bazen patlıyor bazen patlamıyor ama patladımı kurtulamıyorsun, geçmiş olsun...
    Milyonlarca erkeğin hatta hiç ummayan bir erkeğin bile başına gelebilir dank diye evet. Ama sağlam yüz bulmamış kadın bu kadar hem aldatıp hem çirkef olamaz. Arkadaşın acısını deşmek değil niyetim ama bir kadına bu kadar yüz verilmez. Eşine ters yüzünü göstemediysen hiç el bebek gül bebek pamuklara sardıysanız kaybettiniz demektir. Bunu asla unutmayın.

    Konu sahibine ise:
    Kadın seni aldatmış dünyayı başına yıkmak yerine yuvam derdine düşmüşsünüz hocam. Bak yemin ediyorum kınamak değil niyetim. Çocuğunuz var bambaşka bir psikoloji anlamaya çalışırım ama hiç mi kızmadınız bu kadına? Hiç mi bu kadın acaba bu adam bana napar diye düşünmedi? Kusura bakmayın ben bugün erkek halimle karımı aldatsam karımdan korkarım bana "napıcak" diye gece uyuyamazsın bile öyle bir psikolojiye girersin. Bu kadın bu kadar yüz bulduysa sizinde payınız var demek ki.

    Şimdi olan olmuş daha fazla yaranızı deşmeden bu kadına had bildirmeniz gerektiğini iletirim. Bu illa vur kır değildir zeka en büyük silahtır.

    -Çok sağlam bir avukat bulun paraya kıyın tutun durumu anlatın. Bulunduğunuz il anladığım kadarıyla çok büyük değil. Sahte delil yaratıp sizi zan altında bırakıyorlarsa sizde onları gerekirse sahte delille zan altında bırakın. 1 Pisliğe 10 pislik yapın değiştiğinizi anlasın.

    -İki evli erkek kadın kayıtsız şekilde oda tutarlar ve genelde aynı tanıdık yere gitmeleri gerekir. elinize eşinizin resmini alacaksanız birde hatırı sayılır para alacaksanız. çevrede ne kadar otel varsa kapı kapı gezin boşanma tarihinden bir gün önce dahi otele giriş görüntüleri kaydı varsa kesin kanıtlarsınız masumluğunuzu.

    -Bu süre zarfında eşinizin bu adamla birlikte olduğuna dair bulunduğunuz ilde adamın evinide hesaba katarak çok ince ayrıntıyla gıdım gıdım düşünün. Önemli olan tek şey boşanma öncesi birlikte olduklarına dair kayıt. Sıkı sıkı düşünün mesajları silmediyseniz ciddi bir takvim oluşturun eşinizin geç kaldığı tüm günleri kaydedin.Bu adamla oturdukları bir kafe görüntüsünde bile bir şahitle durumu değiştirebilirsiniz.

    Ben bu yazdıklarımı nafaka için demiyorum amaç yaptığının karşılığını vermek. Öncelikle eşinizi bildiğim kadarıyla memurluktan attırırabilirsiniz. Çünki memur toplum ahlakına aykırı hareket edemez ayrıca size attığı iftiralarda malum olur. Ve karşı taraftaki adamında ailesine bunu iletip yuvasını yıkın hatta imkanınız varsa dünyasını başına yıkın. Bu saatten sonra ikisininde yanına kalmamalı hatta avukatla konuşun yalan delil oluşturmaktan avukat akrabası hakkında işlem yapılabilirse yapılsın. Gerekirse psikologu paraya boğ acıma. Efendiliğini koru yazmışlar ama kusura bakmayın bence siz efendi olunacak vakti çoktan geçmişsiniz. Hem aldatılmış üstüne çocukları alınmış üstüne malına mülküne göz dikilmiş bunlardan daha ağırı karşı taraf hala utanmadan arlanmadan sizi suçlayabiliyor ben olsam evi arabayı o kadına vermek yerine sokaktan geçen birine hediye ederim ama yinede o karaktersizliğe gereken dersi veririm.
    hayatımda gördüğüm iki büyük yalan:
    1- asker ocağı disiplin yeridir.
    2- evlilik ciddi bir kurumdur.

    günümüzde artık evlilik ciddi bir kurum değildir çünkü kadın istediği her an herhangi bir neden göstermeden çocukları alıp, eviliği sonlandırıp, seni de nafakaya bağlayabilir.

    benim memleketten komşu var böyle, arkadaş ayrılmak istemiyo, hem eşini seviyo, hem de kızını asla bırakmak istemiyo. ama, arkadaş düzgün bir iş bulamıyor olduğu için eşi tekrar boşanma davası açtı (ilk davada eşini ikna etmişlerdi, davayı iptal etmişti) şimdi bu arkadaş kaçınılmaz olarak eşini ve kızını kaybedecek, kızını artık göremeyecek, sadece belirli günlerde görebilecek, o da belki. üstüne, bir de nafaka ödeyecek.

    nafakayı da: "eşşek herifler nafaka çocuğa ödenir" diye savunuyolar. halbuki:

    1- mahkemeler çocuğunu vermek istemeyen erkeklerden bile çocuğu zorla alıp kadına veriyor, bunu neden söylemiyorsunuz?
    2- kadınların o nafakaları çocukları için değil kendileri için harcadıklarını ben değil ABD'deki araştırmalar bile söylüyor.

    kısacası, günümüz evliliklerinde çocuk artık erkeğe karşı kullaılan bir silah.
    kadına da herhangi bir neden gösterme zorunluluğu olmadan inanılmaz ayrıcalıklı bir boşanma hakkı tanındığı için (çocuğu rehin alma hakkı + erkeğin maaşına haciz hakkı) kadınlar da doğal olarak boşanmaya çok sıcak bakıyolar.

