Şimdi Ara

Niçin insanlığın hayat standardı düşük?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
40
Cevap
1
Favori
1.789
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dünya'da insanlığın iki yakası neden biraraya gelmedi,neden Dünya'da savaşlar, tecavüzler, gözyaşı var,neden Dünya bir "insanlık geçidi" bir "medeniyet geçidi" olamadı, insanlığa Dünya'da böyle bir kader takdir edilmesi,Dünya'nın böyle planlanması ister istemez hayatın varlığının geri planında acılar mı var sorusunu akla getiriyor.

    Bu konu aşağıdaki sayfada da konuşuluyor:

    http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/74861-nicin-insanligin-hayat-standardi-dusuk.html



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 19 Mayıs 2015; 22:43:24 >







  • İnsanlık olarak o kadar zeka seviyesine ulaşamadık. Hala duygularımız var, nefretlerimiz sevgilerimiz üzüntülerimiz var. Bunlar mutlak mantık için mantıksızlıklardır. Bir gün insanoğlu olarak bu mantıksızlıkları ortadan kaldırdığımızda yakamız bir araya gelecek. O zaman Ütopya denen şeyi gerçekleştirebiliriz. Ama şuan hala çok ilkeliz.
  • Para ve din... Bu iki öğe silinmediği sürece şu insan denen varlığın zihninden, ne mümkündür bir güzellik zuhur ede yeryüzünde, cümle alemde bize düşen ufacık dünya denen sürgünde... İnsan, önce değerini bilmeli, yani değersizliğini; koca kainata bakıp kendi acizliğini görmeli; ne kendini eşrefi mahluk, ne de murdar, sefih, eyyamcı olarak görmeli: inanmamalı kadere, kader denilen boyun eğişe. Her anın tekrarsız olduğunu, her anın eğer ki başka insanlar da bilirse o anın kıymetini, işte o vakit güzel olduğunu öğrenmeli. Bir karnı aça bakıp da gözünü doyurmalı insan, evsize bakıp bir oda da başkasına yer olacağını anlamalı, üşüyen teni dokunmadan da bilmeli, utanmalı kendi esvaplarından, her şeyin ve herkesin farklı olduğunu, dünyanın ve yaşamın farklılıklarla; farklı renkler, diller, kültürler ile güzel olduğunu artık idrak etmeli. Başka ne söylenebilir ki bize, bizlere, insanlara...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Djohna -- 17 Nisan 2015; 0:14:54 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Djohna

    Para ve din... Bu iki öğe silinmediği sürece şu insan denen varlığın zihninden, ne mümkündür bir güzellik zuhur ede yeryüzünde, cümle alemde bize düşen ufacık dünya denen sürgünde... İnsan, önce değerini bilmeli, yani değersizliğini; koca kainata bakıp kendi acizliğini görmeli; ne kendini eşrefi mahluk, ne de murdar, sefih, eyyamcı olarak görmeli: inanmamalı kadere, kader denilen boyun eğişe. Her anın tekrarsız olduğunu, her anın eğer ki başka insanlar da bilirse o anın kıymetini, işte o vakit güzel olduğunu öğrenmeli. Bir karnı aça bakıp da gözünü doyurmalı insan, evsize bakıp bir oda da başkasına yer olacağını anlamalı, üşüyen teni dokunmadan da bilmeli, utanmalı kendi esvaplarından, her şeyin ve herkesin farklı olduğunu, dünyanın ve yaşamın farklılıklarla; farklı renkler, diller, kültürler ile güzel olduğunu artık idrak etmeli. Başka ne söylenebilir ki bize, bizlere, insanlara...

    rusya da lenin ve stalin dönemlerinde kaç milyon insan öldürüldü biliyor musun? leninde ve stalinde din karşıtı adamlardı




