Evlilik bana iğrenç gelmeye başladı

Oyyy kıskandın mı sen

hastasın

Otelde garsonluk yaptım Türk aileler böyle yapıyor genelde. Avrupalıların çocukları kendi başlarına hallediyorlar herşeyi. Arapları ne sen sor ne ben söyliyim.

Kesinlikle, bu kadar şımartılan çocuklar serseri olup çıkıyor başımıza, örneğin dayım çocuğunu inanılmaz şımartmış; daha küçücük çocuk, ilk okulu bitirince mezuniyet için otelde kutlama yapmışlar, ortaokul içinde doğa okullarından birine yazdırmışlar, çocuk ne dese anında yapılıyor, daha ortaokuldaki çocuk ders çalışmıyormuş, okumak istemiyorum diyormuş bütün gün yatıyormuş, bize misafirliğe geldiklerinde elinde tabletle başkaları konuşurken off, öff diye söyleniyordu, sonra herkesin ortasında annesine cüzdanında 180 tl var bana vermiyorsun, gta 5 alınır o parayla dedi, annesi yok diyince de gidip cüzdandan parayı çıkarttı gösterdi, lisede ne hale gelir düşünmek bile istemiyorum.

Dünyada tek amacı çocuk yapmak olan ve dünyanın kendi paşasının/prensesinin etrafında döndüğünü sanan ebeveynlerden gına geldi gerçekten. Tamam çocuğundur tabiki sevgi göstereceksin ama herşeyin bir sınırı olacak dur demeyi bileceksin. Toplum içinde diğer insanları rahatsız etmeden çocuğunla yaşamayı bileceksin. 7 yaşında bile olmayan bi çocuk anne ve babasını yönetiyorsa her isteğini yaptırıyorsa o aileye yazık.

hamburgeeeeeeeeer

Görmezden gelin gider

Ya arkadaşlar delirdiniz mi eşinizle sizin karışımdan minik bir canlı doğuyor siz sevmeyecek misiniz çocuğunuzu bunlar normal şeyler evde durmaktan kafayı yemişsiniz ya

Arabanın kirlenmesinden o ailenin ne düşündüğünüzü nereden bildiğinizi sormak için, örnek olarak verdim. Benim başıma gelse, neden yapardım anlattım.

Valla eşiniz ev hanımı ise bilmem. O zaman tutumunuz mantıklı da, eşiniz de çalışıyorsa sizin tutumda bir sakatlık var.

Eşim de çalışıyor, ben de çalışıyorum. Bu durumda ikimiz de yeterince yoruluyoruz. Hali ile her türlü ev işi, çocuk bakımı gibi konuları paylaşmak durumundayız. Yoksa toplamda eşim çok daha fazla çalışmış olur. Ben çok daha az çalışmış olurum. BU DA EŞİTLİK OLMUYOR.

Ama eşim evde yayıyor olsa, eşitlik mantığı gereği, ev işlerini, çocuğun bakımını falan eşimin yapması gayet doğal ve normal olurdu. Mantıklı bir iş bölümü olurdu.

Dolayısı ile, benim mantığım gayet basit ve net.

Benim etrafımda çalışmayan kadın hiç var olmadı. O yüzden nasıl bir konsepttir bilmiyorum. Kapasitesi benden düşük olmayan bir bireyin benim maddi yardımıma ihtiyaç duyması konsepti bana çok uzak. Bana günümüz dünyasında pek normal de gelmiyor. İnsan dediğin çalışır. Dünyaya bir katkısı olur. Ev işi, çocuğun bakımı ile ilgili konular, yemek yapma falan ise hayat kalitemizi yüksek tutmak adına birinin yapması gereken dünyevi amelelikler. Dünyaya bir katkısı yoktur. Bizim kon**** ve hayatta kalmamız için yapılması gereken şeylerdir. Dünyaya eşit derecede katkısı olan iki insan bu amelelikleri paylaşır. Hatta ekonomik gücü yetiyorsa, bu amelelikleri paylaşmaz bile. Gider hizmeti dışarıdan alır. Hem birinin daha karnı doymuş, bir haneye daha gelir girmiş olur. Hem de biz kısıtlı vaktimizi kendimize, birbirimize ve çocuğumuza ayırmış oluruz.

O yüzden yaklaşımım basit: "Türk kadını! Çalış! Birlikte kazanalım. Birlikte yiyelim. Gücümüzün yettiği her türlü ameleliği de başkalarına paslayalım. Mantı açma, yaprak sarma yapma! Turşu kurma! Çalış! Mantı al! Mantıcı teyze kazansın. Yaprak sarması al! Sarmacı teyze kazansın! Turşu al! Çubuktaki turşucu abi kazansın! Al, ver, ekonomiye can ver."

Yüksek verimlilik hedefli bir yaşam formuyum. Benim üç saatte yaptığım ütüyü hatun 1.5 saatte yapıyor. Ütüyü o yapsın. Evi ben süpüreyim. Daha verimli. Gücümüz yetiyorsa, bir teyze tutalım. Hatunun 1.5 saatte yaptığı ütüyü 1 saatte yapsın. Benim 1 saatte yaptığım süpürmeyi yarım saatte yapsın. Biz de o sırada gezelim, tozalım. Birlikte çalıştık, kazandık. Birlikte güzel güzel yeriz.

Ben annemden babamdan böyle gördüm. Hatun kişi de böyle görmüş. Üstelik ben daha ikinci nesilim. Anneannem, babaannem ev hanımı. Etrafımda çalışmamış tek kadınlar onlar valla, ne yalan söyleyeyim... Hatun ise dördüncü nesil. Nineler bomba. Biri devlet memuru muhasebeci, diğeri profosör doktor. Bir büyük nine öğretmen falan. Osmanlı zamanında öğretmen kadın. Bizimkiler toros dağlarında teke gibi zortlarken, hatun kişi öğretmen... Cumhuriyetin gözünü seveyim. Dedelerimi köylerinden almış, okutmuş, mühendis, avukat yapmış. Şehre adapte etmiş. Bir nesilde denk hale geldiğimiz insanlara bak. Köylü Hüseyin'in köylü torunu, sadrazam soyundan kızla evli. Cumhuriyet güzel şey...

Özetle hayata yaklaşımımız biraz farklı sanırım. Ama enteresandır, ben sizi yadırgamıyorum. Siz bizim gibileri yadırgıyorsunuz. Size neyse? Siz, size uyan düzeninizi kurmuşsunuz. Biz de bize uyan düzenimizi kurmuşuz. Çocuğunun altını değiştirmeyeceksen bana ne? Ben değiştiriyorsam sana ne? Kendi yaşam tarzını başkasına dayatma isteği biraz fazla primitif bir istek. Yapmayın. Bu memleket ikimiz gibilere de aynı anda yaşamaya imkan tanıyacak kadar büyük. Germeyin ortalığı. Sonra üzülen siz olursunuz. Siz yapmayın bu işleri. Ben yapayım. İkimiz de birbirimize bulaşmayalım. Huzur içinde yaşayalım. Dediğim gibi, sonra siz üzülürsünüz.

Sağladıkları ekonomi Türkiye ekonomisinin %35'ini falan oluşturuyor. O da şimdilik. Hizmetleri dışardan almalar, konfeksiyon, hazır giyim, kuaför, bakım, ayakkabı, çanta, abov! O kadar büyük bir ekonomi yaratıyorlar ve o kadar çok erkek bu ekonomiden evine ekmek götürüyor ki, kadınların tekrar 1940'lar stili domestik olmasını istemezsiniz. Gerçekten.