    öyle bi kanun yapımız var ki, kadına: "boşan, neden boşanmıyosun? baka sana neler neler sundum" diyo. böyle olunca, boşanmayı düşünmeyecek kadın bile yoldan çıkıyo.

    not: "asker ocağı disiplin yeridir" yalanına gelirsek, askerlik denilen yer insanlık tarihinin görmüş görebileceği en disiplinsiz yerdir. insanların köle olarak kullanıldığı, efendilerin de disiplinsizlik rekoru kırdıkları bir yer.
    Tayyibin kizinin ulkemize kadin haklari diye diye soktuğu dayatmalar bunlar.. Islamda bolemi.. Kadin boşanacaksa alir mihrini gider cocuklarda sutten kesilmisse yine babadadir.. Islam bosuna erkegin tek basina kabul ettigi sahitligini kadinda iki kisi isteyerek kadinin ne denli fevri ve tezcanli hareket ettiğini göstermiyor.. Kadin haklari kadin haklari diye diye yediniz basimizi.. Ulan say söv bitmez bu yara.. Gecmis olsun dostum sen efendiligini bozma varsin alsin çocuklarıda onlarda er gec anlayacak..
    Christian Cavallari futbolcu olan eşinden boşanmaya karar veriyo. kendisi çocuklarına ağırlıklı olarak eşinin bakmakta olduğunu kabul ettiği halde, boşanma davasında çocukları kendine istiyo.

    bir insan evlilik sürecinde çocuklarıyla eşinin ilgilendiğini ve kendisinin daha çok kendi TV şovları ile ilgileniyor olduğunu kabul ettiği halde neden boşanmanın ardından çocukları kendine ister ki? zaten bakmıyomuşsun, bırak çocuklar babaları ile yaşamaya devam etsinler eskisi gibi. zaten boşandıktan sonra da bakmayacaksın ki, dadı tutacaksın işte. sanki bilmiyoz.

    ama olay bu dğeil. kadın için çocuk demek kendi yalnızlığına ve geleceğine çare demektir. yani önemli olan çocukların öz babaları ile mi yoksa paralayla tutulmuş dadı ile mi büyüyecekleri önemli değil, önemli olan çocuğun kendi yanında durması.

    bu ayrılık bize şunu bir kez daha gösteriyo: "eğer çok iyi ve düzgün bir aile babası profiline bürünmeye çalışırsan, kadının yeni heyecan arama içgüdüleri kıpırdaşır, ve, ayrılma şansı varsa bunu düşünmeye başlayabilir"

    Christian Cavallari'nin eşi milyorner bir adam. futbolcu. ama, emekli olmuş. falso 1: cepte milyonlar olsa bile maaş akışı (likidite) bitti, kadının gözünde eksi puan.
    adam boşandıktan sonra "çocuklarımın babasıyım" kafasıyla vaktini evde geçirmeye, çocuklarıyla bire bir ilgilenip yemekler yapmaya başlamış. falso 2: kadın bu durumu içgüdüsel olarak: "eşim sıradan biri oldu" diye algılıyor. kadın kendi içindeki gizem duyma ve gizem ile debelenme içgüdüsünü tatmin edemiyor çünkü biliyor ki eşi her zaman evde çocuklarıyla yemek yapıp eğlenen birisi.

    sonuç: kanunlar kadına sınırsız hak tanıdığı için, Christian Cavallari: "BİTTİ!" dedi ve o bunu söylediği anda bitti. bakmadığı çocukları da alacak. erkeğin: "hayır, evlilik bitmesin" deme şansı yok. "çocuklarımın elimden alınmasını da istemiyorum" deme şansı da yok. geçmiş olsun.

    eşi zengin, yakışıklı, oldukça kaslı (yapılı) ve uzun boylu birisi. ayrıca müthiş bir aile babası. ne kadar zengin ya da ne kadar iyi biri olduğunuz çok önemli değil. kadının ayrılma şansı var ise, o zaman kadın kendi içindeki gizem ve heyecan içgüdülerini dinler. ilişkide heyecan ve gizem kalmadı ise, rutin bir hayat var ise, kadın için ilişkinin zevk veren bir tarafı kalmamıştır ve ayrılma hakkını kullanabilir. eski eviliklerin çoğunun boşanmadan devam etmesinin nedeni eski insanların çok olgun olmaları falan değildi, tek neden o zamanlar ayrılma olayının kadın için çok zor olması idi. kadına ayrılma olayı n kadar kolaylaştırılırsa, genel olarak (istatisliksel ortalama) evliliklerin ömürleri o kadar kısalacaktır.
    Böyle konular açıp EKSİK bilgiler ile bu tür cahillikleri cesaretlendiriyorsunuz işte. Zaten forum dominant erkek nüfus, gaza gelip böyle zannediyorlar, sonra haksızlığa uğrayınca "ya zaten haksızlığa uğrayanlar hep delirip öldürüyor" mentalitesiyle cinayette kendi vicdanlarını rahatlatıyorlar.