  • Dünyayı sahipleniyoruz kardeşim.
    Toprağı, Irkı, Cinsiyeti, Dini, Parayı vs. vs.
    Her şeyi sahiplenip diğerlerinin düşünce ve isteklerine saygısızlık yapıyoruz.
    Bak kürtler senden toprak istiyolar. Hadi ver...
    Ermeniler toprağımızdan istiyolar ver hadi...
    Bu olaylara karşı içimizde oluşan bu duygu geçinmemizi engelliyor.
  • zeMRez kullanıcısına yanıt
    Toprağımızı, paramızı, ırkımızı savaş suçları işlemeyip onurumuzla da sahiplenebilirdik.
  • Çünkü ilkel canlılarız, başkalarını ezip onlara hükmetmeye çalışıyoruz. Bizden güçlüler bize, biz de bizden güçsüzlere...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Bu yaşadığımız hayat değil
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • İnsanın ilkel benlikleri yüzünden. Dünyadaki savaşlar, olaylar ve o dökülen gözyaşları başkalarının işine geliyor. Hepimiz onlara göre piyonlardan ibaretiz. Ne yazık ki dünyayı bizimmiş gibi görüyoruz
  • Bence her şey egomuzdan geliyor.Nefis insanı yiyip bitiriyo açgözlülüğü getiriyo açgözlülük de değiştiriyor bizler bencil varlıklar haline geliyoruz çıkarımız uğruna kavgalar
    tartışmalar pislikler...
  • Ne kadar bilgi bataklığına dönmüş burası böyle ?

    Bakın,insanoğlu olarak ne kadar gelişmiş "bilinç" sahibi olsakta ilkel içgüdülerimiz var ve varolmaya devam edecek.Bu içgüdüler olmazsa,korkmazsınız/üreyemez/yaşamayı beceremezsiniz.Maalesef geçmişten gelen bazı kalıntılarda mevcut

    1# Bölge sahiplenme. (Alfa Primatların ağaçları kemirerek "bu bölge benim" demesi)
    Modern dünya'da milliyetçilik.
    2# Cinsellik (Aslında Yaşama>Açlık>Cinsellik sıralamasında sonda olması gerekirken,Post-Modern hayatta avlanmadığımız,çoğumuzun yemek bulmada sıkıntı çekmediği için en öne geçti.Bu sebeple artık cinsellik için savaşır olduk)
    3#Singülarite (Aslında sonradan eklenen fenomen.Modern hayatta her insanın "tek" olma isteği.Neden diye sorarsak,insanlar farkedilmek isterler,örneğin avcı topluluğunda zeki olanlar sağlam balta yaparak farkediliyorlardı.Güçlü olanlar klanın içinde her dövüşe katılıyor kendini gösteriyorlardı.Bunun pek çok sebebi var,asıl sebep canlılardaki ortak "ölüm duygusu".Bütün canlılar "ölmeyeceğini" düşünerek yaşar,mesela biz.bizde öyle yaşarız,2-3 saniye sonra ölebileceğini "gerçekten" düşünerek yaşayabilecek hiç bir insan yoktur.Canlılar ölüm gelmeden önce arkalarında iz bırakmak için çabaya girişirler bu sebeple "üreme" çok önemlidir.Çünkü hem "arkandan" iz bırakırsın hem de elde ettiğin tecrübeleri gelecek "nesile" aktarırsın.Post-Modern dönemde ise bu yol sadece cinsellik değil,savaşlar,katliamlar,intihar komandoları,tarikat liderleri,yasadışı örgütler gibi kavramlarla kendini "ispatlaya"bilir,toplum içinde "iz" bırakabilirsin.Bu içgüdüsel dürtüdür,aslında faydalıdır da.Bilim bu dürtü üzerinden gider.
    Örneğin ; Newton aşırı asosyal biriydi,evlenmemişti zaten ilgide duymuyordu.Peki ne onu geceli gündüzlü çalışmasına teşvik etti ? "Farkedilme dürtüsü".)

    Ek olarak,farkına varmışsındır Türkiye'de ve Dünya'da bilim insanlarının çoğu "iyi bir eş" için bilime yönelmiştir.Her ne kadar aralarında "gerçekten ilgilendiği" için gidenler varsa da araştırmalar tam tersini gösteriyor.Anladığın üzere tüm her şey,içgüdüsel ve insan ırkına ait.

    Tek sorun ; Post-Modernite 21.y.y aniden geldi,kimse alışamadı.O kadar çok değişti ki insan ırkının hayatı adapte olamadı.Tahminlerime göre 50 sene içerisinde daha büyük felaketler (savaşlar v.s) olacak.Değişemeyen insan/aşırı değişen koşullar.Göreceksiniz,insanoğlunun en kanlı ve en karanlık yüzyılı olacak.