    CİNAYETLER NORMALLEŞTİRİLEMEZ ARKADAŞLAR.
    Şu sebeple ya da bu sebeple diyemezsiniz, cinayetin bahanesi olamaz! Kaçıncı yüzyıldan geliyor bu fikirleriniz bilmiyorum(kısas mentalitesi) ancak utanmanız varsa silin şu yazdığınız iğrenç cümleyi!


    Konu sahibine:

    Yanlış ve eksik bilgilerinizle topluma zarar verdiğinizi farkında değilsiniz.

    Birkaç çok kritik yanlışınızı söyleyeyim mesela:

    "Zina suç değil, hiçbir şey yapılamıyor" Suç olmaması, boşanma sürecinde hiçbir etki bırakmadığı anlamına gelmiyor. Zina ağır kusurdur, anlaşmalı boşanma yerine çekişmeli boşanmaya girseniz size çok faydası olurdu ancak sanıyorum ki siz boşanma sürecinde bunu bilmiyordunuz. Bu da hukukun hatası değil.

    Aile konutunu tek başına satabilir demişsiniz: Hayır, çiftlerin imzası lazım. Boşanırken ise aile konutu, aile birliği içinde satın alındığı takdirde edinilmiş mallara girer, yani ortak malınızdır, boşanma sırasında taraflardan birine karşılıksız olarak tamamen bırakılmaz.

    Bunlar gibi birçok hukuki eksik ve hatalar var yazınızda. Muhtemelen avukat tutmadan halledeyim diye işi ucuza getirmeye çalışırken, pahalıyla patlatmışsınız. Rahmi KOÇ'un bir lafı vardı: İyi eleman seç iyi para ver, çünkü ucuz işçi sana pahalıya patlar.

    Son olarak, her şey bir yana, olayları eski eşinizden dinlemeden kesin bir şey söylemek güç, burada şu haklı bu haklı diyenler duygusal, benzer şey yaşamış tipler ya da kızlardan nefret eden ergen kardeşlerimizdir, yoksa iki tarafı da dinlemeden bir sonuca varmak diğer tarafa büyük haksızlıktır. Gel gelelim yazınızda da çok şüpheli beyanlar mevcut, mesela ses kaydında korkacak bir şeyim yoktu demişsiniz, ama ses kaydı aldığı için anlaşmalı boşanmaya razı gelmek ZORUNDA kaldığınızı söylemişsiniz. Korkacak bir şeyiniz yoksa niye zorunda kaldınız? Zaten, hukuka uygun olmayarak alınan delil mahkemede kullanılmaz. Yine avukatınız olmadığı için muhtemelen o OLMAYAN KÖTÜ SÖZLERİNİZ mahkemede kullanılacak ZANNEDEREK anlaşmalı boşanmaya razı gelmisşiniz. Halbuki sizin durumunuzda çekişmeli boşanma ÇOK ÇOK yararınıza olurdu. Zira özellikle zina durumları için birçok özel durum var hukumuzuda sizin lehinize.

    Bütün sürecin en başında bir avukatla hareket etseniz(danışsanız demiyorum, danışarak alabileceğiniz bilgi sınırlı, ancak avukat tutarak tamamen süreçte hizmet alsanız), bu kadar hakkınız yenmezdi.
    Çok geçmiş olsun! Hayretler içinde okudum. Devamını merakla bekliyorum.

    Üzgünüm ama sizin bu durumda yapabileceğiniz tek şey sineye çekmek ve önünüze bakmak. Eski eşiniz zaten çocuklarını, onların geleceğini, psikolojilerini vs. düşünüp sizi saysaydı böyle şeylere girişmezdi. Siz de size yakışanı yapın, gitmeyi bilin.

    Hiçbir birlikteliğin garantisinin olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Tekrardan geçmiş olsun!
  • milyonlarca evli erkeğin 1-3-5-10-20 yıl sonra başına gelebilecek bir senaryo, başına gelmeyenler hiç olasılık vermiyor ve olabilitesinden bahsedince kızıyorlar ama asıl sorun yasaların düzgün erkeği çaresiz bırakması. döven, söven, tehdit eden, vuran erkeksen bu seferde kadın mağdur oluyor, kim kimi severse artık. bizim gibi evlilik kanunları olan tüm ülkelerde evlenen erkekler aslında nasıl bir şeye imza attıklarının farkında olmuyorlar, resmen saatli bomba, bazen patlıyor bazen patlamıyor ama patladımı kurtulamıyorsun, geçmiş olsun...
  • Çok geçmiş olsun! Hayretler içinde okudum. Devamını merakla bekliyorum.