  • Selamun aleykum

    Hep başkalarının yaşadığı hayatları yaşamayı istedik. Zengin olmak mutlu olmak güzel olmak yakışıklı olmak. Ancak bunların bir bedeli olduğunu anlamadık. Bir şeyi talep ederken o şeyi çalmakla istemek arasındaki farkı bilemedik. Kendimize ait olmayan zenginlikleri açıkça gösterirken kendimize ait olanları gizledik ve insanları haksız bir şekilde tahrik ettik. Aslında içimizde bildiğimiz ancak kendimize dahi söyleyemediğimizhakikatı sırrı sakladık. Bu sır sahibi olmadığımız olamayacağımız insan denilen sureti gaspetmiş olduğumuz gerçeği idi. Bu bir açıklamayı ve cezayı gerektirmişti. İnsanlığın en büyük hatası ise bu cezayı kendi kendisine kesmesi olmuştur.
    Artık anlamamız gerekiyor ki adına ister Rab ister tabiat deyin bizi yaratan şey ne ise o bizi evladı gibi gormek istemiyordu belki başından beri de durum böyleydi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ken B. kullanıcısına yanıt
    Fakat bu içgüdüler ile donanmış insan günümüzde bir sürü yardım kuruluşu kurdu,savaşları engellemek için Birleşmiş Milletleri kurdu, demekki insanlığın istediği zaman barışı, iyiliği muhafaza edecek kabiliyeti de var,barışı muhafaza etmeyi başaran biz bu dünyada bir insanlık, medeniyet geçidi de sunabilirdik, sorun bizim savaşı dahi ahlakı ile yapamayışımızda, Dünyamızda kargaşanın(tecavüzlerin,savaşların,fakirliğin) baskın olmasında ve insanlığın hayat standardının aşağılarda bulunmasında.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 24 Nisan 2015; 22:09:07 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ken B.

    Ne kadar bilgi bataklığına dönmüş burası böyle ?

    Bakın,insanoğlu olarak ne kadar gelişmiş "bilinç" sahibi olsakta ilkel içgüdülerimiz var ve varolmaya devam edecek.Bu içgüdüler olmazsa,korkmazsınız/üreyemez/yaşamayı beceremezsiniz.Maalesef geçmişten gelen bazı kalıntılarda mevcut

    1# Bölge sahiplenme. (Alfa Primatların ağaçları kemirerek "bu bölge benim" demesi)
    Modern dünya'da milliyetçilik.
    2# Cinsellik (Aslında Yaşama>Açlık>Cinsellik sıralamasında sonda olması gerekirken,Post-Modern hayatta avlanmadığımız,çoğumuzun yemek bulmada sıkıntı çekmediği için en öne geçti.Bu sebeple artık cinsellik için savaşır olduk)
    3#Singülarite (Aslında sonradan eklenen fenomen.Modern hayatta her insanın "tek" olma isteği.Neden diye sorarsak,insanlar farkedilmek isterler,örneğin avcı topluluğunda zeki olanlar sağlam balta yaparak farkediliyorlardı.Güçlü olanlar klanın içinde her dövüşe katılıyor kendini gösteriyorlardı.Bunun pek çok sebebi var,asıl sebep canlılardaki ortak "ölüm duygusu".Bütün canlılar "ölmeyeceğini" düşünerek yaşar,mesela biz.bizde öyle yaşarız,2-3 saniye sonra ölebileceğini "gerçekten" düşünerek yaşayabilecek hiç bir insan yoktur.Canlılar ölüm gelmeden önce arkalarında iz bırakmak için çabaya girişirler bu sebeple "üreme" çok önemlidir.Çünkü hem "arkandan" iz bırakırsın hem de elde ettiğin tecrübeleri gelecek "nesile" aktarırsın.Post-Modern dönemde ise bu yol sadece cinsellik değil,savaşlar,katliamlar,intihar komandoları,tarikat liderleri,yasadışı örgütler gibi kavramlarla kendini "ispatlaya"bilir,toplum içinde "iz" bırakabilirsin.Bu içgüdüsel dürtüdür,aslında faydalıdır da.Bilim bu dürtü üzerinden gider.
    Örneğin ; Newton aşırı asosyal biriydi,evlenmemişti zaten ilgide duymuyordu.Peki ne onu geceli gündüzlü çalışmasına teşvik etti ? "Farkedilme dürtüsü".)

    Ek olarak,farkına varmışsındır Türkiye'de ve Dünya'da bilim insanlarının çoğu "iyi bir eş" için bilime yönelmiştir.Her ne kadar aralarında "gerçekten ilgilendiği" için gidenler varsa da araştırmalar tam tersini gösteriyor.Anladığın üzere tüm her şey,içgüdüsel ve insan ırkına ait.

    Tek sorun ; Post-Modernite 21.y.y aniden geldi,kimse alışamadı.O kadar çok değişti ki insan ırkının hayatı adapte olamadı.Tahminlerime göre 50 sene içerisinde daha büyük felaketler (savaşlar v.s) olacak.Değişemeyen insan/aşırı değişen koşullar.Göreceksiniz,insanoğlunun en kanlı ve en karanlık yüzyılı olacak.



    Fakat bu içgüdüler ile donanmış insan günümüzde bir sürü yardım kuruluşu kurdu,savaşları engellemek için Birleşmiş Milletleri kurdu, demekki insanlığın istediği zaman barışı, iyiliği muhafaza edecek kabiliyeti de var,barışı muhafaza etmeyi başaran biz bu dünyada bir insanlık, medeniyet geçidi de sunabilirdik, sorun bizim savaşı dahi ahlakı ile yapamayışımızda, Dünyamızda kargaşanın(tecavüzlerin,savaşların,fakirliğin) baskın olmasında ve insanlığın hayat standardının aşağılarda bulunmasında.




  • birazdahaderinmavi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    evet, başlık bağlamında insanlığın hayat standardı düşük; çünkü, hem ülke (türkiye) ve hem de dünya çapında gelir dağılımı adaletsiz... neden böyle, yürürlükteki kapitalist üretim ilişkileri yüzünden... kapitalizm, sermaye sahibi az sayıda insanın egemen olduğu ve sermaye sahibi olmadığı için, sermaye sahiplerince sömürülmeye razı olmak zorunda kalan çok sayıda emekçinin hayatta kalabilmek için, katlanmak zorunda olduğu; 'emeği sömürme ve emeğinin sömürülmesini kabul etmek zorunda kalma' ilişkisidir...
    Biz yürürlükteki kapitalist üretim ilişkileri yerine sosyal bir üretim ilişkisi de kurabilirdik,siz bizim Dünya'da yapacağımız işlerin yönünün hayatımızı var eden güç tarafından bilinmediğini mi iddia etmiyorsunuz , işte bu güç neden Dünya'mızı insanlığın hayat standardı yüksek olacak bir şekilde, bir insanlık geçidi sunabileceğimiz bir şekilde organize etmedi ve ben insanlığın hayat standardının düşük olması bağlamında bir iddia ortaya attım: hayatın varlığının geri planın da, sahnenin arkasında acılar mı var?




  • Sorulması gereken soru" bu gücün niçin insanlığı daha iyi bir yere taşımadığı değil , insanlar niçin birbirlerine daha iyi bir yaşam şartı sunmuyorlar " sorusu olacaktır.Ben iyi bir şekilde yaşayabiliyorsam karşımdakinin benden kötü yaşamasını istemem.Karşımdaki iyi biri değilse de zaten kötü yaşıyordur.Herkesin eşit yaşayabildiği bir dünyada niçin düzensizlik,kargaşa çıksın ?
  • Cevap soruda sakli.
    Neden dunyada felanca canlilarin nesli tukenme tehlikesiyle karsi karsiya? Neden ormanlarin icine sehirler kurup dunyayi katlediyoruz?
    Ve bunca sikintiya sebep olmusken, neden hala insanligin derdine dusup bu soruyu soruyoruz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Önceden insan hayatı çok değerli,1 saniyesi bile çok önemli diye düşünürdüm.sonra tüm hayatımı milyonlarca insan gibi geçim derdi peşinde koşarak harcadığımı görünce hiçbir şeyin anlamı olmadığını,ne kadar değersiz,saçma,ucuz bir hayat yaşadığımı anladım.şimdi diyorum ki;bu sistemi tasarlayan her ne ise,madem ot gibi yaşamamı istiyor.iyi o zaman bende öyle yaşıyorum,umarım yukarıdan bakıp eseriyle gurur duyuyordur.
  • 2.mesajı yazan şahısa katılıyorum, duygularımız olduğu sürece bir araya gelemeyeceğiz asla.
    bu duygular, sahip olduğumuz bir armağan, ama aynı zamanda bizim cehennemimiz.