    Üzgünüm ama sizin bu durumda yapabileceğiniz tek şey sineye çekmek ve önünüze bakmak. Eski eşiniz zaten çocuklarını, onların geleceğini, psikolojilerini vs. düşünüp sizi saysaydı böyle şeylere girişmezdi. Siz de size yakışanı yapın, gitmeyi bilin.

    Hiçbir birlikteliğin garantisinin olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Tekrardan geçmiş olsun!

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kimse kusura bakmasın, kadın cinayetlerinin artması erkeklerin hiç bir şekilde haklarını arayamaması.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Leon FR

    Çok geçmiş olsun! Hayretler içinde okudum. Devamını merakla bekliyorum.

    Üzgünüm ama sizin bu durumda yapabileceğiniz tek şey sineye çekmek ve önünüze bakmak. Eski eşiniz zaten çocuklarını, onların geleceğini, psikolojilerini vs. düşünüp sizi saysaydı böyle şeylere girişmezdi. Siz de size yakışanı yapın, gitmeyi bilin.

    Hiçbir birlikteliğin garantisinin olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Tekrardan geçmiş olsun!
    Teşekkür ederim Allah razı olsun.

    Daha bir kaçını anlattım zaman buldukça anlatmaya devam edeceğim inşallah.Saygılarımla...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mehmet Özden -- 22 Mayıs 2020; 2:44:44 >
  • quote:

    Derken hayat böylece devam ediyorken 2018 yılının sonlarına doğru eşimde bir takım değişiklikler oldu. Bana ilgi ve alaka göstermiyordu. Eve gelsem bir hoş geldin bile demiyor, dönüp yüzüme bakmıyordu.Ne olduğunu anlamaya çalıştım bir şey bulamadım.Bir gün “Ya derdin ne? Ne istiyorsun söyle Allah aşkına” dediğimde “Bu iş bitti. Ayrılalım” dedi.

    hayatımda gördüğüm iki büyük yalan:
    1- asker ocağı disiplin yeridir.
    2- evlilik ciddi bir kurumdur.

    günümüzde artık evlilik ciddi bir kurum değildir çünkü kadın istediği her an herhangi bir neden göstermeden çocukları alıp, eviliği sonlandırıp, seni de nafakaya bağlayabilir.

    benim memleketten komşu var böyle, arkadaş ayrılmak istemiyo, hem eşini seviyo, hem de kızını asla bırakmak istemiyo. ama, arkadaş düzgün bir iş bulamıyor olduğu için eşi tekrar boşanma davası açtı (ilk davada eşini ikna etmişlerdi, davayı iptal etmişti) şimdi bu arkadaş kaçınılmaz olarak eşini ve kızını kaybedecek, kızını artık göremeyecek, sadece belirli günlerde görebilecek, o da belki. üstüne, bir de nafaka ödeyecek.

    nafakayı da: "eşşek herifler nafaka çocuğa ödenir" diye savunuyolar. halbuki:

    1- mahkemeler çocuğunu vermek istemeyen erkeklerden bile çocuğu zorla alıp kadına veriyor, bunu neden söylemiyorsunuz?
    2- kadınların o nafakaları çocukları için değil kendileri için harcadıklarını ben değil ABD'deki araştırmalar bile söylüyor.

    kısacası, günümüz evliliklerinde çocuk artık erkeğe karşı kullaılan bir silah.
    kadına da herhangi bir neden gösterme zorunluluğu olmadan inanılmaz ayrıcalıklı bir boşanma hakkı tanındığı için (çocuğu rehin alma hakkı + erkeğin maaşına haciz hakkı) kadınlar da doğal olarak boşanmaya çok sıcak bakıyolar.

    öyle bi kanun yapımız var ki, kadına: "boşan, neden boşanmıyosun? baka sana neler neler sundum" diyo. böyle olunca, boşanmayı düşünmeyecek kadın bile yoldan çıkıyo.

    not: "asker ocağı disiplin yeridir" yalanına gelirsek, askerlik denilen yer insanlık tarihinin görmüş görebileceği en disiplinsiz yerdir. insanların köle olarak kullanıldığı, efendilerin de disiplinsizlik rekoru kırdıkları bir yer.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 17 Mayıs 2020; 18:33:35 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Christian Cavallari futbolcu olan eşinden boşanmaya karar veriyo. kendisi çocuklarına ağırlıklı olarak eşinin bakmakta olduğunu kabul ettiği halde, boşanma davasında çocukları kendine istiyo.

    bir insan evlilik sürecinde çocuklarıyla eşinin ilgilendiğini ve kendisinin daha çok kendi TV şovları ile ilgileniyor olduğunu kabul ettiği halde neden boşanmanın ardından çocukları kendine ister ki? zaten bakmıyomuşsun, bırak çocuklar babaları ile yaşamaya devam etsinler eskisi gibi. zaten boşandıktan sonra da bakmayacaksın ki, dadı tutacaksın işte. sanki bilmiyoz.

    ama olay bu dğeil. kadın için çocuk demek kendi yalnızlığına ve geleceğine çare demektir. yani önemli olan çocukların öz babaları ile mi yoksa paralayla tutulmuş dadı ile mi büyüyecekleri önemli değil, önemli olan çocuğun kendi yanında durması.

    bu ayrılık bize şunu bir kez daha gösteriyo: "eğer çok iyi ve düzgün bir aile babası profiline bürünmeye çalışırsan, kadının yeni heyecan arama içgüdüleri kıpırdaşır, ve, ayrılma şansı varsa bunu düşünmeye başlayabilir"

    Christian Cavallari'nin eşi milyorner bir adam. futbolcu. ama, emekli olmuş. falso 1: cepte milyonlar olsa bile maaş akışı (likidite) bitti, kadının gözünde eksi puan.
    adam boşandıktan sonra "çocuklarımın babasıyım" kafasıyla vaktini evde geçirmeye, çocuklarıyla bire bir ilgilenip yemekler yapmaya başlamış. falso 2: kadın bu durumu içgüdüsel olarak: "eşim sıradan biri oldu" diye algılıyor. kadın kendi içindeki gizem duyma ve gizem ile debelenme içgüdüsünü tatmin edemiyor çünkü biliyor ki eşi her zaman evde çocuklarıyla yemek yapıp eğlenen birisi.

    sonuç: kanunlar kadına sınırsız hak tanıdığı için, Christian Cavallari: "BİTTİ!" dedi ve o bunu söylediği anda bitti. bakmadığı çocukları da alacak. erkeğin: "hayır, evlilik bitmesin" deme şansı yok. "çocuklarımın elimden alınmasını da istemiyorum" deme şansı da yok. geçmiş olsun.

    eşi zengin, yakışıklı, oldukça kaslı (yapılı) ve uzun boylu birisi. ayrıca müthiş bir aile babası. ne kadar zengin ya da ne kadar iyi biri olduğunuz çok önemli değil. kadının ayrılma şansı var ise, o zaman kadın kendi içindeki gizem ve heyecan içgüdülerini dinler. ilişkide heyecan ve gizem kalmadı ise, rutin bir hayat var ise, kadın için ilişkinin zevk veren bir tarafı kalmamıştır ve ayrılma hakkını kullanabilir. eski eviliklerin çoğunun boşanmadan devam etmesinin nedeni eski insanların çok olgun olmaları falan değildi, tek neden o zamanlar ayrılma olayının kadın için çok zor olması idi. kadına ayrılma olayı n kadar kolaylaştırılırsa, genel olarak (istatisliksel ortalama) evliliklerin ömürleri o kadar kısalacaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 17 Mayıs 2020; 19:1:58 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    -Karşı taraf 7 tane whatsApp durum mesajıyla savcılığa baş vurmuş ve hakkımda hakaretten dava açtırmıştır.(Yanlış duymadınız WhatsApp durum mesajından bahis ediyorum.Yani isteyen bakar istemeyen bakmaz.Hatta engelleyebilir de! Peki mesajların içeriğini biliyor musunuz? 7 mesajın 4' ünün benimle hiç bir alakası yok.Yani tamamen uydurma.Bir tanesi benim bir durum mesajımın bir kısmını almış-işe yarayacağını düşündüğü kısmını-, bir diğer mesajda bir ceonun güncel olarak bir konuşmasından bir alıntı idi.Belki hatırlarsınız Ceo "WhatsApp konuşmaları ne kadar güvenli "diyordu.Bende Yazılım ile de uğraştığımdan durumu arkadaşlarıma sormak gayesiyle paylaştım.Bunun adı eski eşimin telefonuna whatsApp casus programı kurmak oldu!-Komik mi?Aklınız mı almıyor?İşte ülkem adalet anlayışı-Hiç bir delil getiremedikleri halde, en ufak bir ispatını bulamadıkları halde savcılık soruşturmayı kabul etti ve hakkımda dava açtı...Takdiri yine sizlere bırakıyorum..)

    hocam bunları eşinizin avukatı düşünmüş. avukatlar bize komik gelen şeyleri de davaya sokarlar çünkü oradan da faydalanırlar.

    buna "boşanma sektörü" diyoruz. günümüz hukuk sektöründe çok ciddi bir gelir alanıdır boşanma sektörü. eşiniz sizden 1 birim soğudu ise, avukatı eşinizi dolduruşa getirip size karşı 100 birim soğutur onu. avukatlar bunu profesyonel bir görev olarak bilirler.

    siz demişsiniz ya: "eşimle hiç alakasız mesajı eşime casusluk yapıyorum diye komik şekilde davaya sokmuşlar" diye, hocam bu komik şeylerden bir adet sokacak olsa hakim iplemezdi, ama, insan oğlunun bir psikolojisi vardır. bir şeyi 50 kişiden duyarsan artık onu gerçek olarak düşünürsün. firma reklamlarının amacı da budur mesela. ne kadar çok reklam yaparsan, halkın kulağına o kadar çok duyulursun, ve, emin ol ki karşılığı geliyor çünkü insan psikoloyisi çok duyduğu şeye inanıyor. avukatlar da insan psikolojisini bilmeyen kişiler değiller. rakip avukat sizin paylaştığınız her şeyi alıp davaya "casusluk delili" diye sokacak. sonuçta hakimin karşısında 50 tane casusluk (sözde) delili olacak. bu delillerden hepsi birbirinden komik olacaklar, ama, yine de hakim 50 tane delil görünce etkilenecek.