    geçenlerde uzaylı ırkları hakkında birkaç yazı okuyordum ve yine bu duygu mevzusuna denk geldim, yanlış hatırlamıyorsam "greys, griler" denilen uzaylı türünü yöneten bir üst tür mevcutmuş.
    bunlar önceden biz insanlar gibiymiş, daha üstün olmak için genetik işlemler sonrası kendilerini tamamen duygulardan arındırmışlar. Ama bu hiç beklenmedik yan etkilere yol açmış, üzerinden çok uzun süre geçtikten sonra yaptıkları hatanın farkına varmışlar.
    bu tür, tekrar eski hallerine dönebilmek için onlara en yakın duygu genetiğine sahip olan biz insanlar üzerinde araştırmalar yapıyorlarmış ve kaçırılma olaylarının birçoğu da bunların işiymiş.
    tabi bu sadece oradan buradan duyma veya toplanan yaşanılmış tecrübelerden ibaret, elle tutulan bir kanıtımız yok buna dair.

    insanlar; egolarından, dinlerinden, nefretlerinden, vatanseverliklerinden, sevgilerinden, kıskançlıklarından vb duygularından inançlarından vazgeçmedikleri sürece asla barış gelmeyecektir.
    empati belki birnevi çözüm sayılabilir ama herkes o kadar empati kurma kabiliyetine sahip olmuyor bazen. elbet çürük elmalar çıkıyor meydana...
    ya Equilibrium filmindeki gibi ilaçlar kullanacağız bir arada yaşamak için, ya da yukarıda bahsettiğim şekilde diğer uzaylı türler gibi genetiğimizle oynayıp duygularımızı öldüreceğiz, sadece düşünen organizmalar haline dönüşeceğiz.

    başka türlü hiçbir şekilde insanoğlunun yükselişi mümkün değildir.
    tüm ipleri yapay zeka'nın eline bırakmakta başka bir alternatif olabilir aslında, ama insanların bunu onaylayacağını sanmam.
    bizler kendimizi piramitin en tepesinde gören varlıklarız, bizim üstümüze gelecek yeni bir tür lazım, bizden daha üstün olan... bizi yönlendirebilecek ve yönetebilecek bir tür... o varkene, biz insanlar birbirlerimize kötü şeyler yaptığımızda kendimizi aşağılık hayvan gibi hissetmeliyiz, kendimizden utanmalıyız. bu da bir çözüm olabilirdi belki.




  • Diğer varlıkların aksine insan bağımsız bir varlıktır hal böyleyken belli bir düzeni olmayanı nasıl olur da bir düzene koyabiliriz?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: true bluee

    Dünya'da insanlığın iki yakası neden biraraya gelmedi,neden Dünya'da savaşlar, tecavüzler, gözyaşı var,neden Dünya bir "insanlık geçidi" bir "medeniyet geçidi" olamadı, insanlığa Dünya'da böyle bir kader takdir edilmesi,Dünya'nın böyle planlanması ister istemez hayatın varlığının geri planında acılar mı var sorusunu akla getiriyor.

    Bu konu aşağıdaki sayfada da konuşuluyor:

    http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/74861-nicin-insanligin-hayat-standardi-dusuk.html

    Sorunun çok basit bir cevabı var. Buna sebep olan şey dünya üzerinde hep var olmuş olan iki tür insanlar var

    Birincisi kötü niyetli ve saf çıkarcı olanlar

    Ikinci ve kalabalık olan grup ise Aptal olanlar

    bunun küçük bir örneğini yaşadığın ülkede şu anda görebilirsin




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.