    mesela, "cheer-leader effect" dedikleri de bu tarz bir şey. karşında hiçbiri güzel olmayan 15 tane ponpon kız dans yapıyor ama sen baktığında güzel kızların dans ettiklerini görüyosun. çünkü senin gözün onları tek tek inceleyemiyor. senin gözün 15 tane mini etekli kızın bacaklarını kaldırıp indirerek dans ettiklerini görüyor, herhangi bir ayrıntuya odaklanamadan genele bakıyorsun. kızlardan hiçbiri tek başına güzel değil ama yine de 15 tanesi bir araya gelince insanlara çekici geliyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 17 Mayıs 2020; 19:17:17 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Geçmiş olsun hocam, Allah yardımcınız olsun.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01001101

    quote:

    -Karşı taraf 7 tane whatsApp durum mesajıyla savcılığa baş vurmuş ve hakkımda hakaretten dava açtırmıştır.(Yanlış duymadınız WhatsApp durum mesajından bahis ediyorum.Yani isteyen bakar istemeyen bakmaz.Hatta engelleyebilir de! Peki mesajların içeriğini biliyor musunuz? 7 mesajın 4' ünün benimle hiç bir alakası yok.Yani tamamen uydurma.Bir tanesi benim bir durum mesajımın bir kısmını almış-işe yarayacağını düşündüğü kısmını-, bir diğer mesajda bir ceonun güncel olarak bir konuşmasından bir alıntı idi.Belki hatırlarsınız Ceo "WhatsApp konuşmaları ne kadar güvenli "diyordu.Bende Yazılım ile de uğraştığımdan durumu arkadaşlarıma sormak gayesiyle paylaştım.Bunun adı eski eşimin telefonuna whatsApp casus programı kurmak oldu!-Komik mi?Aklınız mı almıyor?İşte ülkem adalet anlayışı-Hiç bir delil getiremedikleri halde, en ufak bir ispatını bulamadıkları halde savcılık soruşturmayı kabul etti ve hakkımda dava açtı...Takdiri yine sizlere bırakıyorum..)

    hocam bunları eşinizin avukatı düşünmüş. avukatlar bize komik gelen şeyleri de davaya sokarlar çünkü oradan da faydalanırlar.

    buna "boşanma sektörü" diyoruz. günümüz hukuk sektöründe çok ciddi bir gelir alanıdır boşanma sektörü. eşiniz sizden 1 birim soğudu ise, avukatı eşinizi dolduruşa getirip size karşı 100 birim soğutur onu. avukatlar bunu profesyonel bir görev olarak bilirler.

    siz demişsiniz ya: "eşimle hiç alakasız mesajı eşime casusluk yapıyorum diye komik şekilde davaya sokmuşlar" diye, hocam bu komik şeylerden bir adet sokacak olsa hakim iplemezdi, ama, insan oğlunun bir psikolojisi vardır. bir şeyi 50 kişiden duyarsan artık onu gerçek olarak düşünürsün. firma reklamlarının amacı da budur mesela. ne kadar çok reklam yaparsan, halkın kulağına o kadar çok duyulursun, ve, emin ol ki karşılığı geliyor çünkü insan psikoloyisi çok duyduğu şeye inanıyor. avukatlar da insan psikolojisini bilmeyen kişiler değiller. rakip avukat sizin paylaştığınız her şeyi alıp davaya "casusluk delili" diye sokacak. sonuçta hakimin karşısında 50 tane casusluk (sözde) delili olacak. bu delillerden hepsi birbirinden komik olacaklar, ama, yine de hakim 50 tane delil görünce etkilenecek.

    mesela, "cheer-leader effect" dedikleri de bu tarz bir şey. karşında hiçbiri güzel olmayan 15 tane ponpon kız dans yapıyor ama sen baktığında güzel kızların dans ettiklerini görüyosun. çünkü senin gözün onları tek tek inceleyemiyor. senin gözün 15 tane mini etekli kızın bacaklarını kaldırıp indirerek dans ettiklerini görüyor, herhangi bir ayrıntuya odaklanamadan genele bakıyorsun. kızlardan hiçbiri tek başına güzel değil ama yine de 15 tanesi bir araya gelince insanlara çekici geliyor.
    01001101 nickli arkadaşım konuya olan ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mehmet Özden -- 22 Mayıs 2020; 2:45:5 >




  • Hocam öncelikle psikolojinizi ve ruh sağlığınızı korumaya çalışın,bu herşeyden önce psikolojik bir savaş ,bu durumda öncelik çocuklarınızı düşüneceksiniz,siz sağlam duracaksınız ki onlara sahip çıkacaksınız ,sakın kendinizi sorgulamayın,dik durun,merak etmeyin çocuklar eninde sonunda mahkeme size vermese bile ileride size dönecekler,bu dünyada kimse yaptığını yaşamadan ölmez,emin olun eşinizin ileride ki haline siz bile acıyacaksınız,Allah yardımcınız olsun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam öncelikle merhaba. 24 yaşında evlenmemiş bir gencim ama bir fikrim var.

    Eşiniz bu saatten sonra çocuklarınızı düşünmeyebilir, hatta bir çok haberde gördüğüm kadarıyla ikinci baba, yani üvey baba çocuklar üzerinde baskı ve problem olabiliyor.

    Bu durumda eşinize çocuklardan, ortak kazandığınız mal varlığından ve nafakadan feragat ettiğine dair dilekçe ve belge imzalatabilirsiniz. Yapmazsa da boşamayabilirsiniz. Benim aklıma bu çözüm geldi. Aldatan bir kimsenin -özür dileyerek söylüyorum hocam sonuçta eşiniz- bu inisiyatifleri ve lüksleri hak ettiğini tasavvur edemiyorum, düşünmüyorum.
  • allah yardımcın olsun.Kpss çalışıyorum orda hukukun kavramlarını öğreniyoruz.Yasal yollarla elde edilmeyen deliller kanıt olarak sunulamaz diye öğrendik.Avukatlar tabi daha iyi bilir.Belki yardımcı olur diye söylemek istedim.
    Madem eşiniz bu kadar hainlik yapıyor sizde malları elinizden çıkartın.Tek tavsiyem bu geçmiş olsun
  • Öncelikle geçmiş olsun, başınızdan geçenler çok Zor Allah sabır versin. Bizim bir tanıdığın başına da benzer durumlar geldi maalesef, o da aynı sizin eski eşiniz gibi Bi anda tavırları değişmiş, ama bu kez kandıran kendisinin bekar bir arkadaşı. Bunlar sürekli beraber buluşuyorlar ve konuşuyorlar tabi tanıdığın pek umrunda değil güveniyor eşine çünkü. Halbuki amaç para maalesef. Önce eşini kandırıyor ardından eşi annesini fitneliyor ve yaklaşık 30 yıllık evlilik aşama aşama sönmeye başlıyor. Değişimi farkeden tanıdık yine soruyor nedir bu haller, eşi başta sessizlik bir süre sonra tabi başa kalmalar :) ya ben olsam sinirliyim başkası olsa sinirli de bu adamın nesi sinirli biz dinlerken şok olduk. Neyse ardından ailesi baskı yapmaya başlamış neden evde huzursuzluk var diye, tabii olay anlaşmalı, bizimki yok öyle bişey dese inanmıyorlar en sonunda kadın diyor boşanacağım senden, 2 tane kızı var alıp gidiyor başlatıyor boşanma davasını. Tanıdık istemiyor boşanmayı hakime anlatıyor(herhalde davalara bildiğimiz hakimler bakmıyormuş bende tam bilmiyorum) durumu hakim başta ayırmama taraftarı lakin sonradan sistem her zaman ki gibi kadından taraf yalvar yakar ediyor tanıdık ama yine de hakim dinlemiyor(hakim kadın bu arada) ardında ayrılıyorlar ister istemez fakat adamın elinden arabası, maaşından bir kısmı gidiyor ama bize söylediği şuydu 'Allah kimseye yaşatmasın bunları çünkü süreç çok zor, şimdi kafam rahat, çocuklarda zaten büyük onlara da para gönderiyorum ama maalesef çocuklarda benimle konuşmuyor' sonuç olarak adamın çocukları da anne de tek üzüldüğü de onlar.
    Tekrardan geçmiş olsun maalesef adalet genelde ülkede yok, bakıyorsunuz kadını öldürecek adamları sağlıyorlar, bir bakıyorsunuz, kadın aldatıyor ama suçlu yine erkek oluyor, ama bu olayda belli ki size çektirecekler işiniz zor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: malatya6089

    Öncelikle geçmiş olsun, başınızdan geçenler çok Zor Allah sabır versin. Bizim bir tanıdığın başına da benzer durumlar geldi maalesef, o da aynı sizin eski eşiniz gibi Bi anda tavırları değişmiş, ama bu kez kandıran kendisinin bekar bir arkadaşı. Bunlar sürekli beraber buluşuyorlar ve konuşuyorlar tabi tanıdığın pek umrunda değil güveniyor eşine çünkü. Halbuki amaç para maalesef. Önce eşini kandırıyor ardından eşi annesini fitneliyor ve yaklaşık 30 yıllık evlilik aşama aşama sönmeye başlıyor. Değişimi farkeden tanıdık yine soruyor nedir bu haller, eşi başta sessizlik bir süre sonra tabi başa kalmalar :) ya ben olsam sinirliyim başkası olsa sinirli de bu adamın nesi sinirli biz dinlerken şok olduk. Neyse ardından ailesi baskı yapmaya başlamış neden evde huzursuzluk var diye, tabii olay anlaşmalı, bizimki yok öyle bişey dese inanmıyorlar en sonunda kadın diyor boşanacağım senden, 2 tane kızı var alıp gidiyor başlatıyor boşanma davasını. Tanıdık istemiyor boşanmayı hakime anlatıyor(herhalde davalara bildiğimiz hakimler bakmıyormuş bende tam bilmiyorum) durumu hakim başta ayırmama taraftarı lakin sonradan sistem her zaman ki gibi kadından taraf yalvar yakar ediyor tanıdık ama yine de hakim dinlemiyor(hakim kadın bu arada) ardında ayrılıyorlar ister istemez fakat adamın elinden arabası, maaşından bir kısmı gidiyor ama bize söylediği şuydu 'Allah kimseye yaşatmasın bunları çünkü süreç çok zor, şimdi kafam rahat, çocuklarda zaten büyük onlara da para gönderiyorum ama maalesef çocuklarda benimle konuşmuyor' sonuç olarak adamın çocukları da anne de tek üzüldüğü de onlar.
    Tekrardan geçmiş olsun maalesef adalet genelde ülkede yok, bakıyorsunuz kadını öldürecek adamları sağlıyorlar, bir bakıyorsunuz, kadın aldatıyor ama suçlu yine erkek oluyor, ama bu olayda belli ki size çektirecekler işiniz zor.
    Öncelikle konuya göstermiş olduğun alakadan dolayı teşekkür ederim.Tanıdığınızın başına gelenlere de gerçekten çok üzüldüm.Başımızda bu kanunlar, bunca aile ahlakını bozan dizi, programlar vs. oldukça daha da bir çok kişinin başına bu tür olayların gelmesi muhtemel gibi gözüküyor.Biz Allah göstermesin demekle iktifa edelim.

    Anlattığınız olayla benim yaşadığım olay arasında benzerlikler var.Zira bende sakin yaratılışlı biriyim ve karşı tarafın beni çocuklarıma karalama kampanyası ile karşı karşıyayım.Size şöylece başımdan geçen bir olayı anlatayım kadınların çocukları kullanma hususunda;

    Evliliğimizin ilk yıllarında eski eşim babasıyla konuşmuyordu.Neden konuşmuyorsun dediğimde "Babam annemle boşandıktan 2 ay sonra evlendi.O yüzden konuşmuyorum "dedi.o günlerde "Ya yapma babandır neticede vs." dedim konuşturmaya çalıştımPeki o bana ne yaptı?Çocuklarım henüz küçük bir şeyden anlamıyorlar,fakat onlar beni sürekli karalıyorlar.Yarın bir gün; "Anne sen dedemle şu şu meselelerden dolayı konuşmuyorsun, peki sen bizim babamıza ne yaptın?" dediklerinde vereceği cevabı merak ediyorum.Dediğim gibi inançlı bir insanım Allah'a sığınıyorum...Sağlık ve selametle...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mehmet Özden -- 18 Mayıs 2020; 0:41:21 >




  • Mehmet Özden M kullanıcısına yanıt
    Ben açıkçası evli değilim, yaşım da 24 ama sürecin nasıl olduğunu az çok tahmin ediyorum, bence bu durumun elinizden geldiğince sizi yıpratmamasına özen gösterin, varsa hobileriniz yapmaya çalışın, düşündükçe içinden çıkamayabilirsiniz, benim akıl verme gibi Bi haddim olamaz yanlış anlamayın lütfen ama psikoloji böyle durumlarda ister istemez etkileniyor. Duamız sizinle.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mehmet Özden M kullanıcısına yanıt
    Hocam geçmiş olsun
    Siz yine sizin olan durumdan davalıksınız.
    Ben benim olmayan yazışmalardan sadece ekran görüntüsü ile davalık oldum. Dijital belge olmadan sadece whatsapp ekran görüntüsü ile.
    Adalet sistemi bizde biraz garip ne yazıkki.
    Allah hepimizin yardımcısı olsun.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Dostum öncelikle geçmiş olsun. Evli olmasamda benzer durum başımdan geçti. 6 yıllık ilişkim benzer durumdan bitti. Sana tavsiyem s.ktir et demeyi kendine kabullendir. Tabiki çocuklar olduğu için zor bir süreç ama çocuklarda elbet onun ne halt olduğunu görecektir zamanı gelince. Hukuk sistemimizde kadının erkeğin üstünde olması sürdükçe kadın cinayetleri artacaktır buna hiç şüphem yok. Kadınların her geçen gün kıçını kaldıran bir sistemle baş başayız. Ben kendi açımdan her zaman hayırlısı böyleymiş diyorum ve 31 yaşındayım ilk defa birine hakkımı helal etmedim daha şimdiden görüyorum ki burnundan fitil fitil geliyor. Umarım hakkında hayırlısı olur. Son olarak sosyal medya ve tv nin aile hayatının tamamen içine ettiğini düşünüyorum.

    Ekleme-
    Bu konuda mutlaka üstad avukatlar vardır açıkcası ben olsam malı mülkü ona kaptırana kadar o parayı avukata verirdim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi çerkes89 -- 18 Mayıs 2020; 2:26:4 >




  • Saat 3 buçuk gibi mesaiden çıktım ve eve gelirken okudum yazdıklarınızı hayretler içerisindeyim, sevdiğim bir abim insanları tanımaya yıllar yetmez derdi hep, geçmiş olsun çok üzüldüm. Yaşım 25 böyle konuları, yaşanılanları gördükçe inanin evlenesim gelmiyor. Umarım bu süreci maddi olarak sizi yaralamadan atlatırsınız manevi boyutundan ise anladığım kadarıyla çok yara alacaksınız, şimdiden hazırlığınızı yapın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.